X

Reebok CrossFit Games yolunda bir atlet: Utku Tuncer

Bir süredir yazılarımda antrenman sisteminin mantığından yarışmalarına, nerelerde yapıldığından bu işi hayat tarzı olarak benimseyenlere, yararlarından yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiğine kadar olabildiğince geniş bir yelpazede CrossFit’i tanıtmaya, tanıtırken kendim de bilgimi derinleştirmeye çalıştım. Bu sefer biraz daha spesifik olup, ‘CrossFit Regionals’, yani bölgesel yarışmalarda Türkiye’yi ilk defa temsil eden iki sporcudan biri olan Utku Tuncer’den profesyonel bir CrossFit atleti olmanın iç yüzüne dair deneyimlerini paylaşmanın zamanı geldi diye düşündüm.

Crossfit Yarışmalarına Nasıl Katılabilirim?

Öncelikle CrossFit Games’e giden yolun 3 aşamasını kısaca hatırlatalım:

Finalde yarışan yaklaşık 100 kadın ve erkekten biri olmak için, öncelikle ‘CrossFit Open’ için belirlenen ve web sitesinden duyurulan 5 haftalık antrenman programlarını ister yaşadığınız bölgedeki box’ta yapıp L1 sertifikalı bir eğitmene onaylatarak, ister evinizde veya herhangi bir yerde videoya kaydedip siteye yükleyerek skorunuzu kaydediyorsunuz. Bu şekilde tüm dünyadan yüz binleri aşan katılımcılar lider tabelasındaki yerlerini alıyor ve sonuçlara göre belli bir sayıdaki sporcu 2. adım olan ‘CrossFit Regionals’, yani bölgesel yarışmaya gitmeye hak kazanıyor.

Regionals’da ise sporcular dahil oldukları bölge için belirlenen ülkeye giderek 3 gün boyunca yarışıyor ve son olarak, toplam 17 bölgeden belirli sayıdaki lider sporcular (örneğin, Asya bölgesinden yalnızca 1. gelen sporcu) California’da gerçekleşen finallerde, bir stadyum dolusu seyirci önünde, açık havada yarışma ‘onuruna’ erişiyor. Utku ise kısa bir süre önce Seul’de gerçekleşen Asya bölge yarışmasında, zorlu bir antrenman programının sonucunda 8. olarak, Asya’nın 8. “en fit adamı” ünvanını kazandı.

İsveç’te gerçekleşen Nordic Showdown 2013 sırasında muscle-up yaparken (Fotoğraf: mrsvardh.com)

Hali hazırda CrossFit yapmaktaysanız veya yarışmaları izlediyseniz  fark etmişsinizdir ki, bu sporu profesyonel seviyede yapmak bambaşka bir adanmışlık gerektiriyor. Aslına bakarsanız bu hangi sporu o seviyede yaparsanız yapın gerekli, fakat özellikle Türkiye’de yeni yeni tanınan bu sporu, kabul görmüş diğer müsabaka içeren sporlarla aynı kefeye koymakta zorlanıyor olmanız mümkün. İşte bu noktada buna aldanmamanızı ve bir de Utku Tuncer’in CrossFit yolculuğuna göz atmanızı öneriyorum.

Öncelikle 20 sene boyunca Enka’da profesyonel olarak su topu oynamış olması ve 2012’de Avrupa Şampiyonası’na katılmış olan bir A Milli Takım sporcusu olması, 28 yaşındaki Utku’nun sportif geçmişindeki en göze çarpan nitelikler. Fakat 2013 başında bir süredir takip ettiği CrossFit’e geçiş yapma kararını vermesiyle, bir nevi sıfırdan başlaması gerekmiş:

“Haftada 7 gün su topu antrenmanım vardı, ona ek olarak haftada en fazla bir kere fitness antrenmanı yapıyordum”

Yani CrossFit’e başlamadan önce atletik altyapısı ve antrenman disiplini olup, onun dışındaki her şeyi geliştirmesi gerekmiş.

Utku’nun ismini ilk olarak geçen Kasım ayında CrossFit 34’te gerçekleşen “All Stars” yarışmasında duymuş, birkaç ay önce ise kendi antrenmanlarını yaptığı ve kısa süre önce CrossFit antrenmanlarının programlama danışmanlığını yapmaya başladığı Checkmat İstanbul’da bizzat tanışma fırsatım olmuştu.Hatta yakın zamanda Battle of Bosphorus yarışmasının eleme antrenmanlarında salondan katılan birçok insan hep beraber bulunmuştuk.

Hem elemeler, hem de Battle of Bosphorus sırasında izlerken, hepimiz Utku’nun istikrarlı oluşuna ve planlı yarışma anlayışına hayran kalmıştık: Kendini ve kapasitesini iyi tanıyan, deneyimi sayesinde kendine en uygun stratejiyi kurmayı bilen ve onu uygulayabilen, rekabet gücü yüksek bir sporcu. Birçok sporcu sürdüremeyeceği bir tempoyla başlarken, Utku’yu genelde kapasitesini zorlayan, fakat sürdürülebilir bir ritimde, istikrarlı ve kontrollü bir halde görebiliyorsunuz. Evet, bunu yazarken aklımdan tam da şu geçti: Yarışmanın heyecanı, yorgunluğu, ve kalp ritmini deli gibi yükselten ritmine rağmen, Utku’nun vücut dili “Kontrol bende” diyor.

Battle of Bosphorus sırasında, tepesinde 50kg ile bile Utku’nun surat ifadesi kontrolün onda olduğunu hissettiriyor.

Böylece CrossFit yolculuğunda hızlı bir başlangıç yaparak, son derece yoğun, fakat iyi planlanmış ve programlanmış 2 aylık bir çalışma sonucunda ilk yarışma deneyimini CrossFit Open’da 68. sıradan kendine yer ediniyor. Kafamda daha net oturması için “48. olsam ‘Regionals’a dahil olurdum” diyerek, 68.liğin yaklaşık hangi seviyeye denk geldiğini belirtiyor. En başından beri CrossFit’i profesyonel seviyede yapmayı hedefleyen Utku, “Bu ilk yarışma deneyimi sonrası zayıf yanlarımı gördüm ve ertesi sene için çok daha iyi hazırlandım.” diyor.

Sonuç olarak 2014 Open’da 19. ve sonrasında ‘CrossFit Regionals’da Asya bölgesinde 8. olarak, 2015’te Asya 1.lik hedefine (dolayısıyla asıl yarışma olan Games’e katılmak) doğru büyük bir zıplama yapmış oldu. Profesyonel su topu oynamanın kattıklarını sorduğumda ise “Sadece mental kuvvet, yarışma baskısı ve heyecanına dayanabilmek anlamında oldu, çünkü CrossFit çok farklı bir sistem. Cimnastik, kardiyo ve ağırlık kaldırmanın hepsinde optimum seviyede olman lazım.” diyor. Yani yarışmacı ruhu baki.

Bu arada hem CrossFit Games atleti olma hedefinde, hem de koçluğunu yaptığı sporcular bakımından programlamanın önemine birçok kez vurgu yaptığı için, kendi yazmış olduğu bir WOD’u paylaşmasını ve hatta bizzat göstermesini rica ettim. Böylece izleyebileceğiniz gibi CrossFit’in hem cimnastik, hem ağırlık kaldırma, hem de kardiyo içeren 3’lü yapısını iyi temsil edeceğini düşündüğü ‘dengeli’ şu WOD ortaya çıktı:

Utku’dan CrossFit’in 3’lü yapısını iyi temsil eden bir WOD

For Time (WOD’u tamamlamak için ne kadar süre gerekirse):

  • 40-30-20-10
  • SkiErg (Cal)
  • Over Head Walking Lunges with plate at 25kg (Steps)
  • 6 Bar Muscle-ups between sets (her set sonunda 6 bar muscle-up)
Battle of London 2014 yarışması (Fotoğraf: rxdphotography.co.uk)

Açıklaması ise şöyle: İlk round’da 40 kalori boyunca SkiErg, yani kayak hareketini simüle eden alette 40 kaloriye denk gelecek kadar hareket, ardından 40 adım boyunca başın üzerinde 25kg’luk ağırlık ile lunge ve 6 muscle-up. İkinci round’da ise 40 yerine 30, 3.de 20, 4.de ise 10. Set aralarında 6 muscle-up’ı unutmayın tabii.

Nisan 2014’ten beri Reebok sponsorluğunda olan Utku, geçen seneki ilk ‘CrossFit Open’ deneyiminden sonra hız kesmeden yurtiçi ve yurtdışında birçok yerel yarışmada da boy gösterdi: 2013’te 3’ü İstanbul ve 2’si  İtalya ve İsveç’te olmak üzere toplam 5, bu sene ise ‘Open’ ve ‘Regionals’ harici 2 yarışmaya katıldı.

Elbette her şeyin bir bedeli var:
“Tabii 19.luğu ve 8.liği gerçekleştirene kadar uyku düzenime çok dikkat ettim. Her akşam 22.00-22.30 gibi yatmaya çalışıyorum.”
Evet, yine aynı kavramlar: Kontrol ve disiplin. Uyku dışında da kendini çok kısıtlamadan dengeli beslenmeye de dikkat etmek gerekiyor tabii ki. Bunların hepsi aslında sosyal hayatımızda yaptığımız özveriler. Programları not almak, süreleri, ağırlıkları kayıt altında tutmak gelişimi görmek için de ayrıca çok önemli.

Uzun vadede neler hedeflediğini sorduğumda ise, CrossFit koçluğunda deneyimlerini artırmak, yeni atletler yetiştirmek, yurtdışında Türkiye’yi temsil etmek ve arkadan gelen gençlere yer açmak diye cevaplıyor Utku. “20 sene sonra hala “müsabaka” sporcusu olmaya devam etmeyeceğiz sonuçta, uzun vadede amacımız yeni yetişen gençleri geliştirmek, biz şu an onlar için kapıyı aralıyoruz.” diyor ve CrossFit’in Türkiye’de daha yaygınlaşması ve yurt dışı seviyesinde yarışmaların yapılması için daha çok box açılması gerektiğini ekliyor.

Aslında cevabı tahmin etsem de son olarak yaptığı özverilere değip değmediğini soruyorum: “Katıldığım tüm yarışmaların faydasını ‘Regionals’da gördüm. İyi planlama ve programlamayla, tüm o özveriye ve arka arkaya bu kadar sık yerel yarışmaya katılmanın zorluğuna değdi. Şimdi benzer bir planlamayı ‘Regionals’ı hedefleyen sporculara uygulatıyorum, bakalım neler olacak. Göreceğiz.”

Merakla bekliyoruz.

Başlık fotoğrafı: Norman Jaillet

Video: Gözde Türkkan

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. tıklayınız. 

 

 

 

 

 

Gözde Mimiko Türkkan: Gözde Mimiko Türkkan, fotoğraf, sanatçı kitabı, video gibi çeşitli medyumları kullanarak toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rolleri üzerine çalışmalar üretir. Eserleri, 2010’da Londra’da Central Saint Martins’de güzel sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamladığından beri yurtiçi ve yurtdışında çalışmaları sergilenmektedir. Öte yandan 15 yıl kadar önce başladığı dövüş sporlarına olan ilgisini ve deneyimini paylaşmak için Muay Thai ve CrossFit temelli dersler verdi. Ayrıca İstanbul’un ilk amatör koşu gruplarından olan İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin ve Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Derneği BoMoVu’nun kurucularından. Muay Thai haricinde partneriyle beraber hayatlarında düzenli yer edinmiş snowboard, dalga sörfü, CrossFit, koşu ve yoga gibi sporlar ve bedensel aktivitelerini @sync.riders hesabından paylaşmaya devam ediyor.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu

Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale