X

Mide ağrısına ne iyi gelir? Nasıl geçer, ev çözümleri nelerdir?

Zaman zaman mide ağrısı yaşayan kişilerin en fazla merak ettiği şey, mide ağrısına ne iyi gelir, sorusu. Mide ağrıları öylesine yaygın ki, herkes bunu yaşamının bir noktasında muhtemelen yaşayabilir. Yemek yedikten veya bir şeyler içtikten sonra ortaya çıkan hazımsızlık ve mide ağrısı, genelde endişelenecek bir durum değildir. Elbette bu, kıvrandıran mide ağrısı, uykudan uyandıran mide ağrısı gibi sürekli devam eden veya aniden şiddetli bir biçimde ortaya çıkan bir durumsa mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir.

Mide ağrısına yol açan midede hazımsızlığın yaygın belirtileri ise şunlardır:

  • Mide ekşimesi
  • Mide bulantısı
  • Şişkinlik
  • Gaz
  • Geğirme, bazen acı veya kötü tat veren sıvının ağıza gelmesi
  • Kötü kokulu veya ekşi nefes
  • Hıçkırık veya öksürük

Midede hazımsızlığın pek çok farklı nedeni olabilir. Bu durum bazen kötü beslenme alışkanlıklarından, üşütmeden kaynaklanabileceği gibi bazen sadece strese bağlı olarak da gelişebilir. Peki stres kaynaklı mide ağrısına ne iyi gelir? Eğer mide ağrınızın altında ilaçla tedavi edilmesi gereken tıbbi bir durum yatmıyorsa bazı ev çözümleri ile ağrıyı ortadan kaldırmanız mümkün. Mide ağrısına iyi gelen şeyler neler? Mide ağrısına iyi gelen yiyecekler, mide ağrısına iyi gelen çaylar var mı? İşte bu sorulara cevap niteliğinde, mide ağrısına iyi gelebilecek bazı doğal çözümler.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Mide ağrısına ne iyi gelir?

İşte mide ağrısına karşı alabileceğiniz önlemlerden bazıları.

Su içmek

Mide ağrısına ne iyi gelir sorusunun belki de en basit yanıtı su tüketimi. Vücudunuzun yiyecek ve içeceklerdeki besinleri verimli bir şekilde sindirmesi ve emmesi için suya ihtiyacı var. Susuz kalmak sindirimi daha zor hale getirir, bu da mide rahatsızlığı olasılığını artırır. Bunu önlemek için yaklaşık olarak günde 2- 2,5 litre su tükettiğinizden emin olmalısınız. Özellikle sindirim sorunları yaşayan kişiler için su tüketimi daha önemli. Kusma ve ishal gibi sindirim problemleri, çok hızlı bir şekilde dehidrasyona neden olabilir, bu semptomları olan kişiler yeteri kadar su içmeye özen göstermeli.

Yatmaktan kaçınmak

Vücut yatay konumdayken midedeki asidin geriye ve yukarıya doğru hareket etmesi daha olasıdır, bu da mide ekşimesine neden olabilir. Mide ağrısı yaşayan kişiler, geçene kadar en az birkaç saat yatmaktan kaçınmalıdır. Yatması gereken biri, ideal olarak 30 derecelik bir açıyla başını, boynunu ve üst göğsünü yastıklarla desteklemelidir.

Ilık bir duş ve sıcak su torbası

Isı, gergin kasları gevşetebilir ve hazımsızlığı hafifletebilir, bu nedenle ılık duş mide ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca ayaklarınıza sıcak su torbası koymak veya ısı pedleri kullanmak da benzer bir etkiye sahip olabilir.

Sigara ve alkolden uzak durmak

Sigara içmek boğazı tahriş edebilir ve mide rahatsızlığı olasılığını artırabilir. Bir toksin olarak alkolün sindirimi de zordur ve karaciğere, mide zarına zarar verebilir. Bu yüzden mide ağrısı yaşayan kişiler kendilerini daha iyi hissedene kadar sigara ve alkolden uzak durmalıdır.

Sindirimi zor gıdalardan kaçınmak

Bazı yiyeceklerin sindirimi diğerlerinden daha zordur, bu da mide rahatsızlığı riskini artırır. Mide ağrısı yaşayan herkes kızarmış veya yağlı, ağır veya kremsi, tuzlu veya işlenmiş gıdalardan kaçınarak mide ağrısı oluşumunun önüne geçebilir.

Mide ağrısına bitkisel çözüm: Mide ağrısına iyi gelen çaylar

Mide ağrısına aslında mutfağınızda her zaman bulunan birkaç bitkisel kaynakla (eğer özel bir sağlık durumunuz veya alerjiniz yoksa) çözüm bulabileceğinizi biliyor muydunuz? İşte onlardan bazıları.

Nane

Mide ağrısına bitkisel çözüm noktasında ilk önerilenlerin arasında nane yer almakta. Nane nefes tatlandırıcı özelliğine ek olarak aşağıdakilere yardımcı olabilir:

  • Kusma ve ishali önleme
  • Bağırsaklardaki kas spazmlarını azaltma
  • Ağrıyı giderme

Nanenin bu özelliklerinden yararlanmak için çiğ veya pişmiş şekilde tüketebilirsiniz. Geleneksel olarak, nane çayı mide ağrısına iyi gelen çaylar ve mide ağrısına iyi gelen içecekler arasında gösterilir. Nane yapraklarını toz haline getirmek veya suyunu sıkmak ve diğer çaylar, içecekler veya yiyeceklerle karıştırmak da mümkündür. Nane şekerlerini emmek de mide ağrısını ve rahatsızlığını azaltmanın başka bir yolu olabilir.

Zencefil

Mide ağrısına ne iyi gelir? Zencefil, konu mide rahatsızlıkları ve hazımsızlık olduğunda bu soruya karşı akla gelebilecek doğal çözümlerden biri. Öyle ki mide ağrısına bitkisel çözüm şeklinde nitelendiriliyor. Zencefil, mide kasılmalarını hızlandırmaya yardımcı olabilecek gingerol ve shogaol adı verilen kimyasallar içerir. Bu, hazımsızlığa neden olan yiyecekleri midede daha hızlı hareket ettirebilir. Zencefildeki kimyasallar ayrıca bulantı, kusma ve ishali azaltmaya da yardımcı olabilir.

Mide ağrısı yaşayan kişiler yemeklerine toz zencefil eklemeyi veya mide ağrısına iyi gelen çaylar arasında gösterilen zencefili bu şekilde içmeyi deneyebilir.

Tarçın

Tarçın, sindirimi kolaylaştırmaya ve sindirim sisteminde hasar riskini azaltmaya yardımcı olabilecek birkaç antioksidan içerir. Tarçındaki diğer yararlı maddeler ise gaz, şişkinlik ve krampları azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca mide ekşimesi ve hazımsızlığı azaltmak için mide asiditesini nötralize etmeye de yardımcı olabilirler.

Mide ağrısı yaşayan kişiler yemeklerine 1 çay kaşığı tarçın tozu eklemeyi deneyebilir. Alternatif olarak, çay yapmak için tarçını kaynar suyla karıştırmayı deneyebilirler. Bunu günde iki veya üç kez yapmak hazımsızlığı hafifletmeye yardımcı olabilir.

Kimyon

Evde mide ağrısına ne iyi gelir? Sevilen baharat kimyon da mide sağlığına faydalarıyla dikkat çekiyor. Kimyon, aşağıdaki durumlara yardımcı olabilecek aktif maddeler içerir:

  • Hazımsızlığı ve aşırı mide asitlerini azaltma
  • Azalan gaz
  • Bağırsak iltihabını azaltma
  • Antimikrobiyal olarak hareket etme

Mide ağrısı yaşayan kişiler yemeklerine 1 veya 2 çay kaşığı öğütülmüş veya toz kimyon karıştırmayı deneyebilir. Alternatif olarak, çay yapmak için kaynar suya birkaç çay kaşığı kimyon tozu da ekleyebilirler.

Fesleğen

Fesleğen gazı azaltabilecek, iştahı artırabilecek, krampları hafifletebilecek ve genel sindirimi iyileştirebilecek maddeler içerir. Ayrıca midedeki asit miktarını azaltmaya yardımcı olabilecek öjenol isimli bir madde de içerir.

Tüm bu özellikleri sebebiyle, mide ağrısı yaşayan bir kişi, semptomları azalıncaya kadar yemeklerine 1 veya 2 çay kaşığı kuru fesleğen yaprağı veya birkaç taze fesleğen yaprağı eklemeyi deneyebilir. Daha hızlı sonuçlar için yarım çay kaşığı kuru fesleğeni veya birkaç taze yaprağı, kaynamış su ile karıştırıp çay olarak da içebilirsiniz.

Limon suyu, karbonat ve su

Bu karışım mide ağrısına karşı bir ev çözümü olarak biliniyor. Çünkü gaz ve hazımsızlığı azaltmaya yardımcı olabilecek karbonik asit üretir. Ayrıca karaciğer sekresyonunu ve bağırsak hareketliliğini iyileştirebilir. Misket limonu veya limon suyundaki asitlik ve diğer besinler, safra asitlerini nötralize ederken ve midedeki asitliği azaltırken yağları ve alkolü sindirmeye ve emmeye yardımcı olabilir. Mide ağrısına iyi gelebileceği düşünülen tarif için kullanılan malzeme oranları genellikle şu şekildedir:

  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • 1 su bardağı su

Mide ağrısına iyi gelen yiyecekler

Peki, mide ağrısını önlemek ve hafifletmek için ne yemeli? İşte cevaplar:

BRAT diyeti

BRAT diyeti, mide ağrısına ne iyi gelir dendiğinde karşınıza çıkmış olması muhtemel bir tabir. BRAT diyetinin genelde ishal, kusma gibi sindirim problemleri yaşayan çocuklara önerilen bir beslenme şekli olduğunu söyleyebiliriz. Anlamı ise muz, pirinç, elma püresi ve tost. Bu yiyeceklerin tamamı nişastalı, bu nedenle yiyecekleri birbirine bağlamaya yardımcı olabilirler. Bu da kişinin tuvalete çıkma sıklığını azaltarak ishalini hafifletmeye yardımcı olabilir.

BRAT diyetindeki yiyecekler yumuşak oldukları için mideyi, boğazı veya bağırsakları tahriş eden maddeler içermezler. Bu nedenle, mide ağrısını da yatıştırabilirler. Ayrıca çoğu potasyum ve magnezyum gibi besinler açısından da yüksektir.

İncir

Mide ağrısına ne iyi gelir sorusuna karşılık olabilecek ve mide ağrısına iyi gelen yiyecekler arasında gösterilen besinlerden biri de incir. İncir, kabızlığı hafifletmek ve sağlıklı bağırsak hareketlerini teşvik etmek için müshil görevi görebilecek maddeler ve hazımsızlığı hafifletmeye yardımcı olabilecek bileşikler içerir. Mide ağrısı yaşayan kişiler, semptomları düzelene kadar günde birkaç kez incir yemeyi deneyebilirler. Alternatif olarak, çay yapmak için 1 veya 2 çay kaşığı incir yaprağı da demleyebilirler.

Ancak mide ağrısına ishal de eşlik ediyorsa incir tüketmekten kaçınılmalıdır.

Karanfil

Karanfil, midedeki gazı azaltmaya ve mide salgılarını artırmaya yardımcı olabilecek maddeler içerir. Bu, basıncı ve krampları azaltabilecek yavaş sindirimi hızlandırabilir. Karanfil ayrıca bulantı ve kusmayı azaltmaya da yardımcı olabilir.

Mide ağrınız varsa yatmadan önce, 1 veya 2 çay kaşığı toz karanfil ile 1 çay kaşığı balı karıştırmayı deneyebilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: medicalnewstoday

İlginizi çekebilir: Hazmı kolaylaştıran besinler: Sindirim sağlığına dost 14 yiyecek

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale