X

Partnerlerimiz hayatın karşımıza çıkardığı öğretmenler olabilir mi?

İlişkiler de biter. Yaşam, vakti geldiğinde sağlıksız olan ne varsa onu elinden alacaktır. “Asla onsuz yaşayamam” dediğin ne varsa, o halin tam ortasında kendini bulacaksındır. Bunları yaşamanın nedeni, yaşamın sana düşman olması değildir. Yaşam, sen öğrenmeye hazır olduğunda tavşan deliğinin ne kadar derin olduğunu gösterir sana.

Ne zaman arkama baksam, ikili ilişkilerden Özde’ye dair çok şey öğrendiğimi fark ediyorum. Özde’nin seçimlerini ve neden bu kadar kendini yorduğunu daha çok anlıyorum. İlişkilerin bu kadar acı vermesinin de nedeni tam bu aslında: Biriyle yakınlık kurdukça evin girilmemiş karanlık odalarını keşfetmeye başlıyoruz. Ve bir haberim var: Bu odalara göre partner seçiyoruz.

Partnerlerimiz farkında bile olmadığımız derin bir düzlemde yaşamın bizi iyileştirmek için karşımıza çıkardığı öğretmenler.
İyileşme sürekli tekrar eden döngülerimizi fark etmekle başlıyor arkadaşlar. Ve bu sadece ilk adım. O tekrar eden döngülerin altında sakladığımız karanlıklarımızı kabul etme istekliliği, kendimize yapabileceğimiz en derin yolculuk ve bu yaşamda kaldığımız sürece bu yolculuk da bitmiyor!

Arkanıza dönüp partner seçimlerinize hiç baktınız mı? O dönem kim olduğunuzun en doğrudan cevabı partner seçimlerinizdir.
Kendi kişisel dünyamda arkama bakabilecek cesareti bulduğumda yaptığım seçimlerin büyük resimde Özde’ye ait olmadığını idrak etmiştim. Yaralarımın, yönelimlerimin seçimiydi ya da çekimiydi.

Varoluş, karanlıkta kalan ne varsa ışığa kavuşturmak için farklı rehberler gönderip duruyordu, anladığımızda ise, işte o zaman bu filmin kahramanı olup kendi özgür seçimlerimizi yapabilme şansımız oluyordu.

Hayır, “modern spiritüellik” adına sözde farkındalıklardan bahsetmiyorum. Arkana dönüp baktığında senin nazikçe bulabileceğin sana özgü karanlık girdaplardan bahsediyorum. Hayatındaki kara deliklerden bahsediyorum. Kara delik gibi o girdapların ışığı içine çekme gücünden bahsediyorum.

Hepimizin hayatında eminim, o girdaplardan oldu, oluyor. Girdaplar, dünyanın sonu değil! Kara delik de kocaman uzayın parçası! Kötü değil! (Ne yapalım, biz insanlar bir şeyleri iyi ve kötü demeden ayıramıyoruz.)

“İlişkiler acı vermezler, içimizdeki acıyı ortaya çıkarırlar” demiş Eckhart Tolle. Nasıl da doğru! Tek yaptıkları karanlık odalarımıza ayna tutmak. Ne aynayı tutanın, ne de karanlık odanın suçu var!

Ağacın bir tarafındaki elma daha kırmızı, diğer tarafındaki elma daha sarı olabiliyor değil mi? Neden? Bir tarafı daha fazla güneş alıyor o kadar! Aslında bu kadar basit… Ama konu ikili ilişkilere gelince karışmaya başlıyoruz.

İlk aşkımı hatırlıyorum da nasıl da sevgi dilencisi olmuştum. Kendini yok sayarak karşındakini düşünmenin sevgi olduğunu öğrendiğimden, bunu gerçek sevgi olarak tanımlıyordum. Uzun bir süre algım ve yönelimim bu olduğu için, canım hayat tabii ki sağ olsun anlamam için rehberler gönderdi.

O yüzden dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz: Kendimizle kurduğumuz ilişkiye. Çünkü kendinizle kurduğunuz ilişki, yaşamla kurduğunuz ilişkinin en derinden yansıması…

“Onsuz yaşayamam, asla bırakamam, ölürüm, sen beni tamamlıyorsun” ve daha niceleri, sevgi cümlesi değil arkadaşlar! Hepimizi bu hale Hollywood filmleri getirdi, kabul edelim ama bunlar köksüz, kaynağı belli olmayan su birikintileri aslında.

Hayat öyle büyük ki her şey olabiliyor, “Olmaz”, “Gitmez” dediğini olmuş, gitmiş bulabiliyorsun. O yüzden en gerçek sevgi, derin bir kabulde saklı.

Bu bir ağacın her sonbaharda yapraklarını toprağa nazikçe bırakmasındaki baş döndüren sevgi değil mi? Yaprak, “Ben dalımda kalacağım” diye sızlanır mı? Bilir ki çok büyük bir şeyin parçası olmaya nerede, nasıl olursa olsun devam edecektir.

Peki, konu biz olunca neden sıkı sıkı tutunuruz? Avuç içini sıkı sıkıya tutarak yaptığımız ne sizce? Avuç içinde sıkı sıkıya bir şeyi tutmaya çalışmak, eninde sonunda elimize zarar verir. Oysa başka bir seçenek her daim vardır, sıkışmadan biraz genişleterek avuç içini açmak. Hem alıcı, hem de verici de olabileceğimiz o alanın içinde köklenebilme cesareti.

Her nefeste bana yeni yaşam veren varoluş, her boşalan nefeste onu alıyordu. Sağlıklı ilişkiler tek kökten çıkan iki ağaç değildir, iki ayrı kökten çıkan güçlü ağaçlardır. Birbirlerine karda, yağmurda destek olup güneşin keyfini sürerler. Biri diğerine “Senin yüzünden güneşi az alıyorum” ya da “Senin yüzünden daha az meyve veriyorum” demez. Birbirlerinin gerçeklerini görmeleri, destek olmak için yeterlidir.

“Sensiz yaşayamam.”
“Beni tamamlıyorsun.”
“Sensiz ben bir hiçim.”
“Beni asla terk etme.”

Bunları kendinize söylemekten çekinmeyin! İşte o zaman güçlü, heybetli ve köklü ağaçlar olup bizim gibi başka ağaçlarla sağlıklı bir ilişkiye girebiliriz.

İlginizi çekebilir: Yaşam her şeyi kapsıyor: İnsan olmaya dair her şeyi kucakla

Özde Çolakoğlu: Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ardından farklı uzmanlar ve stillerle çalışma şansı yakaladı. Bedende başlayan bu öğretiyi daha da derinleştirmek isteyen Çolakoğlu bu amaçla ilk temel yoga uzmanlık eğitimini 2012 yılında aldı. O zamandan itibaren farklı birçok eğitime katıldı ve katılmaya devam ediyor. Ocak 2018’de Yoga Alliance’ın E- RYT 500 Sertifikasını almaya hak kazandı. 2013 senesinden itibaren çeşitli yoga merkezlerinde ders vermeye başlayan Çolakoğlu, 2017 yılında Githa Yoga ekibine katıldı ve stüdyonun ana hocalarından biri oldu. Bu dönemde stüdyonun büyümesi için kurucu ekip ile birlikte çalıştı, atölyeler ve eğitimler verdi. Çolakoğlu, yoga uzmanlık programları düzenleyerek uzmanlar yetişiyor. 200 ve 300 saatlik temel ve ileri yoga uzmanlık programları ve kamplar düzenliyor. 2021’de bu mesleğini stüdyo sahipliğine dönüştürmüştür. Kadıköy, Moda’da kurulan, Yoga ve Ayurveda merkezi Goa Yoga’nın kurucu ortağıdır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale