X

Seyahat ederken yemek fotoğrafçılığı konusunda ustalaşmanızı sağlayacak öneriler

Seyahat ettiğiniz yerlere sizi çeken bir nokta da orada tadacağınız yerel yemeklerdir. Yeni bir yeri deneyimleme konusunda önem arz ettiğinden dolayı, gezi yazılarında yerel lezzetler mutlaka yer alır. Durum böyle olmasına karşın, yemeklerin güzel fotoğraflanması inanılmaz zor bir iştir. Profesyonel yemek fotoğrafçıları yemeği çekime hazırlarken stilistlerle çalışırlar ve ışığı da yemeğin doğal görünmesine uygun olacak şekilde ayarlarlar. Seyahate gittiğinizde beğendiğiniz yemeklerin fotoğrafını çekerken maalesef sizin böyle bir lüksünüz bulunmuyor; ancak yine de stilistle çalışmadan veya stüdyo ışığı kullanmadan da mükemmel yemek fotoğrafları çekmeniz mümkün. İşte o öneriler:

Yemeden önce fotoğrafını çekin

Bu madde aslında oldukça açık, yemeği yemeden önce yemek taze ve özenle hazırlanmış bir şekilde karşınızda dururken fotoğraflamalısınız. Yemeği yerken içinde ne olduğunu göstermek için dilerseniz yine fotoğraflayabilirsiniz, ancak taze ve özenle hazırlanmış yemek her zaman yenmiş veya dağılmış yemekten daha lezzetli görünecektir.

Basit olanı uygulayın

Unutmayın, fotoğrafınızın kahramanı ana yemek, o yüzden kompozisyonunuzu çok fazla sıkıştırmamanızı öneririz. Eğer içecek veya başka yemekler eklemek niyetindeyseniz, diğer elementleri ikincil pozisyonda tutmanızda fayda var. İkincil elementleri blurlamanız ana yemekle çakışmasını ve rol çalmasını engelleyeceği gibi, ana yemeğin daha güzel görünmesine de yardımcı olur. Aynı zamanda arka planı da düşünmeniz gerekmektedir. Basit bir tahta masa her zaman metal yüzeyden daha iyi bir seçenektir.

Portre mi manzara mı karar verin

Eğer çektiğiniz fotoğrafları satma niyetindeyseniz, kompozisyonu ve manzara mı portre oryantasyonu mu kullanıp kullanmayacağınız iyice düşünmeniz gerekir. Konu yemek olunca fotoğrafçılar genellikle portre modunu kullanmaktadırlar. Yine de birkaç farklı versiyon denemek iyi bir fikir olabilir. Unutmayın ki, yemek fotoğrafları küçük boyutlarda kullanıldığı gibi tek sayfa büyük görsel şeklinde de olabilir. O yüzden çalışmanızı birkaç farklı senaryolar üzerinden oluşturmalısınız.

İlgili yazı: Türkiye’nin en popüler Instagram fotoğrafçıları ve çektikleri harika kareler

Doğru bir şekilde odaklayın

Yemek fotoğraflamanın en büyük zorluklarından biri, odaklamayı doğru yapabilmektir. Bu da objektif hızı ve alan derinliğinin kombinasyonuyla oluşur. Objektif hızını ne kadar yavaş yaptığınız kamerayı ne kadar sabit tuttuğunuza bağlıdır. Bu noktada 1/60 saniyeden daha yavaş yapmamanızı öneririz. Yeterli objektif hızına sahip olmadığınızı düşünüyorsanız, ISO’yu yükseltebilirsiniz. Ancak ISO’yu yükselttiğinizde fotoğraflarınızdaki gürültü de artacaktır. Aynı zamanda bu noktada alan derinliğini de değerlendirmeniz gerekmektedir.

RAW modunda çekim yapın

Eğer yemeği stüdyo dışında bir yerde fotoğraflıyorsanız, renk üstünlüğünü dikkatle izleme ihtiyacınız olacaktır. RAW modunda fotoğraflama, post-prodüksiyon kısmında bunu düzeltmenize yardımcı olur, böylece fotoğraf doğal bir görünüme ve hisse kavuşur. RAW dosyalarının JPEG dosyalardan daha büyük olduğunu unutmayın ve bilgisayarınızda yeterli yeriniz olduğuna emin olun.

Farklı açılarda çekim yapın

Yemek tabağının fotoğrafını dik bir şekilde üstten çekmemeye çalışın, bu durum sıklıkla tabağın düz ve sıradan görünmesine sebep olur.(Yine de bazen tabakta simetri olduğunda, yukarıdan çekim ilginç görünmektedir) Onun yerine belirli bir açıdan çekmeye çalışın, hatta bazen göz hizasından çekmek tabağa pozitif perspektif katacaktır.

Gıda piyasasını gezin

Büfeler ve seyyar satıcılar yemek fotoğrafçılığı konusunda pratik yapmak için en uygun yerlerden biridir. Size taze ürün sunmasının yanı sıra, bu yerler aynı zamanda yemek de satmaktadır, hatta genellikle yemeği tam önünüzde hazırlamaktadırlar. Eğer satıcı yoğun değilse, ondan ürün aldığınız zaman ürünlerin fotoğraflarının çekilmesine izin verecektir.

Tabağın ötesine bakın

Yemek fotoğrafçılığı konusunda yeteneğinizi vitrine çıkarmanın en iyi yollarından biri yemeğin hazırlanış anını fotoğraflamaktır. Bu yalnızca portfolyonuzu çeşitlendirmekle kalmaz, aynı zamanda yemek fotoğraflarınıza çok daha ilginç bir hikaye katar. O yüzden, eğer mümkünse şeflerin yemek yaparkenki hallerini ve yemeklerini fotoğraflamaya çalışın. Ayrıca mutfağın iyi ışıklandırılmış olduğuna dikkat edin.

Dikkatlice kırpın

Her zaman tabağın tamamını fotoğraflamak zorunda olmadığınızı unutmayın. O yüzden tabağın bazı kısımlarını kırpmaktan korkmayın. Ayrıca tüm detayları, renkleri, malzemeleri yakalamak için bazen iyice yakından çekmeniz gerekebilir. Bu noktada düşünmeniz gereken yemeği oluşturan ana malzemeyi yani kahramanı bulmak ve fotoğrafı onun etrafında oluşturmaktır. Her zaman birkaç farklı şekilde kırpabilirsiniz ve post-prodüksiyonda en doğru olanının hangisi olduğunu bulabilirsiniz. Unutmayın ki, aşırı yakın çekimlerde makro lense ihtiyacınız vardır.

Doğal ışık kullanın

İnsanların yemek fotoğraflarken yaptıkları en büyük hatalardan biri kameranın flaşını açarak direk tabağa tutmasıdır. Bu şekilde fotoğraf çekmek yemeğin tüm güzel renklerinin ve yapısının ortadan kaybolmasına neden olur. Flaş kullanmak istiyorsanız gölgeleri tamamlamak için kullanın ya da direk flaş yerine yansıtma flaş uygulayın.

Bu noktada yapabileceğiniz en iyi şey doğal ışığı kullanmak olacaktır. O yüzden cama yakın bir yere oturun, hatta en iyisi dışarıda oturun. Yemeğin üzerine güneş ışığı gelmesini engelleyin, çünkü bu durum güçlü gölgelerin oluşmasına neden olur. Bunun yerine direkt ışıktan korunmak için bir şemsiyenin altında oturun. Bulutlu günler dışarıda yemek fotoğrafı çekmek için en ideal zamanlardır. Dağınık ışık fotoğrafınızın en iyi şekilde görünmesine yardımcı olacaktır.

Kaynak:

digital-photography-school.com

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale