X

Personal Trainer’ınız gerçek bir antrenör mü yoksa bir şarlatan mı?

Personal Training (PT/kişisel antrenörlük), özellikle son zamanlarda çok popüler bir meslek dalı. Sağlıklı yaşam ve sporu bir hayat tarzı haline getirmek isteyenler, profesyonel bir yardım arayışı içine giriyorlar. Bu noktada başarılı ve yardım etme konusunda yetenekli kişisel antrenörler devreye giriyor. Ancak kendine “Personal Trainer” diyen herkes gerçekten iyi bir kişisel antrenör olmayabiliyor. Personal Trainer’ınızın gerçek bir antrenör mü yoksa sektörün zenginliğinden yararlanmak isteyen bir “para avcısı” mı olduğunu anlayabilmeniz için, Uplifers olarak PT sektöründeki “şarlatan”ların ortak özelliklerini derledik. Bu yazıyı hem personal training hizmeti almak isteyenler, hem de gerçekten personal training yapan profesyonellerin dikkatle okumasını tavsiye ediyoruz. İşte “PT şarlatanaları”nın ortak özellikleri.

Danışanlarını sınıflara dahil ederler

İnsanların PT hizmeti almak istemelerinin birkaç nedeni olabilir: gerçekten öğrenmek, disipline girmek, kişisel ilgiyle vücutlarına özel programları edinebilmek gibi. Ancak bazı kişisel antrenörler, “müşteri”lerini bir sınıfa alıp, hepsine aynı çalışma programını uygulayarak kolaya kaçarlar. Peki bu kişisel antrenörlüğün neresi “kişisel”?

Eğer bir kişisel antrenörseniz, basitçe, bunu asla yapmayın.

Eğer kişisel antrenörlük hizmeti almak istiyorsanız ve PT’niz sizi bir sınıfa yönlendiriyorsa onunla hemen konuşun ve size özel bir program hazırlamasını isteyin.

Her danışanın programı birbirine benzer

Önceden hazırlanmış ya da başka PT’lerden alınmış bir iki program dışında yeni ve kişisel hiçbir öneri sunamayan antrenörlere rahatlıkla şarlatan diyebilirsiniz. Kişisel antrenörlüğün temel noktası olan yeni ve kişisel training programları hazırlama konusunda tembel birinin kendine Personal Trainer demesi, bu iş için gerçekten mesai harcayan profesyonellere haksızlık olacaktır.

Eğer bir kişisel antrenörseniz, her danışanınız için yeni ve kişisel programlar hazırlamaya özen gösterin. Tabii ki Amerika’yı yeniden keşfetmek zorunda değilsiniz; ama birkaç temel programa sığınıp tembellik yapmamalısınız.

Eğer PT hizmeti almak istiyorsanız, yeniden söylemekte fayda var ki PT’nizin size özel bir program hazırladığından emin olun.

Her training seansından sonra kendini bıkmış hisseder

Bu tür PT’ler sizi yoğun seanslı programlara dahil etmek isterler; çünkü her seans ekstra para anlamına gelir. Tabii ki yoğun bir program, tam ihtiyacınız olan şey de olabilir; ancak bu antrenörler, her training seansından sonra sizden daha yorgun ve bıkmış bir halde, bir an önce sizden kurtulmak istediğini hissettirecek şekilde davranırlar. Oysa gerçek bir trainer, hem karşısındakine yardımcı olma isteği paradan önce geldiği için hem de işinin bir parçası sizi motive etmek olduğundan, yorgunluğunu size asla yansıtmaz.

Eğer bir kişisel antrenörseniz, öncelikle kendinizin antrenörü olmasınız. Eğer para sizin için motivasyon kaynağıysa, her seans sonrası kendiniz için bir miktar para ayırın. Bu, işinize konsantre olup yorgunluğunuzu dizginlemenize yardımcı olacaktır.

Eğer PT hizmeti alıyorsanız ve antrenörünüzüm bu tür davranışlarından rahatsızsanız konuşma yoluna gidin. Belki daha az yoğun bir programla her ikiniz de tatmin olabilirsiniz.

Aslında hiçbir şey öğretmez

Her insanın farklı bir sebepten training’e başvurduğunu söylemiştik. Bunlardan biri de motivasyondur. Bu bir antrenör için kolay bir yol, sizin içinse “destek görüyorum” yanılgısı olabilir. Gerçek bir antrenör, sizi yalnızca motive etmek ve “iyi gittiğinizi” söylemekle kalmaz; size nasıl daha iyi olabileceğiniz konusunda yol gösterir.

Eğer bir kişisel antrenörseniz, asıl amacınızın danışanınızı geliştirmek olduğunu unutmayın. Daha verici olmaya ve danışanınıza nasıl daha yararlı olabileceğinize odaklanın.

Eğer PT hizmeti alıyorsanız, her seans sonunda kendinizi geliştirdiğinizden emin olun. Tamamen trainer’ınıza bağımlı mısınız, yoksa antrenörünüz size nasıl ilerleyebileceğinizi de gösteriyor mu? Bu sorulara olumlu yanıt verdiğinizden emin olun.

Burada Personal Trainer’lara seslenmek gerekiyor: Eğer yukarıdakilerden herhangi birini yaptığınızı düşünüyorsanız, kendinizi geliştirmenin zamanı geldi demektir. Unutmayın, sizin işiniz başkalarına yardım etmek. Bunun için öncelikle kendi kişisel antrenörünüz olmalısınız ki sektördeki şarlatanlardan ayırt edilebilin.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale