X

Sıfır Atık Rehberi 3: Atıksız temizlik malzemeleri için ev yapımı tarifler

Hedefimizi belirledik, motivasyonumuzu kuvvetlendirdik, tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkardık. Şimdi, işi biraz daha ileriye götürme zamanı geldi. Hem paketlemesi hem içeriği ile çevreye büyük zarar veren, iyi durulanmazsa sağlığımızı olumsuz etkileyen, yanlışlıkla çocukların eline geçmesinden deli gibi korktuğumuz alışılagelmiş temizlik malzemelerinden evimizi arındıracağız ve böylece atıksız hayata birkaç adım daha yaklaşıp yaşam alanımızı zehirleyen kimyasallardan kurtulacağız.

Evimizi temiz tutmak için kullandığımız malzemelere bir göz atalım: Bulaşıklar için toz ve sıvı tabletler, parlatıcı sıvılar, renkli bulaşık deterjanları; çamaşırlar için sıvı ve toz deterjanlar, yumuşatıcılar, ağartıcılar, çamaşır suyu… Cam silmek için ayrı, parke silmek için ayrı, fayans silmek için ayrı temizleyiciler var. Kimi mikrop öldürücü, kimi leke çıkarıcı, kimi yağ sökücü olarak pazarlanıyor. Hepsi de plastik ambalajlı, hepsi de zehir saçıyor. Bu zehirleri temizlik amaçlı evin her yerinde kullanıyoruz, sonra da durulayarak sulara karışmasına sebep oluyoruz. Zehirlerle yıkanmış bu kıyafetleri üzerimize giyiyor, bu zeminlerde yürüyor, bu tabaklarda yemek yiyoruz ve havaya karışan buharını içimize çekiyoruz. En son da boşalan şişelerini ve paketlerini çöpe atarak plastik çöp tepelerine yenilerini ekliyoruz.

Artık bu işe bir son verme zamanı gelmedi mi?

Atıksız bir temizlik rutini mümkün

Bu yazımda sizlerle birlikte atıksız bir temizlik rutini oluşturacağız. Bunun için denediğim ve işe yaradığını gördüğüm bazı ev yapımı tarifler paylaşacağım. Ana malzemelerimiz şunlar; beyaz sirke ve/veya elma sirkesi, sodyum karbonat (çamaşır sodası), zeytinyağı sabunu ve su. Hazırlayacağımız ürünleri uygulamak ve saklamak için de birkaç cam kavanoza ve sprey şişelere ihtiyacımız var. Bu malzemeleri plastik ambalajsız temin ettikten sonra, kendi temizlik ürünlerimizi hazırlamaya başlayabiliriz.

Bulaşık makinesi sıvısı

Malzemeler:

  • 3-4 adet kullanılmış limon kabuğu
  • Bir tam limon
  • Yarım su bardağı beyaz sirke / elma sirkesi
  • Yarım bardak kaya tuzu
  • Yarım bardak limon tuzu
  • Su
  • Yemek pişirmek için kullanmadığınız bir tencere (önemli)

Yapılışı:

Limonları küçük parçalara kesiyorum. 1 bardak suyla birlikte tencerede yaklaşık 20 dakika kısık ateşte pişiriyorum. Kıvamı yoğunlaştığında 2 bardak su ekleyerek blender’da çırpıyorum. Oluşan karışım süzgeçten geçirilip yeniden tencereye aktardıktan sonra tencereye beyaz sirke, tuz ve limon tuzunu ekleyerek kısık ateşte 15 dakika daha pişiriyorum. Bu süre içerisinde karışımın kıvamı yoğunlaşıyor. Ateşi kapatıp karıştırarak soğuttuktan sonra buzdolabında saklanmak üzere cam kavanoza aktarıyorum. Bulaşık makinesi haznesine 3 yemek kaşığı koymak yeterli oluyor.

Bu tarifi öğrendiğim blogger, limon tuzunun çelik tenceresinde kararmaya sebep olduğunu görmüş ve bu sebeple eskimiş, yemek yapmak için kullanılmayan bir tencere kullanılmasını tavsiye etmiş. Benim evimde kullanılmayan bir tencere yoktu, o yüzden bu iş için ayrıca tencere aldım. Bende henüz kararma olmadı ama önlem almakta fayda var.

Elde bulaşık sıvısı

Malzemeler:

  • 2 bardak su
  • Yarım bardak rendelenmiş zeytinyağı sabunu
  • 2 çay kaşığı çamaşır sodası (sodyum karbonat)
  • 1 çay kaşığı bitkisel gliserin
  • 30-40 damla esansiyel yağ (lavanta, portakal, yasemin ya da siz hangi kokuyu seviyorsanız)

Yapılışı:

Sıcak ama kaynar olmayan suyun içine rendelenmiş sabun eklenir ve sabun tamamen eriyene kadar karıştırılır. Sabun kaybolduktan sonra diğer malzemeler eklenip iyice karıştırılır ve saklamak için kullanacağınız şişeye aktarılır.

Ben bu karışımı mutfakta deterjan koymak için kullanılan pompalı porselen şişelere koyup kullanıyorum. Kızartma yaptığınız tavayı, yağlar kaskatı olana kadar bekletmediğiniz sürece yağı çok iyi temizliyor. Çamaşır sodası da hem bardaklardaki çay kahve lekelerini çıkarıyor hem de dezenfektan etkisi gösteriyor. Esansiyel yağ sadece koku verme amaçlı, eklemeseniz de olur. Ben son zamanlarda masraftan kaçınmak için kokusu da kusur kalsın diyerek esansiyel yağı tariften çıkardım.

NOT: Elde bulaşık yıkarken plastik bulaşık süngerleri kullanmıyoruz. Bu iş için yıkanıp yeniden kullanılabilen kumaştan yapılmış ürünler mevcut.

Yüzey temizleyici

Malzemeler:

  • Yarım bardak beyaz sirke / elma sirkesi
  • 2 bardak su
  • 5-10 damla esansiyel yağ (opsiyonel)

Fısfıs başlıklı bir şişeye koyup karıştırıyorum. Ahşap yüzey, mermer yüzey, fayans, parke fark etmeden her yerde her amaçla kullanabildiğim çok amaçlı bir temizleyici görevi görüyor. Sadece lavabo ve klozeti temizlemek için bu karışıma bir de bir çay kaşığı çamaşır sodası ekliyorum. Hızla tepkimeye girip köpürdüğü için yüzeye uygulamadan hemen önce sodayı döküyorum. Yüzeydeki lekeleri çıkarıp mikroorganizmaların canına okuyor. Eğer yere yağlı bir şey dökülmüşse de, ana malzemelere sadece çeyrek bardak rendelenmiş zeytinyağı sabunu ekleyerek uygulamam yetiyor.

Cam temizleyici

Malzemeler:

  • 1 çay kaşığı rendelenmiş zeytinyağı sabunu
  • 2 çay kaşığı beyaz sirke / elma sirkesi
  • 2 bardak su
  • 5-10 damla esansiyel yağ (opsiyonel)

Yapılışı:

Sıcak suyun içerisinde (çok sıcak olmasına gerek yok, sabunu eritecek kadar sıcak olsa yeter) önce sabun rendesini eritip, sonra diğer malzemeleri ekleyerek karıştırıyorum ve karışımı fısfıs başlıklı şişeye koyuyorum.

Mavi renkli cam temizleyici kimyasallardan çok daha iyi sonuç alıyorum. Bir sonraki kullanımdan önce şişeyi iyice çalkalamak gerekiyor. Her ne kadar cam temizleyici olsa da, içinde sabun ve sirke olduğu için ocaktaki yağı da güzel temizleyebileceğini düşünüp ocağı silmek için de aynı karışımı kullandım ve gıcır gıcır oldu.

Çamaşır tozu

Malzemeler:

  • 1 bardak rendelenmiş zeytinyağı sabunu
  • 1 bardak çamaşır sodası
  • 1/2 bardak karbonat
  • 1/2 bardak boraks (olmasa da oluyor)

Yapılışı:

Tüm malzemeleri karıştırın. Bu kadar! Makine haznesine yarım bardak koymak yeterli oluyor. Yumuşatıcı kısmına da yarım bardak beyaz sirke veya elma sirkesi koyuyorsunuz. Yumuşatıcı gözüne sirke ile birlikte esansiyel yağ damlatırsanız güzel de koku veriyor. Ünlü markaların yumuşatıcıları kadar yüksek bir performans beklemeyin elbette ama o ürünlerin yüksek performans göstermesi de şirket politikası gereği açıklamadıkları onlarca madde sayesinde oluyor, unutmayın.

Ben bu tariflerinin çoğunu, kaynaklar kısmında belirttiğim internet sitelerinden ve bloglardan öğrendim. Çoğunu doğrudan uygulayıp denedim, aldığım sonuçlara göre farklı şeyler ekleyip çıkardım, cam temizleyiciyi ocakta kullanmak veya yüzey temizleyiciye soda eklemek gibi denemeler yapıp kendim için en çok işe yarayan formüller elde ettim. Çamaşır suyundan, deterjanlardan ve yumuşatıcıdan kurtulduktan sonra fark ettim ki cildimdeki küçük kırmızı kabarcıklar benim cildim öyle olduğu için çıkmıyormuş, cildim bütün o eski ürünlere alerjik tepki gösteriyormuş! Artık cildim kızarmıyor, kaşınmıyor, ciğerlerime zarar vermeyeceğini bilerek temizlik kokusunu rahatça içime çekebiliyorum. Temizlik için ayırdığım bütçe de ciddi oranda azaldı, tek pahalı malzeme esansiyel yağlar ki o da tercihe bağlı bir malzeme, eklemesem de oluyor.

Sıfır atık sayesinde sadece çevreyi değil, evimizi ve bedenimizi de arındırıyoruz. Faydalı sonuçlar aldıkça da ne kadar doğru yolda olduğumuzun farkına varıyoruz. Deneyin, siz de memnun kalacaksınız.

Bir sonraki yazı için takipte kalın. Atıksız günler dilerim!

Kaynaklar:

Yeşilist
Chirimirim
Atıksız Ev
The Girl Gone Green

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayın.

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Gelenekten geleceğe: 20 yıldır değişmeyen Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de

Şüphesiz ki en keyifli sohbetlerimizin, en duygusal anlarımızın, en unutulmaz kavuşmalarımızın en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin yeri, kültürümüzde olduğu kadar, gönlümüzde de ayrı. Her yudumunda ya nostaljik bir hikaye saklayan ya da misafirperverliğin, samimiyetin, sıcak sohbetlerin simgesi olan ve geçmişten günümüze her gün daha da anlamını katlayarak hayatlarımızda yer edinen Türk kahvesi, pek çoğumuzun vazgeçilmezi. Mükemmel köpüğü ise hepimizin gözdesi. Çünkü kabul edelim Türk kahvesi dendiğinde hepimizin gönlünden geçen bol köpüklü ve tam kıvamında hazırlanmış olması.



Neyse ki bize 20 yıldır değişmeyen bir lezzet sunan Arçelik Telve, her defasında damaklarımızda mükemmel bir tat bırakmayı başarıyor. 20 yıldır hiç bitmeyen bol köpüklü ve tam kıvamında Türk kahvesi lezzeti, Arçelik Telve’de!

Telve, 20 yaşında!

Arçelik, yıllardır mutfaklarımızda yeniliği ve dönüşümü, yüksek kalite standartlarıyla buluşturarak getiren ve ilk otomatik Türk kahvesi makinesini üreten bir marka olarak geleneksel Türk kahvesi lezzetini de en üst seviyeye taşımayı başarıyor. Üstelik, bunu 20 yıldır değişmeyen mükemmel sunumu ile yapıyor. Ve her fincanda aynı lezzeti yakalamamızı sağlıyor. İşte bu yüzden 20 yıldır “Türk kahvesi” dendiğinde akla ilk Arçelik Telve geliyor. Tüm kahve severlerin vazgeçilmezi olan Arçelik Telve, köpükten ve kıvamdan asla ödün vermiyor.

Su püskürtme ile karıştırmayı sağlayan Spinjet Teknolojisi sayesinde Türk kahvesi, en mükemmel haliyle hazır oluyor. 1,5 litre kapasiteli su tankı ve otomatik su alımı pratik bir kullanım sunarken, her fincan için ayrı ayrı su doldurma zahmetinden de bizi kurtarıyor. Ayrıca, İndüksiyon Isıtma Teknolojisi, geleneksel ısıtma yöntemlerine kıyasla kahvenin en ideal derecede pişmesini sağlıyor. Ne de olsa bu kadar hassasiyet, ancak geleneksel bir lezzetimize yakışırdı.

Kalabalık sohbetler, ideal köpük ve tam kıvam

Samimi ve sıcak sohbetlerin en güzel eşlikçisi olan Türk kahvesinin, kalabalıkları birleştiren bir gücü olduğu da kesin. Bazen kendimizle baş başa geçirdiğimiz keyifli anlara eşlik etse de bazen de birlikte olmanın tadına varmamızı sağlayan en lezzetli eşlikçi. Neyse ki 6 Fincan Kapasitesi ile herkese yetecek kadar lezzet Arçelik Telve’de.



Üstelik, Cooksense teknolojisi; her fincanın ideal ve tam kıvamda olmasını sağlayarak tüm damaklarda eşsiz bir tat yaratmayı da başarıyor. Kalabalık dost buluşmalarında bile Arçelik Telve ile herkesin kahvesi tam istediği gibi, tam kıvamında.

İlklerin unutulmaz olduğunu hepimiz biliyoruz… Arçelik’in de ilk otomatik Türk kahvesi makinesinin mucidi olarak, en az Türk kahvesinin kendisi kadar gönlümüzdeki yeri bambaşka. Siz de yıllara meydan okuyan ve geçmişten günümüze aynı mükemmel lezzeti her fincanda korumayı başaran Arçelik Telve ile kahve keyfinizi ikiye katlamak istiyorsanız hemen tıklayın.

En mutlu, en keyifli, en duygulu anlarımızda, iyi ki varsın Telve!

*Bu yazı Arçelik katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale