X

Teşekkür zaman aşımına uğradı, yeni akım: İyilik bul, iyilik yap

Teşekkürler, thanks, merci, danke, gracias, grazie, toda, efgaristo… = BÜYÜK haksızlık.
Elbette ki bir saygı göstergesi, ancak en büyük ADALETSİZLİK…

Olur ya, birisi sizin için bir şey yapar ve sizin çok mutlu olursunuz, çok takdir edersiniz. Size çok iyi gelmiştir. Hiç beklemediğiniz bir şeydir. O anda hayatınızın akışını değiştirmiştir. Yüzünüz güler, içiniz rahatlar. Mutlusunuzdur. Siz de çaresiz kalıp ne yapacağınızı bilemez, bir şekilde teşekkür edersiniz. Hem de birkaç defa. Mahcupsunuzdur. Size böylesine iyi gelen bir olaya karşılık ancak tek bir kelime ile karşılık verebilirsiniz: Teşekkürler.
 
Peki nasıl bir adalet bu böyle? Bu mudur? Bitti mi? Ödeştik mi? “Ya teşekkür ettim ya, daha ne yapayım” mı? Geleneklerimizde “Komşudan gelen tabak boş geri verilmez” diye bir söz vardır. Bu bile güzel. Hiç olmazsa bire bir karşılık.  Hey millet, teşekkürün modası geçti! Şimdi yeni akım: Pay It Forward. İyilik BUL iyilik YAP.

İyilik bul, iyilik yap


2000 yılında, Catherine Ryan Hyde’ın romanı “Pay It Forward”ın (İyilik Bul, İyilik Yap) filmi çekildi. Kevin Spacey baş roldeydi. Filmi açıklayan yazı şöyle diyor:

“Acı tatlı olaylarla dolu bu hikayede Trevor, sosyal çalışmalar projesi için iyilik yapma zincirini başlatan bir öğrenci. Sadece hayal kurun. Birisine gerçekten yardımı dokunan bir iyilik yapıyorsunuz ve ondan bunu size geri ödememesini, fakat ileriye taşımasını ve üç yeni kişiye iyilik yapmasını istiyorsunuz ve bu yeni üç kişi de diğer yeni üç kişiye yardım yapıyor ve bu şekilde evrensel bir iyilik ve nezaket akımı başlıyor. İmkansız mi? Trevor McKinney, aksini iddia ediyor.”

Ben de Trevor’a katılıyorum. İmkansız değil. Filmin sonu (spoiler içerir!), çok acıklıydı, ama öğreti mükemmeldi. Basit bir kelime ile teşekkür edip muhteşem bir iyilik akımını sonlandırmak yerine, ona gaz verip üç misline çıkarmak ne güzel bir fikir. İyiliklerin bu hızla çoğaldığı harika bir dünya, cennetin ta kendisi.

Tenis oynarken, karşıdan gelen mükemmel topu ısrarla nete taktığını düşün. İşte yapılan iyiliğe teşekkür edip konuyu kapatmak bana öyle geliyor. Halbuki yapılan her iyiliğe karşılık verirken, aynı veya daha büyük değerde, bir başkasına (hatta filmdeki gibi 3 kişiye) iyilik yapıp ödeşmek çok güzel bir fikir değil mi? İyilik yaptığında Pay it forward diyorsun. İyilik bul, iyilik yap. Konuyu anlatıyorsun, o da zinciri devam ettirmeye çalışıyor.

Karşılık olarak ettiğin teşekkür yeterli kabul görmediği için o andan itibaren borçlu hissediyorsun. Birisi sana iyilik yaptı ve teşekkür edip geri ödeyemedin. Borçlusun. Evrene borçlusun. Bir an önce birisine bir iyilik yapıp borcunu ödemek istiyorsun. İyilik yapmak için fırsat aramaya başlıyorsun. Bulduğunda çok seviniyor ve iyilik yapıp borcunu ödüyorsun. Sonra da ona ne yapması gerektiğini söyleyip çok güzel bir zincirin halkası olarak tatmin oluyorsun.

Birisine sigarayı bıraktırmıştım. Çok teşekkür ederim dedi. Etme dedim, sen de birisine sigarayı bıraktır. Trafikte birisi arabanı çiziyor ama sen onu affediyorsun veya birisinin eski bir borcunu siliyorsun, iyilik yapmanın şekli çok fazla, listeyi büyütebiliyorsanız aşağıda yorumlara ekleyin lütfen.

Benim Pay it forward versiyonum Trevor’unkinden biraz farklı: 3 kişi yerine, bir kişi, bir hayvan (sevmek yeterli) ve bir doğa (temizlik yeterli) hareketini kapsıyor benimki.

İyilik yapmak için “fırsat kollayan” kişilerin yaşadığı bir dünya düşünün. Bunu yapabiliriz… Haydi, şaşırtın etrafınızdakileri! Pay it forward!

İlginizi çekebilir: Hayatımıza bir amaç ve bir süre için giren insan kılığında melekler

Metin Levi: Metin Levi, University of Michigan'da Endüstri Mühendisliğini bitirdikten sonra aile şirketinde çalışmaya başladı. Yenilik ve yaratıcılık prensibini göz önünde bulundurarak birçok yeni işe girişti. Hindistan, Mevlana derken farkında yaşamın açtığı pencereden gördüklerini paylaşmaktan aldığı zevk her şeyi geçti. Outdoor sporları ve özellikle su sporlarına meraklı.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale