X

Terapist nasıl seçilir: Terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar

Daha önce kimseyle paylaşmadığınız sırlarınızı paylaşacağınız, kişiliğinizle ilgili kendinizin bile bilmediği özelliklerinizi birlikte keşfedebileceğiniz, yanında bazen ağlayacağınız bazen kahkahalarla güleceğiniz, en kırılgan ve zayıf yönlerinizi tüm çıplaklığıyla göstereceğiniz kişinin nasıl biri olmasını isterdiniz?

Yaşamınızın kontrolünü elinizden kaybettiğinizi ya da duygularınızla tek başınıza baş edemediğinizi kabul edip değişim için adım atmak oldukça ciddi bir kararken, bu süreçte yanınızda size eşlik edecek olan doğru kişiyi bulabilmek de oldukça önemli. Seçeneklerin çok fazla olmasının yanı sıra, söz konusu ruh sağlığınız olduğu için onlarca faktörü değerlendirmeniz de gerektiği için terapist seçim süreci oldukça zorlayıcı olabilir.

Terapist seçiminde hangi noktalara dikkat etmeniz gerektiği, iyi bir terapistin sahip olması gereken yetkinlikleri ve karar verme sürecinde hangi faktörleri göz önünde bulundurmanız gerektiğini sizler için bir araya getirdik.

Terapist kimdir?

En basit tanımıyla yaşamınızda memnun olmadığınız şeyleri değiştirmenize, zorlayıcı yaşam olayları karşısında ruh sağlığınızı korumanıza ya da yaşamınızda zorlandığınız hiçbir şey olmasa bile kendinizi tanımanıza ve içgörü geliştirmenize yardımcı olan; profesyonel bilgisini ve becerilerini bu amaca uygun olarak kullanabilen, size bu süreçte rehberlik edebilmek üzere profesyonel eğitim almış kişiler terapist olarak adlandırılabilir. İlişki zorluklarından gelişimsel bozukluklara; stres, depresyon, kaygı gibi duygudurum sorunlarından yaşam kalitesini iyileştirmeye, kişinin ruh ve zihinsel sağlığını ilgilendiren tüm konular terapsitlerin çalışma alanına girer.

İyi bir terapist sizi tarafsız ve yargısız şekilde dinler, sizi olduğunuz gibi kabul eder ve olumsuz düşünce kalıplarınızı ya da ya da yaşamınızda sorun olarak gördüğünüz durumları ve davranışları fark etmenize ve değiştirmenize rehberlik eder. Tavsiye, öneri ya da kendi hayatından örneklerle değil sizin sahip olduğunuz kaynaklarla potansiyelinizi en iyi şekilde nasıl kullanabileceğinize dair yol haritası oluşturmanıza yardımcı olur; sizi değişim içim destekler ve cesaretlendirir.

İyi bir terapistin özellikleri nelerdir?

Terapist seçiminde pek çok farklı kriterin göz önünde bulundurulması gerekse de Amerikan Psikologlar Derneği (APA), terapistin eğitim geçmişinin, terapistle kurulan ilişkinin ve hangi ekolle çalıştığının terapist seçerken dikkat edilmesi ve iyi araştırılması gereken en önemli kriterler olduğunu söylüyor. Terapistle karşılıklı güvene dayalı terapötik bir ilişkinin kurulması ve etkili dinleme, yansıtma, empati gibi becerilerin sürece katkı sağlayacak şekilde, doğru yerlerde ve doğru zamanlarda kullanılabilmesi de sürecin devamlılığı ve danışanın süreçten fayda sağlaması için oldukça önemlidir.

1. Terapistin eğitim geçmişi: Kimler psikoterapi yapabilir?

Terapi yapma yetkinliği olan ve olmayan kişilerle ilgili ülkemizde henüz yasal bir düzenleme olmadığı için terapistlerin alanları arasındaki sınırlarla ilgili net söylemlerde bulunabilmek şu an için mümkün değil. Ancak yine de psikoterapiyle ilgili belirlemiş olan etik ilkeler ve Türk Psikologlar Derneği’nin belirlediği kurallar çerçevesinde, Türkiye’de ruh sağlığı alanında hizmet veren üç farklı meslek grubunun terapi yapma yetkisi bulunuyor:

  • Klinik Psikoloji yüksek lisans diplomasına sahip olan kişiler, herhangi ekstra bir terapi eğitimi almaksızın terapi yapabiliyorlar.
  • Klinik Psikoloji programı mezunlarının yanı sıra, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunları psikolojik danışmanlık hizmeti verebiliyor ve lisans ya da yüksek lisans eğitimlerinin üstüne ekstra bir psikoterapi eğitimi almaları durumunda terapist olarak çalışabiliyorlar.
  • Ayrıca, Psikoloji bölümü lisans mezunu olan psikologlar ve tıp lisans eğitiminin ardında Psikiyatri alanında uzmanlığını tamamlamış psikiyatristler de ekstra terapi eğitimi almaları koşuluyla terapist ünvanı alabiliyorlar.

