X

Saç bakım rutini oluşturma rehberi: Tüm saç tiplerine uygun saç bakım önerileri

Ahenkle dans eden, dolgun, parlak ve sağlıklı görünen saçlara sahip olmak hepimizin hayali. Ancak söz konusu saç bakımı olduğunda bir yandan kendi saç tipimiz için en uygun bakım ürünlerini bulmak, bir yandan mevsimsel değişimlere göre saçımızın ihtiyaçlarına cevap vermek ve günlük hayatın koşuşturmacası içinde sağlıklı bir saç bakım rutini oluşturmak çoğumuz için oldukça zor.

Çoğumuzun saç bakım rutini yalnızca saçlarımızı temiz tutmak, saç tipimize uygun bir şampuan ve saç kremi kullanmakla sınırlıyken; denkleme eklenmesi gereken biyolojik ve kimyasal faktörleri çoğu zaman gözden kaçırabiliyoruz. Oysa ki beslenmeden saç yıkama sıklığına, kullanılan saç bakım ürünlerinin içeriğinden saçımızı nasıl ve neyle taradığımıza kadar pek çok faktör, saçlarımızın sağlıklı ve bakımlı görünmesi üzerinde önemli bir etkiye sahip.

Saç tipi, saçın nem oranını belirleyen gözeneklilik seviyesi, ne kadar kuru ya da yıpranmış olduğu, ne sıklıkta ısıl ya da kimyasal işlem gördüğü, genelde toplu mu dağınık mı bırakıldığı, saç tellerinin kalınlığı ve kıvırcık ya da düz olması gibi onlarca faktör; nasıl bir saç bakım rutini oluşturmanız gerektiğiyle ilgili önemli ipuçları taşıyor. Saç bakım rutininde izlenmesi gereken adımlar ve ürün seçiminden uygulamaya dikkat edilmesi gerekenler için yazımızı okumaya devam edin.

Her adımda kullanabileceğiniz, önerilen özelliklerdeki saç bakım ürünlerini incelemek için yazı içindeki linklere tıklayabilirsiniz. 

Saç bakım rutini oluşturmak ve sürdürmek neden önemli?

Saç bakım rutini denildiğine çoğumuzun aklına saçı her gün şampuanlayarak yıkamak gelse de, doğru saç bakımı ‘yıkamanın’ ya da ‘saç kremi kullanmanın’ da ötesinde pek çok farklı uygulamayı, saçın ihtiyaçlarına en uygun şekilde kullanabilmeyi gerektiriyor. Günlük saç bakım rutini oluştururken saç tipinizi, çözümlemeye çalıştığınız belirli problemleri (kırılma, aşırı yağlanma gibi) ve bu rutine ne kadar zaman ayırabileceğinizi göz önünde bulundurmanız gerekiyor.

Örneğin, yatmadan önce saçınızı örmek ya da yüksek topuz yapmak, saçınızın şeklinin bozulmadan korunmasını ve sabah evden çıkmadan önce saçlarınıza daha az zaman harcamanızı sağlayabiliyor. Ya da saçlarınızın koparak dökülmesinden şikayetçiyseniz, kurularken mikrofiber bir havlu kullanmak, saten bir yastık kılıfının üstünde uyumak gibi küçük püf noktaları saçınızın daha az zarar görmesine yardımcı olabiliyor. Bu ve benzeri dikkat edilmesi gereken noktalar, çoğumuzun gözden kaçırdığı ancak saç sağlığının korunması için son derece önemli olan uygulamalar. Dolayısıyla günlük saç bakım rutininizde sadece saç serumları, besleyici yağlar ve özel şampuanlar kullanmaya değil, gün içinde saçınıza nasıl davrandığınıza ve ne kadar özenle koruduğunuza dikkat etmeniz de gerekiyor.

Tüm saç tipleri için saç bakım rutini oluşturma rehberi

Kullandığınız ürünlerden saç tipinize, saç tellerinizin yapısının ne kadar gözenekli olduğundan yaşadığınız problemin türüne göre değişiklik gösterecek olsa da, herkesin saç bakım rutininde dikkat etmesi ve izlemesi gereken birkaç temel adım bulunuyor.

1. Adım: Temizlik

Saç temizliği söz konusu olduğunda hem saçların boy ve uçlarını kurutmayacak hem de saç derisindeki sebum dengesini bozmayacak seçimler yapmak son derece önemli. Saç telleri beslenebilmek için saç derisi tarafından doğal olarak üretilen sebuma ihtiyaç duyuyor. Ancak saç diplerinde biriken yağ, terlemeyle vücuttan atılan toksinler ya da bulunduğumuz ortamdaki sigara dumanı gibi çevresel kirleticileri muhafaza ettiği için, çoğu zaman günlük olarak temizlenmesi gerekebiliyor. Saçları yıkarken kullanılan şampuanlar her ne kadar saç diplerinde biriken fazla sebumu ve kirleticileri uzaklaştırmada başarılı olsa da, sülfat ve paraben gibi ağır kimyasallar içerdikleri için saç tellerini ve saç derisini kurutarak saçın kırılmasına ve cansızlaşmasına neden olabiliyorlar. Uzun vadede saç tellerinizin ve saç derisinin sağlığını korumak için şampuan seçiminde sülfatsız, parabensiz ve SLS’siz şampuan seçimleri yapmanız son derece önemli.

Saç tipiniz yağlı da olsa kuru da olsa, sebum dengesinin korunabilmesi ve saç tellerinin yeterli miktarda beslenebilmesi için mümkün olabildiğince az şampuan ve bakım ürünü kullanabilir; saç diplerinde biriken yağları boylara ve uçlara taşımanıza yardımcı olacak, sık ve ince kıllı bir fırçayla her gün fırçalayabilirsiniz.

Özellikle kuruluğu gidermek için çoğumuz zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı ya da argan yağı gibi mineral yağlarla maske yapma eğiliminde olabiliyoruz. Ancak mineral yağlar saçtan çok zor arındığı için daha fazla şampuan kullanmanızı gerektirecek ve daha fazla şampuan kullanmak saçınızı daha fazla kurutacaktır. Dolayısıyla bakım için mineral yağlar yerine yağ içermeyen ve kolay arınan bakım serumlarını tercih edebilirsiniz.

Saç spreyi, saç kremi, saç serumu gibi durulanmayan bakım ürünlerini çok sık kullanmanız gerekiyorsa, saçınızı daha sık yıkayabilirsiniz. Ancak ideal olarak haftada maksimum 3 gün şampuanla, geri kalan günlerde duru suyla yıkayarak saçınızı sebum dengesini bozmadan temizlemeye dikkat etmelisiniz. Son olarak, saç derisindeki ve saç tellerindeki gözeneklerin açılmaması ve nem kaybı yaşanmaması için saçlarınızı sıcak değil, ılık ya da soğuk suyla yıkamalısınız.

2. Adım: Saç maskesi ve saç kremi ile bakım

Saç tellerini dışarıdan beslemeye yardımcı olan saç maskesi ve saç kremi gibi durulanma gerektiren ürünlerle bakım yapmak, saçınızı nasıl ve ne sıklıkta temizlediğinize ya da hangi saç tipine sahip olduğunuza bağlı olmaksızın, atlamamanız gereken adımlardan biri. Seçtiğiniz saç bakım ürününde dikkat etmeniz gereken en önemli noktaysa kuruluk, aşırı yağlanma, koparak dökülme, kırılma gibi spesifik sorunlarınıza çözüm getirebilmesi. Dolayısıyla saç bakım ürünü seçerken saç derinizin yağlı ya da kuru olmasından çok, saçlarınızın boy ve uçlarının ihtiyaç duyduğu desteği göz önünde bulundurmalısınızç

Örneğin, çok kuru saçlarınız varsa saçlarınızdaki gözeneklere nem hapsedebilecek özellikteki ürünlere, hasar görmüş ve kırılmış saçlarınız varsa biotin, kolajen, keratin gibi proteinler içeren maske ve saç kremlerine yönelebilirsiniz.  

3. Adım: Tarama ve fırçalama

Günlük saç bakım rutininin olmazsa olmazlarından biri de saçları doğru şekilde taramak ve dolaşıklıkları saça zarar vermeden açmak. Özellikle ince saç tellerine sahip olanların adeta kabusu olan dolaşıklık açma konusunda en çok tartışılan konulardan biri saçın ıslak mı yoksa kuru mu taranması gerektiği. Spesifik olarak dalgalı ve kıvırcık saçlı kişilerin kırılmayı en aza indirmek için saçlarını ıslakken taraması önerilirken, düz saçlarda tam tersine, saçın kuru olarak taranması tavsiye ediliyor.

Saç tipiniz ne olursa olsun, dolaşıklık açma işlemine uçlardan başlayıp köklere doğru düğümleri açarak ilerlemeniz gerekiyor. Saçlarınızı köklerden uca doğru açmaya çalıştığınızda, alt kısımlardaki düğümlenmeleri açılamayacak kadar sıkıştıracağınız için saçlarınızın kırılma ve zarar görme olasılığı çok daha yüksek. Saç tipinize ve tercihinize göre bu aşamada fırça, tarak ve hatta parmaklarınızı kullanabilirsiniz. Tarak seçiminde büyük dişli ve seyrek aralıklı, fırça seçimindeyse dolaşıklık açmak üzere tasarlanmış, yumuşak kıllı bir fırça tercih edebilirsiniz.

4. Adım: Nemlendirme

Saçı doğru şekilde nemlendirmek, bakım kolaylığından saç şekillendirmeye kadar neredeyse tüm aşamaları etkileyecek bir adım. Doğru nemlendirici ürünü seçmenin en önemli püf noktası, saç yüzeyinden ve derisinden kolayca arınabilen, ancak gözeneklere hapsolabilecek kadar da küçük moleküllü ürünler tercih etmek.

Skualen yağı ve jojoba yağıSkualen yağı ve  gibi küçük moleküllü ve saçtan kolay arınan yağlar ile bu yağları içeren serumları kullanabilirsiniz. Saçlarınızı ağırlaştırmamak ve sertleşip kırılmalarını önlemek içinse büyük moleküllü zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı ve argan yağı gibi yağlardan uzak durmalısınız.

5. Adım: Şekillendirme

Saçlarınızın nasıl göründüğü sizin için çok önemli olmasa bile, en azından saçlarınızı taramanız, fırçalamanız ya da dolaşıklıkları gidermeniz bile saçınızın şeklinin düzgün görünmesi için gerekli olan adımlar. Ancak kabaran ve elektriklenen ya da belirgin bir şekli olmayan dalgalı saçlar için şekillendirme de günlük saç bakım rutininin ayrılmaz bir parçası.

Örgü, topuz, at kuyruğu gibi saç modellerini sık kullanıyorsanız, sabitleyici bir ürün kullanma ihtiyacı duyuyor olabilirsiniz. Saç şekillendirici ürünlerde dikkat etmeniz gereken en önemli nokta mümkün olabildiğince doğal içerikli ve alkolsüz (alkol saçı ve saç derisini kurutur) ürünler tercih etmek olmalı. Saç düzleştiricisi, saç maşası, hatta saç kurutma makinesi gibi ısıyla şekillendirme sağlayan araçları mümkün olabildiğince az ve düşük ısılarda kullanmaya çalışmalısınız.

Bonus: Saçları güçlendiren besinler

Söz konusu saçları güçlendirmek, kuruluğu gidermek ya da kırılmaları önlemek gibi hedefler olduğunda çoğumuz ilk olarak uygun saç bakım ürünlerini bularak saçımızı dıştan destekleyecek yöntemlerin arayışına giriyor, beslenmenin ne kadar önemli bir faktör olduğunu gözden kaçırabiliyoruz.

Saç tellerinin yapısı, vücudumuzun büyük çoğunluğunda bulunan temel bir protein olan keratinden oluşuyor. Bu nedenle beslenmenizde yeterince protein aldığınızdan ve nemini koruyabilmesi için önerilen miktarda su tükettiğinizden emin olmanız gerekiyor. Sağlıklı saçlara sahip olmak için keratin üretiminde kullanılan aminoasitlerce zengin yumurta, folikül sağlığını destekleyen antioksidanlarca zengin mevsim meyveleri, keratin için yapı taşları içeren bitkisel protein kaynakları, saç derisi sağlığını destekleyen C vitaminince zengin turunçgiller ve keratin sentezinde kullanılan biotin & B vitamini içeren tatlı patates, brokoli ve ıspanak gibi sebzeler, saçınızı içten beslemek için beslenme düzeninizde mutlaka yer vermeniz gereken temel besinler arasında.

Hepimizin saç tipi, saçının ihtiyaçları ve beklentileri farklı olsa da, sağlıkla uzayan ve parlak görünen saçlar için öncelik vermemiz gereken birkaç temel adım bulunuyor. Saçınızı ve saç derinizi uygun şekilde temizlemenin ve bakım yapmanın yanı sıra, içten de beslemeye dikkat etmeniz gerekiyor. Şekillendirmek için ısıl ve kimyasal işlemler uygulamaktansa bigudi ve örgü gibi ısısız şekillendirme yöntemlerini kullanarak, kırıklarınızı düzenli olarak aldırarak ve mümkün olabildiğince doğal ürünler kullanarak daha sağlıklı saçlara kavuşabilirsiniz. 

İlginizi çekebilir: Doğru bakımı uygulayarak saçlarınızı kışın yıpratıcı etkilerinden koruyun

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 



İlgili Makale