X

Müziğin iyileştirici gücü: Müzikoterapi

İnsan, embriyodan organizma haline gelene kadar birçok gelişim süreci geçirir. Duyuların gelişimi de bu sürece eşlik eder. Verilere bakıldığında işitme duyusunun görme duyusundan daha önce oluştuğunu görüyoruz. Anne karnındaki bir bebek, fetüsken ilk duygulanımlarını, ilk duyduğu sesler olan annesinin kalp atışları, nefes alıp vermesi, dolaşım sesleri aracılığıyla gerçekleştirir. Bu sesler ile hiçbir duyusu aktif olmamasına rağmen, işitme yetisine sahip olur. Amerikalı Anestezi Uzmanı Dr. Fred Schwartz, bu sesleri özel bir mikrofonla erken doğmuş bebeklere dinletiyor. Bu şekilde bebeklerin sakinleşmesi sağlanıyor, büyüme ve gelişmeleri hızlanıyor. Sesler ayrıca yetişkinlere de dinletiliyor. Anne karnının, güvenli ortamı anımsatmasından dolayı yetişkinlerin bu sayede sakinleşmesi sağlanıyor.

Acaba evrimsel biyoloji bu konuda ne diyor? 

Evrimsel biyoloji uzmanları, işitme duyusunun hayatta kalma çabası adına çok eski çağlarda oldukça önemli olduğu üzerinde duruyor. Yaprak hışırtısı ve dalların çıtırtılarını işiten ilkel insan, bu şekilde tehlikeleri fark edip düşmanlardan korunmada önemli aşamalar kaydetmiş.

Yeryüzündeki canlılar olarak birbirimizden etkilendiğimiz kadar evrenden ve çevremizden de etkileniriz. Aslında, bizler evreni dinleyebildiğimiz kadar “işitiriz”. Duyma yetisini bir şekilde yitirmiş olanlar bile diğer yetilerini kullanarak işitebilir. Buna en iyi örnek, klasik müziğin en iyi temsilcilerinden Beethoven’dır. Bestelerini dişlerinin arasına tutuşturduğu bir tahtayı piyanonun rezonans kutusunun üstüne dayayarak beste yapan biriydi Beethoven.

Çok uzak geçmişe bakarsak, insanlar yüzyıllar boyu hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri aramışlar. Lisans eğitimim sırasında sağlık bilimleri tarihinin işlendiği bir derste bu ilginç tedavi yöntemlerini detaylıca işlemiştik. Beni en çok şaşırtan da kötü ruhu çıkarmak için hastaya yapılan penetrasyon (bir uzvu delme) uygulamaları olmuştu. İçine kötü ruh girdikten sonra hastalandığı düşünülen kişinin kafatasından bir oyuk açılır ve kötü ruhun bu şekilde bedeni terk edeceği düşünülürmüş. Bu şekilde hastayı tedavi ettiklerine inanırlarmış. O zaman bana çok şaşırtıcı gelmişti, ancak şu anda kanseri tedavi etmek için kullanılan kemoterapinin, penetrasyonun çağımızdaki bir çeşidi olduğunu söyleyebiliriz.

Müzikoterapi, eski çağlardan beri birçok hekim tarafından zaten uygulanan bir yöntem.

Müzikoterapinin geçmişi eski çağlara dayanıyor

Uygulanan cerrahi işlemlerin yanında, ilkel kabilelerde hekimler kötü ruhu hasta bedenin içinden çıkarmak için çeşitli bitkilerle, müzik, ritm ve dansı da tedavi amaçlı kullanmışlar. Türkiye’de uygulanmayan, Amerika’da 1977’de bilim dalı olarak kabul edilip 1998’de uygulanmaya başlanan müzikoterapi, eski çağlardan beri birçok hekim tarafından halihazırda uygulanan bir yöntem. (Music as Medicine, www.musicasmedicine.com, University Hospitals,  CWRU, 2009) Farabi, İbni Sina gibi bilim insanları müzikoterapiyi alternatif bir tedavi yöntemi olarak değil, geleneksel tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. Amerikan Müzikoterapi Birliği’nin “Müzikoterapi; bazı bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.” şeklindeki tanımı da oldukça dikkat çekicidir.

Mizükoterapinin tarihi

Müzikoterapi konusunda bahsettiğimiz yıllardan çok daha eskilere gittiğimizde bu konu ile ilgili ilk yazılı
kaynaklara Kahum papirüslerinde rastlandığını görürüz. Yunan filozof Pythagoras, 6. yüzyılda müzikoterapi uygulamalarına katkıda bulunmuş. Elle tutulur ilk doküman ise 1454 yılında Osmanlı İmparatorluğu zamanında Beyazıd Külliyesi’nde bulunmuş. Mental hastalıklar o dönemlerde Türk müziği makamlarıyla tedavi edilmiş.

Pythagoras

Son yıllarda müzik ve beyin ile ilgili yapılan çalışmaların artmasıyla üzerinde çokça durulmaya başlanan müzikoterapinin kullanım alanlarına baktığımızda karşımıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Bu yöntem, psikiyatrik hastalıkların, kronik hastalıkların, kanserin, madde bağımlılığının tedavisinde kullanılmaktadır. Batı’da hastane, klinik, gündüz bakım evi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde beş binden fazla uzman, beden ve ruh hastalıklarını müzikoterapi ile tedavi ediyor. Bunun dışında ameliyatlarda uygulanan müzikoterapi sayesinde anestezi malzemelerinde %50 tasarruf yapıldığı ortaya konulmuştur. Ayrıca hastaların ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlarında önemli bir azalış kaydedilmiştir.

Günlük hayatın stresinden kurtulmak için düşük frekanslı ses dalgalarından oluşan kuş, dalga, su, rüzgar sesleri, insanın uyku sırasındaki beyin dalgalarına yakın düşük dalga boyları içerdiğinden bir terapi sağlamaktadır. Bunun dışında sağlığı korumada ve sürdürmede, stres yönetiminde, ağrıları azaltmada, duyguları yönetmede, hafızayı güçlendirmede, iletişimi artırmada, fiziksel rehabilitasyonda da olumlu etkiler sağlar. Bilişsel kabiliyetlerin azaldığı Demans, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklarda da müzikoterapinin kullanıldığını görüyoruz.

Çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine de katkı sağlayan müzikoterapi davranış bozukluğu, dikkat eksikliği tedavisinde, iletişim becerilerini geliştirmede kullanılmaktadır.

Depresyonun ve birçok psikiyatrik hastalığın nedeni serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin, testosteron gibi hormonların dengesinin bozulmasıdır. Müzikoterapinin, bu hormonların dengesinin düzenlenmesinde olumlu etki sağladığı ortaya konmaktadır. Ayrıca, kronik hastalıkların tedavisinde de kullanılan müzikoterapinin kan basıncı, solunum ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinmektedir.

 

Kaynaklar:
MusicTherapy
Türk Psikiyatri
The Music Therapy Center
Natural Health Cure
“Power of Music”, Early Childhood News, by F. Ruscher.
Reader’s Digest Magazine, 1999.
Music Therapy. ca-Kanada Müzikle Tedavi Merkezi.
Newsweek

Kevser Başkara: 10 yıla yakındır %100 vegan yaşayan Kevser Başkara, Ankara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Lisans Programını, Cornell University Plant Based Nutrition, American College of Lifestyle Medicine programlarından mezun olmuştur. Türkiye’de bireysel vegan beslenme ve yaşam danışmanlığı, kurumsal beslenme danışmanlığı hizmetlerinin yanısıra vegan marka danışmanlıkları vermektedir. Bitki Temelli Beslenme’yi Beslenmenin Geleceği adlı ders ile ilk kez devlet üniversitesi müfredatına eklemiştir. Bitki Temelli Beslenme, Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 17’de 12’sine çözüm üretmektedir. Bütünsel sağlığın önemine tüm eğitimlerinde ve hizmetlerinde vurgu yapan Başkara, International Vegan Society (England) Plant Based Health Professionals (England) üyesidir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale