X

Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 3 – Başarı odaklı

Enneagram ile kendini tanıma yolculuğunun bu ayki misafiri Başak Kablan.

Başak’ın kendini, kişisel gelişim yolculuğunu, izlediklerini, gördüklerini, yaptıklarını-yapamadıklarını anlattığı bir YouTube kanalı var. Yani popüler tabir ile kendisi bir YouTuber. Kanalını açalı çok uzun zaman olmamasına rağmen 300’e yakın video var. Ben bu yazıyı yazarken sayının kaça çıkacağını Allah bilir. 

9 farklı mizaçtan bahseden Enneagram Mizaç Modeline göre Başak Tip-3 (Başarı Odaklı). YouTube kanalının ana sayfasında ise “Bu bir başarı hikayesi değil, başaramama hikayesi. Ben hiçbir zaman başarılı bir insan olmadım. O yüzden bu kanalda hiçbir zaman başarının, istikrarın, mükemmelliğin hikayesini göremeyeceksin” diye başlayan bir video var.

Kanaldaki videoları izlediğinizde kendinize yakın bulacağınızı düşünüyorum. Eğitim, iş hayatı/işsizlik, hayatın anlamı, ilişkiler, idealler, toplumun hayata etkileri gibi hepimizin yakından tanıdığı konuları kendi bakış açısı ile gündeme getiriyor. Bununla birlikte seyahatlerini, okuduğu kitapları, izlediği filmleri ve belgeselleri de paylaşıyor. Yani Başak’ı dinlediğinizde bir marka lansmanına gitmiyor, kusursuz kurgulanmış bir video seyretmiyorsunuz. İşte tam da bu sebeple bu yazı dizisinde Başak’ın da olmasını çok istedim. Etrafımızda samimiyetten ödün vermeyen, kendini tanımaya niyet etmiş ve bu anlamda elini taşın altına koymaktan çekinmeyen  insanların olması çok önemli. Umuyorum bu yazı da diğer röportajlar gibi hayatınıza bir renk daha katmaya vesile olur.

Etrafımızda samimiyetten ödün vermeyen, kendini tanımaya niyet etmiş ve bu anlamda elini taşın altına koymaktan çekinmeyen  insanların olması çok önemli.

Bu arada eğer bu satırları okurken içinizden “aman canım YouTuber olmakta ne var gibi?” bir düşünce geçiyorsa sizi önce bir konu belirleyip kamera karşısına geçip anlatmaya, sonrasında videoyu düzenlemeye davet ediyorum. O halde, önce Başarı Odaklı Tip 3’ü önceki yazılardan alıntılayarak hatırlayıp sonrasında Başak’ı dinleyelim. Keyifli okumalar.

Tip 3-Başarı Odaklı

Yaptıkları işlerin başkaları tarafından fark edilmesi ve etki yaratması 3’ler için önemlidir. Sonuç odaklı olduklarından meselelere olan yaklaşımları pratik ve iş bitiricidir. Hedef belirlemek ve rekabet içinde olmak motivasyonlarını canlı tutar. Çevrelerinde iş kolik olmalarıyla nam salmışlardır. Fakat kendisine sorsanız bunun iş koliklik değil “yaşamın kendisi” olduğunu söylerler. Zorluklar karşısında hem kendilerini hem de çevresindekileri motive ederler. Hızlı ve verimli iş üretilmesi gereken ortamlara kolay uyum sağlarlar. Temkinli hareket edip yavaşlamaktansa, hızlı ilerleyip problem çıktığı zaman çözüme odaklanmayı tercih ederler. Bu sebeple detaylara dikkat edilmesi ve risk analizi yapılması gereken işlerde zorlanabilirler.

Kendini güvende hissettiğinde: Hızla harekete geçmek yerine ön hazırlık yaparak daha emin adımlarla ilerlemek isterler. Problemleri tespit edip, tedbir almaya odaklanırlar. Sorumluluğu da başarıyı da tek başına üstlenme eğiliminde olmalarına rağmen, güven ortamında takım çalışmasına ve işbirliğine daha açık olabilirler. Sadece işi gündeme almak yerine aile- arkadaş- iş dengesini kurmaya çalışırlar. Duygularını görmezden gelmek yerine, onlarla yüzleşebilirler.

Kendini streste hissettiğinde: Problemle yüzleşmek ve çözüm bulmaya çalışmak yerine erteleyip, başka işlerle oyalanabilir ve ya problemi görmezden gelebilirler. Harekete geçmek yerine ertelemeye meyilli olabilirler. Konsantrasyonları bozulduğu için küçük detaylarda kaybolabilirler. Rekabet ortamında hırslanabilirler.

Aslında ilk soruyu sormaya çekiniyorum çünkü bununla ilgili “Beni tanımayın kendinizi tanıyın” isimli bir video var kanalında. Ama yine de gelin sorularımızı kendisine yöneltelim.

Biraz kendini anlatabilir misin bize? Nasıl birisin, bu zamana kadar neler yaptın/yapıyorsun?

Böyle havalı cümleler kuruyorum ama YouTube kanalımda da sadece kendimi anlatıyorum, ki ben kendini anlatmanın çok ayıp görüldüğü bir ailede büyüdüm. Yani orada bir çelişki var aslına bakarsan. Kanal demişken, şu an YouTuber’ım. Ondan öncesinde de çok farklı şeyler oldum. Klasik bir kendini arayan genç hikayesi aslında. Sonunda bulduğumu düşünüyorum. Yani YouTube’da kendimi, hayatımı, başarılarımı, başarısızlıklarımı anlatarak geçirdiğim bir hayat şu an için bana yetiyor.

Başarı odaklı kişiler hızla harekete geçmek yerine ön hazırlık yaparak daha emin adımlarla ilerlemek isterler.
Hosteslik, garsonluk gibi pek çoğumuzun “ben de hayatımın bir döneminde bunu yapmak istiyorum” dediği işleri yaptın. Bunlarla ilgili videolar var kanalında. Benim merak ettiğim ise senin bu işleri yapmak için adım atarken motivasyonun neydi?

Aynen senin dediğin gibi herkes hayatında garsonluk ya da hosteslik yapmak ister. Böyle bir fantezi var zihinlerde. Garsonluk veya hosteslik yaparken zengin olan, meşhur olan insan hikayeleri çok dinlediğimiz için olabilir. Ben üniversitedeyken de denemiştim garsonluğu ama toplamda 10 saat dayanabildim. “Bir gün yapacağım bu işi” dedim, demek ki doğru zaman değil. O gün geldiğinde de, gittim yaptım ve inan bana bir efsaneydim, çok severek yaptım. Ben bir şeye hazır hissettiğimde gidip onu yapıyorum. Ama hazır hissetmem zaman alıyor. Bir nevi ben hayattan istiyorum o da doğru zaman ve doğru mekanda bana veriyor. Kadercilik olarak algılama bunu, daha farklı bir şey. Mesela garsonluk yaptığım mekan, patronlarım harika insanlardı. Doğru yerdeydim.

Hayal etmekle adım atmak arasında fark var. Sen gerçeğe dönüştürme adımlarını atarken neler için kaygılandın, neler seni motive etti?

Emin olmadan hiçbir şeye başlamıyorum. Emin olmak derken duygusal olarak hazır olmaktan bahsediyorum. Küçüklüğümden beri böyle bu. Oturup eksilerini, artılarını düşünüyorum. Alacağım tepkileri ve bu tepkilerin ne kadar umurumda olduğunu tartıp öyle karar veriyorum. Bu biraz da mizaç galiba. Çok kararlıyım, bu karar kötü bir karar olsa da bırakmıyorum. Bir de tabii çabuk aksiyon alıyorum. Bir şey beynimde bekledikçe beni rahatsız ediyor. Aklına düştüyse yap, iyi veya kötü ne olacaksa görürüz, diyorum. “Koca olsun ama bu gece olsun” diye bir laf vardır ya öyleyim. Beni bilinmezlik de çok motive ediyor. Kim bilir başıma neler gelecek? Kim bilir üç ay sonra nasıl bir insan olacağım. Bunlar çok heyecan verici durumlar benim için?

YouTube kanalın için istikrarlı ve hatırı sayılır bir içerik üretimi yapıyorsun. Kanalı açma fikri nasıl oluştu?

Böyle bilirsin ya hep, herkes seni tanımalı, herkes seni bilmeli, ama nasıl yapacağını bilemezsin. Nedir senin alametifarikan?” sorusuna cevap veremezsin… İşte ben o sorunun cevabını YouTube’da buldum. Bir şey olmam gerekmiyordu. Bir kalıba, kurala da uymam gerekmiyordu. Sadece kendim olduğum bir ortamdı. Bunu anlamam zaman aldı tabii. Başka bir sosyal medya projemi gerçekleştirmekte zorlanırken “bir de YouTube’a video koyalım” dedim. İlk kamera karşısına da o zaman geçtim. “İşte budur” dedim. Şimdi bağımlısı oldum. Vaktim çoğunu kamera karşısında geçiriyorum.

Video içeriklerinin belli bir konsepti var mı? Hangi konularda içerik üretiyorsun?

Aslında hem var, hem yok. YouTube’a sorsan onlara göre de bir konseptim yok. Kendi hikayemi anlatıyorum ama kitaplar, filmler, diziler, insanlar üzerinden anlatıyorum. Sırtımı onlara yaslıyorum da diyebiliriz. Videolarım için kişisel gelişim videoları diyorlar ama ben çok iddialı bir tanımlama olduğunu düşünüyorum. Bir de ben hızı sevdiğim için bir bilgiye ulaştım diyelim, hemen videosunu çekiyor, hemen paylaşıyorum. “Dur biraz dinlensin, bu benim konseptime uyar mı uymaz mı?” diye düşünmüyorum. İzledim bir belgesel diyelim, etkilendim, hemen metnini yazıyorum, ertesi gün çekiyorum.

YouTube kanalın için harekete geçtiğin ilk zamanların zorluğundan bahsediyorsun zaman zaman. Ne gibi zorluklarla karşılaştın ve o zorluklara rağmen devam etmeni sağlayan motivasyonun neydi?

YouTube’a video çekiyorsun, amacım ne, herkes beni görsün, herkes beni bilsin. Ben YouTube için popüler eğlence, makyaj videoları çekmesem de hiçbir zaman popüler kavramının kötü olduğunu düşünmedim. Kitleler büyük olmalıydı, seslendiğim kitle büyük olmalıydı ki daha da anlam kazansın. Ama o ilk zamanlarda olmadı işte, izlenmedi. Benim gibi hızlı sonuç almayı bekleyen, sonuç odaklı birinin çektiği acıları düşün, tabir-i caizse kafayı yiyordum. Neden yani, neden izlenmiyor? İşte hız burada ayak bağı oldu bana. Hayatın da benim hızıma yetişmesini istedim, o da “hadi oradan” dedi. Motivasyonum ise; dedim ki, “Başak bugün bu işi bıraksan yapacak daha iyi bir şeyin var mı, bundan iyisini bulabilir misin?” Yok. O zaman devam et.

YouTuber olmanın zorlukları neler ve sen bu süreçte hangi kişilik özelliklerini törpülemek durumunda kaldın?

Kesinlikle sabretmeyi öğrendim. Denemenin ve yanılmanın ne kadar değerli olduğunu gördüm. Tek seferde olmuyormuş ya da olmayabiliyormuş. Ben rekabeti de seven biriyim. Aslında çok havalı bir davranış şekli değil. Ama itiraf edeyim rakiplerimin fazlaca moralimi bozduğu olmuştu. O zaman bir karar aldım ve YouTube videoları izlememeye karar verdim. İlhamı da zaten orada bulmuyordum, o zaman oralarda takılmanın anlamı yoktu.

Peki hangi kişilik özelliklerin yaptığın işi sürdürmeni kolaylaştırdı?

Hırslı olmam YouTube’da çok işime yaradı, biraz da yıprattı. Popüleri takip etmek de işimi kolaylaştırdı çünkü izleyicinin artık neden bıkmış olduğunu, neyi sevmediğini, ne beklediğini de anlamış oldum. Bir de tabii bunca zamandır bastırdığım görünür olma, herkes beni görsün isteğim sonunda hayat bulmuştu.

 “Aşk, ilişkiler ve biraz fazlası” isimli videoda eşin Levent senin hırslı olduğundan bahsediyor, sen de onaylıyorsun. Biraz açabilir misin, kendinde gördüğün hırs nasıl bir şey?

Aslında küçüklüğümden beri böyleydim. En iyisini yapmak için uğraşıyorsun bu hem güzel, hem yıpratıcı. Biraz önce bahsettiğim bu işe ilk başladığım zor dönem var ya, Levent’i de çok zorladığım bir dönemdi. Videoyu çek, yükle, başında bekle, olmadı, o zaman başka fikir başka video, yine olmadı… Böyle bir beş ay düşün. Şimdi biraz daha kontrol etmeye çalışıyorum. Ama kolay değil. Ehlileştirmem lazım.

Sabırsızlığını kendi başına yaşamayıp seninle birlikte çalışanlardan da aynı hız ve enerjiyi bekliyorsun yani?

Kesinlikle evet. O yüzden birçok işimi kendim hallediyorum. Bu doğru bir çözüm olmayabilir belki ama kendimce çözümü böyle buldum. Mesela videoların montajını yapmayı böyle öğrendim. Öncesinde Levent montajını yapıyordu. Ve ben artık onu beklemekten sıkılmıştım. Hep bir şekilde bir aksilik çıkıyordu. Biraz da işlerin kontrolünün ben de olmasını seviyorum galiba. Ben de oturdum öğrendim montaj yapmayı, şimdi kafam rahat. Bu yürürken, yemek yerken bile böyle. Neyse ki Levent de hızlı yürüyor.

Son olarak, başarıyı yakalamayı önemseyen biri olarak kendini başarısız hissettiğinde motivasyonun düşüyor mu? Başarı ve başarısızlık senin için ne anlam ifade ediyor?

Bir işe belli beklentiler içerisinde emek veririm aslında herkes gibi. İş ortaya çıktıktan sonra beklediklerimi göremezsem bu benim için başarısızlıktır. Oturup önce bir üzülüyorum, yıkılıyorum tabi, sonra toparlıyorum kendimi. Bir yarım saat falan sürüyor tabi çok uzun değil. Sonra nerede hata yaptığıma bakıyorum. Ortada bir hata da olmayabilir tabi ama yaptığım doğruları, yanlışları görmem lazım. Çünkü benim emeğim dışında birçok değişken var, bunu öğrendim artık. Sen en güzel, en kaliteli gömleği üretiyorsun diye insanlar onu almak zorunda değil, bunun farkındayım. Ondan sonra tekrar başlıyorum çalışmaya. Çok sıkılgan ve hızlı bir insan olduğum için duygu değişimleri de hızla geçiyor hayatımdan. Motivasyon düşüklüğünden de sıkılıyorum yani, üzül üzül nereye kadar. Mesela bir videoyu hazırlama, çekme ve montajlama sürecim o kadar heyecanlı ki, sonra yüklüyorum, yayınlıyorum bir iki saat tatmin olmuş hissediyorum ardından tekrar diğer videonun telaşı başlıyor.

Başak Kablan’ı YouTube kanalından takip edebilir, Enneagram hakkındaki diğer yazılarıma ve röportajlara buradan ulaşabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Röportaj: Enneagram ile kendini tanımak: Tip 7 – Maceracı

Psikolog Zeynep Ozgen: Gözlemlemek mesleğimin, deneyimlemek mizacımın yapı taşı. Hazır zihnim çalışır, dilim iki kelimeyi bir araya getirir, ellerim yazarken, öğrenebildiğim kadar öğrenmek; anlatabildiğim kadar anlatmak istiyorum.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale