X

Sevdiklerimizi yargılamadan gerçekten oldukları gibi sevebilmek mümkün mü?

Dinle oğlum, bunları sana sen uyurken söylüyorum. Küçücük elini yanağının altına sokmuşsun, nemli alnındaki sarı lülelerin yapış yapış ıslak. Odana bir hızsız gibi süzülerek girdim. Birkaç dakika önce kütüphanede oturmuş gazetemi okurken vicdan azabım nefes kesen bir dalga gibi üstüme geldi. Bir suçlu gibi yatağının başucuna geldim.

Neler mi düşündüm oğlum? Sabah sana kızmıştım. Okula gitmek üzere giyinirken seni azarladım, çünkü yüzünü ıslak havluyla öylesine silivermiştin. Ayakkabılarının kirli olduğunu görünce sana onları temizlettim. Bazı eşyalarını yere attığında sana öfkeyle bağırdım.

Kahvaltı ederken bir sürü kusurunu buldum, yiyecekleri etrafına saçıyordun, ekmeğine çok fazla tereyağı sürmüştün. Sen oyun oynamaya gidiyordun, bense trenime yetişmek zorundaydım. Bana baktın, elini salladın ve ‘Güle güle babacığım’ dedin. Ben ise kaşlarımı çattım ve ‘Dik dur!’ dedim sana.

Akşamüzeri de durum farksızdı. Eve gelirken seni yere çömelmiş, arkadaşlarınla bilye oynarken buldum. Çorapların yırtılmıştı. Arkadaşlarının önünde seni küçük düşürdüm ve kolundan tutup eve götürdüm. Bu çoraplar çok pahalıydı ve giymek istiyorsan dikkatli olmalıydın. Düşün oğlum, bunları sana baban söylüyordu!

Hatırlıyor musun? Sonra çalışma odama girdin. Gözlerinde incinmiş bir ifade vardı. Kağıtlarımın üzerinden sana baktığımda bir an için çıkmaya yeltendin. ‘Ne istiyorsun?’ diye bağırdım sana. Hiçbir şey söylemeden koşup boynuma sarıldın ve beni öptün. Hem de büyük bir sevgiyle; ilgisizliğin bile azaltamayacağı bir sevgiyle. Sonra koşarak dışarı çıktın.

Kâğıdım elimden düştü. Bana neler oluyordu? Sürekli senin hatalarını buluyordum. Seni böyle ödüllendiriyordum. Seni sevmediğim için değil bu; senden çok şey beklediğim için. Seni kendi çağımın değer yargılarına göre değerlendiriyorum çünkü.

Oysaki senin pek çok özelliğin var. Kalbin öylesine yüce ki! Bu gece gelip beni öpüşün de bunu kanıtlıyor. Bu gece başka hiçbir şeyin önemi yok oğlum. Karanlıkta yatağının yanında diz çöktüm ve çok utanıyorum.

Bunları sana sen uyanıkken anlatsam da anlamazsın biliyorum. Ama yarın gerçek bir baba olacağım. Seninle oyun oynayacağım. Sen acı çektiğinde, acı çekecek, sen güldüğünde güleceğim. Dilimin ucuna kötü şeyler geldiğinde dilimi ısıracağım. Kendi kendime sürekli, ‘O bir çocuk! O bir çocuk!’ diyeceğim.

Ben seni büyük bir adam olarak gördüm. Oysaki sen daha küçük bir çocuksun. Daha dün annenin kolları arasındaydın, başını onun omzuna dayamıştın. Ah, senden çok şey bekledim oğlum, çok şey bekledim.”

Bana Unutur, W. Livingston Larned, Dale Carnegie, Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı isimli kitabından.

Tüm hikayeyi paylaşmak istedim çünkü Larned’in bu kısa ama derin hikayesi yayımlandığı tarihten sonra birçok kaynakta referans gösterilen ve tüm okuyucularında oldukça önemli iz bırakan bir hikaye olmuştur. Bu yazımda sizlerle birlikte o özellikle sevdiklerimize, aynı bu hikayede geçen baba karakterinin yaptığı üzere uyguladığımız (farkında bile olmadan) yargılama ve kınama eylemlerimize değinelim istiyorum…

Evet, onlar bizim sevdiklerimizdir ve evet bu yüzden hakkımız olduğunu düşünürüz… Durmadan eleştirmeye, ne yaparlarsa yapsınlar memnun olmayız örneğin… Eşimiz, biricik can-ımız bizi yemeklerle karşılar akşamları evde, sadece bir sözcük yeter onu mutlu etmeye… Yine de “bizim gerçeklerimiz” vardır, tüm sevgiye, tüm emeklere ve tüm kalple yapılmış olana rağmen, “Eline sağlık” bile diyemez, yemeğin tuzsuz olduğundan bahsederiz. Şikayetimiz vardır… Çünkü bu güzel yemeklerin hazırlanıp önümüze gelebilmiş olması bir değer değildir, nasıl olsa her zaman bulabileceğimiz bir hizmettir değil mi? Takdir edilmeye, yargılamadan sevgiyle teşekkür edilmeye ve tuzsuz olması durumunu kınamadan şikayet etmeden “çok beğenebilmeye” yer yoktur.

Sevgili eşimiz bir sürprizle çalar kapımızı, bir hafta sonu güzel bir tatil planlamıştır. Ama işte bu yeterince pahalı, yeterince lüks, yeterince kriterlerimizi sağlayamadığında, bir önemi kalmaz… “Daha iyisini yapamadın mı?” diye sormayı seçeriz… Ben daha güzel bir tatili hak etmiyor muyum? Bir insanın tüm kalbiyle bizim için çabaladığını görmek yerine sadece yüzeyden bakıp yargılamayı ve kınayarak mutlu olmamayı tercih ederiz. O diğer kişi nasıl olsa bizi hiçbir şekilde “yeterince mutlu” edemeyecektir. Hep hatalı olacaktır, her daim yargılanacaktır bir kere daha iyisi diye soracağız, daha fazla para ile yapılanını isteyeceğiz değil mi? Bizi memnun edebilmek öyle kolay değildir bir kere.

Bir sevgilinin var olmak sevincine bile ortak olamayız çünkü sevdiklerimizdir özünde yargıladıklarımız. “Sevgili” olduk diye o kişi bir proje halini alıverir. Kim olduğuna gerçekten değiştirmeden bakmaya çalışmak yerine bizim istediğimiz gibi olsun diye didinir dururuz… Önce hayat tercihlerini eleştiririz, sonra ne giydiğini, hatta neden o çok sevdiği dolmadan yediğini bile sorgularız yeri geldiğinde. Seviyorum deriz, evet sevmekteyizdir ama kınamamıza engel değildir sevmek. Bir kere bile durup düşünmeyiz, “Ben bu insanın özünü görebiliyor muyum? Ben bu insanı olduğu gibi kabul edebiliyor muyum?” Bunun yerine kolay olanı yaparız bizler, bu sorular yerine sevdiğimiz bu insanda sevmediklerimizi, yeterince iyi bulmadıklarımızı kısacası yargıladığımız ve kınadığımız her şeyi koyarız.

Anne ve baba olmuşuzdur sonra. Çocuklarımız mutlaka diğer çocuklardan çok daha iyi dereceler ile mezun olmalı, hayatlarına çok daha iyi koşullarda devam etmelidirler. Asla düşebilme imkanları yoktur. Her ne olursa olsun arkalarında olduğumuzu söyleyebilmek öyle “zordur ki” tüm hayatlarının gayesi anne ve babalarını mutlu etmek onların koyduğu çıtalara ulaşabilmek ve sadece onlar gerçekten mutlu olsunlar diye hayatını yönlendirmeye çalışan çocuklarımız vardır bizlerin. Çünkü bir çocuk demek “hayatına sahip olunacak” bir birey demektir değil mi bizler için… Onun bizlerden “ayrı” bir insan olduğunu, bu hayat yolunda sadece kendisine eşlik etmekle (evet müdahale etmek değil) yükümlü olduğumuzu unuturuz. Anne ve baba olmak işte böyle bir şeydir. En yüksek notu almış olduğunuz sınav sevincinizi paylaştığınızda, neden daha yüksek bir not alamadığınızı sorgulamaktır değil mi anne ve baba olmak…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, sevdiklerinize karşı kullandığınız her cümleye ve her kelimeye yeniden bakmanızı dilerim… Yargılıyor musunuz? Kınıyor musunuz? Sürekli yapamadıklarından, başaramadıklarından veya sizin istediğiniz kriterleri sağlayamadıklarından mı şikayet etmektesiniz? Bu sözler, bu eleştiriler, bu yargılamalar, bu kınamalar, biricik sevdiklerinizin o güzelim varlığından daha mı önemlidir?

Gelin değişik bir şey yapalım, bugün sadece ve sadece “güzel” sözler söylemeye ve takdir etmeye odaklanalım. Gelin bugün bizler sadece olduğu gibi sevenler olalım…

 

İlginizi çekebilir: İyilikte “su” gibi olun: Karşılığını umursamadan iyilik yapabilmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale