X

Sürekli ertelediğim planlarım; sizden korkmuyorum!

Jen Sincero’nun Var Olmak Senin Elinde isimli eserinden:

“…Korktuğum bir şeyi yaparken sızlandığımda, her zaman Hindistan’a yaptığım ilk seyahati örnek olarak kullanırım. Tek başıma yaptığım ilk uluslararası seyahatlerden biriydi ve Hindistan konusundaki tecrübelerim birkaç Ravi Shankar CD’si ve tikka masaladan ibaret olmasına rağmen Hindistan’ın görmek için güzel bir yer olduğunu düşünmüştüm. Tamamıyla yeni bir yere gitmek ve benimkinden olabildiğince farklı bir gerçekliği tecrübe etmek istedim. Hindistan’a gitmenin Alice Harikalar Diyarında gibi olacağını düşündüm.

Bu yüzden biletimi aldım ve birden aklım başıma geldi. Neyi ispatlamaya çalışıyorum? Bunu neden yapıyorum? Tek başıma daha önce hiç bu kadar uzağa gitmemiştim.Daha önce hiç kimseyi tanımadığım, dilini konuşmadığım ve başıma ne geleceğini bilmediğim bir yere gitmemiştim ve yemin ediyorum bunun hayatımda yaptığım en korkutucu şey olacağı düşüncesini kafama yerleştirdim. Çünkü kendimi dünyanın öbür ucunda minnacık bir nokta olarak hayal etmeye başlamıştım. Kendimi tek bir iz bile bırakmadan kaybolabilecek bir yabancı, hayalet ve isimsiz birisi olarak uzayda süzülürken hayal ettim. Kaybolduğumda sevdiğim hiç kimsenin bana ne olduğuyla ilgili ufacık bir fikri bile olamazdı…

Bu durum o kadar kötü bir hal aldı ki, ciddi anlamda kendimi incitmeyi ya da en yakın arkadaşımın öldüğünü ve benim gitmek zorunda kalmadığımı düşünmeye başladım . (Nedense biletimi iptal etmek aklıma asla gelmemişti.) Neyse ki kimse ölmedi ve cenazeme gidiyormuş gibi kendimi havaalanına bırakılırken buldum… Evet, Hindistan’a gidiyordum!

Uçağa bindiğimde pembe bir yöresel kıyafet giyen ve kocaman küpeler takmış güzeller güzeli Hindistanlı bir kadının yanına oturdum. Bana dönerek gülümsedi ve bonibon uzattı. İşte o zaman kafama dank etti; yalnız değilsin seni salak. Etrafın insanlarla sarılı ve en alışılmış insan ihtiyaçlarından biri iletişimdir. Daha sonra iki ayımı açık ara farkla bu gezegendeki en sevdiğim yerlerden birisi olan bir ülkede geçirdim ve bu ülke tamamıyla hayatımı değiştiren bir seyahat sevgisinin kıvılcımlarını tutuşturdu.”

İşte bu bölümü evet ilk defa bir yazımın başında bir referansı bu kadar uzun tutuyorum çünkü o kadar doğal bir şekilde anlatılmış ki… O ilk seyahate çıkma kararımız hele ki “tek başımıza” adım atacaksak… Bu konuda yazılarımı takip ediyorsanız çok kez bu konuyu paylaşmıştım ama bana yine son dönemde konu üzerine birçok soru daha doğrusu “çekince”, yani diğer bir ifade ile “korkuyorum öyleyse varım” ifadesi ulaştı… Bunun bir mesaj olduğunu düşünerek bugün özellikle tek başımıza seyahat etmek hakkında kendi tecrübelerimi paylaşmak, belki sesli olarak dile getiremediğimiz soruları yanıtlamak ve  eğer içinizde azıcık korku ve çokça cesaret var ise sizi yollara çıkartacak o son alevi yakmaya çalışacağız…

İlk tek başıma gerçekten uzun yol içeren seyahatimi Buenos Aaires’e Arjantin’e gerçekleştirmiştim. Bu seyahate karar verdiğimde yine tamamıyla o an içimden geldiği gibi biletimi alarak kendimi aniden bulduğum Kanarya Adaları’ndan Tenerife’de bir otel odasındaydım. Akşam güneşine karşı muhteşem bir koşu yapıp geri gelmiştim. Birden içimden bir ses uyandı “neden bu kadar yıldır istediğin bu yere gitmiyorsun? Neden erteliyorsun daha ne kadar bekleyeceksin 30 yaşına geldin” dedi bana… Bir süre baş başa kaldım bu sesle, sonra çokça hak verdim. Bir kere dilimden düşmüyordu; büyülü bir ismi vardı Buenos Aires… Güzel havalar şehri, güzel bir şehirdi… Adeta beni çekiyordu, sanki dünyanın yaşadığım tarafı dar geliyordu (ki biraz olsun yaklaşmış İspanya hizasına gelmiştim bile). Sonra evet 30 yaşıma basacaktım ve kendime bir doğum günü hediyesi almayacak mıydım? Yani bu evrende 30 yılımı geçirmiştim, bir evlilik bitirmiş, çokça üzüntülü günü geride bırakmış, zor yollardan geçmiş ve işte bugünlere o dikleri aşarak gelmiştim, neyi bekliyordum belki 31 olamayacaktım değil mi?

“Neden erteliyorsun” dedi ses “neden beklemektesin”? Ben deli gibi araştırdım, karşıma çıkan ilk bileti direkt olarak, an bile düşünmeden satın aldım. Hayatımda “ilk” defa bu kadar büyük bir paraya bir bilet almıştım hem de Nisan ayından hazırlanmıştım sevgili doğum günü tarihim için (Ekim ayına)… O bileti aldığım an sanki omuzlarım daha da dikleşmişti, duruşum bile değişmişti. İşte kanıtlamıştım bir kere kendime öncelikle “ben buradaydım”, evet bir bir düşüncelerimi hayata geçirmeye hazırdım. Tek başıma gidecektim, bu benim savaşımdı, evet belki tek kelime ispanyolca bilgim yoktu, belki başıma ne gelecek neler yaşayacağım bilemiyordum…

Ama cesaretim vardı… Daha sonra ben bu yolculuğa bir de Şili ve Uruguay geçişlerini de dahiletmiştim ki Brezilya ile de birleştirecekken rotamın uzunluğuna günler yetmeyince kendime bir “dur” dedim… İşte bir kez tek başınıza yola çıktığınızda o korkularınızı yenip de eşiği atladığınızda adeta bir sihir oluşur. Korkulacak bir şey olmadığını “kalpten bilir” hale geldiğinizde hayatınızın akışı da bambaşka olur. Siz karşınıza çıkan tüm dünyayı “bir” görmeye başlarsınız çünkü aslında birdir, size gelmek istemektedir, sizinle birlikte dönmek için kalbi atmaktadır…

Genel olarak tek başımıza seyahat konusu açıldığında en çok karşılaştığımız diğer bir konu ise cinsiyet kavramı buna da değinmeden geçemeyeceğim… Evet, bir seyahate çıktığımızda tek veya çok kişi de olsak başımıza ne geleceğini “bilemiyoruz” bu çok güzel bir şey aslında. Çünkü keşfetmek buradan geçiyor. Bir kadın olarak tek başıma dünyanın farklı kıtalarında bulunmak üzere şansım oldu. Bugüne kadar hiçbir tehlike yaşamadım… Sadece an olmaya, orada yaşayacaklarınıza, kendinize ve size ulaşmak isteyen güzelliklere, yolunuzda kesinlikle “tek” olmadığınıza inanmanız gerekiyor… Evet, bayan olmak dışarıdan bakıldığında bir erkeğe göre farklı bir güçte olmamız gerektiği algısını düşündürebilir fakat gerçek böyle değildir. Aslında hepimiz kalbimiz kadar çok güçlüyüz, bu yüzden içinizdeki güzelliklerin tezahürüne izin verin, tek başınıza seyahat ettiğiniz anın güzelliğinde kaybolun gidin…

Bugün bu yazımı okuyan sen; ilk tek başına seyahatine henüz çıkmadın biliyorum, evet korkuların var, endişelerin var, evet kaybolmuş durumdasın belki, tam arada kaldın, bilet almak ile almamak, bu riske girmek veya girmemek ve hatta nereden gelip nereye gideceğini bilmemek dediğimiz durumun pençesinde kıvranıyor da olabilirsin… Ama işte yolun açık, sadece kısacık bir an karar vermen gerekiyor; hayatının en, güzel en kendine doğru ve en unutamayacağın tecrübesine hazır mısın?

Yollar seni bekliyor, bu sesi duymaya var mısın?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale