X

Ruhsal eğitmen olarak duygularımız: Öfke

Spiritüel baypas kozmolojisinde öfke ağır bir yüktür, negatif bir yüktür, sevgiyle aydınlık içinde yaşamaktan çok ama çok uzaktır.

Spiritüel olarak ileri seviyeye ulaşmış kişilerin ifade etmeyeceği  veya açığa çıkarmayacağı bir şeydir. Açık açık öfkelenmek spiritüel olarak yanlış bir şey olarak değerlendiriliyor birçok çevrede. Hatta bazılarında öfke bir engel veya saflığı bozan şey olarak görülüyor (pek çok Budist öğretilerinde böyledir mesela). Bu görüşe göre öfke saldırganlıktan, düşmanca bir tepkiden başka bir şey değil; daha “iyi” bir hale mesela şefkate, merhamete dönüştürülmesi gerekir. Ama aslında öfke ve merhamet bir arada var olurlar; öfke katılmış merhamet zıtlıkların birleşimi değildir.

Meditasyon yapan pek çok kişi öfke dahil “hastalıklı” durumlarının bir hal çaresine bakmak için çaba harcıyor. Ama bu durumların üstünü örttüklerinin, bu durumlarını karanlığa gömdüklerinin farkında değiller.

Bastırılan duygular, biz spiritüel olduk diye yok olmaz! Doğrusunu isterseniz, daha da kötü bir hal alırlar. Bastırılan öfke hâlâ oradadır ve ne kadar mülayim bakarsak bakalım, su yüzüne çıkacaktır. Öfkelerini ifade ederken aşırıya kaçanları en yumuşak, en nazik tavrımızla yargılamak da öfkenin açığa çıkmış halidir. Bu yargılama çok yumuşak bir şekilde, kibarca veya mantıklı bir şekilde dile getirilebilir gerçeği yargılayışımızı daha az eleştirel ya da daha az utandırıcı bir şey yapmaz. Nasıl ifade edersek edelim sonuçta karşımızdakini yargılamış ve utandırmış oluruz.

  • Ardına incinmişliğimizi mükemmel bir şekilde sakladığımız cephaneden bir silaha mı dönüştürüyoruz öfkemizi ve böylelikle savunmasızlığımızı meşrulaştırıp körüklüyoruz muyuz?
  • Ya da bunun yerine onu olabildiğince şeffaf, geçirgen olarak mı tutuyoruz; uygun bir şekilde tam olarak ifade ederken bile savunmasız kalarak?
  • Öfkemizi intikam almak, ödeşmek, puan kazanmak, karşıdakini etkisiz hale getirmek veya insan gibi konuşup tartışmadan kaçmak için mi kullanıyoruz?
  • Belki partnerimizle yakınlığımızı derinleştirmek; ölmüş duyguları, canlandırmak için kullanıyoruz öfkeyi, ne dersiniz?

Öfkemizi kabul etmemek, reddetmek, kötülemek, bastırmak, hapsetmek kısaca öfkemizin hakkını yemek o kadar kolay ki. Öfkemize nefes alacağı, hayatını iyileştirici çok az çıkış noktası bırakıyoruz. Tıpkı uzun süre kafese kapatılmış bir hayvan gibi, bir çıkış fırsatı bulduğunda ya da serbest bırakıldığında azgınlaşıyor. Böylece onun yuvamızı tehdit eden bir canavar gibi hapsedilmesi gerektiği konusunda hiçbir şüphemiz kalmıyor. Çok yaygın olmamakla beraber öfkemize zafer tacı giydirmek de çok rahat yaptığımız bir şey. Ama aynı derecede zarar verici sonuçlar doğurur. Öfkesini baskılamış, engellemiş birini “öfkesinin içine girmeye” teşvik etmek, yüreklendirmek yalnızca zorunlu öfke gösterisine yol açar. Bu da içini iyileştirmek yerine onun basit (ve saldırganlığı da arttırıcı) boşaltma yöntemlerine aşırı güvenmesine sebep olacaktır.

Öfkemizin anatomisi ve tarihi ile yakınlık kurunca ve öfkemizi temiz bir biçimde -yani suçlamadan, utandırmadan ve saldırmadan- ifade edince öfkemizin hiddeti şiddeti bize ve etrafımızdakilere engel olmaz. Aksine hem bizim iyiliğimize hem başkalarının iyiliğine engel olan bütün davranışların ve bütün sorunların üzerine giderek yarar sağlamış olur.

Potansiyel bir şifa kaynağı olarak öfke

Ne var ki burada potansiyel bir şifa var: Eşitlik tersine çevrilebilir; saldırganlık, düşmanlık, nefret, husumet ve kontrol edilemeyen öfkenin hastalıklı ürünleri tekrar öfkeye dönüştürülebilir. Bu dönüşüm öfkeyi kusmakla ya da bu olumsuz durumların enerjisini uyuşturmakla gerçekleşmez. Öfkeyle ilgili bize baskı yapan, bizi büzen yargılarımızdan kendimizi özgürleştirerek gerçekleşir. Böylece öfkenin aşırı yoğunluğu serbest hareket edebilir ve şefkat dolu, sevgi dolu uyanmış bir odaklanma ile bir arada var olabilir. Bu anlamda, dünyanın daha az değil, daha çok öfkeye ihtiyacı var -özellikle sadece içgüdüsel olan değil aynı zamanda yürekten gelen öfkeye.

Öfke, düzen ve değişim

Yıkıcı ve saldırganlaştıran öfke de dahil  bütün düzensizlikler kalpte başlar ve kalpte düzene girmektedir. Bilinmelidir ki, cahil yürek, insandaki ikiliği olumsuz yönde büyütmektedir. İkiliği aşmayan cahil yürek de sürekli çelişkilerden ve çatışmalardan beslenir. Dolayısıyla, düzensiz döngünün düzene girmesi, kalbin ikiliği bertaraf etmesine ve barışıklığı simgeleyen tekliğe kavuşmasına bağlıdır. Yüreğin (veya ruhun) temizliği ihmal edildiğinde, kalp kararır ve katılaşır. Katılaşmış bir yürek üzerine düzen/disiplin/değişim ve gelişim inşa etmek, kayaya tohum ekmeye benzer. Tohumun yeşermesi ve yetişebilmesi için nasıl verimli toprağa ihtiyaç duyuluyorsa, düzensiz döngüyü düzene sokmak ve gelişim için de kararmamış, katılaşmamış bir yüreğe; bu bağlamda katkı sunan girişimlere, çabalara, kültürel etkileşimlere çok ihtiyaç vardır.

Ruhlar ve yürekler, bu farkındalıkla ilahi enerjiye bağlı ve uyumlu kalırsa, vicdanı ve ahlakı önceleyen merhamet ve şefkat duygusu ile aktive olursa, düzensizliğin ve dikkatsiz suratın neden olduğu ikiliğin etkisi azalır. Sağduyu ve temkinlilik canlanır. Böylece düzensizlik, düzene girerken, bütüncül bakış/bilinç/yaklaşım devreye girer.

Duygusal plandaki anlamlar ve bilgiler küçük, değerler oksijensiz ise, insanın iç dengesi sarsılır. Anlamlandırma yeteneği bozulur. Değerlendirme sistemi bulanıklaşır. Bakış açısı kirlenir. Madalyonunun sadece bir tarafı görülür. İnsandaki içsel ikilik de bu şekilde daha çok negatife kayar, güç kazanır.

Duygusal plandaki içsel odalar hakikatin bilgileriyle havalandırılırsa, yeni anlamlarıyla ışıklandırılırsa, durum değişir.

Farkındalık ve büyüme gelişir. İnsana kattığı yeni bir disiplin ile bu farkındalık ve büyüme, bahse konu düzensizliğin nedenlerini terbiye etmeye başlar. Denge yoluna girilir. Çünkü anlama kapasitesi genişledikçe, farkındalık büyüdükçe, iç görü de o oranda büyür. Özgürlük ve özgünlük yaşam bulur. Özdenetim ruhu güçlenir. İlahi özden gelen hakikat ışığı berraklaşır. Ruhun ışığını kaplayan egosal çamurlar dağılır. Ve böylece insan nefes alır, düzenin disiplinine sarılır. Bu sayede güncel çelişki ve zıtlıklarda yaşayan hakikat yakalanarak ve deneyimlenerek ruhsal döngü, düzen yoluna girer. İşte o yol, yaşam yoludur. O yol, içsel huzur ve istikrar yoludur.

Kaynaklar:

İlginizi çekebilir: Kendine liderliğe giden yol 2: Öz yeterlilik

Işıl Çetinkaya: Anka Koçluk Okulundan temel koçluk eğitimlerini tamamladıktan sonra Amerika University of Northwest "Yönetici Koçluğu ve Mentörlük" yüksek lisans programı "Transaksiyonel Analiz", "Gestalt Psikoloji", "Bilişsel ve Pozitif Psikoloji", "Sistemik Takım Koçluğu", "Fasilitasyon" alanlarında eğitim görmektedir. Ayrıca Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung koçluk ekolüne bağlı Jungian Coaching School’dan eğitimler almıştır. Yalnızca Hedeflerinize ulaşmak değil, gerçek öz benliğiniz ile temas kurup yaşamınızda kalıcı ve sürdürülebilir değişiklikler yapmalarına yardımcı olan Jung Teorisi, Doğu Maneviyatı ve Sosyal Sinirbilime dayalı bir koçluk modelini uyguluyorum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale