X

Oftalmolojide ön plana çıkan girişimler

Göz sağlığı, günümüzün hızla dönüşen wellness dünyasında sadece bir tıp disiplini olarak karşımıza çıkmıyor. Bütüncül bir yaşam kalitesinin anahtar bileşenlerinden biri olan göz sağlığı, başta dijital ekranların hayatımızdaki baskın rolü olmak üzere çeşitli durumlar yüzünden hasar alabiliyor. Çeşitli startuplar da bu hasarın önüne geçmek adına inovatif çözümler geliştiriyor. Bu yazımızda, oftalmoloji alanında faaliyet gösteren teknoloji odaklı beş girişimi derinlemesine analiz ediyoruz.

OcuTerra Therapeutics

2011’de kurulmuş olan OcuTerra Therapeutics, klinik aşamada yer alan bir biyoteknoloji şirketi olarak karşımıza çıkıyor. Bu girişim, oftalmik hastalıkları tedavi etmek amacıyla yenilikçi ilaçlar geliştiriyor.

OcuTerra, diyabetik retinopatiye yani diyabet kaynaklı yüksek kan şekeri seviyelerinin retina damalarına zarar vermesine odaklanıyor. Girişim, şu anda test aşamasında olan ve diyabetik retinopatiyi invaziv olmayan bir şekilde tedavi eden bir ilaç geliştiriyor. OTT166 isimli bu göz damlası, bahsi geçen hastalığa erken müdahale etmeyi amaçlıyor. Klinik geliştirmenin ikinci aşamasında olan bu damla, seçici bir integrin inhibitörü olup retinadaki damar hasarını hedef alıyor. İnvazif enjeksiyonlardan ve lazer operasyonlarından çekinen hastalar, OTT166 sayesinde daha rahat ve etkili bir tedavi süreci deneyimleyebilecekler.

OcuTerra Therapeutics, bu yıl düzenlediği yatırım turu aracılığıyla 25.6 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 95.6 milyon dolara ulaştırdı. Girişim, birçok yetişkinde görme kaybına yol açabilen diyabetik retinopatinin erken aşamalarında tedavi sağlamak için operasyonlarına devam ediyor.

.Lumen

2020 kuruluşlu .Lumen, yapay zekayı, robotiği ve nörobilimi bir araya getirerek görme engelli bireylere özel çözümler geliştiriyor. Bu girişim, harika fakat ölçeklenebilir olmayan bir çözüm olan rehber köpek anlayışını farklı bir yöntemle şekillendiriyor.

.Lumen, görme engelli kişilere yardımcı olan rehber köpeklerin yapabildiği her şeyi son teknolojilerden yararlanarak sunuyor. Bu girişim, sanal gerçeklik gözlüğüne benzeyen bir gözlük geliştiriyor ve bu cihaz baş bölgesine takılıyor. Henüz klinik araştırma aşamasında bulunan bu giyilebilir teknoloji, engel tespiti, güvenli yol göstergesi ve gerçek zamanlı çevresel analiz gibi özelliklere sahip. Cihaz, bu özellikleri sayesinde yürünen zeminin üzerindeki ve altındaki engelleri tespit edebiliyor ve su birikintisi ya da çamur gibi engellere takılmayı önlüyor. Ayrıca, bu cihaz saniyede 100 kere yürünecek zemini tarayarak görme engelli kişilerin yollarına güvenli bir şekilde devam etmesini sağlıyor. Sürekli yazılım güncellemeleri alan bu çözüm, yürüyüşten alışverişe kadar pek çok işi kolaylaştırıyor.

.Lumen, bu yıl düzenlediği yatırım turu aracılığıyla 4.3 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 20 milyon dolara yükseltti. Girişim, dünya çapındaki görme engelli bireyler için yeterli sayıda bulunmayan rehber köpeklere alternatif bir çözüm yaratıyor.

Biophta

2020’de kurulmuş olan Biophta, geliştirdiği invaziv olmayan ilaç sistemiyle göz hastalıklarının tedavisini iyileştirmeye odaklanıyor. Bu girişim, göz damlalarına ve invaziv enjeksiyonlara duyulan ihtiyacı azaltmayı hedefliyor.

Biophta, diyabetik retinopati, kuru göz sendromu ve göz tansiyonu gibi göz hastalıklarına yönelik mini bir tablet tasarlıyor. Kontakt bir lens gibi kolay bir şekilde göz yüzeyine yerleştirilebilen bu tablet, göze konumlandırıldıktan sonra bir jele dönüşüyor. Göz yüzeyinde hareket etmeden durabilen bu ürün, bir hafta boyunca gözde tutuluyor ve kontrollü bir şekilde düşük dozda ilaç veriyor. Mikro dozajlama sistemiyle ön plana çıkan bu çözüm, gün içinde sık sık göz damlası kullanmak zorunda kalan kişilerin kontrollü ilaç salınımıyla buluşmasını sağlıyor.

Biophta, bu yıl düzenlediği yatırım turu aracılığıyla 6.3 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 7.7 milyon dolara ulaştırdı. Şu anda klinik öncesi aşamada bulunan bu girişim, göz hastalıklarının tedavisinde devrim yaratmayı hedefliyor.

WeWALK

2017’de üç başarılı Türk girişimci tarafından kurulmuş olan WeWALK, görme engelleri bireylerin hayat kalitesini artırmayı amaçlıyor. Bu girişim, bilim ve teknoloji dünyasını bir araya getirerek faaliyetlerine devam ediyor.

WeWALK, yapay zeka gibi son teknolojilerden yararlanarak akıllı bir baston geliştiriyor. Sesli asistana sahip bu baston, yürünen zemin üzerindeki engelleri algılıyor ve gerçek zamanlı navigasyon özelliğiyle ön plana çıkıyor. Görme engelli kişilerin kullandığı geleneksel bastonlarla aynı boyutlara sahip olan bu ürün, kullanıcılara çevreleri ve toplu taşıma seçenekleri hakkında temel bilgileri sunuyor. GPT destekli bu çözüm, adım adım yol tarifi sağlıyor ve yakındaki ilgili noktaları tespit ediyor. Kısacası, bu çözüm geleneksel bastonun işlevselliğini teknolojiyle birleştirerek görme engelli bireyleri güvenli bir yaşam tarzıyla buluşturuyor.

Toplam fon miktarı 3.5 milyon dolar olan WeWALK, ön sipariş planına sahip akıllı bastonuyla görme engelli kişiler için mobilite deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor.

Dive Medical

2020 kuruluşlu Dive Medical, hem tedavi süreçlerinden korkan bireylerin hem de sağlık profesyonellerinin işini kolaylaştıran bir çözüm sunuyor. Bu girişim, aynı zamanda erken yaşta göz hastalıklarının teşhisi üzerine yoğunlaşıyor.

Dive Medical, küçük çocukların ve çeşitli gelişimsel sıkıntıları bulunan kişilerin göz sağlığı incelemeleri için dijital bir cihaz tasarlıyor. Bu cihaz, hızlı ve doğru görsel değerlendirmeler sağlamayı amaçlıyor. Bir sensör teknolojisi olan göz takibi ve yapay zeka ile desteklenen bu cihaz, altı aylık bebeklerden konuşma engeline sahip yetişkinlere kadar doktorla iş birliği yapma konusunda sıkıntı çeken birçok hastayı merkeze alıyor. Sağlık profesyonelleri, bu cihazı kullanarak hastaların göz hareketlerini detaylıca izleyebiliyorlar ve görme yetisini objektif bir şekilde değerlendirebiliyorlar. Yüksek çözünürlüklü dokunmatik bir ekrana sahip olan bu cihaz, invaziv olmayan bir çözüm olup muayene sürecini hızlı, doğru ve konforlu bir hale getiriyor.

Seri A finansmanda bulunan Dive Medical, geçen yıl düzenlediği yatırım turu aracılığıyla 1.2 milyon dolarlık bir yatırım alarak toplam fon miktarını 1.6 milyon dolara ulaştırdı. Girişim, geleneksel göz testlerine uyum sağlayamayan hasta gruplarındaki teşhis sürecini hızlandırarak görme kaybının önüne geçmeyi amaçlıyor.

Kaynak: EU-Startups, Digital Ophthalmology, Crunchbase, Tracxn, PitchBook

İlginizi çekebilir: Sindirim sağlığı çözümleriyle öne çıkan startuplar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale