X

Soma faciasının bireylerin psikolojisi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve travmatik olaylarla başa çıkma yolları

travmatik olaylarla başa çıkma yolları

Fotoğraf: Reuters

Soma’da geçtiğimiz günlerde yaşanan maden faciası yüzlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep oldu. Yakınlarını kaybedenler başta olmak üzere tüm ülke, medyada ya da olay yerinde maruz kaldığı travmatik deneyimler nedeniyle psikolojik ve duygusal olarak zor bir süreçten geçiyor.

Bu sürecin mümkün olabildiğince az hasarla atlatılması ve bireylerin normal yaşantılarına dönebilmeleri için, Soma’ya yardım amacıyla oluşturulmuş destek platformları arasında da yer alan ve yakınlarını kaybetmiş olanlar için psikososyal destek sağlayan Türk Psikologlar Derneği; ölüm haberlerinin çocuklara nasıl verilmesi gerektiği, yetişkinler olarak içinde bulunduğumuz zor durumla nasıl mücadele edebileceğimiz ve daha aradığınız bir çok sorunun cevabı olabilecek nitelikte bir bilgilendirme yazısı hazırladı.

Psikoloji yazılarını beğenerek takip ettiğiniz Uzman Psikolog yazarımız Romina Kuyumcuoğlu’nun da üyesi olduğu Türk Psikologlar Derneği’nin bildirisini mümkün olabildiğince çok kişiye ulaştırılmasını sağlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak adına sizlerle paylaşmak istedik;

Ölüm haberi nasıl verilmeli?

Afetlerde ve bu gibi travmatik olaylarda, ideal ortam koşullarından söz etmek elbette mümkün değil, içinde bulunduğunuz durum ve koşullarda ne kadarını sağlayabiliyorsanız, onları dikkate alabilirsiniz:

Mümkünse, ölüm haberini yüz yüze ve fazla kalabalık olmayan bir ortamda, çocuğun kendini güvende hissedeceği bir yerde, tercihen evde, çevresinde tanıdığı ve güvendiği insanların olduğu bir zamanda vermeniz daha uygundur.

Ertelemeden konuşun. Konuşurken kısa, açık, net, somut ifadeler kullanın. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir dil seçin, doğanın döngüsü, bitkilerin ve hayvanların hayatlarından örnek vererek anlatmak, ölümü anlamalarına yardımcı olabilir. Birden fazla çocuğunuz varsa tercihen tüm çocuklarla aynı anda paylaşın. Sonraki ihtiyaçları yaşlarına göre değişebilir.

3-4 yaş ve altı çocuklar ölümün geri dönüşü olmayan bir kayıp olduğunu algılamakta zorlanabilirler. 5-6 yaşından itibaren ölümün mutlak bir kayıp olduğunu idrak etmeye başlayabilirler.

Çocuğa ölümü anlatırken kesinlikle “uyumak”, “uzağa gitmek”, “bir yolculuğa çıkmak” gibi ifadeler kullanmayın. Bazen aileler ölüm haberini verirken zorlandıkları için, benzetme amaçlı, çocuğa ölen kişinin uyuduğunu veya uzağa gittiğini söylerler. Ancak bu tür ifadeler çocuğun ölümü kavramasını zorlaştıracağı gibi uyumaktan, yolculuğa çıkmaktan ya da her uyuyandan korkmaya başlaması gibi başka olumsuz ve sağlıksız sonuçlar doğurabilir.

Çocukların cenaze törenlerine katılımında; öncelikle çocuğa cenaze ve defin törenin ne olduğunu, ne anlama geldiğini ve bu törende neler yapılacağını anlatın. Çocukların cenazeye katılacağı durumlarda yanlarında mutlaka tanıdıkları, güvendikleri ve duygularını anlayabilecek bir yetişkinin eşlik ediyor olmasına özen gösterin. Cenaze ve defin töreni sonrası eve yapılacak taziye ziyaretlerine onları duygusal ve zihinsel olarak hazırlayın, bu adetlerin anlamını, bir destek, dostluk, yakınlık ve dayanışma unsuru olduğunu açıklamaya çalışın.

Kaybın ardından yaşanan bu bilgilendirme sürecinden sonra çocuklarda nasıl tepkiler gözlenir?

Ölümü öğrendiğinde hiç tepki vermeyebilir (yok sayabilir, inkar edebilir, inanmak istemeyebilir) ya da yoğun duygusal patlamalar yaşayabilir. Bazıları duruma yüksek sesle isyan edebilir, bağırabilir, ağlayabilir, haberi veren kişiye öfkeyle vurmak isteyebilir.

Bazıları da duydukları habere o kadar tepkisiz kalırlar ki, haberi veren kişi, çocuğun söylenenleri duymadığını sanarak söylediklerini tekrar etme ihtiyacı duyabilir. Daha nadir de olsa, bazen çocuklar ölüm haberinin verilmesinin hemen ardından, konuya, duruma ve ortama aykırı gibi görünen davranışlar sergileyebilir (o anda çıkıp oyun oynamak veya ısrarla dondurma yemek istemek, lunaparka gitmek istemek gibi); bunlar sizi panikletmesin. Çocuğun böyle büyük bir kaybın gerçekliği ile yüzleşmek, bunu kabul etmek ve bununla baş etmek için, ilk şoku atlatana kadar zamana ve alana ihtiyacı vardır. Zaman verin, dikkatle gözlemleyin, eşlik edin, konuşun, yanında olduğunuzu hissettirin ve onu konuşmaya veya bir yolla duygularını dışa vurmaya teşvik edin.

Kaygı ve korkularda artış gözlenebilir; buna paralel uyku bozuklukları, gece korkuları, karanlık korkusu, kabuslar gibi. Özellikle de sevdiklerini kaybetme korkuları yoğunlaşabilir.

Öfke, hırçınlık, gerginlik, kolay yatışamama, saldırgan tutum ve davranışlar artış gösterebilir.

İçine kapanma, sessizleşme, ilgisizleşme ve kendini çevreden soyutlama gözlenebilir.

Okula gitmek istememe, okulda ilgi, motivasyon ve başarısında düşme yaygın dışavurumlar arasındadır.

Bölgede olmasa ve doğrudan bir yakınını kaybetmese bile, bu topraklarda yaşayan tüm insanlar için acı ortak acı, yas toplumsal yas. Medya üzerinden bilgi ve haber akışını takip eden çocuklar ve yetişkinler için, toplumsal ruh sağlığı adına koruyucu, önleyici ve destekleyici olabilecek noktalar şöyle özetlenebilir:

Çocuklara ve ailelere yönelik bilgilendirme:

– Bilgi verin, ne olduğunu anlatın; soyut kavramlardan kaçının, basit, somut ve çocuğun yaşına uygun, anlaşılır kelimeler kullanın.

– Üzüntünüzü, acınızı ifade edin, toplum olarak hepimizin üzgün olduğunu da ifade edin, anlamasına yardımcı olmaya çalışın; bunu yaparken güven verici olmayı ihmal etmeyin.

– Varsa sorularını yanıtlayın, size soru sorabilmeleri için fırsat verin, zaman tanıyın.

– Duygularını dışavurmalarını kolaylaştırın. Olaylarla ilgili ne hissettiklerini, onları zorlamadan sorun; onları konuşmaya, paylaşmaya teşvik edin. Ağlamasına izin verin, hiçbir şekilde “ağlama” demeyin ve “güçlü olmalısın” gibi sözler sarf etmeyin; bırakın acısını yaşasın, duygularını paylaşsın. Unutmayın ki, bastırılmış duygular ve tutulmamış yaslar çocuklar için çok daha sağlıksızdır.

– Çocukların ve ailenin günlük rutinlerini olabildiğince koruyun, karışıklıktan ve düzensizlikten kaçının.

– Çocukların yanında onları ürkütebilecek, kaygılandırabilecek detayları konuşmayın.

– Çocukları TV karşısında yalnız bırakmayın; TV ve internet ortamında yayımlanan arama-kurtarma çalışmaları, naaş görüntüleri ve şiddet haberlerine kontrolsüzce maruz bırakmayın, olabildiğince uzak tutun.

– Güvende hissettirebilmeye yardımcı olabilmek için çocuklarınıza daha fazla dokunun, sarılın.

– Çocukların kendilerini ifade etme dilleri oyundur; onlara bu dönemde evde biraz daha fazla oyun ortamı sağlamaya çalışın ve bu yolla duygularını ifade etmelerine eşlik edin.

Yetişkinlere yönelik bilgilendirme:

Süreç içerisinde yaşadıklarınızı ve hissettiklerinizi çevrenizle paylaşmaktan çekinmeyin. Bu dönemde ortaya çıkabilecek duygusal, bedensel ve davranışsal birçok tepki, “anormal bir duruma verilen normal tepkiler” olarak tanımlanır. Bu süreçte,

– Duygu durumunuzda ani değişiklikler olabilir.

– Uyku ve iştah problemleri yaşayabilirsiniz.

– Sosyal anlamda geri çekilme, ilgisizleşme hali artabilir.

– Tepkisizlik, hissizlik ya da tam tersi aşırı tepkili, öfkeli ve toleranssız olma hali görülebilir.

– Konsantrasyon kaybı ve motivasyonunuzda azalma, işteki performansınızı azaltabilir.

– Olayı hatırlatan kişi ve mekânlardan kaçınma veya oralara özellikle sıklıkla gitme arzusu dikkat çekebilir.

– Olayı tekrar tekrar yaşama hissi olabilir, gözünüzün önünden silemediğiniz görüntüler, kulağınızda çınlayan sesler ve sözler gibi… Ya da bazen olayı veya bazı kısımlarını hatırlamakta güçlük geçebilirsiniz.

– Çevreye ve kendinize yabancılaşmış gibi hissedebilirsiniz.

Böylesine sarsıcı ve üzücü toplumsal olayların ardından, ilk günlerde ve ilk haftalarda bu ve benzeri belirtileri yaşamanız normal kabul edilir. Eğer yaşadıklarınız, daha uzun süre günlük hayatınızın gidişatını sekteye uğratmaya başlıyorsa ve kendi kendinize baş etme gücünüzü aşıyorsa, bir ruh sağlığı uzmanından yardım ve destek almaktan çekinmeyin. Yanınızdayız ve yanınızda olacağız.

 

                                                                                                                                                                                                                                                Türk Psikologlar Derneği

 

Yazıda yer alan bilgilerin çevrenizde olayın etkilerini hala üzerinde taşıyan kişilere faydalı olabileceğini düşünüyorsanız, sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale