X

Marmaris’in saklı cenneti Bonjuk: Good Vibes etkinliğiyle “ben zamanı” yaratmanın hafifliği

Kadim bir dostumun davetiyle çok özel bir etkinlik için Bonjuk’a misafir oldum. Aylar öncesinden hazırlıklarına başlanan “Good vibes” etkinliği adının da verdiği titreşimle dört gün içinde frekansımı epey yükseltti.

Hem regresyon terapisini tanıtma imkanı buldum, hem de unutulmaz deneyimler yaşadım. Tatilden öte alışılmış deniz, güneş konsepti dışında, ruhuma çok iyi gelen bir ortamda ilk kez tanıştığım ve tesadüfen karşılaştığım arkadaşlarımla hayatı paylaştım. “Ben zamanı” yaratmanın insanın kendine verdiği en güzel hediye olduğunu bir kez daha anladım. Bu çok özel hediyem için vesile olan herkese minnettarım.

Bonjuk; Marmaris’e çok yakın, gizli, cennet bir koyda, palmiye ağaçlarının gölgesinde…

Doğanın şifası, kutsal ormanın fısıldayan bilge sesleri, enfes leziz yemekleri, sabaha kadar süren partileri, denizin üzerine batan güneşin romantizmi, Good Vibes’a özel onurlandırma ritüelleriyle, güler yüzlü ekibiyle beni kucaklıyor.

Bu özel koyu ve cennet toprakları bir hayalini gerçekleştirmek üzere değerlendiren özgür, cesur ruh Mehmet’in samimi, kalpten kalbe sarılması da insanın kendini evinde hissetmesine sebep oluyor, her şey çok güzel oluyor.

Gelelim Bonjuk’un hikayesine; kalbinin rehberliğinde, ruhu Mehmet’i bu koya tesadüfen getirdiğinde başlıyor her şey… Mehmet hissettiğim kadarıyla, hayallerini gerçekleştiren, ilham veren, radikal değişimler yaratmaya istekli, dünyaya sevgiyle bakan bir adam… Bonjuk’ta herkesin hep birlikte mutlu olup eğlenebilmesi, sosyalleşebilmesi, dinlenebilmesi ve içine dönüp kendiyle iyileşebilmesi için kuvvetli bir enerji alanı, ortam yaratılmış. Buraya gelen kişilerin de bu alana kolayca uyumlandığını gözlemledim.

Çok emek veriliyor araziye, organik tarım başlıyor, her şey özenle yapılıyor. Detaylarda görüyorsunuz naif bir ruhun sevgiyi dokuduğu, yaratıcı dokunuşlarını… Bu dokunuşlar kalbinize değiyor bir kuş tüyünün hafifliğinde… Ve o muhteşem tavus kuşları ezoterik manalarıyla, onları alanda her görene eminim pek çok farkındalık sunuyor.

Mesela; Tavus kuşu sembolizminde sıklıkla karşılaşılan ve Zümrüdü anka kuşunu çağrıştıran küllerinden yeniden doğuş öyküsünde, insan yaşamında da geçmişe ait bazı şeylerin zamanını tamamlamış tüyler gibi geçmişte bırakılması ve kişiliğin güzel olan yönleriyle hayata devam edilmesi gereğinin sembolizmi vardır. Bunu başarmak, insana özgüvenini ve kendisini değerli bulma vasfını kazandıracaktır. Naguali Tavus kuşu olan insanlar, geçmiş hayatlarına yüreklerinden bakabilecek, yaşadıklarının karmik anlamını çözebilecektir.

Bir sabah yedi sularında uyandığımda ortak kullanım alanı tuvaletlere giderken aynada kendine bakan tavus kuşunu gördüm. Hiç ses çıkarmadan kıpırdamadan bekledim. Öylece dururken doğanın canlılarının birbirleriyle sohbetine şahit oldum.

Ve Tavuskuşu gür bir sesle konuştu;

Arıyorum kendimi, buluyorum bu alemde

Her şeyin bana ayna olduğu gerçeğini, kabule geçtiğimde…

Olana teslim olduğumda, bir yoldaş çıkıyor karşıma…

Aşk ve muhabbetle ilerliyoruz şimdi, bu yolda…

Gelelim ortak tuvalet, duş alanına…

Biliyorsunuz çocukluk döneminde aldığımız telkinler bizi yaşam boyu etkiliyor. Aşırı hassas anne, baba ile hijyen takıntısı olanların iyileşeceği tertemiz tuvaletler, yaşamınızı kısıtlayan takıntılarınızı aşmanızı destekleyebilir. Günün, gecenin her saati bedeninizden hiç utanmadan ortak duş alanında sıra beklerken bedeninize dair aldığınız tüm yargıları, takıntıları suya kolayca bırakabilir, özgüveninizi pekiştirebilirsiniz. En güzel halimiz zaten en doğal halimiz değil mi?

Börtü böcekle aranız nasıl? Karıncalarla çadırınızı paylaşmaya, bu gezegenin sadece kendimize ait olmadığını kabul etmeye, bu muazzam dünyayı paylaşmaya hazır mısınız? O halde çadır deneyimi size iyi gelecektir. Üstelik uyurken de bedeniniz topraklanır, enerji alanınız arınır…

İlk çadır deneyimim Midilli Adası’nda Osho Afroz’daydı. Çadıra ilk girdiğimde kendi kendime regresyona girmiş ve çocukken minderleri birleştirip üstünü kapatarak yaptığım çadırları hatırlamıştım. Şimdi fark ediyorum ki hepimiz en güvenli yer; ana rahmini doğduktan sonra tekrar tekrar arıyoruz.

Ana rahmi demişken sihirli kutsal ormanda, hep birlikte el ele, kalpten kalbe yaptığımız onurlandırma ritüeli sanki filmin içinde film gibiydi. Her ne kadar filmi izleyen gözlemci rolünde kalmaya gayret etsem de yaratılan enerji alanında yaydığımız ve yansıttığımız titreşimin ne kadar etkili olduğunu hissediyordum.

Yurtdışından gelen hayranlıkla izlediğim iki dansçı öyle bir performans sergiledi ki içinde pek çok şiirsel anlatım gizliydi. Sihirli kutsal alanın bir köşesinde, gecenin karanlığında rahim görüntüsündeki kayaların önünden ölümsüzlük çiçekleriyle dolu sepeti başında tutarak inen kadın, ritmik hareketleriyle adeta hepimizin nefesini kesti. Ateşin etrafından yürüdü, yürüdü, yürüdü, hiç acele etmeden… Bastığı toprağı her adımında onurlandırarak… Şükrederek…

Ve güzelim bir ağacın gövdesine sırtını yasladığında iki bacağının arasında, sanki bir doğum gerçekleşircesine topraktan bir insan doğdu. Topraktan doğan insan sonra ateşe kavuştu. Gözlerimi ayırmadan bu performansı izlerken yüzün üzerinde kişiden tek bir ses çıkmıyordu. Ve ateşin etrafında bizler yaşamı ve ölümü kutluyorduk hep birlikte…

Fonda ise ormanın doğal sesine eşlik eden, tüm hücrelerime işleyen, kalbimi titreten bir müzik ve canlı söyleyen sanatçı… Bildiğim çok tanıdık bir ezgiydi sanki… Kızılderili şaman köklerime uzanıyordu ve rahim alanımda bir hareketlenme hissediyordum.

Ben ve diğer herkes belki de yeniden doğuyorduk, doğuruyorduk… Ateş, toprak, müzik, dans, ilham ve aşkla…

Herkesin beyazlar içinde olduğu bu gecede karanlığın hizmetini bir kez daha fark ettim. Çünkü ışık ancak; karanlıkta görülebiliyordu, parlıyordu. Gece görebildiğimiz yıldızlar gibi…

Muhteşem kostümlerin içindeki insanlar, beden perdelerini aralamaya hazır, kozasından çıkan kelebekler gibi ışık saçarak uçuşuyordu. Şiirsel bir geceydi… Gündüzü yaşamayı daha çok seven ben, ancak gece ikiye kadar dayanabildim: Bu özel geceyi içselleştirmek için çadırıma çekildim.

Dört gün boyunca her anında pek çok duygu, his deneyimlediğim, kırgın, kızgın olduklarımla içsel olarak helalleştiğim, 20 yıldan fazladır görmediğim çocukluğumun, ilk gençlik yıllarımın geçtiği Büyükada’dan arkadaşım Ayşe’yle mucizevi paylaşımım ve daha nice güzel şey, bu özel süreçte, muhteşem alanda hep birlikte yaptığımız nefes çalışmaları, yoga dersleri, kadın çemberi ve dans şifası için ayrıca şükrettim.

Duygularımızı hissederek, ifade ederek, kendi gerçeğimizi çırılçıplak ortaya koyduğumuzda, kalplerimiz daha fazla sevgiye açılıyor. Bu ancak; kendiyle yüzleşme cesareti gösterebilenlerin işi… Bonjuk bunun için şefkatiyle cömertçe sarmalayan ideal ortamlardan biri… Bu ortamda, her bireyin kendi karanlığını da kabul edip eril-dişil dengeyle şifa bulacağı daha fazla etkinlik ve özel seanslarla buluşmasını tüm kalbimle diliyorum.

Bonjuk’un konseptinde; kişisel gelişim çalışmaları, spiritüel çalışmalar, dans, müzik bir arada… İçimizdeki çocuğun merakı, heyecanı ve neşesi kostümlü partilerde tamamen ortaya çıkıyor. Kişi büyük bir özgünlük denizinde, yaratıcılığıyla, istediği kadar, cesareti oranında özgürleşiyor.

Upuzun masalarda yemek için toplanıldığında gönül sofralarının da kapıları çalınıyor. Farklı ülkelerden, kültürlerden gelsek de insan olmanın güzelliğinde buluşuluyor. Bu buluşmalar eminim nice mucizelere kapı açıyor, herkes birbirine bir şekilde hizmet ediyor, vesile oluyor.

Bu çok özel etkinliği paylaştığım tüm arkadaşlara bu yazımla tekrar selam olsun. Sizlerle olmak muhteşemdi.

Kadim dostum İsmail evrimleştikçe güzelleşen yolculuğumuz, arkadaşlığımıza verdiğin kıymet ve Bonjuk’taki harika misafirperverliğin için minnettarım.

Good vibes vesilesiyle daha yakından tanıma fırsatı bulduğum, arkadaşlığını gönlüyle paylaşan özel kadın İdil, seninle yeni başlayan yolculuğumuzun heyecanını hissediyorum. Emeklerine minnettarım.

Bonjuk ailesi ve bu çok özel cennet topraklar için hizmet eden başta Necibe, Berna ve henüz adını ezberleyemediğim tüm ekibe çok teşekkür ediyorum.

Hayallerini insana iyi gelen, insanı sevgiyle şifalandıran, birleştiren manifestolar üzerine inşa eden sevgili Mehmet, sihirli Bonjuk deneyimi için bir kez daha teşekkürler…

İlginizi çekebilir: Paylaşmak yakınlaştırır: Duygularınızı ifade edebildiğinizi düşünüyor musunuz?

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale