Müzik bizi nasıl iyileştirir: Sadece bir sanat dalı olarak değil, fiziksel yararları ile de müzik

İsviçre’de yüksek lisansımı yaptığım yıllarda Music Together isimli bir programda asistan olarak çalıştım. Amerika çıkışlı bu program 0-6 yaş grubunun ebeveynleri ile birlikte katıldıkları bir erken müzik eğitimiydi. Bu eğitimin bebekler üzerindeki etkisini gördükten sonra yüksek lisans tezimde de bu konuya odaklanmaya karar verdim ve kendimi kapsamlı bir araştırma içinde buldum. Yapılan istatistiksel araştırmalar şunu gösteriyordu ki, bu programa katılan bebekler daha çabuk konuşmaya başlıyor, müzikal ve sosyal becerileri artıyor, dolayısıyla okula başladıklarında yaşıtlarına oranla daha başarılı oluyorlardı.

Müziğin dil becerisi ile doğrudan orantılı olduğu bilgisine birçok yerde rastlayabiliriz. Henüz bebekken heceleri de sadece müzikal bir tını olarak duyuyor ve kaydediyoruz. Ayrıca yabancı dili daha iyi öğrenenlerin kesinlikle iyi bir müzik kulağı da oluyor.

Sosyal becerilerin artmasına yardımcı olması bakımından da müziğin faydası tartışılmaz. Birlikte yapılan bir aktiviteye dönüşen müzik, her açıdan birçok anlamı da beraberinde getiriyor. Aynı duyguyu paylaşma, ait olma, bir ifadenin, yani dolaylı olarak bir topluluğun parçası olma gibi…

Tüm bunlar arasında benim en çok ilgimi çeken ise müziğin bebeklerin yürümesine yardımcı olan beyindeki bölüme de dokunarak, hareket kabiliyetini kuvvetlendirerek koordinasyon gelişimine yardımcı oluşu ve de yetişkinlerde kalp ritmini düzenliyor oluşu oldu. Bebeklerde bu gelişime araç olması vestibülar sistemin gelişmesi ile ilişkili. İşitme sisteminin bir parçası olan bu sistem iç kulakta bulunmakta ve dengeyi sağlamaktadır. Müzik de yürümeyi bu sistemin hareketi sayesinde hızlandırmış olur. Bu durumda küçük yaşlarda fiziki gelişimimizde bir araç olan müziğin ilerleyen yıllarda da bir terapi biçimi olarak kullanılmasına şaşırmamalı.

Kalp ritmi ile ilgili bir diğer bilgi ise, elektronik müziğin bu kadar sevilme sebebinin annelerimizin karnında duyduğumuz nabza benziyor oluşu deniliyor. Her şey birbiri ile nasıl bağlantılı değil mi?

Mozart Efekt olarak bilinen araştırma da müziğin beynin öğrenme kapasitesini geliştirdiğini, hafızayı kuvvetlendirdiğinden bahseder. Bu sonuçlar özellikle Avrupa’da hastanelerde açılan müzik terapi departmanlarındaki engelli hastaların iyileşmelerine destek niteliğindedir. Günümüzde bu araştırmalar daha da kapsamlı hale gelmiş ve kanserli hastaların iyi uyumasındaki etkisi üstüne de çalışmalar yapılmıştır. Kısacası hem gelişimimiz, hem de sağlığımız için müzik sadece bir sanat dalı olarak değil, bizzat bir ilaç olarak ele alınmaktadır.

Bu durumda yaşımız kaç olursa olsun bir enstrüman çalmak, sık sık rahatlatıcı müzikler dinlemek, bir müzik topluluğuna dahil olmak, hem hafıza, hem kalp sağlığımız, hem de sosyalliğimiz açısından faydalı olacaktır.

 

İlginizi çekebilir: Nörobilimcilere göre 15 saniye dinlediğinizde sizi çok daha yaratıcı yapacak müzik

Günsu Özkarar
1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de ... Devam