X

Olman gerektiğini düşündüğün kişiyi bırak, olduğun kişiyi kucakla ve parla

Çocukluğumuzdan itibaren her birimize verilen kendi toplumsal aynamızdan yansıyan sağlıksız programlarımız var. Neyse ki güzel haber; bu etkisiz senaryoyu beğenmiyorsak eğer değiştirebilme gücümüz de var.

Yaşamlarımızda gerçeklik ve olması gerekenlerle isteklerimiz arasında uçurum ne kadar açıksa, o kadar çatışma yaşarız. Bu da enerjimizin büyük bir kısmını tüketir. Birçoğumuz olduğumuz halimizden memnun değilizdir ve vaktimizin büyük bir kısmını da sürekli ne olmak istediğimize ne yapmamız ve neye dönüşmesi gerektiği ile ilgilenerek geçiririz.

Gestalt Teorisi’ne göre kişi ancak kendi benliğini kabul ederek kendine kendisi gibi olma hakkını vererek gelişebilir, değişebilir ve bütünleşebilir. Olmak istediğimiz kişi olmaya çalıştığımızda değişim sandığımızın aksine gerçekleşmez yani.

2025 yılına girerken her birimizin gündeminde hayaller, planlar, yeni umutlar ve yeni beklentiler var. Bu yıla böyle bir açıdan bakmak adına bu yazımı kaleme alıyorum sevgili okuyucum.

Bu yıla olman gerektiğini düşündüğün kişiyi bırakıp, olduğun kişiyi kucaklayarak girmeye ve parlamaya ne dersin?

Nasıl mı dediğini duyar gibiyim…

Öncelikle şimdi ve burada değilsek geçmiş hatalarımızı yeniden yeniden yapmaya mahkumuzdur. Aynı alışkanlık paternlerini farkında olmadan tekrar ederiz. Bu noktada ilk bakılacak konu zihnimiz üzerine çalışarak varlığımızı güçlendirip şimdi ve burada olmaktır. Ancak şimdi ve buradaysak olan durumlar karşısında tepki yerine karşılık verebiliriz ve tekrar eden paternler yerini yeni alışkanlıkları bırakabiliriz.

Diğer bir taraftan sayısız kitap okusak da, storylerde inanılmaz bilge laflar paylaşsak da değişim sabır işidir, kendini geliştirme süreci hassastır, kutsal bir topraktır. Kendini belli bir zaman diliminde değişmiyormuş gibi hissetse de kişi aslında süreçte değişmektedir.

Değişimde zorbalık olmaz ne kendine ne bir diğerine. Değişime ne kadar zorlanırsak kendimizi ortaya direnç daha fazla çıkacaktır. Aynı şekilde değişim bu kadar zorken ötekini değiştirme çabası nafile bir çabadır, bizler ancak içeriden açılan bir değişim kapısında nöbet bekleyebiliriz, bir başkasının kapısını tartışarak ya da duygularına seslenerek açamayız. Bir şeyi alt edebilmenin, yenebilmenin, aşabilmenin tek yolunun onun içine daha derinden girmektir.

Bu kapıyı nasıl aralarız?

Farkındalık ile değişim ve dönüşüme kapı aralarız. Nasılım, duygularım, düşüncelerim, davranışlarım, bedenim istek ve ihtiyaçlarım neler soruları ile başlar yolculuk. Sonra olduğun hali ile olmanın sorumluluğunu alırsın ve çevresel koşulları gerçekçi bir şekilde değerlendirirsin. Bu şartlar altında farklı şekilde davranarak yaşamını yeniden değiştirmek senin elindedir.

Bu noktada koçluktaki güçlü soruları kullanarak sana değişim ve dönüşüm yolculuğunda rehberlik edecek bir soru seti hazırladım.

Öncelikle kendine şu soruları sor:

  • Neyi değiştirmeliyim?
  • Neden başıma bu geliyor?
  • Neyi fark etmeliyim?
  • Hangi karanlığımı görüp bilince çıkartmam gerekiyor?
  • Hangi korkumu görmem gerekiyor?
  • Hangi yasımı kabul etmem gerekiyor?
  • Hangi komplex alanımı çözüp rahatlatmam gerekiyor?
  • Ne öğrenmeliyim?
  • Niçin varım neden varım bu hayatta?
  • Neye inanıyorum, inançlarım benim inançlarım mı?
  • Hangi alanda tutsak kaldım ve özgürleşmek için neye ihtiyacım var?

Bu sorular bir şeylerin değişmesine ve yerinden oynamasına neden olacak; yani düzenin bozulacak buna hazır mısın? Tam bu noktada vazgeçme, haydi şimdi bu soruları al yanına 🙂

  • Değişmekte olan nedir?
  • Değişimden önce olanlar nelerdi?
  • Değişimden önce seni zorlayan nelerdi?
  • Neleri koruyabilirim?
  • Nelerin terk edilmesi gerekir?
  • Neleri heyecanla ve sabırla bekliyorum?

Ve düzen bozuldu..  Yüzleşeceğin şeye dair ipucu vereyim sana; KAOS. Yaşamın kendisi bir kaos iken ona düzen getirmek delilik olsa da bu kaosu yönetebilmen adına şu soruları koy cebine 🙂

  • Bu aşamada neler olabilir?
  • Neler hasar görebilir?
  • Neler yeniden inşa edilebilir?
  • Olabilecek en kötü şey ne?
  • Olabilecek en iyi şey ne?
  • Bu değişim ile ilgili duyguların ne?

Evet işte bir şeyler belirgin olmaya başladı, şimdi artık otantik varoluşunun sesine kulak verme zamanı. Bu noktada kendine sıcak bir atmosfer oluştur, kahveni koy ve içine dönerek sor:

  • Bu değişimde neleri merak ediyorum?
  • Bu değişime dair nasıl ve nerede yeni bir düzen kurabilirim?
  • Bu değişime yönelik dayanıklılığını nasıl geliştirirsin?
  • Bu değişime yönelik pozitif kaynakların neler?
  • Soruların yanıtını bilmek sana nasıl yardımcı olacak?
  • Bundan sonra sence yeni neler mümkün?
  • Olabilecek en iyi şey ne?
  • Neleri kabul etmen gerekiyor?
  • Neleri terk etmen gerekiyor?
  • Bu değişim ile ilgili sana bu aşamada kendini iyi hissettiren ne?
  • Şuanda neler mümkün olabilir?
  • Şimdi nelere odaklanacaksın?
  • Bunu nasıl geliştireceksin?
  • Bu süreçten neler öğrendin?

Değişim ve dönüşüm sancılı gibi gözükse de bunu bir oyuna dönüştürmek ve keyifli bir süreç gibi ele almak da otantik olmanın bir parçası. Her birimizin kimlikleri ve kendilik imajı ötesinde içimizde derinlerde saklı olan hazineyi Öz’ü bu sorularla keşfetmen dileği ile.

Daha çok kendin olduğun, otantik olarak var olabildiğin bir yıl diliyorum sana…

İlginizi çekebilir: Kurduğun hayaller gerçekten senin mi?

Sara Demirel: Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği lisans ve ardından insan davranışlarına ve psikolojisine olan merakımla Marmara Üniversitesi’nde Örgütsel Davranış Bilimi yüksek lisansımı tamamladım. Ulusal ve uluslarası kurumsal şirketlerde yaklaşık 12 yıl insan kaynakları, eğitim gelişim ve kurumsal iletişim alanlarında çalıştım. Ancak, özümle bağlantı kurmak ve bu bağlantıyı başkalarına ilhamla sunmak her zaman hayalimdi. 2017’de aldığım Lider Koçluğu ve 2024’de koçlukta derinleşmek adına aldığım Gestalt Koçluk eğitimi ile bu hayalime yaklaştım. Yolculuğumda bedenime yaptığım keşif Yoga eğitimi almama ve ruh-beden-zihin bağlantımı kurmama olanak sağladı. Daha sonra tanıştığım ve yolumu aydınlatan Dharma ve Şiddetsiz İletişim yolculuğumu anlamlandırmamı sağladı ve bunu ifade etmeme vesile oldu. Hayatım boyunca hep kendi hikayemin kahramanı olmanın yollarını aradım ve şimdi benden kolaylıkla akan bu hediyeyi, birikimimi ve deneyimlerimi kendi işine liderlik yapan koçlar, eğitmenler, danışmanlar ve wellness profesyonelleri ile otantik ifadelerini keşfetmelerine ve hikayelerini güçlü biçimlerde dünyaya anlatmalarına koçluk ve danışmanlık araçları ile sunuyorum. Uplifers'da yazacağım içeriklerle size ilham vermek ve kendi hikayenizin kahramanı olmanız için yanınızda olmak için buradayım.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale