X

Siz bu hayatta neye “tutkun”sunuz?

Çokça sevdiğim “soru sormalar” üzerinden gideceğiz bu yazımızda… Evet cevaplarını tam olarak verebilmek hiçbirimiz için kolay olmayacak, emin olabilirsiniz. Ama ben sizlerle birlikte bir yolculuğa çıkalım ve hayatlarımızın her parçasında “ben” kavramına zamanı nasıl harcadığımıza ve “nasıl değerlendirdiğimize” yeniden bakalım istiyorum.

Tutku sizin için hayatınızda ne ifade ediyor? Tutkuyu nasıl tanımlıyorsunuz? Bir şeyi çok istemek, çok severek yapmak, bir yerde çok severek bulunmak, çok severek sahip olmak, engel olamayacağı kadar çok ama çok istemek, tamamiyle o şey ile dolmak, o olmayan nefes bile alamamak… İşte tutkunun farklı derecelerde birkaç ifadesi. Peki bugün hayatımızda herhangi bir şey için bunu gerçekten söyleyebiliyor muyuz, hissederek, kalpten ve tabi ki samimi olarak?

Bu yazı aslında etrafımızda “göremediğimiz” veya “çok dikkatli baktığımızda ancak görebildiğimiz” tutku “kırıntıları” için yazıldı… Çevremizde çok fazla örneğini görmekteyiz ne yazık ki. Öncelikle değerlendirmemiz tabi ki ilişkilerimiz üzerinden. Ben sıklıkla gözlemliyorum, çoğunlukla yazılarımı yazmak üzere tek başıma zaman geçiriyorum (ki bunu çok ama çok severim). İnsanları izliyorum özellikle çift olarak bir kafede, bir çay bahçesinde veya sadece bir büfenin önünde bulunan insanları…

Birbirlerine nasıl baktıklarını, nasıl konuştuklarını, nasıl dokunduklarını ve nasıl bir vücut algısı içerisinde olduklarını… Gözle görülmeyen o kadar fazla enerji dönüyor ki ortamda örneğin konuşuyorlar fakat uzun süre göz göze gelmiyorlar veya karşılıklı oturuyorlar fakat saatlerde bir kelime iletişimde bulunmuyorlar… Sizce bu ilişkide bir “tutkunluk” var mıdır? Burada enerjiyi akıtan, coşturan, güzelleştiren veya büyüten bir akım, çekim aramakta olduğumuz “tutku” var mıdır?

Şunu sorabilirsiniz tutkunun olmasına gerek var mıdır bazı ilişkiler daha “az” tutkunluk ile devam ettirilemez mi? Cevabımız evet devam ettirilebilir fakat burada size sormak isterim “tutkun” olmak halinizi doyurabilecek midir? Yani er yada geç bu ilişkilerimizde o “tutkun olmak” ihtiyacımız o muhteşem aşk duygumuz o heyecan isteğimiz tam doygunluğa ermediği için yeniden arayışta buluruz kendimizi çünkü “tutkun” olmak nefes almak gibidir…

Şimdi biraz da ilişkilerimiz dışı örneklerden bakalım tutkunluklarımıza. Bugün uyandığınızda hayatınızda yapmaya “tutku” duyduğunuz bir şey var mı? Hayat planınızda bu aktivite nasıl bir yer tutuyor? Bunu yaparken kendinizi muhteşem hissedebiliyor musunuz? Bazılarımız buna “evet yüzmeyi çok seviyorum, her hafta en az üç sabah havuza gitmezsem o haftam güzel geçmiyor” diye cevap verebilir veya bazılarımız “ben bir alışveriş delisiyim, son moda ne var ne yok hakim olmazsam içimde kalır” da diyebilir.

İşte tam olarak istediğimiz cevap burada saklı aslında, hayatta gerçekten tutkun olduğumuz birşey bir hobi, bir aktivite veya sadece kendimizi tam anlamıyla en özgür, en üst potansiyelimizde ve en doğal halimizde hissedebildiğimiz bir akıştır aslında tutkun olmak. Bizi hayata bağlayan capcanlı kılan rengarenk yapan sihirli bir değnek gibidir. Tutkun olduğumuz bu şeyi keşfettikten sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…

Örneğin bu ateşi genel olarak büyük sporcuların gözlerinde görürüz, sözlerinde duyarız. Adeta etraflarındaki tüm dünya o anda bitmiş gibi antrenman yaparlar ve yarışma anlarına odaklanırlar. Hayatlarındaki tüm zorluklara ve imkansızlıklara rağmen, tutkunluk ile dönüşen inançları muhteşem başarılar ile sonuçlanır. Kendileri bu tutkunun ateşi ile değişip gelişirken etraflarına da aynı şekilde örnek olurlar ve bir “büyüme” etkisi yaratırlar.

Hayata ve yaptığı işe tutkusu anlamında kişisel olarak en fazla örnek aldığım, söylemiş olduğu sözlerden hayata geçirebilmiş olduğu başarılara kadar çok sevdiğim bir isimdir ünlü boksör Muhammed Ali. Dünya çapında kazandığı ününü elde etmesi oldukça zorlu olmuştur fakat tutkun olmak işte inancınızın bu derece büyük olması demektir. Diğerleri “yapamazsın” der, siz içinizden en derinden bilirsiniz ki bu sizin özgürlük alanınızdır, sizin savaşınız sizin barışınız, sizi siz yapan muhteşem bir enerjidir aslında; bu sizin “tutkun olmak” halinizdir…

Efsane isim Muhammed Ali, tüm dünya genelinde kabul edilmiş olan bu başarılı noktaya ulaşıncaya kadar, 12 yaşında tanıştığı ve tam anlamıyla tutkunu olduğu bokstan, hapiste olduğu dönemde beş yıl kadar uzak kalmak zorunda kalmasına, yaşadığı büyük maddi sıkıntı ve çöküşlere rağmen hiçbir zaman vazgeçmemiş ve bu tutkusu ile adeta bir bütün olmuştur. Efsanenin çok sevdiğim ve hepimize hayatımızda “tutkun” olmak halinin değerinin ne kadar yüksek olduğunu “tutkunluğun” kapasitemizi nerelere çıkartabileceğini ve en önemlisi kimseye bağlı olmadan kimseyi inandırmak zorunda olmadan sadece “kendi özgür” varlığımız ile yapabileceklerimize kalpten inanmanın önemini anlatan bazı sözlerini paylaşmak istiyorum:

“Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.”

“Ben en iyisiyim. Bunu gözlerimle görmeden önce de söylüyorum. Sakın bana şu işi yapamazsın demeyin. Olanaksız olduğunu anlatmayın. En iyisi olmadığımı söylemeyin. Ben en iyinin de iyisiyim.”

“Büyük bir şampiyon olmak için en iyi olduğuna inanmalısın. Öyle olmasan bile, öyle gibi davranmalısın.”

Muhammed Ali

“Çalışmanın her saniyesinden nefret ediyordum ama kendime hep “Dayan!” diyordum. Bugün çalışacağım ve ömrümün sonuna kadar bir şampiyon olarak yaşayacağım.”

“Sporda başarı çalışmaktan öte istemekle olur.”

Bugün, bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, bu kelimeler bir şekilde dönüp dolaşıp içinize aktıysa, hayatınızın tutkunluk terazisine bakmanızı diliyorum; bugün tam olarak neye “tutkun”sunuz? Kalbiniz ne için çarpmakta, ne için olmazsa olmaz diyebiliyor sunuz veya sizi bu dünya üzerinde durdurabilecek bir güç olmadığını düşünüyorsunuz? Çünkü sizin tutkunuz, sizin renginizdir, sizin enerjinizdir; sizin tutkunuz bu hayatı nasıl yaşamaya nasıl hissetmeye nasıl güzelleştirmeye karar verdiğinizdir; hayatınızdır…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale