X

Sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran şey nedir?

Geçen gün karşıma “ikigai” diye bir kelime çıktı. Japonca “iki”; yaşam, hayat anlamına gelirken, “gai”; etki, sebep, yarar anlamına geliyor. Bu iki küçük kelimenin birleşiminden ortaya “yaşama sebebi” anlamı çıkıyor.

Yaşama sebebi olarak çevirisi yapılan ikigai kelimesini Japonlar “sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran şey” diye çeviriyor. Aslında hepsi aynı yere çıkıyor; yaşam enerjimizi nerden alıyoruz?

Japonlara göre herkesin bir ikigai’si var ve onu bulması için kişinin uzun ve derin bir iç yolculuğa çıkması gerekiyor. İçe yolculuk belki sandığınızdan daha sancılı olacak ama bu derin yolculuğun sonunda bir ışık var. O ışığa ulaştığımızda varoluş sebebimizi, kim olduğumuzu veya aslında kim olmadığımızı, yani ikigai’mizi bulacağız.

Hiç sabah sizi yataktan uyandıran şeyin ne olduğunu düşündünüz mü?

Ben ikigai kelimesi ile karşılaştığım an yüzüme tokat yemiş gibi oldum. Sahi, “Sabah uyandığımda beni yataktan dışarı çıkaran şey neydi”? diye sordum kendime ve cevaplayamadım. Sonra dedim ki; “Endişelenme ve yarın sabah uyandığında bu soruyu tekrar sor kendine”. Sabah uyandım ve bu soruyu yeniden sordum ve yine cevaplayamadım. İlk önce biraz panikledim; ‘Nasıl yani, bu sorunun cevabını nasıl veremem!” diye düşündüm ve birkaç günümü ikigai ile ilgili makaleleri okuyarak geçirdim ve ikigai’yi bulmanın neden bu kadar zor olduğunu düşündüm.

Çünkü;

Ne enerjimiz ne de zamanımız var

Sabah uyandığınızda “Beni yataktan çıkaran şey nedir?’ sorusunu yanıtlayabilmek için zamana ve enerjiye ihtiyacımız var. Peki yeterli zamanımız ve enerjimiz mi yok? Aslında var, fakat biz o enerji ve zamanı farklı şeyler için kullanmayı tercih ediyoruz. Böyle derin bir soruyu yanıtlamak önceliğimiz değil.

Yorgunuz

Sabah uyandığımızda da akşam eve geldiğimizde de yorgunuz. Kendimizi bu kadar yorgun hissederken böyle derin bir soru ile uğraşmak yerine Game of Thrones’un son bölümünü izlemeyi ya da bir 10 dakika daha fazla uyumayı tercih ediyoruz.

Kontrol bizde değil

Biz ne yaparsak yapalım, kim olursak olalım ve ne kadar düşünürsek düşünelim bazı şeyler bizim elimizde değil, dolayısıyla kontrol bizde değilmiş gibi yapıyoruz.

Bekliyoruz

İkigai’mizi bulmak için her şeyin mükemmel olmasını bekliyoruz. ‘Şimdi bununla mı uğraşacağım hele bir iş değiştireyim, her şey zaten düzelir’ diyoruz ve mutluluğu gerçekleşmesini beklediğimiz o “şey”e bağlıyoruz. O “şey” bazen hiç gelmiyor ya da gelse bile başka bir “şey” çıkıyor.

Ikigai’nin dört elementi

Peki, ikigai’mizi nasıl bulacağız? Aşağıda paylaştığım şemada da göreceğiniz gibi ikigai’mizi bulma yolculuğunda bize bu dört element yol gösterecek:

Neyi seviyorum? (Tutkunuz)

Dünyanın neye ihtiyacı var? (Misyonunuz)

İyi olduğum şeyler neler? (Uğraşınız)

Neden maaş alıyorum? (Uzmanlık alanınız)

Bu dört elementin hepsinin birleştiği nokta bizim ikigai’mizi, yani sabah uyandığımızda bizi yataktan çıkaran sebebi gösteriyor.

Daha sağlıklı, daha mutlu ve daha uzun bir yaşam için kendi ikigai’nizi bulmaya hazır mısınız?

Kendim de dahil etrafımdaki birçok insan hayattaki varoluş sebebini sorguluyor; fakat bununla birlikte bu düşüncelerle başa çıkamayıp, aksiyona geçemiyor. Fakat ikigai’mizi bulmak hem kendimizi daha iyi tanımak ve bizi motive edip, harekete geçiren şeyleri keşfetmek, hem de fırsatları görüp hayatımızı dengelemeyi öğrenebilmek adına bence son derece önemli. Aslında bir diğer deyişle, varoluş hikayenizi kendiniz yaratacaksınız.

Ikigai’nizi bulma yolculuğuna çıkarken…

Öncelikle bu yolculuk sandığınız kadar kolay ve kısa olmayabilir, buna hazırlıklı olun. Ikigai’nizi bulma yolculuğunuza kendinizi huzurlu ve rahat ettiğiniz bir yerde, kalem ve kağıt yardımı ile başlayın.

Yukarıdaki şemayı istediğiniz gibi çizerek, bu dört soruyu yazın. Hangi sorudan başladığınız hiç önemli değil. İçinizden hangisinden başlamak geliyorsa o soru ile başlayın. Soruların cevaplarının muhteşem olmasına gerek yok. Hatta yanıtların bir cümle olmasına bile gerek yok. Aklınıza gelen kelimeleri yazarak bir beyin fırtınası yapın. Soruya cevap veremiyor olabilirsiniz. Sakin olun ve kendinize zaman tanıyın. Cevabı ilk bulana ödül var gibi bir durum yok, o yüzden cevaplamakta zorlandığınız sorunun üzerine yatın, zaman geçirin. Eminim an gelecek ve cevaplar kendiliğinden dökülecektir.

İlgili yazı: Hayatımızın anlamını ararken nerede kayboluyoruz?

Neyi seviyorum sorusunu sorarken; sevgiyle yaptığım şeyler neler, neye tutku duyuyorum, yaparken yüzümü gülümseten, içimi sevgiyle dolduran şey ne, beni canlı tutan şey ne?

İyi olduğum şeyler neler sorusunu sorarken; hiç denememe gerek kalmadan, sahip olduğum yetenekle yapabildiğim şeyler neler, hangi yeteneklere sahibim ya da hangi yeteneklerimi geliştirebilirim?

Dünyanın neye ihtiyacı var ve inandığım şeyler neler sorusunu sorarken; kalbimi ne kırar, dünyada tutkuyla değişmesini istediğim şeyler neler, hayatım pahasına verebileceğim şey ne?

İnsanlar bana neden değer vermeli ve maaş ödemeli sorusunu sorarken; başkalarına ne tür bir hizmet ve değer katabilirim, başkalarının ihtiyaç duyduğu ve benim mutlulukla bu ihtiyacı karşılayabileceğim ya da değiş tokuş yapabileceğim ne var sorularını sorabilirsiniz.

Cevapları öncelikle gelişigüzel yazın, şemanızı doldurmaya hazır hissettiğinizde beyin fırtınanızdan geri kalanları bu şemaya koyun. Sonuçtan memnun musunuz ya da sonuç sizi tatmin etti mi bir bakın. O her şeyin merkezindeki küçük boşluğu doldurabildiniz mi bir bakın.

Olmadı mı? Sorun yok, bu yolculuk belki de ömür boyu sürecektir.

Ikigai’niz her ne ise gözlerinizi yeni bir güne açtığınızda ve kendinize, ‘Beni yataktan çıkaran şey nedir?’ sorusunu sorduğunuzda, dudaklarınıza gülümseme getirecektir.

Şimdi geriye sorulacak tek bir soru kaldı:

Sizin ikigai’niz nedir?

Öznur Demirhan: Bu hayatta en çok heyecan duyarak yaptığım şey seyahat etmek, beni en çok motive eden şey yeni yerler görmek, olmaktan en mutluluk duyduğum yerler hava alanları, tren garları, otobüs durakları… Tek isteğim hikayemi tutkuyla ve heyecanla yaşamak, hatırımdan gitmesin diye yazmak. Ben hikayemde dünyayı keşfediyorum. Senin hikayen ne?

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale