X

Sanal gerçeklik ile fobilerden kurtulmak mümkün

Fobilerin pek çok sebebi olduğu gibi onlardan kurtulmanın da çeşitli yolları var. Pek bilinmeyen yollardan biri de sanal gerçeklik. Eğlence merkezlerinin 4D sinema salonlarında ya da Azınlık Raporu gibi bilimkurgu filmlerinde karşımıza çıkmakla kalmayan sanal gerçekliğin, fobileri kontrol altına almakta nasıl kullanıldığını Uplifers okurları için araştırdım.

Fobi nedir?

Tedavi aşamalarına geçmeden önce, fobinin ne olduğu ve nasıl oluştuğunu açıklamak gerek. Bir şeye ya da bir duruma karşı duyulan mantık dışı korkuya fobi diyoruz. Her insanın ufak tefek olsa da sahip olduğu korkular, koruma içgüdüsünü harekete geçirmek açısından faydalı. Bu korkular günlük hayatı etkileyecek hale geldiği takdirde fobi olarak adlandırılıyor. Banyodaki örümceğin kendisine gerçekten zarar veremeyeceğini bildiği halde onu gördüğünde kaskatı kesilmek gibi. Kişi korkusunun mantıksız olduğunu fark etse dahi bununla başa çıkamayarak, nefes darlığı, terleme ve kalp çarpıntısından panik atağa varan bir yelpazede tepki verebiliyor.

Fobi nasıl oluşur?

Fobilerin oluşmasında çeşitli etkenler olabilir: Çocukluk travmaları, kötü bir anı, başkalarının başına gelmiş talihsiz bir olay ve hatta (henüz sadece hayvanlarda görülmüş olsa da) genetik etkenler. Genellikle kaynağını çocuklukta yaşanan ve gereğinden fazla büyütülmüş bir korkudan alan fobilerin, ileriki çağlarda da ortaya çıkması mümkün. Fobilerin oluşmasında başlıca iki mekanizma olduğunu söyleyebiliriz:

1. Kişisel deneyim: Bir köpek tarafından ısırıldığında, bundan sonra göreceği tüm köpeklerin kişiye o anı ve sonrasında çektiği ağrıyı hatırlatması gibi.

2. İnternet ve global medya: Her şey gibi, felaketler de 7 gün 24 saat, sadece bir tık uzağımızda. Sürekli haberdar olma hali yetişkinlik döneminde dahi, insanlarda hiç tahmin etmeyecekleri korkuların oluşmasına neden olabiliyor. Tüm açılardan izlenen bir uçak kazasının kişiyi -o güne kadar uçmakla ilgili bir sorunu olmasa dahi- aşırı tedirgin etmesi, ya da yaşadığı şehirde meydana gelen terör saldırısından ötürü sokağa çıkmaktan çekinir hale getirmesi, bunlara örnek olabilir.

Sosyal fobi nedir?

Kalabalık karşısında konuşmak, başkaları tarafından izlenirken iş yapmak, ilgi odağı olacağı yerlerde bulunmak kimi insanlar için neredeyse imkansızdır. Bu aşırı utangaç olma durumu, sosyal kaygı bozukluğu ya da sosyal fobi olarak adlandırılır (kaygı bozukluğuyla ilgili eski bir Uplifers yazım için burayı tıklayabilirsiniz).

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, başka bir ruhsal hastalık olmasa dahi, sosyal fobilerin kişilerin günlük hayatına çeşitli derecelerde olumsuz etkisi oluyor. Üstelik, diğer hastalıkların aksine, bu tip fobiler terapiye gidecek denli önemsenmediği için, çoğunu tedavi etmek de mümkün olmuyor. Oysa, korkudan farklı olarak fobi ile başa çıkmak kararlı ve kapsamlı bir tedavi gerektiriyor.

Sanal gerçeklik tedavisi

1950’li yıllarda psikolog James Taylor tarafından geliştirilen maruz bırakma tedavisi, sosyal fobilerin tedavisinde sıkça kullanılıyor. Buradaki amaç, duyguları kontrol eden limbik sistemi, korktuğu şeyle karşı karşıya getirerek (maruz bırakarak), gerçek bir tehdit altında olmadığını göstermek. Tedavi ilerledikçe, korkunun kaynağına maruz kalmaya devam ettikleri halde kişilerin korkularında belirgin bir azalma olduğu, kaygı belirtilerinin de (nefes darlığı, terleme vb) buna eşlik ederek azaldığı görülüyor.

Ancak, topluluk önünde konuşma gibi fobilerin tedavisinde maruz bırakma, gereken ortamı oluşturma
açısından pek mümkün görünmüyor. Her seansta bir konferans salonunu doldurmak ve fobisi olan kişiyi sahneye çıkarmak olası olmadığı gibi, hasta-doktor gizliliği açısından etik de değil. Ya da, uçak fobisini yenmek için her seferinde doktor ve hastanın beraber seyahat etmeleri söz konusu olamaz… Bilim insanları bu sorunu sanal gerçeklikten yararlanarak çözmeyi deniyorlar: “Mağara” adı verilen büyük bir odanın her tarafında 3D projeksiyonlarla yansıtılan görüntü, kişinin tedavisi için istenen ortamı yaratmış oluyor.

Fobisi olmayan insanlar olarak ilk aklımıza gelen, köpek fobisi olan birinin sanal bir köpekten korkma ihtimalinin çok daha düşük olacağı, dolayısıyla bunun gerçek bir maruziyet sayılmayacağı olabilir. İşin ilginç kısmı ise burada; Kanadalı psikolog Stéphane Bouchard ve ekibinin yaptığı çalışmalar gösteriyor ki, sanal gerçekliğin kullanılması tedavinin gerçekliği ve etkisinden hiçbir şey kaybettirmiyor. Çünkü, fobisi olan kişilerin tepkilerinin şiddeti ve endişe seviyeleri, fobinin kaynağının ne kadar gerçek olduğuyla ilgili değil. Örneğin, örümcek fobisini ele alalım. Örümcekten korkmayan bir kişi, karşısında bilgisayarda yaratılmış bir örümcek gördüğünde onun gerçek olmayan özelliklerine odaklanıyor (“örümcek böyle hareket etmez ki” diye düşünmek gibi). Oysa örümcekten korkan bir kişi için bu görüntünün pek çok bacağı olması ve ona doğru yaklaşması, korkunun ortaya çıkması için yeterli. İşte bu yüzden, bu kişiler için sanal gerçeklik, fazlasıyla gerçek.

Tedavide bir sonraki aşama

Günümüzde, Google Glass ve benzeri teknolojik ürünler sayesinde sanal gerçekliği de daha özgün hale getirmenin yolları aranıyor. Örneğin, kişinin korkusu herhangi bir salonda değil de kendi ofisinde bir toplantıda konuşmakla sınırlı ise, kişinin kendi ofisinde (gerçek) bir kalabalık (sanal) yaratılarak tedavi sürdürülüyor. Psikolog Bouchard, bunun aslında daha zahmetsiz ve ucuz olduğunu, çünkü tüm ortamı yaratmaktansa sadece tepki oluşturan şeyi yarattıklarını söylüyor.

Herhangi bir fobiye sahip insan oranı ABD’de %12 civarında iken, Birleşik Krallık’ta nüfusun yaklaşık %16’sını oluşturuyor. Dünya üzerinde giderek artan “fobi yaratabilecek durum” maruziyetine karşın, giderek daha etkili maruz bırakma tedavilerine gereksinim duyulduğu bir gerçek. Bu yeni tedaviler sayesinde, fobilerini kişiliğinin bir parçası olarak kabul etmek zorunda olmayan, korku ve kaygılarından arınmış bir nesil yetişebilir, kim bilir?

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. 

 

Kaynaklar:

 –        http://www.theguardian.com/science/blog/2014/oct/16/virtual-reality-phobias-public-speaking-flying

–        http://www.intechopen.com/books/virtual-reality-in-psychological-medical-and-pedagogical-applications/description-of-a-treatment-manual-for-in-virtuo-exposure-with-specific-phobia

–        http://www.onlineterapiler.com/maruzbirakma.html

–        http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2262178/

–        http://www.doktorsitesi.com/makale/fobilerin-cesitleri-ve-tedavisi

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale