X

Paketlerdeki 3 önemli kavram: Bozunur, biyobozunur ve kompost edilebilir

Modern toplumlarda yaşayan modern insanlar olarak günlük yaşantımızda hepimiz bir şeyler satın alıyor, tüketiyoruz. Tüketim ürünlerinin çoğunun içeriğinde ya da ambalajında ise plastik bulunuyor. Poşet, ambalaj ya da karton bardak gibi bir tek kullanımlık plastiğin ortalama kullanım ömrü 12 dakikadır ancak doğada yok olması neredeyse bin yıl kadar sürer. Her yıl dünya çapında 500 milyar plastik torba üretildiğini ve bu torbaların bin yıl boyunca ortadan kaybolmayacaklarını düşündüğümüzde, günümüzde plastik atıkların neden bu kadar ciddi bir tehdit haline geldiklerini daha iyi anlayabileceğimizi sanıyorum. Üstelik verdiğim bu örnek sadece plastik torbalar için geçerli. Bunun kâğıt bardağı var, polyester kıyafetleri var, plastik pipeti var, gıda ambalajı var… 

Plastik atık sorunu ile ilgili toplumda çevre hassasiyeti artışı, tüketicilerin tüketim tercihlerini de değiştirdi. Daha çevre dostu bir tüketim yöntemini benimseyen anlayış, firmaların kendilerine çekidüzen vermesini ve tüketicilerin taleplerine uygun ürünler sunmalarını sağlıyor. Firmalar bu sorununun çözümü için doğada çözünen alternatif paketleme yöntemleri geliştirerek çevreye duyarlı tüketicileri kaybetmemeye çalışıyorlar. İşte bu noktada kafalar biraz karışıyor çünkü tüketiciler olarak bizlerin karşısına üç farklı kavram çıkıyor:

  • Bozunur (Degradable)
  • Biyobozunur (Biodegradable)
  • Kompost Edilebilir (Compostable)

Üçü de nitelediği malzemenin doğada kendiliğinden parçalanıp yok olduğu anlamına geliyor ama elbette üçü de birbirinden farklı (yoksa zaten farklı isimler verilmezdi). Peki ama aralarındaki farklar neler? Hangisi daha iyi, daha zararsız? 

Bozunur (Degradable)

Bu kelimeyi genellikle “Doğada çözünür” ve “çevre dostu” plastik ambalajların üzerinde görürüz. Bozunur demek, daha küçük parçalara ayrılır demektir ama daha küçük plastiklerin doğaya zarar vermediğini kim söyledi? Bozunur / Çözünür ibaresi bulunan plastikler bütün halde kalmaz ve bu nedenle de hayvanların vücuduna takılıp onların hareketini kısıtlamaz ya da nefes almalarına engel olmazlar ama mikroplastikler haline gelerek varlıklarını sürdürürler. Kısacası doğada yok olmazlar, sadece boyut değiştirirler.

İlginizi çekebilir: Plastik kirliliğinin başrol oyuncusu: Mikroplastikler

Bozunur naylon poşetler ve plastik ambalajlar, bozunur olmayanlar ile aynı malzemelerden üretilirler. Sadece ek olarak, güneş ışığına ve ısıya maruz kaldığında parçalanmasını sağlayacak kimyasallar ve ağır metaller içerirler. Bu şekilde üretilmiş plastik gereçler parçalandığında tüm bu kimyasallar, ağır metaller ve mikroplastikler toprağa, denizlere, içme sularına karışır. 

Bozunur gereçler nihayetinde plastik oldukları ve toksik kimyasallar içerdikleri için toprağa, suya ya da kompost kovasına atılmamalıdır. Bozunur özellikteki bir materyalden kurtulmanın en sağlıklı yolu, geri dönüşüme kazandırmak olacaktır.

İlginizi çekebilir: Atıkları değerlendirmenin iki farklı yolu: Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm

Biyobozunur (Biodegradable)

Biyobozunur’un Bozunur’dan farkı, üretiminde petrol türevlerinin yanı sıra selüloz, yün, deri gibi bitkisel veya hayvansal içerikli malzemelerin de kullanılıyor olmasıdır. Var olan petrol türevleri de doğada diğerlerine göre daha hızlı parçalanan polikaprolakton, polyester ve polilaktik asit gibi plastiklerdir. Bu malzemeleri bozan şey kimyasallar değil mikroorganizmalardır ya da bu mikroorganizmalardan elde edilen enzimlerdir. Bozunma süreci biyolojik olduğu için de adına Biyobozunur denir.

Biyobozunur, bozunur gereçlerden daha çevre dostudur, özellikle de parçalanmak için toksik kimyasallar ya da ağır metaller içermedikleri için. Fakat doğru bir atık yönetimi uygulanmadığında çok daha zarar verici olabilirler. Biyobozunur bir malzemenin içeriğinde plastik kadar organik maddeler de yer alır. Bu nedenle, organik atıkların atık sahalarında yarattığı tehlikenin aynısı biyobozunur materyaller için de geçerlidir. Güneş ışığı ve yüksek sıcaklık altında, sera gazı etkisi karbondioksitten 21 kat daha fazla olan metan gazı açığa çıkarırlar. 

Biyobozunur araç ve gereçlerin atık yönetimini doğru uygulamak naylon poşetlerden bile daha zorlayıcı olabilir. Çünkü içinde plastik olduğu için kompost kovasına atılamaz ya da toprağa gömülemezler ama içinde organik materyaller olduğu için de genel atık sahalarında metan gazı salınımı riski yaratırlar. Bu nedenle biyobozunur gereçler mutlaka geri dönüşüm tesislerinde ayrıştırılmalıdırlar.

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık Rehberi 5: Kompost hakkında her şey

Kompost Edilebilir (Compostable)

Günümüzde var olan en çevre dostu materyaller, kompost edilebilir olanlardır. Çünkü bu materyaller plastik ya da başka bir sentetik petrol türevi içermezler. Sadece bitkisel ve/veya hayvansal kaynaklı hammaddelerden üretilirler. Bu da kompost edilebilir materyalleri doğada kendiliğinden çözünen ve çözünürken kimyasal ve toksik atık açığa çıkarmayan bir malzeme haline getirir.

Kompost edilebilir gereçlerin atık yönetimi de çok daha kolaydır. Kompost edilebilir atıklardan kurtulmak için onların yakılması ya da bin bir zahmetle geri dönüştürülmesi gerekmez. Adı üstünde, bu atıklar kompost edilebilir! Kompost kovasına atılarak veya toprağa gömülerek yok edilmeleri mümkündür. Hatta çözündüklerinde gübre görevi görüp toprağı besledikleri için doğaya faydaları bile vardır.

Kompost edilebilir materyaller de nihayetinde organik atık sınıfına girerler. Dolayısıyla genel atık sahalarına atıldıklarında metan salınımı riski oluştururlar. Bu nedenle kompost edilebilir atıklar asla genel atık kutularına atılmamalı, mutlaka kompost edilerek toprakla buluşturulmalıdırlar.

Kaynaklar

Ioanna Kyrikou and Demetres Briassoulis. Biodegradation of Agricultural Plastic Films: A Critical Review. Journal of Polymers and the Environment, Volume 15, pages 125–150 (2007).
Our Good Brands – What Is The Difference Between Degradable vs. Biodegradable vs. Compostable?Green Living Zone – Difference Between Degradable, Biodegradable And Compostable

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale