X

Okuma kulübü başlıyor: Sanatçının Yolu ile 12 haftalık bir yolculuk

Aslında birçoğumuz okumanın binbir çeşit faydasının farkında. Ancak, koşturma içinde geçen hayatlarımızda bunun için zaman yaratmak giderek daha zor hale geliyor. Okuyamamanın üzerimizde bıraktığı suçluluk hissi de cabası! İşte son yıllarda giderek yaygınlaşan, dünyada sayısı milyonları bulan okuma kulüpleri tam da bu ihtiyaca çözüm getiriyor.

Biz de Localmakers ile enerjilerimizi birleştirip ilk okuma kulübümüzü hayata geçiriyoruz. Niyetimiz, düzenli okuma alışkanlığı kazanmamıza yardımcı olması ve ilham dolu topluluğumuzun desteği ile birlikte olmanın ve gelişmenin tadını çıkarmak!

İlk okuma kulübümüz için Julia Cameron’ın Sanatçının Yolu isimli kitabını seçtik. Tüm dünyada 11 milyondan fazla baskı yapmış ve sayısız okuma kulübünün oluşmasına ilham olmuş bu etkili kitap 12 haftalık bir kişisel dönüşüm yolculuğu. Henüz ilk haftadan bile etkilerini hissedeceğimiz güçlü bir çalışma.

7 Şubat’ta başlıyoruz! Her hafta Pazartesi akşamı yapacağımız 2 saatlik buluşmalarda adım adım yaratıcı tıkanıklıklarımızı çözerek daha yaratıcı bir hayatın kapılarını aralayacağız. Detaylı bilgi ve kayıt için lütfen bana mesaj atın: giricidigdem@gmail.com

Okuma kulübüne katılmakla ilgili çekinceleriniz varsa, düzenli okuma alışkanlığının tam olarak nasıl bir fayda sağlayacağını bilmek istiyorsanız ve “Tek başına okumak yerine neden bir kulübe katılmalıyım?” gibi sorularınız için hazırladığım aşağıdaki rehbere göz atmanızı öneririm.

Okumak bizi dönüştürüyor

Uzmanlar okumanın en güçlü zihin pratiklerinden biri olduğunu söylüyor. Tıpkı düzenli antrenman ile fiziksel dayanıklılığımızı geliştirdiğimiz gibi okuma alışkanlığı kazanarak de beynimizi güçlendirebiliriz. Araştırmalar düzenli okumanın, beynin bağlantısallık yapısının gelişimine, anlama kapasitemizin artışına ve empati yeteneğimizin gelişimine katkı sağladığını söylüyor. Bununla birlikte, tıpkı yoga ve şakalaşmak gibi okumanın da stres seviyemizi ve depresyon semptomlarını azalttığı gözlemlenmiş. Üstelik bunun bir yaş sınırı da yok. Son yıllarda yapılan araştırmalar beynin nöroplastik yapısı sayesinde yaşımız kaç olursa olsun öğrenebildiğimizi kanıtladı.

Peki, neden okuma kulübüne katılmalısınız?

1. Etkili öğrenme ortamını oluşturuyor.

Sadece okumak, hatırlamak ve öğrenmek için yeterli değil. Okuyup geçtiğimiz bilginin büyük bir kısmı maalesef kısa süre içinde kayboluyor. Dünyaca ünlü beyin koçu Jim Kwik, çoğu insanın 48 saat içinde okuduklarının %80’ini unuttuğunu söylüyor. Okumak için ayırdığımız zamanı iyi değerlendirmek için uygun öğrenme ortamına ihtiyaç duyuyoruz. TED Talks’un kurucusu Richard Saul Wurman, bir konuyu hatırlayabilmemizi sağlayan şeyin onu anlamak olduğunu söylüyor. Anlama kapasitemizi arttırarak okuduklarımıza kalıcı olarak sahip olabiliriz. Bunun için bilgiyi sesli veya yazılı olarak kendi sözcüklerimizle ifade etmeye ve farklı bakış açıları ile tartışmaya ihtiyacımız var. Okuma kulüpleri tam da bu ortamı yaratıyor.

2. Sürdürebilme yeteneğimizi geliştiriyor.

Başarılı insanların öne çıkan ortak özelliklerinden biri düzenli okuma alışkanlıkları olması. Okumanın öneminin farkında olan bir çok insan, alışkanlık kazanmakta zorlandığı için ya bir türlü okumaya başlayamıyor ya da düzenli şekilde hayatına dahil edemiyor. Okuma kulüpleri tam da bu noktada yardıma koşuyor. Aynı hedef altında toplanmış bir grubun parçası olmak başladığımız işi sürdürmeyi kolaylaştırıyor. Bir topluluk içinde niyetimizi paylaşmak ve taahhütte bulunmak da bitirmeye yardımcı olan ilham dolu bir baskı yaratıyor. Dolayısıyla, bir kitap kulübüne üye olmak okuma alışkanlığı geliştirmenin en keyifli, etkili ve kolay yollarından biri. Bununla birlikte, sadece düzenli okuma alışkanlığı kazanmak dahi sürdürebilme yeteneğimizi kökten dönüştürebilir. Zira, bir şeyi nasıl yaptığımız, her şeyi nasıl yaptığımızı gösteriyor.

3. Yeni bakış açıları kazanmamızı sağlıyor.

Okumak çoğunlukla yalnız yapılan bir eylem gibi algılanır. Halbuki, uzmanlar beynimizin sosyal bir organ olduğunu söylüyor. Beynimiz, sürekli yeni bağlantılar kurmak istiyor. Bunun en etkili yollarından biri de bir konu üzerine farklı bakış açıları ile karşılaşmak ve tartışarak fikirlerimizi geliştirmek. Hepimizin tek başına düşünebileceklerinin bir limiti var. Farklı bakış açıları aklımızda yeni kapılar açarak daha önce görmediğimiz yönleri ile olayları değerlendirme yeteneğimizi geliştiriyor. Son yıllarda yayınlaşan online kitap kulüpleri, bu kapsamı daha da genişletti. Bu sayede belki de hiçbir zaman fiziksel olarak bir araya gelemeyeceğimiz beyinlerle buluşarak fikir alışverişi yapmamız mümkün oluyor.

4. Yeni arkadaşlıklar edinmek ve bir topluluğun parçası olmak.

Kitapların yabancı insanları bir araya getirme gücü vardır. Kitap kulüpleri, yeni insanlarla tanışmak, sosyalleşmek ve iletişim yeteneklerimizi geliştirmek için de güzel bir fırsat. Farklı insanların aynı konulara nasıl yaklaştığını, neler hissettiklerini ve düşündüklerini görmek empati yeteneğimizi artırabilir. Bizimle ortak zevklere sahip yeni insanlarla tanışmak belki de uzun yıllar sürecek dostluklara yol açabilir.

Okuma grupları, öğrenme yeteneğimizi geliştirmemize, daha iyi bir okuyucu olmamıza, okuma alışkanlığı kazanmamıza, yeni bakış açıları ile zenginleşmemize, ilişkiler geliştirmemize ve daha iyi birer iletişimci olmamıza yardımcı olabilir. Ne dersiniz? Denemeye değmez mi?

Ne kadar zaman ayırmalısınız?

Kitap okumak için her gün 10-15 dakika ve haftada bir kez yapılacak online buluşmalar için 2 saat ayırmanız yeterli.

7 Şubat’ta başlayacak Sanatçının Yolu Okuma Kulübü ile ilgili detaylı bilgi ve kayıt için lütfen mesaj atın: giricidigdem@gmail.com

İlginizi çekebilir: Yaşam yaratımı: Yaratıcılık bizim doğamızdır

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale