X

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet: Cinsel Şiddet Piramidi

Türkiye’de 2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın cinayeti ve 117 şüpheli kadın ölümü vakası olduğunu biliyor muydunuz? Ya da sadece Eylül 2024’te 34 kadın cinayetinin ve 20 şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiğini? Peki ya kaç kız çocuğunun kaza süsü verilerek katledildiğini veya cinsel istismar sonrasında öldürüldüğünü? Tüm dünyada kız çocuklarının, genç kızların, kadınların yaşam hakkının tehlikede olduğunu? Belki eşinden boşanmak istediği için, belki sevgilisinden ayrıldığı için, belki de sadece ‘kadın’ olduğu için canına kastedilen milyonlarca kadın var dünyanın kara geçmişinde, bugününde ve böyle giderse yarınlarında. Sadece cinayet de değil üstelik, cinsel saldırı, psikolojik şiddet, taciz ve çok daha fazlası da toplumları esir almış durumda. Tüm bunların altında yatan başlıca sebep ise toplumsal cinsiyete dayalı şiddet (gender-based violence).

European Union’ın resmi web sitesinde yaptığı tanıma göre “toplumsal cinsiyete dayalı şiddet; bir kişiye cinsiyetinden dolayı yöneltilen şiddet veya belirli bir cinsiyetteki kişileri orantısız bir şekilde etkileyen şiddettir.” The UN Refugee Agency’in sitesinde yaptığı açıklamaya göre ise; “toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, bir kişinin toplumsal cinsiyetine veya cinsiyetine dayalı olarak o kişiye yönlendirilmiş şiddettir. Bu tür şiddet; bir kişiyi şiddet, zorlama, tehdit, aldatma, kültürel beklentiler veya ekonomik güç kullanarak iradesi dışında hareket etmeye zorlamayı kapsamaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarının büyük çoğunluğunu kız çocukları ve kadınlar oluşturuyor olsa da LGBTIQ+ bireyler, erkek çocukları ve erkekler de bu tür şiddetten zarar görebilirler.”

Ne yazık ki toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, dünya üzerinde milyonlarca insanın yaşamını olumsuz etkilemekte, bu insanların yaşam hakkını tehdit etmektedir. Ve bu insanlar sırf toplumsal cinsiyetlerinden dolayı şiddetin pek çok farklı türüne maruz kalmaktadır. Bu şiddet; fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik, dijital ya da cinsel olabilir. Yine ne yazık ki cinsel şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin en yıkıcı türlerinden biridir ve cinsel şiddet vakaları, son yıllarda başta ülkemiz olmak üzere dünya genelinde büyük bir artış eğilimindedir. Ve bu tür şiddetin temelinde de toplumsal meseleler; güç dengesizlikleri, eşitsizlikler vardır.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin de altını çizdiği gibi “cinsel şiddet, herkesin meselesi”dir ve güç dinamikleri ile ilgilidir; kaynaklara erişim, yaş, eğitim, uzmanlık, karar alma yetisi, sosyal normlar ve değerler bu dinamikleri oluşturabilir. Ve genellikle kadınlar ve kız çocukları hedef alınır. Bireyin rızası dışında cinsel davranışlara maruz kalması, cinsel şiddeti tanımlar. Cinsel şiddet, sadece fiziksel saldırı ile sınırlı kalmayan, cinsel tehdit, zorla evlendirilme, sözel taciz, farklı türdeki baskılar ile de ortaya çıkabilir.

Cinsel şiddete maruz kalan bireyler uzun vadeli ve çoğu zaman yaşam boyu duygusal, zihinsel, fiziksel olumsuzluklarla mücadele edebilirler. Toplumdan dışlanma, utanç ve suçluluk, travma gibi durumlar da bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir ve mağdur kişinin yaşam kalitesini, yaşam doyum ve tatminini zedeleyebilir. Ne yazık ki yasal yollar, cinsel şiddet ile mücadelede bugün yeterli olgunlukta değildir; bu nedenle birçok kurban adalet arayışında sıkıntılarla karşılaşabilir.

Bu mücadele yasal yolların yanı sıra toplumsal farkındalığı artırarak ve bireysel olarak güçlenmeyi sağlayarak da desteklenebilir, özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin farkında olmak ve bu normları sorgulamak, değişimi başlamanın en önemli adımlarındandır. Bilinçlenmek ve yeniden yapılanmak, tüm toplumların en birinci sorumluluğu olmalıdır. Çünkü; cinsel şiddet tek bir grubu, kimliği, etniği değil; toplumların her kesimini etkileyen ve yıkıcı bir insan hakları ihlali olan şiddet biçimidir. Bu haksızlığa, bu ihlale, bu saldıra karşı durmak, herkesin sorumluluğu altındadır. Bu sorumluluğu yerine getirmenin önemli bir adımı da değişimi, dilde başlatmaktır.

Değişim, nasıl dilde başlar?

Dilin, toplumsal normları nasıl güçlendirdiğini hiç fark ettiniz mi? Günlük hayatın içinde sıkça duyduğumuz söylemler, farkında olunmasa da toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini destekliyor olabilir mi? Cevap kocaman bir evet. Bu nedenle dil, başta cinsel şiddet olmak üzere şiddetin her türlüsünü normalleştiren ve teşvik eden güçlü bir araca dönüşebilir.

Oysa ki yapılması gereken dili, şiddeti önleyecek bir şekilde yapılandırmaya başlamaktır, hem de bir an önce. Bu yüzden, değişim dilde başlar; bu yüzden cinsel şiddeti önlemenin ve bu konuda farkındalık yaratmanın en büyük adımlarından biri söylemleri değiştirmektir.

Kaynak: Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin Türkçe’ye uyarladığı Cinsel Şiddet Piramiti, bilinçsiz söylemlerin ya da ‘sözde’ şakaların şiddeti nasıl besleyebileceğine dair güzel bir örnek oluşturuyor. “Cinsiyetçi şakalar, küfürler, küçük düşürücü söylemler, ‘onu demek istemedim’li birtakım ifadeler” ve daha nicesi, cinsel şiddetinin köklerini sağlamlaştırabileceği gibi yanlış davranışların da farkında olmadan tolere edilmesine zemin hazırlayabilir.

Dil, toplumsal değişimin temel taşıdır ve dili değiştirmek, iyi gitmeyen, yanlış olan, bozulmuş, yozlaşmış pek çok yapıyı iyileştirmeye destek olabilir. Bu nedenle yukarıdaki piramitte de yer alan söylem ve davranışların bugün farkında olmak, bu konularda hassas davranmak, yanlış olabilecek, zarar verebilecek tutumlardan kaçınmaya özen göstermek, yarın çok kötü senaryolarla karşı karşıya gelmemizin önünü kesebilir.

Yıllardır süregelen bir dil yapısını bir günde değiştirmek ve bu değişen yapının önce çoğunluk, sonra herkes tarafından kabulünü beklemek gerçekçi olmayabilir ancak vakit kaybetmeden bir şeyler yapmak, belki yarın bir mağdurun ya da kurbanın hayatını kurtarabilir.

Kaynaklar: cinselsiddetlemucadele.org, kadincinayetlerinidurduracagiz.net, help.unhcr.org, commission.europa.eu

İlginizi çekebilir: Şiddet “ötekileştirme” olduğu sürece var olmayı sürdürecek

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale