X

Saç bakım rutini oluşturma rehberi: Tüm saç tiplerine uygun saç bakım önerileri

Ahenkle dans eden, dolgun, parlak ve sağlıklı görünen saçlara sahip olmak hepimizin hayali. Ancak söz konusu saç bakımı olduğunda bir yandan kendi saç tipimiz için en uygun bakım ürünlerini bulmak, bir yandan mevsimsel değişimlere göre saçımızın ihtiyaçlarına cevap vermek ve günlük hayatın koşuşturmacası içinde sağlıklı bir saç bakım rutini oluşturmak çoğumuz için oldukça zor.

Çoğumuzun saç bakım rutini yalnızca saçlarımızı temiz tutmak, saç tipimize uygun bir şampuan ve saç kremi kullanmakla sınırlıyken; denkleme eklenmesi gereken biyolojik ve kimyasal faktörleri çoğu zaman gözden kaçırabiliyoruz. Oysa ki beslenmeden saç yıkama sıklığına, kullanılan saç bakım ürünlerinin içeriğinden saçımızı nasıl ve neyle taradığımıza kadar pek çok faktör, saçlarımızın sağlıklı ve bakımlı görünmesi üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Saç tipi, saçın nem oranını belirleyen gözeneklilik seviyesi, ne kadar kuru ya da yıpranmış olduğu, ne sıklıkta ısıl ya da kimyasal işlem gördüğü, genelde toplu mu dağınık mı bırakıldığı, saç tellerinin kalınlığı ve kıvırcık ya da düz olması gibi onlarca faktör; nasıl bir saç bakım rutini oluşturmanız gerektiğiyle ilgili önemli ipuçları taşıyor. Saç bakım rutininde izlenmesi gereken adımlar ve ürün seçiminden uygulamaya dikkat edilmesi gerekenler için yazımızı okumaya devam edin.

Her adımda kullanabileceğiniz, önerilen özelliklerdeki saç bakım ürünlerini incelemek için yazı içindeki linklere tıklayabilirsiniz. 

Saç bakım rutini oluşturmak ve sürdürmek neden önemli?

Saç bakım rutini denildiğine çoğumuzun aklına saçı her gün şampuanlayarak yıkamak gelse de, doğru saç bakımı ‘yıkamanın’ ya da ‘saç kremi kullanmanın’ da ötesinde pek çok farklı uygulamayı, saçın ihtiyaçlarına en uygun şekilde kullanabilmeyi gerektiriyor. Günlük saç bakım rutini oluştururken saç tipinizi, çözümlemeye çalıştığınız belirli problemleri (kırılma, aşırı yağlanma gibi) ve bu rutine ne kadar zaman ayırabileceğinizi göz önünde bulundurmanız gerekiyor.

Örneğin, yatmadan önce saçınızı örmek ya da yüksek topuz yapmak, saçınızın şeklinin bozulmadan korunmasını ve sabah evden çıkmadan önce saçlarınıza daha az zaman harcamanızı sağlayabiliyor. Ya da saçlarınızın koparak dökülmesinden şikayetçiyseniz, kurularken mikrofiber bir havlu kullanmak, saten bir yastık kılıfının üstünde uyumak gibi küçük püf noktaları saçınızın daha az zarar görmesine yardımcı olabiliyor. Bu ve benzeri dikkat edilmesi gereken noktalar, çoğumuzun gözden kaçırdığı ancak saç sağlığının korunması için son derece önemli olan uygulamalar. Dolayısıyla günlük saç bakım rutininizde sadece saç serumları, besleyici yağlar ve özel şampuanlar kullanmaya değil, gün içinde saçınıza nasıl davrandığınıza ve ne kadar özenle koruduğunuza dikkat etmeniz de gerekiyor.

Tüm saç tipleri için saç bakım rutini oluşturma rehberi

Kullandığınız ürünlerden saç tipinize, saç tellerinizin yapısının ne kadar gözenekli olduğundan yaşadığınız problemin türüne göre değişiklik gösterecek olsa da, herkesin saç bakım rutininde dikkat etmesi ve izlemesi gereken birkaç temel adım bulunuyor.

1. Adım: Temizlik

Saç temizliği söz konusu olduğunda hem saçların boy ve uçlarını kurutmayacak hem de saç derisindeki sebum dengesini bozmayacak seçimler yapmak son derece önemli. Saç telleri beslenebilmek için saç derisi tarafından doğal olarak üretilen sebuma ihtiyaç duyuyor. Ancak saç diplerinde biriken yağ, terlemeyle vücuttan atılan toksinler ya da bulunduğumuz ortamdaki sigara dumanı gibi çevresel kirleticileri muhafaza ettiği için, çoğu zaman günlük olarak temizlenmesi gerekebiliyor. Saçları yıkarken kullanılan şampuanlar her ne kadar saç diplerinde biriken fazla sebumu ve kirleticileri uzaklaştırmada başarılı olsa da, sülfat ve paraben gibi ağır kimyasallar içerdikleri için saç tellerini ve saç derisini kurutarak saçın kırılmasına ve cansızlaşmasına neden olabiliyorlar. Uzun vadede saç tellerinizin ve saç derisinin sağlığını korumak için şampuan seçiminde sülfatsız, parabensiz ve SLS’siz şampuan seçimleri yapmanız son derece önemli.

Saç tipiniz yağlı da olsa kuru da olsa, sebum dengesinin korunabilmesi ve saç tellerinin yeterli miktarda beslenebilmesi için mümkün olabildiğince az şampuan ve bakım ürünü kullanabilir; saç diplerinde biriken yağları boylara ve uçlara taşımanıza yardımcı olacak, sık ve ince kıllı bir fırçayla her gün fırçalayabilirsiniz.

Özellikle kuruluğu gidermek için çoğumuz zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı ya da argan yağı gibi mineral yağlarla maske yapma eğiliminde olabiliyoruz. Ancak mineral yağlar saçtan çok zor arındığı için daha fazla şampuan kullanmanızı gerektirecek ve daha fazla şampuan kullanmak saçınızı daha fazla kurutacaktır. Dolayısıyla bakım için mineral yağlar yerine yağ içermeyen ve kolay arınan bakım serumlarını tercih edebilirsiniz.

Saç spreyi, saç kremi, saç serumu gibi durulanmayan bakım ürünlerini çok sık kullanmanız gerekiyorsa, saçınızı daha sık yıkayabilirsiniz. Ancak ideal olarak haftada maksimum 3 gün şampuanla, geri kalan günlerde duru suyla yıkayarak saçınızı sebum dengesini bozmadan temizlemeye dikkat etmelisiniz. Son olarak, saç derisindeki ve saç tellerindeki gözeneklerin açılmaması ve nem kaybı yaşanmaması için saçlarınızı sıcak değil, ılık ya da soğuk suyla yıkamalısınız.

2. Adım: Saç maskesi ve saç kremi ile bakım

Saç tellerini dışarıdan beslemeye yardımcı olan saç maskesi ve saç kremi gibi durulanma gerektiren ürünlerle bakım yapmak, saçınızı nasıl ve ne sıklıkta temizlediğinize ya da hangi saç tipine sahip olduğunuza bağlı olmaksızın, atlamamanız gereken adımlardan biri. Seçtiğiniz saç bakım ürününde dikkat etmeniz gereken en önemli noktaysa kuruluk, aşırı yağlanma, koparak dökülme, kırılma gibi spesifik sorunlarınıza çözüm getirebilmesi. Dolayısıyla saç bakım ürünü seçerken saç derinizin yağlı ya da kuru olmasından çok, saçlarınızın boy ve uçlarının ihtiyaç duyduğu desteği göz önünde bulundurmalısınızç

Örneğin, çok kuru saçlarınız varsa saçlarınızdaki gözeneklere nem hapsedebilecek özellikteki ürünlere, hasar görmüş ve kırılmış saçlarınız varsa biotin, kolajen, keratin gibi proteinler içeren maske ve saç kremlerine yönelebilirsiniz.  

3. Adım: Tarama ve fırçalama

Günlük saç bakım rutininin olmazsa olmazlarından biri de saçları doğru şekilde taramak ve dolaşıklıkları saça zarar vermeden açmak. Özellikle ince saç tellerine sahip olanların adeta kabusu olan dolaşıklık açma konusunda en çok tartışılan konulardan biri saçın ıslak mı yoksa kuru mu taranması gerektiği. Spesifik olarak dalgalı ve kıvırcık saçlı kişilerin kırılmayı en aza indirmek için saçlarını ıslakken taraması önerilirken, düz saçlarda tam tersine, saçın kuru olarak taranması tavsiye ediliyor.

Saç tipiniz ne olursa olsun, dolaşıklık açma işlemine uçlardan başlayıp köklere doğru düğümleri açarak ilerlemeniz gerekiyor. Saçlarınızı köklerden uca doğru açmaya çalıştığınızda, alt kısımlardaki düğümlenmeleri açılamayacak kadar sıkıştıracağınız için saçlarınızın kırılma ve zarar görme olasılığı çok daha yüksek. Saç tipinize ve tercihinize göre bu aşamada fırça, tarak ve hatta parmaklarınızı kullanabilirsiniz. Tarak seçiminde büyük dişli ve seyrek aralıklı, fırça seçimindeyse dolaşıklık açmak üzere tasarlanmış, yumuşak kıllı bir fırça tercih edebilirsiniz.

4. Adım: Nemlendirme

Saçı doğru şekilde nemlendirmek, bakım kolaylığından saç şekillendirmeye kadar neredeyse tüm aşamaları etkileyecek bir adım. Doğru nemlendirici ürünü seçmenin en önemli püf noktası, saç yüzeyinden ve derisinden kolayca arınabilen, ancak gözeneklere hapsolabilecek kadar da küçük moleküllü ürünler tercih etmek.

Skualen yağı ve jojoba yağıSkualen yağı ve  gibi küçük moleküllü ve saçtan kolay arınan yağlar ile bu yağları içeren serumları kullanabilirsiniz. Saçlarınızı ağırlaştırmamak ve sertleşip kırılmalarını önlemek içinse büyük moleküllü zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı ve argan yağı gibi yağlardan uzak durmalısınız.

5. Adım: Şekillendirme

Saçlarınızın nasıl göründüğü sizin için çok önemli olmasa bile, en azından saçlarınızı taramanız, fırçalamanız ya da dolaşıklıkları gidermeniz bile saçınızın şeklinin düzgün görünmesi için gerekli olan adımlar. Ancak kabaran ve elektriklenen ya da belirgin bir şekli olmayan dalgalı saçlar için şekillendirme de günlük saç bakım rutininin ayrılmaz bir parçası.

Örgü, topuz, at kuyruğu gibi saç modellerini sık kullanıyorsanız, sabitleyici bir ürün kullanma ihtiyacı duyuyor olabilirsiniz. Saç şekillendirici ürünlerde dikkat etmeniz gereken en önemli nokta mümkün olabildiğince doğal içerikli ve alkolsüz (alkol saçı ve saç derisini kurutur) ürünler tercih etmek olmalı. Saç düzleştiricisi, saç maşası, hatta saç kurutma makinesi gibi ısıyla şekillendirme sağlayan araçları mümkün olabildiğince az ve düşük ısılarda kullanmaya çalışmalısınız.

Bonus: Saçları güçlendiren besinler

Söz konusu saçları güçlendirmek, kuruluğu gidermek ya da kırılmaları önlemek gibi hedefler olduğunda çoğumuz ilk olarak uygun saç bakım ürünlerini bularak saçımızı dıştan destekleyecek yöntemlerin arayışına giriyor, beslenmenin ne kadar önemli bir faktör olduğunu gözden kaçırabiliyoruz.

Saç tellerinin yapısı, vücudumuzun büyük çoğunluğunda bulunan temel bir protein olan keratinden oluşuyor. Bu nedenle beslenmenizde yeterince protein aldığınızdan ve nemini koruyabilmesi için önerilen miktarda su tükettiğinizden emin olmanız gerekiyor. Sağlıklı saçlara sahip olmak için keratin üretiminde kullanılan aminoasitlerce zengin yumurta, folikül sağlığını destekleyen antioksidanlarca zengin mevsim meyveleri, keratin için yapı taşları içeren bitkisel protein kaynakları, saç derisi sağlığını destekleyen C vitaminince zengin turunçgiller ve keratin sentezinde kullanılan biotin & B vitamini içeren tatlı patates, brokoli ve ıspanak gibi sebzeler, saçınızı içten beslemek için beslenme düzeninizde mutlaka yer vermeniz gereken temel besinler arasında.

Hepimizin saç tipi, saçının ihtiyaçları ve beklentileri farklı olsa da, sağlıkla uzayan ve parlak görünen saçlar için öncelik vermemiz gereken birkaç temel adım bulunuyor. Saçınızı ve saç derinizi uygun şekilde temizlemenin ve bakım yapmanın yanı sıra, içten de beslemeye dikkat etmeniz gerekiyor. Şekillendirmek için ısıl ve kimyasal işlemler uygulamaktansa bigudi ve örgü gibi ısısız şekillendirme yöntemlerini kullanarak, kırıklarınızı düzenli olarak aldırarak ve mümkün olabildiğince doğal ürünler kullanarak daha sağlıklı saçlara kavuşabilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Doğru bakımı uygulayarak saçlarınızı kışın yıpratıcı etkilerinden koruyun

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale