X

Tibet Budizmi’ne göre iyi kalabilmek için ‘Üç Taahhüt’

Son günlerde yaşadığımız üzüntüyü, tanık olduğumuz şeylerin yol açtığı yakıcı öfkeyi, derin çaresizliği ve her şeye rağmen inatla var olmayı sürdüren umudu yazmayacağım burada. İnsan hayatını hiçe sayanları, küçük ya da büyük hiçbir fırsatı kaçırmayanları, sırf görünür olmak adına yardım yapanları ya da yaparmış gibi yapanları, empati kuramayanları ya da kurmaktan özellikle kaçınanları da öyle.

Evet, son günler bana kötülüğün ne kadar sıradan ve sıradanlığın ne kadar kötü olabileceğini öğretti ama ben bu yazının başlığını yine de ‘Kötülere İnat’ koymayacağım. Birilerine inat değil, birilerine rağmen değil, kendimiz için yaşamalıyız hayatımızı. Bu yüzden, bu yazıyı, her şeye rağmen iyi kalmaya devam edebilmek hakkında bir çift laf edebilmek için yazacağım.

Pema Chödrön’ün Sinek Sekiz Yayınları’ndan çıkan muhteşem kitabı var elimde, Belirsizlik ve Değişimle Birlikte Güzel Bir Hayat. Kriz zamanlarında sığındığım bir kitap bu benim, yani nerede yaşadığımız düşünülürse, çok sık.

Budist öğretinin gündelik hayatı kolaylaştırdığını, yaraları sarmaya yardımcı olduğunu çok iyi öğrendim zaman içinde. Şimdi size bu kitapta da bahsi geçen Üç Taahhüt’ten söz etmek istiyorum izninizle.

Tibet Budizmi güzel ve onurlu bir yaşam için üç yemin etmemiz gerektiğinden söz ediyor. Bu üç yemin belki tek başımıza dünyayı değiştirmemize sebep olamaz, ancak kendimizi ve dünyayı algılayış biçimimizi değiştirmemize yardımcı olabilir. Bu da az şey değildir herhalde. Dünyada görmek istediğimiz değişimin en başta kendi zihnimizde başladığı gerçeğine ikna olabilirsek, muazzam kötülükler karşısında kendimizi o kadar da çaresiz hissetmeyiz belki de.

Birinci taahhüt: Zarar vermemek. Burada sadece başka insanlardan değil, insan dışı hayvanlardan da söz ediliyor tabii ki. Ben kendi adıma, yaşayan hiçbir canlının zarar görmesinden sorumlu olmak istemediğim için vegan olmuştum yıllar önce. Bu yüzden barış, sevgi, kardeşlik, eşitlik ve özgürlükten söz ederken kendi tabağımızdaki yiyeceklere bakmalıyız diye düşünüyorum öncelikle.

Hiç kimseye, hiçbir canlıya zarar vermemek güzel ve onurlu bir yaşamın üç anahtarından biridir Tibet Budizmi’ne göre. Bana göre ise huzurun, mutluluğun ve iyi bir uykunun anahtarı. Bu da ancak ‘kaçınma’ yoluyla mümkün olabilir. Eylemsizlik ile. Yani, zarar verebilecek düşünce ve eylemlere sırt çevirmek ile.

İkinci taahhüt: Birbirimize özen göstermek. Bu zor zamanlarda zaten aşağı yukarı hepimizin yapmaya çalıştığı şey. Ancak bu süreçte sık sık neyi neden yaptığımızı da sorgulamalıyız bence.

Yardım etme, koruma, özen gösterme sadece ve sadece şefkat duygusuyla birlikte var olduğunda samimi olabilir ve gerçekten işe yarayabilir. Hiçbir çıkar gözetmeksizin, bağırmadan, ‘Ben buradayım, bana bakın!” demeden, sakin sakin, sessiz sedasız iyilik yapmak. Üstelik bunun için büyük trajedilerin gerçekleşmesini beklememek! Güzel ve onurlu bir yaşama açılan üç kapıdan biri de bu: Yani, iyiliği bir seferlik bir şey olarak görmek yerine onu bir yaşam biçimi hâline getirmek.

Üçüncü ve son taahhüt ise dünyayı olduğu gibi kabul etmek. Tabii, burada haksızlıklara sesimizi çıkarmadığımız, öfkemizi içimize attığımız, pasif, kaderci ve kolaya kaçan bir kabullenişten söz edilmiyor. Burada kastedilen kabullenme biçimi tam bir zihin açıklığı ve önyargısız bir dünya görüşünü şart koşuyor.

Bir şeyi ‘güzel’ ya da ‘çirkin’ olarak yaftalamadan, önyargılarımızı bir kenara bırakarak, olduğu gibi görmek… Ölümlü olduğumuz gerçeğine direnmemek, onunla barışmak. Değişime duyduğumuz direnci kırarak, kendimizi zamanın ve olayların akışına bırakabilmek. Değişimden, kalbimizi açmaktan, yaralanabilir olmaktan korkmamak ve en önemlisi de şeylere ve olaylara hikayeler uydurmaksızın, tarafsız bir gözle bakabilmek.

Bütün bunlar düşünüldüğünde, ‘kabullenme’ eylemi aslında kulağa hiç de pasif gelmiyor, öyle değil mi? Aksine, kendimizi bile olduğumuz gibi kabul etmekte böylesine zorlanıyorken, bu üç taahhüt içinde uygulaması en zor olanı bu belki de.

Yine de bütün savaşların sebebinin ‘ötekileştirme’ olduğunu kabul edersek, bu taahhüttün önemini de daha derinden kavramamız mümkün olur diye düşünüyorum, çünkü bu taahhüt bize en başka kendi içimizdeki ‘öteki’yi sevip kabul etmeyi öğretebilir. Bu da dünyaya daha mutlu gözlerle bakmamız için yeterlidir.

Kendimizinkinden olduğu kadar, birbirimizin iyiliğinden de sorumluyuz. Üstelik sadece kaotik zamanlarda değil, yaşadığımız sürece her gün ve her dakika. Daha iyi bir toplum hayal ediyorsak, kötülükler karşısında yılmak yerine, güçlenip direnç kazanmalıyız. Direnç kazanmak içinse, gözlerimizi dışarı değil, kendi içimize doğru çevirmemiz gerekiyor belki de.

Çünkü bilsek de bilmesek de, ihtiyacımız olan direnç zaten burada, kalbimizde.

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Geçmişin hayaletleri

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale