X

‘Sorunlarımızı, onları yarattığımız düşünce seviyesiyle çözemeyiz’

“Hepimiz her gün tepki gösteririz. Ancak buradaki asıl soru, o tepkinin içinde ne kadar süre kalacağımızdır.” -Joe Dispenza

Hayatımızda her şeyin aynı anda dengede olduğu zamanlar çok nadir. Mutlaka, zorluk çekip, mücadele ettiğimiz ya da düzeltmeye çalıştığımız şeyler oluyor. Son yıllarıma uzaktan baktığımda, belirli şeylerin zamanla yoluna girdiğini, bu sırada başka zorlukların belirdiğini görüyorum. Yani Buddha’nın da belirttiği gibi acı kaçınılmaz. İçinde bulunduğumuz dünya deneyiminin mevcut gerçeği bu. Fakat bunu uzun süreli bir ıstıraba dönüştürüp dönüştürmemek bizim elimizde. 

Hayatımdaki kronikleşmiş, uzun süren zorlu deneyimlerde, bu tepki ve ıstırap halinde gereğinden fazla kalmış olduğumu fark ediyorum. Acının/zorlanmanın kendisinden daha çok, onun etrafında örmüş olduğum hikayelerin, kendime anlattıklarımın, inanç kalıplarımın ve bunların doğrultusunda verdiğim tepkilerin beni zorlamış olduğunu anlıyorum.

Yeme bozukluğuyla ilgili önceden yazdığım bir yazıda buna biraz değinmiştim. Küçüklüğümden 30’lu yaşlarımın başına kadar verdiğim tepki aynıydı: “Neden istediğimi yiyemiyorum?’’ 

Küçükken ailem, 20’li yaşlarımda zayıf kalmak isteyen ben, son dönemde ise yaşadığım sindirim problemleri istediğim şeyleri yememe engel olmuştu. Yemekle aramda hep bir engel var gibiydi. Bu tepki zamanla büyüyüp, derinleşti. Bir alışkanlığa dönüştü. Beni uzunca bir süre kurban psikolojisinde tutarak, daha da fazla zorlanmama ve bedenimin gerçek ihtiyaçlarından kopmama sebep oldu. Ne zaman ki içimdeki bu küçük kızın tepkisiyle gerçek anlamda temas edip, daha nötr ve sağlıklı bir yerden bakmaya başlayabildim, işte o zaman uzun zamandır arzu ettiğim iyileşme süreci başladı. 

Benzer tepkiyi, son dönemde yaşadığım kronik sağlık problemlerinde de verdiğimi fark ediyorum. Önce, “Neden kimse beni anlamıyor?” diye isyan ettim. Zamanla kimsenin beni anlamayacağını kabul edip, bu ihtiyacımdan vazgeçtim ama bu sefer de kusurluluk şemam tetiklendi. “Neden böyleyim? Neden diğerleri gibi normal olamıyorum?” döngüsünde takılı kaldım. İstediğim hızda iyileşemeyip, yeterince üretken olamadığım, yapmak istediğim şeyleri yapamadığım için isyan ettim. Hem kendime hem de evrene…

Fakat artık biliyorum ki gerçek iyileşme ve dönüşüm, her zaman verdiğimiz bu tepkilerin ötesine geçmeyi gerektiriyor. Einstein’ın dediği gibi “Sorunlarımızı, onları yarattığımız düşünce seviyesiyle çözemeyiz.” Belirli bir zorluğu veya problemi çözmek için, onu yaratan bilinçten daha yüksek bir farkındalık / bilinç seviyesine çıkmamız gerekiyor. 

Üstelik Joe Dispenza’nın çalışmalarından da öğrendiğim üzere, meditasyon ve benzeri kişisel dönüşüm çalışmaları asıl olarak hayata bakış açımızı ve verdiğimiz tepkileri değiştirmek üzerine çalışıyor. Bu tepkileri aşıp, başka bir bilinç seviyesine ulaştığımızda, hastalık da ortadan kayboluyor. Hastalığı yaratan eski kimliğimizi aşabildiğimizde, iyileşme kendiliğinden gerçekleşiyor. Bu sadece sağlık sorunları için değil, hayatımızda zorluk yaşadığımız birçok konu için geçerli. 

Elbette ki, hiçbirimiz mükemmel değiliz. Zaman zaman kendimizi aynı döngülerde bulup, tepkilerimizi değiştirmekte ve çıkış yolu bulabilmekte zorlanabiliriz. Kendimizle ve duygusal ihtiyaçlarımızla gerçek anlamda temas edebilmek uzun süreli bir çalışma gerektirebilir. Kolay olmayan, düşe kalka, adım adım ilerlenen bir yol. Fakat ne olursa olsun, sabırla ilerlemeye devam edip, kendimize sahip çıkmamız ve kendi yarattığımız hikayeden kendimizi kurtarmamız gerekiyor.

Üstelik bu zorlukların çoğu birer çağrı niteliğinde oluyor. Bozulan denge, yeni bir denge hali yaratıyor. Hayatımız içindeki her bir mini ölüm, yeniden doğumumuza vesile oluyor. Her biri bizi otantik benliğimize taşıyor.

Eğer bu yazı karşına çıktıysa sen de düşün; hangi tepkilerinin içinde gereğinden fazla kalmış olabilirsin? Dönüşüp, ilerleyebilmen için hangi düşünce kalıplarını aşabilmen gerekiyor? Çağrın sana, seninle ilgili ne anlatıyor?

İlginizi çekebilir: Kronik sindirim problemlerimi ve tükenmişlik sendromumu nasıl iyileştirebilirim?  Kronik sindirim problemlerimi ve tükenmişlik sendromumu nasıl iyileştirebilirim? 

Kübra Keleş: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale