X

Şeker Bağımlılığı: Şekerin zararları nelerdir?

Karaciğer yağlanması, hipoglisemi atakları, unutkanlık ve hatta erken bunama, bağışıklık sisteminin zayıflaması… Rafine şekerin zararlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak biz yine de şekerin zararlarına biraz daha yakından bakalım.

Şekerin zararları nelerdir?
  • Şekerin fazlası direkt olarak kana karışır ve yağa dönüşür.
  • Cilde elastikiyetini veren kolajen maddenin azalmasına neden olur ve cildi hızlı yaşlandırır.
  • Karaciğerde yağlanma yapar, bu da uzun vadede sindirim problemlerine yol açar.
  • Dikkat eksikliğine neden olur.
  • Unutkanlığı arttırır.
  • Yüksek şeker, hücre içi ve dışı arasındaki ulaşımı zorlaştırır, bu da sinirlere ve beyne zarar verir.
  • Kalp ve böbrek hastalıklarına yol açabilir.

Peki şekerle ilgili bilinen bunca olumsuz sonuca rağmen aşırı tatlı yeme arzusunu dürten nedir?

Pek çok araştırmacıya göre şeker ile olan çetrefilli ilişkimiz aslında doğuştan başlıyor. Hepimiz şekerli tada zaaflı doğuyoruz; çünkü evrimsel süreçte şekerli tadın hayatta kalabilmemiz için kilit bir rolü var. Şeker, veya en basit formuyla glukoz tüm hücreler, dokular ve organlar için kullanıma hazır enerji kaynağıdır. Koşulların sert, gıdanın kıt olduğu dönemlerde yüksek enerjili yiyecekleri tercih edenlerin yaşama şansı doğal olarak daha fazlaydı. Dolayısıyla şekerli tadı olan yiyecekleri yemek için içgüdüsel bir şekilde dürtülenmemiz, evrim bilimcilerini hiç de şaşırtmayan bir durum.

Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yeni doğan bebeklerin tatlıyı diğer tatlara tercih ettiğini ve çocukların yetişkinlerden daha fazla tatlıya düşkün olduğunu ortaya koydu. Kısacası, insanoğlu içeriğinde doğal olarak şeker bulunan yiyecekleri bulup yemek, depolamak ve lazım olduğunda enerjiye dönüştürüp kullanmak üzere evrildi.

Bununla birlikte şekerin oldukça güçlü nörokimyasal ve davranışsal etkileri var. Öncelikle beyinde “mutluluk hormonu” adı verilen seratonini yükselterek hepimizin bildiği ani keyif ve rahatlama hissini yaratıyor. Tatlıların pek çok kültürde kutlamalarla, ödüllendirilmeyle veya birlik beraberlikle ilişkilendirilmesi ise işin öğrenilmiş davranış boyutunu oluşturuyor.

Kötü haber: Artık tatlı yiyeceklerin az bulunduğu, sofra şekeri sanayisinin var olmadığı günlerde yaşamıyoruz. Tam tersine, vücudumuzun tolore edebileceği miktarı çok aşan oranlarda sofra şekeri tüketiyoruz. Uzmanlara göre hangi kaynaktan olursa olsun, beslenmemize katılan bütün şekerin toplam gıdadan aldığımız enerjinin %10‘unu geçmemesi gerekiyor. Bu miktar yaşa, kiloya, günlük aktiviteye bağlı olarak değişmekle beraber erkekler için günde yaklaşık 70 grama, kadınlar için ise yaklaşık 50 grama denk geliyor. 50 gram şeker ise sadece iki kutu meşrubat veya sekiz çikolatalı bisküvi demek.

Bugün bazı doktorların şekeri kokain gibi uyuşturucularla aynı sınıfa dahil etmesi ya da aşırı şeker tüketimine karşı bilinç oluşturabilmek için halk sağlığı kampanyalarının yürütülmesi boşuna değil. İnsanlık olarak var olduğumuz günden bu yana daha önce hiç tüketmediğimiz kadar rafine şeker tüketiyoruz. Bugün şeker tüketimine bağlı ölüm istatistikleri maalesef küresel kriz boyutunda.

Şekerin bolluğuna ve şeker endüstrisinin cazibesine karşı hiçbir şey yapmadan bilim adamlarının bu küresel epidemiye bir çözüm bulmasını bekleyebilir; ya da şeker tüketimini azaltmak için birkaç önlem alabilirsiniz.

Örneğin; çocuk sahibiyseniz, bebeklerde zaten var olan içgüdüsel tatlı eğiliminin daha da gelişmemesi için bebeklerinize rafine şeker katılmış gıdalar vermemek iyi bir başlangıç olabilir.

Marketlerde alışveriş yaparken etiket okuyarak hazır gıdaların ne kadar şeker içeriğini öğrenebilir, yaklaşık ne kadar şeker tükettiğinize dair fikir sahibi olabilirsiniz. 100 gramında 15 gram şeker barındıran bir işlenmiş gıda aşırı şekerli, 100 gramda 5 gram barındıranı ise düşük şekerli olarak sınıflandırılıyor.

Şeker bağımlılığından kurtulmanın yolları

Çayı, kahveyi şekersiz ya da az şekerli içmeye alışmayı deneyebilir; duygusal iştaha bağlı “tatlı krizleri”nden muzdaripseniz yardım alarak ve üzerinde çalışarak alternatif rahatlama yolları geliştirebilirsiniz. Şekerli tada olan düşkünlüğümüzün her ne kadar evrimsel temelleri olsa da, stres ve üzüntü anında tatlı yemek öğrenilmiş bir davranıştır. Davranışsal psikoloji ekolüne göre öğrenilmiş davranışlar tekrarlanarak pekiştirilebilir, ya da uygun tekniklerle değiştirilebilir. Beslenme psikolojisi ve davranış değişikliği başlı başına bir çalışma alanı. Başka bir yazının konusu olabilir.

Bu arada, şeker ve tatlıyla ilgili benim de sıkı bir aşk-nefret ilişkim var. 🙂 Cezbedici tadına rağmen vücudumuza verdiği zararları bilmek, şekeri hayatımızdan tamamen çıkarmasak bile azaltmamızı sağlayabilir.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. tıklayınız. 

Seda Çukurova: İflah olmaz bir iyi-yaşam tutkunu. Yenilikçi, kıpırtılı ve duygusal. Öğrendiklerinden etkilenen, tabiri caizse kendini kaybeden, kapılıp gidiveren bir wellness aşığı. Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Pazarlama ve inovasyon yönetimi ağırlıklı dersler aldı. Anadalını sürdürürken Psikoloji bölümünden Social Psychology, Cognitive Psychology, Brain and Behavior, Developmental Psychology gibi dersler alarak yandal programını tamamladı ve sertifika aldı. Florida’daki Walt Disney World’de çalıştı, Almanya’daki Goethe Universitat’te değişim öğrencisi oldu. Şimdilerde sağlık iletişimi ve davranışsal sağlık alanlarında kazandığı yükseklisans bursuyla Amerika’ya gitmek üzere hazırlıklarını sürdürüyor. Sağlıklı yemekler pişirdiği, tenis oynadığı, sağlık üzerine belgeseller izlediği anlar onun en mutlu anları..

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale