X

Tutunmaktan vazgeçmek: Çabasızca olan şeyler, bize ne anlatıyor?

Belli düzeni olmasını isteyen, hayat düzeninde sabitliği seven, çok değişimlerden haz etmeyen bir kadındım. Geçen yaz nasıl olduysa hayatım her hafta farklı yöne gidiyordu sanki. Bir hafta birileriyle tanışıp diğer hafta bambaşka insanlarla, bambaşka sohbetlerde buluyordum kendimi. Bir hafta yazı yazarken diğer hafta resme ilgim yükseliyordu. Şaşırıyordum, alışık olduğum bir durum değildi bu ama hoşuma da gitti. Oradan oraya konmak bana hafiflik, özgürlük, bağsızlıkla gelen rahatlık ve neşe verdi.

Sonbaharda gittiğim astrolog arkadaşımın bana iki saat boyunca anlattıklarından sadece bir cümle hala her gün kulağımda çınlıyor: “Gamze sen sabitliği seven bir kadınmışsın. Düzenim bozulmasın, her şey yerli yerinde dursun kafasında olan bir kadın fakat bu sene senin sabitlik kavramın değişiyor hayatında. Yeni sabitlik kavramın sabitsizlik olacak.

Benim için Çince bir şeylerdi söyledikleri sanki. Anlayamadım bile çünkü sabitlik dışındaki herhangi bir kavrama o kadar uzaktım ki hayatımda; boş boş bakmıştım. Anlayabilmek için örnek istedim.

Mesela biriyle tanışıp arkadaş olacaksın, çok da seveceksin ama bir dahaki konuşman 20 gün sonra olacak ve o arada da başka birileriyle tanışacaksın, sana ilgini çeken şeyler katacaklar ama iki gün konuşup sonra bir bakmışsın hayatından çıkmış olacaklar.

İlk tepkim “Saçmalama!” oldu. Bana çok yabancı, benim için imkansız bir şeydi söylediği. Kendimi bildim bileli aynı yemekleri yiyen, aynı tarz müzikleri dinleyen, aynı insanlara yapışıp kalmış bir insandım. Mümkün müydü hiç öylesi? Nedense bu söylediğinden çok etkilendim. Aslında nedenini de biliyordum; sürekli aynılıktan dolayı kendimden çok sıkılmıştım aslında. Kendimi eğlencesiz ve neşesiz buluyordum ve söylediği yaşam tarzı bana çok renkli gelmişti.

Ve evet, mümkünmüş böylesi. Gerçekten de hayatım bu şekilde ilerledi bir süre sonra. Normalde beni sevmiyor mu, eksik miyim, neden gitti ki diye sorgulayıp kendini durmadan aşağı çeken Gamze gitti ve yerine hafif, neşeli, yanında olanlarla keyifli, sahip olmadıklarına da böyleymiş diyen geçen; özetle tutunmayı bırakmaya başlayan bir Gamze geldi.

Kendimi şaşkınlıkla ama bir o kadar da mutlulukla izliyordum ki bu dönemin, hislerin bebek adımlarındayken ve tadını henüz çıkaramamışken karantina dönemine girdik. Fakat biliyorsunuz deneyim, hayatın tatlı meydan okumaları dediğimiz anlar her yerde hayatın içinde; illa ev dışındaki sokaktaki hayata konumlanmıyor.

Yaklaşık 1 aydır her sabah aynı konuda meditasyon yapıyordum. Bana iyi geliyordu başlarda ve keyifle devam ediyordum. Bir noktadan sonra işlevini yitirdiğini, miladını doldurduğunu hissetmeye başladım fakat bırakmadım. Devam ettim aynı meditasyonu yapmaya bir şekilde, hislerime rağmen. İyi geliyordur, ben göremiyorumdur diye de kendimi örseledim. Çünkü bırakmamalıydım öylece. Bugüne kadar bu şekilde yaşamayı öğrenmiştim ve o hiçbir şeye tutunmamayı öğrenmeye başlayan Gamze’yi hemen unutuvermiştim.

Meditatif alan çabasız, kendini bıraktığın bir alandır. Ben inatla tutunmaya, orada hiç esnemeden sabit durmaya çalıştığım için işin içine çaba girmeye başladı. O çabayı görünce ve o kadar zorlanmama rağmen devam etmeye çalıştığımı iyice anlamaya başlayınca bıraktım artık o konuyu. Belli ki artık işlemiyordu işte. Hayatında işlemeyen bir şeye tutunma çabası nedendi?

Bunu fark ettiğim ve o meditasyonu bıraktığım günden beri dikkat ediyorum artık; hayatımda işlevini yitiren, ilgimi kaybettiğim herhangi bir şeye tutunma çabası gözlemlediğim an bırakıyorum hemen, elimi sıcak ocağın üstüne koymuş gibi, o çeviklikle hemen geri çekiliyorum.

Hayatımdaki “lazım”ları, daha doğrusu lazım olduğunu zannettiklerimi bırakıyorum, çünkü artık iyice görüyorum ki zihnin içine girdiği hiçbir şey akmıyor. Ruhun ihtiyaçlarıyla zihnin -meli,-malı’ları arasında sıkışıyor insan. İhtiyaçları seçmek ruhu rahatlatırken kalbi de, enerji alanını da genişletiyor.

Sinan Canan’ın da dediği gibi: “Bir şey senin kendi hayat hikayene oturduğu zaman akıyor. O zaman hiç çaba bile olmadan kendiliğinden gerçekleşiyor zaten.

Bu söylemi daha önceki bir yazımda da kullanmıştım fakat duyduğum günden beri kulağıma küpe oldu. Daha çok zaman kendime, kendimden sonra da sizlere hatırlatacağım gibi duruyor. Nice hiçbir yere, ana, kişiye, kavrama tutunma ihtiyacı hissetmediğimiz özgür anlara olsun.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: “Aynalama” size sizi anlatıyor: Yansımanızı görmek istemez misiniz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale