X

Sudaki mucize: Zihin gücümüz ve söylemlerimizle suyun yapısını değiştirebilmemiz mümkün mü?

Suyun Yapısını Değiştirebilirmiyiz?

Masaru Emoto, Japonya’da doğmuş ve eğitimini Yokohama Municipal Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamış bir yazar ve girişimci.

1986 yılında IHM isimli araştırma enstitüsünü kuran Emoto, 1990’lı yıllarda ilgi alanı olan suyu detaylı olarak incelemeye başlamış.

Emoto şu an ‘’Yaşam İçin Su’’ isimli uluslararası bir derneğin başkanlığını yapıyor. 1992 yılında Hindistan’daki Open International Üniversitesi’nde doktorasını yapıp alternatif tıp uzmanlığını alan Emoto, su ile ilgili ilginç çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.

Emoto su kristalleriyle yaptığı deneylerde, cam kaplar içindeki suları farklı kelimelere, fotoğraflara ve müziklere maruz bırakıyor. Daha sonra su moleküllerini dondurarak su kristallerinin yapısını mikroskop altında inceliyor ve fotoğraflıyor.

Emoto, farklı kaynaklardan gelen suların, dondurulduğunda farklı şekillerdeki kristal yapılar oluşturduğunu savunuyor. Örneğin, dağların zirvelerinden gelen kaynak sularının kristalleri ve kirlenmiş suların kristalleri farklı geometrik şekiller oluşturuyor.

Aynı şekilde güzel sözler söyleyerek, hakaret ederek ya da müzik dinleterek su kristallerinin yapısını inceleyen Emoto’nun fotoğrafladığı şekiller oldukça ilginç;

   

 Shimanto Nehri (temiz su)         Biwako Gölü (Kirli su)

   

”Senden nefret ediyorum”                    ”Adolf Hitler”

  

”Teşekkürler”                  ”Sevgiler”

Emoto’nun yaptığı deneyler sonucunda, fotoğraflardan da anlaşılabileceği gibi, pozitif söylemlere maruz kalan su moleküllerinin donduklarında daha simetrik ve estetik görünümlü kristaller oluşturdukları görülüyor.

Daha önceki makalelerimizde pozitif ve negatif düşüncelerin bireyin yaşantısı üzerinde nasıl bir etki gösterdiğinden sıkça bahsettik. Ancak Emoto’nun savunduğu görüş, daha somut veriler ortaya koyduğu için oldukça ilgi çekici nitelikte.

İnsanın anatomik yapısının %60’ının sudan oluştuğunu düşündüğümüzde, Emoto’nun  teorisine dayanarak, gün içinde maruz kaldığımız pozitif ve negatif söylemlerin vücudumuzda fiziksel etkilerinin olduğu çıkarımını yapabiliriz.

Emoto’nun çalışmaları bazı çevreler tarafından kabul görmüyor ve kanıt olarak öne sürdüğü fotoğrafların objektif olmadığı tartışılıyor. Emoto, bu eleştirilere karşı şöyle bir savunma yapıyor;

‘’Tüm bu eleştiriler karşısında haklı olduğuma açıklık getirebilecek bir şey söylemem çok zor. Fakat yıllardır suyla yaptığım deneylerde suyun bir şekilde söylediğimiz kelimelerden etkilendiğini ortaya çıkardık. Mesela bir Avrupa gezimizde ‘teşekkür ederim’ ve ‘aptal’ kelimelerinin Almanca’sıyla suyun nasıl bir tepki göstereceğini merak edip deney yapmaya karar verdik. Ekibimizdeki fotoğrafçılar Almanca bilmiyorlardı ve suya nasıl bir şey söylediğimizi anlamadılar. Bu nedenle fotoğraf üzerinde oynama yapmaları ya da taraflı davranmış olmaları mümkün değil.’’

Peki su, insan sesi ya da müzikten aldığı titreşimleri ne kadar süreyle saklayabiliyor? Suya sarf edilen sözlerin etkisi ne kadar süreyle kalıcılığını koruyor?

Emoto bu durumu bir röportajında şöyle açıklıyor;

‘’Bu, suyun orijinal yapısına bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Mesela musluk suyu gelen bilgileri daha kısa süreli saklayabiliyor. Biz suyun kristal yapısını molekül grupları şeklinde inceliyoruz. Su molekülü gruplarının boyutu küçüldükçe, suyun aktarılan veriyi tutma süresi azalıyor. Eğer gruplar arasında çok fazla boşluk varsa, verinin bir kısmı bu boşlukta kayboluyor. Aynı şekilde, farklı bir takım organizmalar da bu boşluğu doldurabiliyorlar. Bu nedenle bilginin suya aktarılabilmesinin en iyi yolu, gruplar arası bağların mümkün olabildiğince sıkı olması. ‘’

Hangi tarzdaki sözler büyük gruplar, hangi sözler küçük gruplar yaratıyor?

Negatif kelimeler ve söylemler, grupların yapısını bozuyor. Bu tarz durumlarda kristal oluşumu engellenmiş oluyor. Pozitif söylemler ise tam tersine, daha sıkı olarak bir araya gelmiş su moleküllerinin oluşturduğu gruplar oluşturuyor ve daha simetrik şekillerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

Bilim dünyasında bir çok bilim insanı, Emoto’nun deney düzeneklerini yetersiz buluyor ve metodunun detaylarını ayrıntılı olarak paylaşmadığı için Emoto’yu sert şekilde eleştiriyor. Emoto’nun suyla yaptığı deneylerde bir çok farklı dış etkenin sonuçları etkileyebileceği, bilimsel olarak yetersiz kalan bir yöntemle araştırmalarını yaptığı ve sonuçların insanlardan kaynaklanan hatalar nedeniyle objektif olmadığı da tartışma konusu.

Emoto’ya, 2003 yılında James Randi tarafından deneyini kontrollü ortamda yapması ve sonuçlarını bilimsel olarak kanıtlaması için 1.000.000 dolar teklif edildi ancak Emoto bu organizasyonun içinden yer almayı kabul etmedi.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale