X

Söz konusu mutluluksa, zihin çoğu zaman yanıltır: Mutluluğu yanlış yerlerde aramak

O işe girdiğimde, o evi aldığımda, o telefona sahip olduğumda, hayatımın aşkını bulduğumda mutlu olacağım…” Hepimizin içinde bu inançların güçlü tohumları var değil mi? Peki sana bu inançların zihnimizin yapısı yüzünden bizi yanılttığını ve mutsuz ettiğini söylesem…

Bazen bizi neyin mutlu edeceği konusunda ne kadar da eminiz değil mi? Özellikle tüketime teşvik eden ve sosyal karşılaştırma yapmak için her yanımızın kuşatıldığı batı toplumunda bizi nelerin mutlu edeceğine dair bir fikir bombardımanı içindeyiz. Sosyal medyada onlar kadar güzel olalım diye ürünler ve işlemler tavsiye eden kadınlar, zenginlik içinde yaşayan ve bu zenginliği bembeyaz dişleri ve inanılmaz eğlendiklerini belli eden vücut dilleriyle anlatan ayrıcalıklılar, binlerce takipçileriyle sosyal medya fenomenleri ve ulaşılmaz like’ları, her gün başka yerde yemek yiyip vakit geçirenler, photoshoplu, her türlü işlemden geçmiş ünlüler, kariyerlerinde başarıdan başarıya koşanlar, aşırı çalışkanlar, aşırı komikler, aşırı mutlular… Örnekler saymakla bitmez. Bu örneklere sürekli maruz kaldığımızda mutluluk konusunda zaten çok da iyi muhakeme yapamayan zihinlerimiz, mutsuz olalım diye adeta elinden geleni yapmaya başlıyor. Neden mi? Anlatayım…

Bizi mutlu edeceğine inandığımız dışsal şeyler (para, eşyalar, harika iş, sevgili, eşyalar vs.) aslında mutluluğumuz üzerinde sandığımız kadar etkiye sahip değil. Bu cümleyi okurken pek inandırıcı bulmadığını biliyorum. İşte şimdi sana neden bu cümleye inanmadığını açıklayacağım.

Tim Wilson ve Dan Gilbert zihinle ilgili harika bir saptama yapıyorlar. Miswanting diye adlandırdıkları bir özelliğe göre, biz insanlar gelecekte neyi, ne kadar süreyle seveceğimizle ilgili yanılma eğilimine sahibiz. Bu özelliğimizin altında da yine zihnimizin sahip olduğu ve seni şaşırtacak 4 temel özellik var.

1. Zihnimizin en güçlü sezgileri çoğu zaman yanlış: Zihin bir durumla ilgili ne hissedeceğimiz konusunda çoğunlukla yanılıyor. Kötü şeylerin çok daha kötü, iyi şeylerin de çok daha iyi hissettireceğini düşündürüyor. Oysa iyiye de kötüye de hızlı şekilde adapte olma özelliğine sahip.

2. Zihin mutlaklar üzerinden değil, karşılaştırma üzerinden düşünür: Basit bir şekilde açıklamak gerekirse aşağıdaki görselde ortadaki dairelerin büyüklüğüne etrafındaki dairelere göre karar veririz. Buna göre aslında soldaki turuncu daire sağdakinden küçükmüş gibi gözükür.

Aslında ikisinin de boyutu aynıdır. Bu yanılgı, bizim etraftaki diğer daireleri referans noktası almamızdan kaynaklanır. Gündelik hayatlarımızda da, tıpkı turuncu dairelerin mutlak büyüklüklerine dikkat etmeyip etrafındaki dairelerin büyüklüklerine göre kıyaslayarak karar verdiğimiz gibi, başarımız, sahip olduklarımız ve hayatlarımızla ilgili sosyal karşılaştırma yaparak değerlendirme yaparız. Bunu yaparken de kendimize gerçekçi olmayan referans noktaları koyarız. Üstelik mantıklı karşılaştırmalar yaptığımıza inanırız. Rihanna’nın hayatıyla kendi hayatımızı kıyaslamak gibi… Bu da bize elbette kendimizi kötü hissettirir.

Özellikle sosyal medya kullanımının sosyal karşılaştırma yüzünden olumsuz duyguları tetiklediğini ortaya çıkaran çalışmalar mevcut. Facebook kullanımı arttıkça özsaygının azaldığını gösteren 2014 tarihli Vogel çalışmasına göz atabilirsiniz.

3. Zihin çabuk alışır: Buna hedonik adaptasyon deniyor. Hedonik (yani keyif vereceğini düşündüğümüz) uyaranla karşılaştığımızda muhteşem hissedeceğimizi düşünüyoruz. Oysa ona sahip olduğumuzda çok kısa bir süre sonra bizim için normal hale geliyor. O aşırı istediğin ve sonra elde ettiğin eşyayı düşün, telefon, çanta, iş, maaş zammı vs… Elde ettikten sonra, etmeden önce hissedeceğini varsaydığın yoğun duyguları hissetmeye devam ediyor musun? Maaş artışları ve mutluluk üzerine yapılan bir çalışmada Almanya’da 7000 çalışan 20 sene boyunca inceleniyor. Maaşları arttığı halde mutluluk seviyelerinde kayda değer bir değişim olmadığı görülüyor.

Bunun sebebi yine yapılan bir çalışmaya göre hedonik adaptasyon yüzünden hemen daha fazlasına ihtiyaç duymamız. Ortalama 1 dolarlık bir gelir artışı, kişinin 1,40 dolar daha fazlasını istemesine yol açıyor. İstediğimizi elde ettiğimiz an daha fazlasını istiyoruz.

4. Zihnimizin hedonik adaptasyon özelliğinin farkında değiliz: Bu da bizi nelerin mutlu edeceği ile ilgili tahminlerimizi mahfeden özelliğimiz. Gelecekte olacak bir şeyin, üzerimizdeki duygusal etkisiyle (yoğunluğu ve süresi) ilgili yanlış tahminde bulunma eğilimine sahibiz. Olumlu bir şeyin etkisinin tahmin ettiğimiz kadar uzun süreceğini ve bize aynı yoğunlukta hissettireceğini düşünüyoruz. O çok istediğimiz telefonu aldığımızda aylarca çok iyi hissedeceğimizi zannedip, kendimizi o büyük paraları vermek için ikna ediyoruz. Ancak 2 gün içinde eski mutluluk seviyemize geri dönüyoruz.

Kısacası “O harika işe girdiğimde, gelirim arttığında, mükemmel sevgiliyi bulduğumda, evlendiğimde, o evi aldığımda, o fit vücuda sahip olduğumda… mutlu olacağım” gibi inançlar bir illüzyondan ibaret. Bu elbette “Bunların peşini bırak” anlamına gelmiyor; “Bunlar sayesinde mutlu olacağım” düşüncesini bırakmak gerekiyor. Çünkü mutluluk dışsal etkenlerle değişen bir oluş hali değil, belli alışkanlıklara sahip olma sonucu edinilen bir yaşam biçimi… Peki bizi ne mutlu ediyor? Bir dahaki yazımda…

Kocaman sevgiler…

İlginizi çekebilir: Mutlu olmak için kullanabileceğiniz en iyi strateji: Minnettarlık

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale