X

Fit bir vücut için spor performansını artıran beslenme tüyoları

Yiyorum ama spor yaptığım için nasılsa yakıyorum” diye düşünüyorsanız maalesef ki yanılıyorsunuz. Çünkü bilimsel çalışmalar gösteriyor ki spor ve beslenme ilişkisinde %70 oranında beslenme galip geliyor. Yani fit bir vücuda sahip olmanın yolu % 30 yaptığınız egzersiz, % 70 mutfaktan geçiyor.

Spor yaparken performansı etkileyen etmenlerin başında genetik yapı, doğru antrenman, ruhsal ve fiziksel sağlık ile doğru beslenme gelmektedir. Bir sporcunun genetik yapısını değiştirmesi mümkün değildir. Performansınızı doğrudan etkileyen mucizevi bir besin de yoktur ancak kaliteli ve dengeli bir beslenme, performansın artırılmasına yardımcı olacaktır.

İşte hayatınıza kolayca geçirebileceğiniz, spor performansınızı arttıracak 5 beslenme önerisi:

1.Proteinler sporcuların performansının yüksek seyretmesinde ve kas kütlelerinin korunmasında kritik öneme sahiptir. Yani kaslarımızı korumak ve onarmak proteinlerin işidir.

Ancak bu durum “kas gelişiminin daha fazla protein tüketmekle sağlanacağı” gibi algılanmakta ve spor yapan bireyleri yanlış beslenmeye sürüklemektedir.

Daha fazla protein = daha fazla kas değil aksine daha fazla böbrek yükü, daha fazla azot demektir. Bir öğünde böbreklerimizin sindirebileceği protein miktarı maksimum 40 gram iken günümüzde yapılan bilinçsiz protein tüketimi yüzünden başta böbrek ve karaciğer olmak üzere bireylerin tüm metabolizması olumsuz etkilenebilmektedir.

Kas gelişimini sağlamak her spor türünde, sıklığında farklılık göstermekle birlikte kilogram başına 1,2 – 2 gram olacak şekilde ve kaliteli bir protein kaynağından sağlanmalıdır. Bunu sağlayacak birincil kaynaklarsa protein tozları yerine et ve et yemekleri, yumurta, süt ve süt ürünleri olmalıdır.

2. Karbonhidratlar kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Bilinmelidir ki “yağlar karbonhidrat alevinde yanar.” Karbonhidrat size spor süresince enerji sağlarken, protein kas yıkımınızı engeller. Egzersiz esnasında kullandığınız glikojen depolarını yerine koymak karbonhidratlar ile mümkündür. Yani bir birey eğer yağ yüzdesini düşürmek, fit bir vücuda sahip olmak istiyorsa sağlıklı karbonhidrat kaynakları beslenmesinin temel taşıdır.

Enerji veren en temel besin ögelerimiz olan karbonhidratlar hem spor öncesi hem de spor sonrasında dayanıklılığı artırmak, kan şekerini dengelemek ve kasların toparlanmasını sağlamakta vazgeçilmezlerdir. Yine miktarına dikkat edecek şekilde, kompleks karbonhidrat kaynakları dediğimiz tam tahıllı besinler, bulgur, taze ve kuru meyveler bir sporcunun menüsünde mutlaka bulunmalıdır.

3. Önemsenmesi gereken konulardan birisi de sıvı alımı. Hidrasyon olarak adlandırdığımız, metabolizmanın çalışabilmesi için yeterli sıvının vücutta bulunması özellikle spor yapılan sürede ekstra önem taşımaktadır. Yapılan spor türü ve süresine göre değişmekle birlikte sporda kaybedilen sıvı 400-2000 ml arasındadır. Durum böyle olunca sedanter bireylerde önerdiğimiz kilogram başına 30 ml su tüketimi sporcular için çok düşük seviyelerde kalmaktadır. Spor sırasında her 30 dakikada bir 30 ml su tüketimi bilimsel kaynakların önerdiği miktardır. Kabaca söylemek gerekirse; spor yapılan gün 1 litre daha fazla su tüketmeniz metabolizmanızın aksamadan çalışmasını sağlayacaktır.

Spor yaparken gaz yapan ve bağırsakta uzun süre kalan besinlerden uzak durulması gerekmektedir. Bunlar: Kızartmalar, kuru baklagiller, kuru yemişler, kuru meyveler, acılı ve baharatlı yiyecekler, çiğ ve gaz yapıcı sebzeler (lahana, karnabahar, pancar, turp…)

4. Spor sonrası nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda kafalar genellikle karışıktır. Kimine göre daha fazla enerji almamak adına hiçbir şey tüketilmemeli, kimine göre karbonhidrattan uzak kalınmalıdır. Bu durum da aslında yine spor türüne ve kişiye göre değişse de mutlaka hem karbonhidrat hem protein hem de sağlıklı yağ kaynağı, spor sonrası bir menüde yeterli oranlarda bulunmalıdır. Kasların kendini toparladığı bu evre için bir menü örneği vermek gerekirse; az yağlı peynirli bir omlet, yanında yağsız mevsim yeşillikleri, şekersiz çay ya da bitki çayı ve tam tahıllı ekmek çeşitlerinden oluşmuş bir menü spor sonrası için idealdir.

5. Spor yaparken dikkatli tüketilmesi gereken bazı özellikte besinler vardır. Midede uzun süre kalan, yüksek yağ içeren, gaz yapan, bağırsak hareketlerini hızlandıran besinler egzersiz sırasında mide ve bağırsaklarınızı rahatsız edip spora odaklanmanızı engelleyeceğinden spor öncesinde kolay sindirilebilen besinler tercih edilmelidir. Yoğurt, meyve, tahıllı ekmek, yumurta gibi seçenekler oldukça ideal seçimler iken kurubaklagiller, gaz yapan lahana, karnabahar gibi sebzeler, kızartmalar tercih edilmemelidir.

Görüldüğü gibi aslında kaliteli kaynaklardan sağlanan dengeli bir beslenme programı ile sporda sağlıklı beslenmek ve kas gelişimi sağlamak mümkün. Özetlemek gerekirse; spor yapan bireyler seçtiği besin kaynaklarına, öğünlerine, yeterli sıvı alımına dikkat ettiklerinde spor performanslarının arttığını, kaslarının geliştiğini ve vücutlarının fitleştiğini gözlemleyeceklerdir.

 

İlginizi çekebilir: Gözlerinize iyi bakın: Göz sağlığına iyi gelen besinler

Diyetisyen Müge Bozok: 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden başarı ile mezun oldu. Türkiye’nin ilk Tıp Merkezi İntermed’de kariyerine başladı, bu merkezde çeşitli branşlarda doktorlar ile hastalıklarda beslenme tedavisi, sağlıklı beslenme, obezite tedavisi, adölesan çağı beslenme eğitimleri, hamile ve emzirme döneminde beslenme gibi birçok alanda çalıştı. 2011 - 2017 yılları arasında Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun kurucusu olduğu Yaşasın Hayat! Kliniğinde mesleğine devam etti. Diyetisyenlik mesleğinin yanı sıra sağlıklı yaşamın yapıtaşları olan beslenmenin ve egzersizin vazgeçilmez olduğunu düşünerek, uluslararası çeşitli eğitimlerden geçerek profesyonel olarak pilates eğitmeni oldu. 4 senelik profesyonel pilates eğitmenliğinin yanı sıra çok sevdiği yoga seanslarının ileri seviyesine giderek çeşitli yoga eğitimlerinde katılıp “Yoga Alliance” sertifikasını almaya hak kazandı. 2017 yılında ise mesleki bilgi ve tecrübesiyle danışanlarına ve öğrencilerine daha kapsamlı hizmet verebilmek için “Revita” isimli kendi beslenme danışmanlık ve pilates - yoga stüdyosu yaşam merkezini kurmuştur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale