Bu telaş niye: Sakince kendin olmayı dener misin?

Telaş…
İçimdeki telaş.
Sakin ve bilge taklidi yapan telaş.
Doygun, tamahkar kılığına giren arsız telaş.
Telaş, yaşamdan koparıp alan, satırları, satır aralarını okumadan tüm kitabı bitirten telaş…
Seni senden uzak tutan, ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlamaya engel olan telaş.
Bir şeyleri yakalamak uğruna elindekileri bir yol kenarına bırakıverdiğin, yaşamayı unutturan telaş…

Hani zenginlik, sonsuzluk anın içindeydi? O zaman bu telaş niye?
Lineer zamanda var olmanın metal yorgunluğu bu, dikey hareketi unutturan, diğer yönleri es geçtiğin… Sadece koştuğun, koşuşturduğun.

Hiçbir şeyi yakalamak zorunda değilsin, bir şeyi kaçırman mümkün değil, es geçmen olanaksız. Kısmetin senindir, her zaman.

Telaştan ileri diktiğin gözlerin, şu anki halini hor görmez mi? Şu anki hali beğenmez ve yaşamaz da, bir sonrakine gitmek için can atmaz mı?
Sürekli büyümeye çalışan çocuk, çocuk olduğunu bilir mi?
Telaş…
Her şeyi bilme, görme, yapma, oldurtma ve ölme telaşı!
Hala yaşıyorsun, sakin ol.
Sakin.

Bir şeyi bilmen gerekirse bilirsin. Taşları konuşturan, sana da evreni konuşturur korkma. Ne yer, ne yurt, ne de zaman olamaz sebep… Hepsi birer illüzyon değil miydi? O zaman neden o telaş, o arayış, o kuyruğun etrafındaki tur?
Olduğun halde derinleşmek, olduğun her ne ise onu bir oya gibi işlemeye devam etmek sabırla, huzuru orada, tam da ayaklarının altındaki toprakta, tam da avuçlarının içinde bulmak…

Her ne haldeysen içinde oturup kalmak. Çıkış aramak değil, çıkışın kendisi olmak.
Kaçmak için çırpınmak değil, kalmak için kendini bağlamak değil, sadece kendi kendinin oyasını yapmak. Belki bugün acı biber oyası yaparsın, yarın güller açtırırsın gönül yazmanda.
Telaş!
Kara büyü değil midir?
Seni yaşamdan koparıp köksüz, ruhsuz, yorgun alemlere salan? Seni bedenden ayırıp arafta bırakan?
Bedenin kimin peki, sen araflarda hala bir sonrakini ararken?
Her büyü, kurbağa bacağı ile mi yapılır sanırsın? Her birinde süpürgeli cadılar mı var olur?
Peki ya özendiğin hayatlar, hala “Olmadın, olamadın” diyenler, kendi kendine “Yapmam lazım” diye diye tekrarladığın bir “kara büyü” değil midir?
Kendine olan sabırsızlığın, yerini yurdunu bilememen kötü bir büyünün etkisi değil midir?
Kendinden sonsuz, sınırsız beklentilerin?
Telaş, içimdeki telaş, içindeki telaş…
O büyünün esamesi.

Sakin ol, sakin.
Aklın dışarılarda aramasın, gönlün kapı kapı dolaşmasın, bedenin sürekli kendini savurmasın, olmaya çalışma, oldurmaya çalışma. Sadece yap. Bir oya gibi yap.
Sen oyanın içinde kaybolurken, bulacaksın aradığını. Kısmetinden ne azı, ne de fazlası…

Selam olsun!

İlginizi çekebilir: Kendini keşfetme zamanı: Kendi kendinin mucizesi olabilir misin?

Esra Uyman
Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya ... Devam