Ekstra alınan terapi eğitimlerinde, yasal olarak uygulama ya da süpervizyon alınması gerekliliği olmasa da, etik olarak terapistin aldığı terapi eğitimleri süresince uygulama yapmış olması ve eğitim aldığı psikoterapi ekolünde uzmanlaşmış olan başka bir terapistten belirli sayıda süpervizyon alması öneriliyor.

2. Terapist-danışan ilişkisi (Terapötik ilişki)

Terapötik ilişkinin terapi süreci üzerindeki etkilerini inceleyen ilk araştırmacılardan biri olan Edward Bordin, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin güvenli bir bağ oluşturmanın yanında terapi hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için kullanılan yöntemler üzerinde anlaşma sağlanabilmesiyle de ilgili olduğunu söylüyor.

Terapistin ve danışanın ön görüşme sürecinden itibaren birbirine ısınmış olması, ‘kimyalarının tutması’, iyi iletişim kurabilmeleri, birlikte çalışmak için karşılıklı bir istek duyduklarını birbirlerine hissettirebilmeleri gerekiyor. İyi kurulan bir terapist-danışan ilişkisi, çoğunlukla şu faktörlere bağlı oluyor:

  • Kişilik: Terapistinizle kişilik özelliklerinizin uyuşması, aynı dili konuşuyor olmanız; ilişkinizin arkadaşçasına samimi, dürüst ve güvenilir ancak aynı zamanda sınırlarının net ve keskin çizgilerle belirlenmiş olması, iki tarafın da karşılıklı olarak bu sınırlara saygı göstermesi.
  • Güven: Düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı; kendinize bile itiraf edemediğiniz yönlerinizi tüm açıklığınızla paylaşabileceğiniz güven zemininin oluşturulması.
  • Özgünlük: Terapistin dürüst ve samimi olması, bildiklerini sizinle paylaşırken yapay bir ses tonundan ve hareketlerden kaçınması, alanında uzman olduğu halde mütevazılığını koruyabilmesi ve insan olduğunun farkında olarak zaman zaman yapabileceği hataları içtenlikle kabul edebilmesi.
  • Koşulsuz saygı: Danışanın kişiliğine, değerlerine, inançlarına, ihtiyaç ve isteklerine saygı gösterilmesi. Danışanın ilerleme kapasitesinin, içsel kaynaklarının ve çabasının koşulsuzca desteklenmesi.
  • Olumlu iletişim: Danışanın gelişim alanlarıyla ilgili gözlemler aktarılırken açık, samimi ve dürüst şekilde iletişim kurulması.
  • Danışanın tercihi ve kendini rahat hissetmesi: Danışanın kendini süreç boyunca kendisini en rahat hissedebileceği şekilde; kişiliğine, kimliğine, etnik kökenine, cinsiyetine, cinsel yönelimine, ırkına, dini inanışına ve kişiliğinin farklı yönlerine saygı gösterebilecek bir terapist seçme özgürlüğü.

Terapist ve danışan ilişkisinin terapi sürecine olan ilişkisini inceleyen pek çok araştırma, kullanılan yöntemin ve terapistin ne kadar deneyimli olduğunun ötesinde, sadece ilişkinin bile başlı başına iyileştirici bir faktör olabileceğini gösteriyor. Tüm bu araştırma sonuçlarından elde edilen veriler ışığında APA tarafından 2014 yılında yayınlanan rapor da, danışanların terapistleri tarafından desteklendiklerini hissetmelerinin değişim için adım atma ve değişime istekli olma konusunda büyük farklılıklar yarattığını açıklıyor.

Dolayısıyla terapistlerin danışanlarıyla olan ilişkilerini süreç boyunca izlemeleri, iletişim sorunlarının ya da güvenle ilgili problemlerin ortaya çıkması durumunda ilişkiyi iyileştirmek için çaba göstermeleri, ilişkinin düzelmemesi durumundaysa danışana faydalı olabilecek başka bir uzmana yönlendirme yapmaları gerekiyor.

3. Terapistin yönelimi ve uzmanlığı

Terapiden beklentiniz ve terapi süreci sonunda ulaşmak istediğiniz hedef ne olursa olsun, o hedefe ulaşmak için izleyebileceğiniz farklı yollar olduğundan, farklı psikoterapi ekollerinin nasıl çalıştığından ve özelliklerinden Terapi yöntemleri: En yaygın kullanılan 8 psikoterapi türü ve çalışma şekilleri yazımızda detaylı olarak bahsetmiştik. Terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta da terapistinizin hangi yönelimle çalıştığı, bu yönelimde ne kadar deneyimi olduğu ve yönelimine bağlı olarak kullandığı yöntem ve araçların sizin için uygun olup olmadığı.

Terapistler depresyon, kaygı, fobiler, takıntılar, gelişimsel bozukluklar gibi farklı problem türleriyle çalışmak için o probleme yönelik bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ekollerden herhangi biriyle ya da birkaçıyla çalışmayı tercih edebilirler. Problemin ne olduğunun yanı sıra sadece belirli gruplarla (çocuk-ergen ya da çift ve aile gibi) çalışmak üzere uzmanlaşmış da olabilirler.

Çocuk – Ergen Terapistleri

Çocukluk ve ergenlik dönemindeki gelişimsel problemlerle, bu döneme özel olarak geliştirilmiş oyun terapisi, sanat terapisi gibi yöntemlerden faydalanarak çalışırlar. Travma sonrası stres bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, sınav kaygısı, dürtüsellik, okuma bozuklukları, kardeş kıskançlığı, akran zorbalığı, yeme bozuklukları, uyku sorunları, tuvalet problemleri, davranış sorunları, sosyal içe kapanıklık, depresyon, güven eksikliği, öfke kontrolü, tırnak yeme, boşanma/taşınma/okul değiştirme sonrası adaptasyon, anti-sosyal davranışlar, madde kullanımı, hızlı değişen duygu durumu, özgüven sorunları, ilişki sorunları, flört şiddeti gibi çocukluk ve ergenlik dönemine özel pek çok sorun bu yaş grubuyla çalışmak üzere uzmanlaşmış terapistlerin çalışma konuları arasındadır.

Çift ve Aile Terapistleri

Çift ve aile terapisinde aileler ve çiftler arasındaki yakın ilişkilerle ilgili konular çalışılır. Özellikle ebeveyn, eş ve çocuklar gibi aile bireyleriyle kurulan yakın ilişkilerde zaman zaman yaşanabilen çatışmalar, kişisel sınırların ihlali, boşanma ve ayrılma gibi zorlu ve sıkıntılı durumlar çift ve aile terapistlerinin çalışma alanına girer. Terapinin amacı aile içinde ve çiftler arasından yaşanan bu çatışmaların, zorlayıcı durumların ve süreçlerin güvenli bir ortamda, bir profesyonel eşliğinde, sağlıklı iletişim yollarıyla ele alınması ve bu durumlardan etkilenen her aile bireyinin sağlıklı başa çıkma ve iletişim becerileri geliştirmesinin sağlanması yoluyla ilişkilerin iyileştirilmesidir.

Boşanma, evlilik problemleri, akraba ilişkileri; yakın ilişkilerde yaşanan kayıp, yas ve travmalar; aile içi şiddet ve istismar, evlat edinme süreçleri, ebeveynlik becerileri, cinsellikle ilgili sıkıntılar, ekonomik sıkıntılar gibi pek çok konu, çift ve aile terapistlerinin çalışma alanlarıdır.

Terapistinizle iyi bir uyum yakalayamadığınızı ya da sürecin size faydalı olmadığını hissettiğinizde ne yapmalısınız?

Terapistinizle birlikte çalışıp çalışamayacağınızı genelde ilk görüşmede anlayabilseniz de (hislerinize güvenin), terapi sürecinin ilerleyen aşamalarında da yeterince desteklenmediğinizi, sürecin size iyi gelmediğini hissettiğiniz; terapiye devam etmenin sizi zorladığı noktada süreci sonlandırabilir, tüm düşünce ve duygularınızı terapistinizle açıklıkla paylaşabilirsiniz. Böyle bir durumda yetkin ve etik çalışan bir terapist, siz henüz talep etmeden birlikte daha iyi çalışabileceğinizi düşündüğü bir ya da birkaç meslektaşına yönlendirmeyi teklif edecektir.

Terapistinizle uzun bir süredir çalışıyorsanız, aranızdaki ilişkide hissettiğiniz aksaklıkları, rahatsız edici ve garip gelse de, onunla paylaşabilirsiniz. Unutmayın, süreç boyunca hissettiğiniz ve düşündüğünüz her şeyin bir anlamı var ve terapistler danışanlarıyla bu tarz konuları çok sık konuşurlar. Zaman zaman terapide ele alınan rahatsız edici konuların beraberinde getirdiği zorlu duygularla başa çıkamayan danışanlar terapiye devam etmeye direnç gösterebilirler. Terapistinizle bu rahatsızlığınızı paylaşmanız, devam etmek istememenizin altında yatan ve hiç aklınıza gelmeyen çeşitli faktörleri gün yüzüne çıkarabilir.

Özet olarak, psikolojik destek almak istiyor ancak doğru terapisti seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili bir rehbere ihtiyaç duyuyorsanız; terapistinizin hangi okuldan ve bölümlerden mezun olduğuna, ünvanının ne olduğuna, hangi yönelimle çalıştığına ve uzmanlığını nerden aldığına, yanında kendinizi ne kadar iyi hissettiğinize ve kurduğunuz ilişkinin ne kadar iyi olduğuna dikkat edebilir, ön araştırma yapabilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale