X

Toplumsal roller cinselliğimizi nasıl etkiliyor: Cinsellikte kadın suçluluğu

Kendimi seviştiğim adamın orgazm olması gerekliliğine kaptırmış fikrimle yataktayım. Bir yatak işçisi, hani bir sonuca ulaşabilirsek kendini iyi hissedecek bir kız çocuğu… Neleri sevip neleri sevmeyeceğine dair, hatta yatakta yeteri kadar iyi olursam beni terk etmeyeceğine, benden vazgeçmesinin kolay olmayacağına dair düşünceler… Ve tabii ki kendimi tüm bu zevke bırakırsam hakkımda oluşabilecek yargılar. Ne kadar ıslandığım, ne kadar aktif olduğum, ne kadar keyif alabildiğim… Hepsi bu başarı skalasının içinde.

Ve en sevdiğim soru: “Orgazm oluyor musun?”

Sanki seviştiğim erkeklerin hepsi birer seks tanrısı ve orgazm olamadığım için kendimi suçlayan hallerim… Bende bir sorun var.
Kadını araştırmayan, onunla bağ kurmayan, onun tüm katmanlarından geçmeyen ama yine de olan “penetrasyon”a şükretmesini bekleyen ve dahası elinde bundan fazlası olmayan erkekleri sorgulamadan kabul ediyoruz.

“Daha hızlı ya da daha sert?”
Elimizde iki seçenek var!

Sanki erkeğin aldığı keyiften sorumlu kadın. Sanki yatakta olan biten her şeyden sorumlu. Ateşin yüksekliğinden, motivasyonun korunmasından, ahlaki sınırların tutulmasından, doğum kontrolünden…
“Neden düz bir penetrasyon ile orgazm olmuyorsun ki?”
Kaçımız düz ve sıkıcı bir penetrasyonun ortasında kalkıp gitmeyi, sevişmeyi durdurmayı seçiyoruz?
Bunun yerine istemediğimiz, keyif almadığımız bir durumu sonlandırmak yerine, “Bitse de gitsek” moduna geçmemiz daha aşina değil mi?
Ve tam burada geldiğinde o “Orgazm olmuyor musun?” sorusu…
Cevap, “aAslında senlik bir şey yok, ben biraz… Yani çok kolay olmuyor.”
Ve adam rahatlar, konunun onunla ilgisi yoktur, sende bir gariplik vardır.

Bu yetersizlik, suçluluk duygularının kapıya dayanmasına sebep olur. Yeterince seksi, yeterince arzulu, güzel, özgüvenli vs. değilsindir. Bir yerde bir şeyler eksiktir ve bu senin “bozuk” olmanla ilgilidir. Yeterince kadın değilsindir!

Aşina değil mi?

Oysa sevişirken kadın ile bağ kuran bir adam, onun nerede keyif alıp nerede almadığını, nerede kapandığını izleyebilir. Orgazma koşan “eril” düşünce, sürecin nasıl ilerlediği ile ilgilenmez. İster kadın bedeninde, ister erkek bedeninde olsun bu eril düşünce, bağ kurmayı unutur, önemsemez. Kurduğu bağ, yakaladığı havucun büyüklüğü ile orantılıdır. Eğer büyük bir havuç yakaladı ise, burada biraz daha kalması için, şimdi edindiği havuçtan daha büyüğünü alabilmesi için bir olasılık var olmuştur.
Fakat bu senaryoda, kadın da erkek de yoktur. Burada bir birleşme yoktur. Burada bir savaş ve sonuç vardır.

Oysa sevişme halinde bir sonuç yoktur, süregelen bir dalgalanma vardır. Dalgaların birbirine çarpması, sonra ahenkle yükselip alçalmaları vardır. Bir danstır, bir diyalogtur. Monolog değildir, diyalogtur.
Diyalog içinde hissetmeyen kişi, kendini oyunun dışında hisseder, kendini kenara atılmış hisseder. Ve ateşi söner. Ve bu durum sürer ise yavaş yavaş kendini hadım eder.
Tıpkı ülkemiz kadınlarının çoğunluğunda olduğu gibi. Kadınlıklarından, arzularından, vahşiliklerinden, zarafetlerinden feragat ederler, ederiz…
Daha az hayal kuran, daha az hisseden, kendi kadın kimliğinden utanan, sergilemekten çekinen ya da egzajere edilmiş sergilemelere kaçan hallere bürünürüz, itiliriz…

Çünkü algımız, sekse bakışımız sınırlı, kısıtlıdır. Yargılar ile doludur. Kaygılar ile doludur.
Ve bu yargıları kırmak isteyenlerimiz, buna isyan edenlerimiz ise, eril modelin “özgürlük” sunumunu taklit eder.
Bir kadın gibi özgür olmaz, bir erkek gibi özgür olur kadın bedeninde… Elbette ki bu da, aradığı o kadın esansını vermez bu kadınlara. Sadece isyan ve başkaldırıyı, en azından bir öfke ifadesini verir ve bu da bir nevi tatmin edici olur.

Tantrik sekste her birey kendi orgazmından sorumludur. Ama bu partneri görmezden gelmek demek değildir. Partnerin kendi istek ve arzuları yönünde hareket etmesine alan açmak, onu desteklemek ve bunu yaparken kendinden vazgeçmemek demektir. Bu savaşın bir kazananı olmayacak, iki dansçısı olacaktır. Belki biri finali yapar, diğeri de bulunduğu alan içinde kendini maksimum derecede ifade eden olur.

Üreme güdümlü seksin yaşamlarımızda sadece kılık değiştirerek var olması kişilerin cinsiyetleri ile ilgili yanlış fikirlere, yargılara kapılmasına sebep olduğu gibi hiyerarşik de bir algı oluşturur. Domine etmek veya edilmek bir oyun, anlık hislere göre değişen bir dalgalanma olmak yerine sosyal kimlik haline gelir. Ki yaşadığımız şey budur. Her ne kadar domine edilmek isteyen bir eril var ise de karşımızda, kadın bedeninde olanlar olarak, sadece erkek bedeninde oldukları için tüm fikirsel dominasyonları kabul edip kendi domine eden gücümüzden de feragat ederiz. Karşımızdakinin “gururunu” kırmamak, onun şimdiye kadar edindiği erkeklik tanımına zarar vermemek için.

Yani kısaca kadınlar da, erkekler de erilin edindiği gururlu kimliği korumak için kendi zevklerinden feragat ederler. Şimdiye kadar öğrenilmiş olan tanımı devam ettirmek, zedelememek için gerçek olmayan kimlikler yaratırlar. Porno, bunun en bariz göstergesidir.

Cinsel olarak kendimizi keşfetmemizin bir tabuya takılıp kalması, aslında bahsettiğimiz erkek-kadın olma hikayelerimizi en derinden baltalar. Kadın olmayı veya erkek olmayı fikirsel bir yerden, zihinden deneyimlemeye iter. Oysa günlük hayatlarımızda daha çok cinsiyetsiz veya cinsiyetinden ayrı bir noktada seyreden enerjiler ile yaşarız. Flört, kur, cinsel enerjinin aktarımı hep tabu olmuş düşüncelerin içine sıkışır kalır.

Her insan, cinsiyeti ne olursa olsun, kendini tanımalı ve deneyimlemelidir. Aynen duygulardaki ustalık gibi, bedende ve bedenin getirdiklerinde de ustalık şarttır. Böylelikle bir bütünlük var olabilir. Nasıl öfke duygumuzu bir makas ile kesip atamıyor ama onu kullanmayı, dönüştürmeyi öğreniyorsak, cinsel organlarımızı da kullanmayı, -ki burada sadece penis ve vajinadan bahsetmiyorum, tüm bedenimizden bahsediyorum- kullanmayı öğrenmeliyiz. Bedenin bir bütün olduğunu…

Seksi pornolardan, kulaktan dolma hikayelerden öğrenmiş bir toplum olarak, kendi seksüel hikayelerimizi yazmalı, bu bedende, bu duygularda, bu yaralarla kaplı “…” insanın bedeni ve bütünlüğü, aşk içinde kendini nasıl ifade eder?
Duygularını, anlık karmaşalarını, içsel yaralarını, isyanını, aşkını ve coşkunluğunu sözleri kullanmadan beden bütünlüğü ile partnerine nasıl anlatır?

Sevişirken anlatacağımız tek şey arzumuz değildir. Bazen isteksizliğimiz, vazgeçişlerimiz, bazen çocuksuluğumuz, bazen vahşiliğimizdir. Ve her bir duygu, her bir olgu içimizde yaşanıyordur. Partnerine sözlerle anlatmanın mümkün olmadığı yerde tüm bu hallerini bedenin, hareketlerin, sesin ile anlatmak büyülü değil mi?
Ve bu, gerçek bir bağdır.
“5 kere orgazm oldum” hikayesinden daha sarsıcı ve büyüktür. Pozisyon zenginliklerinden bağımsızdır. Burada kral tacını aradaki iletişim ve bağ takar. Kişilerden bağımsız bir bütünlük gerçekleşir.
İşte tam burada kimse kimseye orgazm olup olmadığını sormaz, uzun ve maceralı bir yoldan gelmiş olmanın tatlı yorgunluğu ve deneyimin tadı vardır ağızlarda… Herkes ne yaşadığını bilir, ortaklık ve birlik deneyimlenmiştir.

Bütün bu hikayede, “Erkekler böyle olduğu için” demiyorum. İçimizdeki eril ve dişilimiz böyle olduğu için, kadın cinsiyetindekiler de, erkek cinsiyetinden bu şablonu beklediği için, bu şablonu desteklediği için, kendini araştırmak ve keşfetmek yerine kendilerini bir an önce menopoz adasına atmak istediği için kırılmayan bir bilinçsizlik yaşıyoruz.

Sorum şu: Gerçekten, yakınlık istiyor muyuz?

İlginizi çekebilir: Bu telaş niye: Sakince kendin olmayı dener misin?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale