X

Sosyal medyada zihin sağlığı içeriklerinde dikkat etmeniz gereken kırmızı bayraklar

Sosyal medya, artık 7’den 70’e neredeyse herkesin hayatının ayrılmaz bir parçası. Öyle ki ev temizliğinde pratik ipuçlarından yemek tariflerine, yeni açılan mekanlardan beslenme önerilerine kadar sonsuz paylaşıma denk gelebiliyoruz. Ve tabii ki zihin sağlığını ele alan hesaplara da. Peki, hangi kaynaklara güveneceğiz? Instagram’da karşımıza çıkan her öneri doğru mu? Ya da TikTok’ta izlediğimiz videolarda konuşan psikoloji uzmanları her zaman doğru şeyleri mi söylüyorlar? Doğruları söyleseler bile bazen odak noktalarını kaçırıyor ve yanlış yönlendirmeler yapıyor olabilirler mi?

Elbette ki bu kadar geniş, tabiri yerindeyse derya deniz platformların içerisindeyken neye, kime, nasıl güveneceğimizi; karşılaştığımız içeriklerin doğruluğundan ve ‘iyi niyeti’nden nasıl emin olabileceğimizi her zaman bilmek kolay değil. Ancak, bazı kritik işaretler bize bu konuda yol gösterici olabilir. Özellikle söz konusu zihin sağlığı olduğunda sosyal medyada karşımıza çıkan her şeyi tüketmeden ve benimsemeden önce bazı noktaları göz önünde bulundurmak çok önemli. Geçtiğimiz günlerde Time Dergisi’nin sağlık ve wellness editörü Angela Haupt’un uzman görüşlerinden yola çıkarak kaleme aldığı yazısı, hepimizi sosyal medyada karşılaştığımız zihin sağlığı konulu içerikleri daha dikkatli tüketmemiz konusunda uyarıyor. Ve 6 kritik işarete dikkat çekiyor. İşte sosyal medyadaki zihin sağlığı konulu içeriklerdeki kırmızı bayraklar:

Sosyal medyada kırmızı bayraklar

Son yıllarda, birçok psikolog ve terapist sosyal medya üzerinden zihinsel sağlığı konulu içerikler üretmeye başladılar. Bu içerikler, kaynaklara erişim kolaylığı sunsa da aynı zamanda güvenilirlik ve doğruluk sorunlarını da beraberinde getiriyor. Dolayısıyla aşağıdaki 6 kritik işareti fark ettiğinizde takip ettiğiniz kaynakları gözden geçirmenizde ve inanmadan önce bir kez daha düşünmenizde fayda var:Formun Üstü

1. Hesabı yöneten kişi, kimlik bilgilerini paylaşmıyorsa

Güvenilir uzmanlar, eğitimlerini, lisanslarını, uzman oldukları alanları şeffaf bir şekilde belirtmelidir ve profesyonel anlamdaki güncellemelerini düzenli olarak yapmalı, takipçilerini haberdar etmelidir. Kendilerini takip eden kişilere kendileri hakkında doğru ve gerçek bilgileri vermelidir. Eğer, mesleki anlamda kimlik bilgilerini gizliyorlar ya da paylaşmaktan kaçınıyorlarsa, bu o kişilerin yaptıkları paylaşımlara itimat etmemeyi gerektirir. Eğer zihinsel sağlıkla ilgili denk geldiğiniz bir paylaşıma güvenip güvenmemeniz gerektiğini nasıl anlayacağınızı merak ediyorsanız kişinin profilinden uzmanlık alanlarını ve eğitim bilgisini kontrol edebilirsiniz. Bu bilgilere erişemiyorsanız, bu dikkat etmeniz gereken bir kırmızı bayraktır.

2. Size sürekli bir şeyler satmaya çalışıyorsa

Miami’deki bir klinikte görev yapan psikoterapist Genesis Games, psikoloji uzmanlarının kendi sosyal medya hesaplarından seminerlerini, kurslarını ya da yazdıkları kitapları duyurmalarının son derece doğal olduğunu ancak, tüm içeriklerinin, tüm paylaşımlarının sizi bir şeyler satın almaya yönlendirmesinin doğru olmadığını belirtiyor. Ve “Çünkü, bu tür paylaşımları size kaliteli, bilgilendirici içerikler sunmaktan çok bir şeyler satmak için endişelendikleri anlamına geliyor.” diyor.

3. Paylaşımları çok fazla mesleki terim içeriyorsa

Zihinsel sağlık ve psikoloji konusunda artık hepimizin aşina olduğu birtakım terimler oldukça yaygın; kişisel sınırlar, bağlanma stilleri, travma, duygusal tetikleyiciler ve benzeri kavramlar sık sık sosyal medya içeriklerinde karşımıza çıkabiliyor ve genellikle de anlaşılıyor. Ancak, uzmanlara göre çok fazla anlaşılmayan mesleki terime yer vermek, paylaşımı yapan kişinin/hesabın ‘güç gösterisi’ yapmaya çalıştığının işareti olabilir. Çünkü, insanlar anlamadıkları terimler karşılaştıklarında o kişinin gerçekten alanında uzman olduğunu ve o nedenle daha iyisini bildiği ve kendilerinin anlayamadıklarını düşünebilirler. Oysa ki bu kasıtlı bir yaklaşım olabilir. Güvenilir hesapları yöneten psikoloji uzmanları genellikle ‘terapi jargonunu’ kullanmaktan kaçınırlar; çünkü terapinin ve zihinsel sağlık konusunun daha erişilebilir ve anlaşılabilir olmasını isterler.

4. Kendinize teşhis koymaya teşvik ediyorsa

Sosyal hizmet uzmanı Mollie Spiesman, sosyal medyada etiketlemelere çok fazla odaklanıldığını fakat asla kendinizi veya bir başkasını etiketlememeniz gerektiğini söylüyor. Depresyon, kaygı bozukluğu, disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ya da otizm gibi zihinsel sağlık sorunlarıyla ilgili sosyal medyada yayılan paylaşımlardan yola çıkarak kendinize, yakınlarınıza teşhis koymamalısınız. Eğer, sizi bu tür teşhislere yönlendiren hesapları takip ediyorsanız, bir kez daha gözden geçirmenizde fayda var.

5. Danışanları ile etkileşimlerde bulunuyorsa

Oregon’da profesyonel danışman olan, Therapy Jeff’in sahibi ve TikTok’ta 3 milyon takipçisi bulunan Jeff Guenther, sosyal medyayı adeta ‘vahşi batı’ olarak tanımlıyor ve pek çok psikoloji uzmanının danışanlarıyla hesapları üzerinden etkileşime geçtiklerini söylüyor. Uzmanların, danışanlarının gizliliğini ihlal etmemek ve profesyonel ilişkilerin sınırlarını koruyabilmek için bu konuya özen göstermeleri gerektiğini ve onlarla ilgili paylaşım, yorum vb. etkileşimler yapmamalarını söylüyor. Hatta ‘danışanlarınıza markette bile rastlasanız onlara onları görmezden geleceğinizi söylemelisiniz’ diyor. Eğer, benzer durumları yapan bir uzman takip ediyorsanız bu bir kırmızı bayraktır ve takibi bırakmanız daha doğru olabilir.

6. Bir ekolü, diğerinden üstün tanıtıyorsa

Terapistler genellikle bilişsel davranışçı terapi, EMDR, Gestalt Terapi, Somatik Terapi gibi birçok farklı ekol ile ilgili eğitim alabiliyorlar ve birinde ya da birkaçında uzmanlaşmayı tercih edebiliyorlar. Ancak, bu durum onlara uzmanlaşmayı tercih etmedikleri alanları küçük görme, kötüleme ya da eleştirme hakkı vermiyor. Her yaklaşım, herkes için etkili olmayabilir, dolayısıyla güvenilir paylaşımlar yapan uzmanların bu konuda takipçilerini bilgilendirmeleri ve farklı yöntemlerin de etkili olabileceğini söylemeleri gerekiyor.

Tüm bu kırmızı bayraklar, sosyal medyada denk geldiğimiz zihin sağlığı, iyi oluş, psikoloji konulu içeriklere temkinli yaklaşmamız gerektiğinin en önemli göstergeleri. Unutmayın, sosyal medyada karşınıza çıkan terapistler, sadece terapistler, sizin terapistiniz değil. Herkes için tek bir doğru, tek bir etkili yöntem yok.

İlginizi çekebilir: Terapide kırmızı bayraklar: Terapistinizi değiştirmenin vakti gelmiş olabilir mi?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale