X

Tül Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Tül çiçeği, tüylü yaprakları ile ilgi çeken ve iç mekanda kolayca bakılabilen bir bitkidir. Dolaylı olarak güneş ışığı alan aydınlık ve hafif nemli ortamları seven tül çiçeği, dayanıklı bir bitki olduğundan dolayı kolayca yetiştirilebilir.

Tül çiçeği, yumuşak ve tüylü bir görüntüye sahip olsa da bitkinin bakımını yaparken dikkatli olmak gerekir. Keskin yaprakları olan tül çiçeği ile ilgilenirken zarar görmemek için genelde eldiven takmak yeterlidir.

Tül çiçeği hakkında merak ettiğiniz her şeyi ve tül çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Tül Çiçeği Nedir?

Tül çiçeği, tül kuşkonmaz olarak da bilinen bir bitkidir. Genelde ilkbaharda ekilen ve hızlı bir şekilde büyüme gösteren tül çiçeğini özellikle dış mekanda yetiştirirken dikkatli olmak gerekir. İklimin sıcak ve nemli olduğu yerlerde açık havada bakıldığında yayılmacı bir eğilim gösteren tül çiçeği istilacı olabileceği için bitkiyi kontrol altına almak önemlidir. Tül çiçeğine iç mekanda bakmak için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise bitkiyi düzgün bir şekilde sulamak, gür ve yoğun olmasına yardımcı olmak ve bu sayede yapraklarının daha çekici görünmesini sağlamaktır. Tül çiçeği, insanlar için hafif toksikken evcil hayvanlar için orta şiddette toksik olduğundan dolayı bitkinin nerede bakılacağını iyi seçmek gerekir.

Tül çiçeğinin genel özellikleri ve ihtiyaçları genel olarak şu şekildedir:

Botanik adı: Asparagus aethiopicus, A. densiflorus

Aile: Asparagaceae (Kuşkonmazgiller)

Türü: Otsu, çok yıllık

Olgunlaştığında ulaştığı ölçüler: 90 cm yükseklik, 120 cm genişlik

Güneş isteği: Dış mekanda kısmi, iç mekanda dolaylı

Toprak isteği: Drenajı iyi toprak

Toprak pH’ı: Hafif asidik (6,5-6,8)

Çiçeklenme dönemi: İlkbahardan sonbahara kadar

Çiçek rengi: Beyaz

Kökeni: Güney Afrika

Toksisite: İnsanlar için hafif şiddette, evcil hayvanlar için orta şiddette zehirlidir

İlginizi çekebilir: Tillandsia Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Tül Çiçeği Nasıl Bakılır?

Tül çiçeğine dış mekanda bakmak için organik madde bakımından zengin, nemli ve drenajı iyi bir toprak sağlamak ve kısmen gölgeli bir yer seçmek önemlidir. İç mekanda saksı içinde bakılabilen tül çiçeğine dış mekanda da saksı içinde bakabilir ve havalar soğuduğunda saksıyı içeri taşıyabilirsiniz. Tül çiçeği, dışarıdan bakıldığında yumuşak görünmekle birlikte aslında keskin bir bitki olduğundan dolayı bitkinizi budamak için eldiven takmanız önemlidir. Bulunduğu yerden memnun olan tül çiçeği küçük çiçekler ve ardından hafif derecede zehirli meyveler üretebildiğinden dolayı evcil hayvanınız varsa tül çiçeği yetiştirdiğiniz yere dikkat etmeniz gerekir.

İç mekanda ve dış mekanda tül çiçeği bakmak için dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık ihtiyacı

Tül çiçeğinin ışığa ihtiyacı olduğu için bitkinize iç mekanda bakarken karanlık yerler tercih etmeyin. Aydınlık ve dolaylı olarak güneş ışığı alan bir ortam, tül çiçeği için idealdir. Özellikle güneş ışığının kavurucu olduğu yaz aylarında bitkinizi doğrudan güneş ışığından korumanız gerekir. Bununla birlikte az güneş ışığı alan bitkilerin büyümesi yavaşlayacağından bitkinizin yavaş büyüdüğünü görüyorsanız, saksıyı daha fazla ışık alan bir yere koyabilirsiniz.

Su ihtiyacı

Tül çiçeği toprağının sürekli olarak nemli olmasına ihtiyaç duyar. Yeteri kadar sulanmayan bitkilerin yapraklarında kahverengileşme ve kuruma fark edebilirsiniz. Bitkinizi ne sıklıkta sulamanız gerektiğini anlamakta zorlanıyorsanız, sık sık ancak az miktarda olacak şekilde sulama yapabilirsiniz. Bitkinizi haftada bir kez yoğun olacak şekilde sulamak yerine birkaç günde bir toprağı hafif nemli tutacak kadar sulamalısınız.

Toprak ihtiyacı

Tül çiçeği söz konusu olduğunda toprak seçimi çok önemlidir. Tül çiçeği, toprağının nemli olmasını sevse de kök çürüklüğünün önüne geçmek için fazla suyu dışarı atabilen drenajı iyi bir toprak kullanmak gerekir. Toprakta bol miktarda organik madde olduğundan ve nem tutan kristaller olmadığından emin olmanız gerekir. Toprak çok hızlı kuruyorsa toprağı kompost bakımından zengin hale getirebilirsiniz.

Sıcaklık ihtiyacı

Tül çiçeği genelde ev sıcaklığına uyum sağlayan bir bitkidir. Çoğunlukla serin havayı tercih eden tül çiçeği 32°C sıcaklıklara kadar dayanabilir. Yaz aylarının çok sıcak geçtiği yerlerde bitkinize daha fazla su vererek ve saksıyı gölge bir yere taşıyarak tül çiçeğinin sıcaklara dayanmasına yardımcı olabilirsiniz. Sıcaklıklar yüksek ve hava durgun olduğunda hava sirkülasyonu sağlamak adına bitkinin yanında fan çalıştırabilirsiniz.

Nem ihtiyacı

Tül çiçeğinin canlı ve sağlıklı kalması için ortam neminin yüksek olması gerekir. Bitkinin doğal ortamının tropikal iklim olduğu düşünüldüğü zaman neme ihtiyaç duyması normaldir. Bu nedenle havanın kuru olduğu mevsimlerde hava nemlendirici cihaz kullanarak ortamın nemini arttırabilirsiniz.

Gübre ihtiyacı

Tül çiçeğini büyüme dönemi boyunca ayda iki kez olmak üzere ¼ oranında seyrelttiğiniz tam sıvı gübre ile besleyebilirsiniz. Aynı zamanda toprağa solucan gübresi veya yavaş salınımlı bir gübre de ekleyebilirsiniz. Tül çiçeğinin aşırı gübrelenmeye karşı hassas olduğunu unutmamalı ve bu nedenle satın aldığınız gübreyi kullanmadan önce seyrelttiğinizden emin olmalısınız.

İlginizi çekebilir: Şeflera Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Tül Çiçeği Nasıl Çoğaltılır?

Tül çiçeğini meyvelerinde bulunan tohumları ekerek çoğaltabileceğiniz gibi köklerini ayırarak da çoğaltabilirsiniz. Bitkinizi kökleri ayırarak çoğaltmak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

  • İlkbahar gelince kürek yardımıyla bitkiyi topraktan kazın veya saksıdan çıkarın. Bunları yaparken eldiven kullanmayı unutmayın.
  • Kökleri bıçak yardımıyla yırın ve ayırdığınız her bölümde büyümekte olan sürgünler olduğundan emin olun
  • Kökleri ayrı saksılara veya bahçeye dikin. Bitkiler büyümeye başlayana kadar gölge sağlayın.

Tül Çiçeği Tohumu Nasıl Ekilir?

Tül çiçeğini tohumdan da yetiştirebilirsiniz. Tül çiçeğinin meyveleri tamamen olgunlaştığında meyveleri ezin ve tohumları ayıklayın. Ekmeden önce tohumları kazıyın ve gece boyu suda bekleyin. Ardından toprağa koyun ve üzerine hafifçe bastırın. Tohumların çimlenmek için ışığa ihtiyacı olduğunu unutmayın. Çimlenmenin gerçekleşmesi için birkaç hafta geçmesi gerekecektir. Bitki yaprak vermeye başladıktan sonra fideleri daha büyük saksılara nakledebilirsiniz.

Tül Çiçeği Neden Sararır?

Tül çiçeğinin sararmasının nedeni örümcek akarı gibi zararlılar olabileceği gibi bitkinin yeteri kadar ışık görmemesi de olabilir. Bitkiniz sarardıysa zararlıları yok edin, saksıyı daha aydınlık bir yere yerleştirin ve su püskürterek bitkinizi nemlendirin.

Bazen aşırı gübreleme de bitkide sararmaya neden olabilir. Bu durumda bitkinize verdiğiniz gübre miktarını azaltmanız gerekir.

Tül çiçeğiniz kahverengiye dönüyor ve kuruyor gibi görünüyorsa az sulanıyor olabilir. Kahverengi kısımları kesip kuruyan yerleri ayırarak ve bitkinizi daha sık sulamaya başlayarak bu sorundan kurtulabilirsiniz.

İlginizi çekebilir:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale