X

Şeker mi daha zararlı, yoksa şeker tüketmeme takıntısı mı?

Hatırlar mısınız, bir ara yağ tüm kötülüklerin anasıydı. Doymuş yağ oranı yüksek yiyeceklerden kaçınmak ve yarım yağlı sütle de yetinmeyip yağsızını istemek modaydı. Sanki bir besinin sadece yağı zararlı ya da tehlikeli olabilirmiş gibi! Şimdi de benzer bir hezeyan şeker konusunda yaşanıyor. İşlenmiş şeker korkusu içimize işlemiş durumda. Elimizi attığımız her üründe şeker katkısı var mı, fruktoz (meyve şekeri) oranı ne, bunlara bakıp duruyoruz ve çoğu zaman içerdiği protein, vitamin ve minerallerle, hatta yağ ile bile ilgilenmiyoruz.

Diyetlerin rotası “yağ yok!”tan “şeker yok!”a hızla evrildi. Bunun sorumlusu sadece medya değil elbette, şekerin zararlarını üstüne basa basa açıklayan beslenme uzmanları ve diyetisyenler de var. 2013’te yazdığı Fat Chance: The Bitter Truth About Sugar kitabıyla şekerin baş düşmanlarından biri haline gelen Dr. Robert Lustig, sükroz ve fruktoz (meyve şekeri) için “zehir” tabirini kullanacak kadar iddialıydı. Şeker kullanımının bağımlılık haline gelebileceğini öne süren Dr. Lustig, şeker tüketiminin dopamin seviyelerinde yarattığı artışa ve beynimizdeki ödül mekanizmasını harekete geçirişine dikkat çekiyordu.

Dr. Lustig gibi yürüyen kamu spotları sayesinde şekerin bizim için öldürücü bir silah olabileceğini çoğumuz kabul ettik. Şekeri tamamen bırakmak ya da arada şeker detoksları yapmak gibi önemli kararlar verdik. Peki ya doğru düşünmüyorsak ya da en azından, abartıyorsak?

Şeker korkusu, şekerin kendisinden daha zararlı olabilir

Diyetisyen ve egzersiz fizyoloğu Rebecca Scritchfield, şekere ya da şeker bağımlılığına dair korkunun, şekerin kendisinden daha zararlı olabileceğini iddia ediyor. İşlenmiş şeker içeren gıdaların sağlıklı olduğunu söylemeyen Scritchfield, şeker tüketiminin artmasıyla birlikte obezite, Tip II diyabet ya da kardiyovasküler (kalp ile ilgili) rahatsızlıkların da arttığını gösteren çalışmaları da göz ardı etmiyor. Sadece, şekerden ya da herhangi bir besinden kaçmaya çalışmak için sağlanan eforun, dengeli ve düzenli beslenmeye ayrılması gerektiğini, insanın ancak bu şekilde hem fiziksel hem de psikolojik açıdan rahat ve sağlıklı olabileceğini söylüyor.

Şeker ile ilgili olarak zehirli / toksik gibi ifadelerin kullanılmasının yanlış olduğunu söyleyen Scritchfield, bu tip sözcüklerin dikkat çekmek için iyi olduğunu fakat insanları yanlış yönlendireceğini söylüyor. Bu sözcük, gerçekten de fazla iddialı ve hatalı. 2013’te yayınlanan bir çalışmaya göre henüz şekerin zehirli olduğuyla ilgili bir bilgimiz yok. Hatta, su gibi temel bir yaşam maddesinin bile aşırı miktarda tüketildiğinde su zehirlenmesine yol açabildiğini, yani her gıdanın fazlasının zarar olabileceğini akılda tutmakta yarar var.

2016’da yayınlanan başka bir araştırmaya göre ise, hem hayvan hem de insanlar ile yapılan deneylerde şekerin bağımlılık yarattığına dair kanıta rastlanmadı. Bilim insanları, bağımlılık olarak tanımladıkları kısa sürede aşırı şeker tüketiminin, şekere ara veren insanlarda daha çok görüldüğünü ortaya koydu. Yani kendimizi şekerden mahrum bırakarak detoks yaptığımızı sanırken, aslında perhiz bitiminde çok daha fazla şeker tüketiyor ve bunun farkında bile olmayabiliyoruz. Aynı yıla ait başka bir makale ise şeker bağımlılığına dair öne sürülen tüm iddiaların hayvan çalışmalarının sonuçları olduğunu söyleyerek, bu konuda insanlara dair bir kanıt olmadığını söylüyor.

Şeker korkusu, sosyalleşme çekincesini beraberinde getiriyor

Rebecca Scritchfield ayrıca işin sosyal boyutuna da dikkat çekiyor. Şekerden uzak durmaya dair takıntıları yüzünden dışarıda yemek yemeyen pek çok danışanı olduğunu söyleyen diyetisyen, herhangi bir bağımlılık korkusunun bizi sosyalleşmekten alıkoymasını sağlıklı bulmuyor. Ona göre, ketojenik diyet gibi şekerden tümüyle uzak durmayı salık veren diyetler psikolojik açıdan da sağlıklı değil. Ayrıca, yemeğin (ya da yememenin) yarattığı stres de tıpkı diğer stres türleri gibi, başka pek çok rahatsızlığa neden olabiliyor.

Şeker tüketimini azaltmak ya da en azından bu konudaki farkındalığı artırmak adına bu konuda konuşup durmak olumlu bir gelişme sayılabilir. Ancak şeker bağımlılığından korkmanın da farklı olumsuz sonuçları olabileceğini unutmamak gerek.

 

İlginizi çekebilir: Şekerin dünyanın en bilinen uyuşturucusu olduğu doğru mu?

Kaynaklar:
Self
Milliyet

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale