X

Makrobiyotik beslenme 3: Enerjinin beş hali ve mevsimler

“Makrobiyotik, kişinin fiziksel, zihinsel ve ruhsal dengesini kuran filozofik ve beslenme ilkelerinin bir bütünüdür.”
Carl Ferré, Macrobiotics Today, Ocak 2002

Doğu felsefesinde yin ve yang döngüsü içinde beş adet transformasyon olduğuna inanılır. Bu 5 adet transformasyon, birbirine dönüşen enerjiler, elementler ve mevsimlerle bağdaştırılır. Transformasyon doğadaki her varlık, her durum ve her türlü enerji için geçerlidir.

Elementler: Ağaç , Ateş, Toprak, Metal, Su
Mevsimler: İlkbahar, Yaz, Yaz sonu, Sonbahar, Kış

Her mevsimin kendine göre özellikleri ve enerji dereceleri vardır. Biz de çevremizin bir parçası olduğumuz için, bu enerjiler gerek fizyolojik gerekse psikolojik olarak bizi etkiler. Doğa ile uyumlu bir şekilde yaşanmadığında beş element, transformasyon, herhangi bir kişi için yıkıcı olabilir; doğa ile uyumlu bir yaşam tarzı geliştirildiğinde ise kişi dengededir ve bu beş element kişinin hem maddi hem de manevi sağlığı için büyük bir desteğe dönüşür.

Makrobiyotik beslenme, bedenimize besinler aracılığıyla aldığımız enerjinin kalitesini ve türünü belirleyerek, doğayla uyumlu bir şekilde mevsimsel transformasyonumuzu sağlıklı ve güçlü bir şekilde yapmamızı sağlar.

İlkbahar (Mart 21 – Haziran 21)

İlkbahar “ağaç” zamanıdır. Yukarıya doğru yükselen bir enerji hissederiz, üreten bir enerjidir bu. Yapraklar yeşerir, çiçekler açar. Bu mevsim doğumun simgesidir. Have nettir, rüzgar ferahlatıcı ve temizleyicidir. İlkbaharda içimiz kıpır kıpırdır, vücudumuz yin enerjiyi her hücresinde hissetmektedir. Çevremizde yükselen enerjiyi içimizde de hissederiz. Her gün yeni bir gündür ve şevkle bir sonraki güne uyanırız.

İlkbahar dönemi, temizlik dönemidir. Evimizi, kışın soğuk enerjisini temizleme dönemidir. Mart ayı, çıplak ayak çimlerde yürüyüp güneşin doğumunu izlemek için ideal bir aydır. Aşk mevsimidir ilkbahar, yeni aşkların temelleri, var olan aşkların yenilenmesi bahar aylarında olur.

Evimize yaptığımız bahar temizliği gibi, bedenimizi de temizlemek için en ideal dönemdir ilkbahar. İlkbahar ağaç elementine dahil olan mevsimdir ve bu mevsimde aynı elemente dahil olan karaciğer ve safra kesesi ciddi bir şekilde zorlanmaktadır. Karaciğer detoksu bu dönemde yapılmalıdır. Karaciğer yukarıya yönelen enerji tarafından yönetilir ve ne kadar temizse, sizin de o kadar yüksek enerjili olmanızı sağlar. Safra kesisinin gün içinde en yoğun çalıştığı saatler gece 23.00 ila sabaha karşıdır, karaciğerin en yoğun kendini yenileme saatleri ise sabaha karşı 01.00 ile 03.00 arasıdır.

Temiz bir karaciğer size pürüzsüz bir cildin yanı sıra, sabır ve üretkenlik de sağlar. Şayet karaciğer kirli ise, kişi huzursuz, aksi ve öfkeli olacaktır. Ciltteki lekelenmeler de buna işarettir. Safra kesesi, karaciğerin enerjisini tamamlayıcı organdır. Bu dönem duygusal temizlik yapmak, geçmişte öfkeli olduğumuz kişileri affetmek için de en uygun zamandır. Beş element teorisine göre bu mevsimin rengi yeşil, duyu organı gözdür.

Makrobiyotiğe göre ilkbaharda, yukarı doğru büyüyen, yeşil yapraklı bitkileri çiğ ya da haşlayarak yemeliyiz. Az yağ kullanmalı ve kısa süreli pişirme yapmalıyız.

Tahıl: Buğday, arpa, yulaf
Sebze: Brokoli, maydanoz, marul, kale, havuç, alfalfa, pancar, pırasa, kabak, shiitake mantarı, enginar, taze soğan, taze sarımsak, kuşkonmaz, taze kekik, madımak, semizotu, papatya, ebegümeci
Bakla: Yeşil mercimek, taze fasulye, edamame
Balık: Kefal, kalkan, mezgit, dil balığı
Meyve: Limon, greyfurt, yeşil elma, kiraz, can erik, ayva
Pişirme tekniği: Az zamanlı, düşük ateşte, haşlama, buğulama, az yağda

Örnek ilkbahar menüsü:

  • Mercimek çorbası
  • Mercimekli, bulgurlu salata
  • Haşlanmış yeşil yapraklı sebzeler
  • Tofu kremalı, çilekli kanten
  • Buğday çayı

Yaz (Haziran 21 – Ağustos 15)

Yaz ateş zamanıdır. Yukarıya doğru yükselmiş olan enerji en yüksek noktasındadır. Filizlenmiş olan her şey büyümüştür. Bu mevsim gençliğin simgesidir. Hava sıcaktır, rüzgar meltemdir. Yaz yin enerjisinin yoğunluğu ile yavaşlamamıza sebep olur. Tek bir isteğimiz vardır; serin bir yer bulup dinlenmek. Deniz kıyısı ya da bol ağaçlı bir ova.

Doğa, genişleyici yin enerji ile sürekli meyve veriri. Tüm sebze ve meyveler dolgunluklarına ulaşmış, bol suludur, tadındadır. Bu büyüyen ve genişleyen enerji bizim de kabuğumuzdan dışarı çıkmamızı sağlar. Bu yüzden yaz partileri en güzelleridir, düğünler ayrı bir neşelidir. Yazın yaşam doruk noktasındadır. Renkler daha belirgin, parlak ve sıcaktır. Tutkulu bir dönemdir yaz, heyecan doruktadır. İlkbaharda tohumları atılmış olan aşklar, kalbin ateşlenmesiyle sımsıcak bir sevgiye dönüşür.

Yaz mevsimi ateş elementine dahil olan mevsimdir ve bu mevsimde aynı elemente dahil olan kalp ve ince bağırsaklar zorlanmaktadır. Kalp en yoğun sabah 11.00’den öğleden sonra 13.00’e kadar, ince bağırsak da öğleden sonra 13.00’ten 15.00’e kadar çalışır. Ateşlenen bu oranları serinletmek için yin değerli besinleri daha çok tüketmeliyiz. Yaz dönemi enerjisinden etkilenen kalp bize mutluluk duygusunu hissettirmektedir. Beş element teorisine göre bu mevsimin rengi kırmızı, duyu organı ağızdır.

Makrobiyotik yazın yüksek ateşte kavurarak gıdaları tüketmemizi söyler. Pazar günleri barbeküleri için en uygun aylardır yaz ayları.

Tahıl: Mısır, patlamış mısır, amaranth, beyaz darı
Sebze: Kuşkonmaz, Brüksel lahanası, salatalık, zencefil, frenk soğanı, taze soğan, bezelye, dereotu, kum havucu, taze fasulye, kuzu ıspanak, kabak, semizotu, sivri biber, dolmalık biber, çalı fasulyesi, barbunya fasulyesi, sarımsak
Bakla: Kırmızı mercimek, nohut
Meyve: Kayısı, çilek, şeftali, karpuz, sarı erik, ahududu, vişne
Balık: Tekir, barbunya, mercan, levrek, sardalya, ıstakoz, böcek, pavurya
Pişirme tekniği: Yüksek ateşte pişirme, ızgara, kavurma

Örnek yaz menüsü:

  • Mısır çorbası
  • Makrobiyotik kısır (Tabule)
  • Humus
  • Karpuz
  • Soğuk kukicha çayı

Yaz sonu (Ağustos 15 – Eylül 21)

Yaz sonu “toprak” dönemidir; artık hasat zamanı gelmiştir. Yazın kavurucu sıcağından, sonbaharın serin ve soğuk gecelerine geçilen, büyülü ve önemli bir dönemdir. Bu transformasyon, yani geçiş döneminde ayaklarımızın yere sağlam basıyor olması gerekir. Hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi, bir mevsimden diğerine geçmeden önce bedensel olduğu kadar duygusal olarak da kendimizi hazırlamamız gerekir.

Bu dönem bir nefes alma, duraklama dönemidir. İtalyanlar boşuna ağustos ayında tatile girmezler, İspanyollar ve Yunanlar en çok siestayı bu dönemde alırlar.

Toprak dönemiyle özdeşleştirilen organlar mide ve dalaktır. Dalağın görevi su ve vücuda gerekli besinleri taşımak ve dönüştürmek, kanı kontrol etmek ve kasları yönetmektir ve mide ile ilişki içindedir. Dalağın normal çalışmaması durumunda ishal, halsizlik, zayıflama ya da kanın damarların dışına akması gibi semptomlarla karşılaşılabilir. Bu dönemde sindirim sistemimiz duyularımızdan çok etkilenir. Mide en yoğun sabah 07.00 ila 09.00 arasında çalışır, dalak ise 09.00 ila 11.00 arasında.

Toprak döneminin duygusu sempati ve şefkattir. Başkalarına şefkat gösterebilmemiz onlarla empati kurabilmemiz için bizim dengede olmamız gerekir, yoksa kendimizi başkalarının gerçekleri içinde kaybedebiliriz. Beş element teorisine göre bu mevsimin rengi sarı, duyu organıağız’dır. Bu mevsimde bizi topraklaştıracak olan kök bitki tüketimini artırmak, sulu gıdalardan daha katı gıdalara geçiş yapmak akıllıca olur.

Aşk bu dönemde tatlı ve derindir. Durağan gibi hissedilse bile duygular yoğun yaşanır. Bu dönem, ilişkiyi uzun dönemli bir bağlılığa dönüştürmek için idealdir. Gün içinde kendinizi rahat ve güvende hissedersiniz yaz sonunda akşamüstü şekerlemeleri ayrı bir keyif vermektedir. Çimlerde bol bol yalın ayak yürüyün ve üzüm bağlarına bir gezi düzenleyin.

Tahıl: Akdarı
Sebze: Tatlı mısır, her türlü kabak, pancar, yaban havucu, şalgam, bezelye, dolmalık biber, çarliston biber, taze fasulye, barbunya, kırmızı biber
Meyve: Tatlı elma, incir, kavun, mandalina, portakal, kırmızı erik, mürdüm eriği
Balık: Somon, ton balığı, kılıç, çingene palamudu, mercan
Kuru yemiş: Badem, ceviz, ayçekirdeği
Tatlandırıcılar: Agave, akçaağaç şurubu
Pişirme tekniği: Kaynatma

Örnek yaz sonu menüsü:

  • Tatlı kabak çorbası
  • Akdarı ile yapılmış “patates”, kuzu soslu
  • Soğanlı arame
  • Ton balığı
  • Haşlanmış sebze yanında kırmızı turp turşusu
  • Kukicha Çayı

Sonbahar (Eylül 21- Aralık 21)

Sonbahar “metal” zamanıdır. Daralan, birbirine yaklaşan, bir araya getiren bir enerji taşır sonbahar. Doğa içeriye doğru çekilmeye başladıkça, biz de içimize döneriz. Kısalan günler, dökülen yapraklar, serinleyen geceler ile içimizi bir hüzün sarar, kendimizi daha fazla sorgular buluruz sonbaharda. Kişisel hedeflerimize yoğunlaşırız. Ailemizle, arkadaşlarımızla daha çok vakit geçirmek isteriz.

Metal dönemi ile özdeşleşen renk beyazdır ve yaşlılık dönemini simgeler. Bu dönemde transformasyon içinde olan, bu dönemin enerjisinden en çok etkilenen organlar akciğerler ve kalın bağırsaktır. Akciğerlerin en yoğun çalıştığı ve kendilerini yenilediği saatler sabaha karşı 03.00 ila 05.00 arası, kalın bağırsağın saatleri ise sabaha karşı 05.00 ila 07.00 arasıdır.

Makrobiyotik, bu dönemde yavaş pişirme yöntemi ile hazırlanmış ılık gıdalar aracılığıyla enerjinin ılık bir şekilde vücudumuzun içine doğru nüfuz etmesini önerir. Daha çok kök sebzeler ve kısa pirinç tüketilmelidir.

Aşk da içeriye çekilmiştir. Sonbaharda, çiftler hem kendi içsel dengelerini bulmaya hem de ilişkilerini bir bütün olarak dengelemeye çalışırlar. Eylül ayında güneşin batışını izleyin, gün sonuna doğru duygularınızınla iletişime geçin ve içinizdeki memnuniyet ve tatmin olma duygularını uyandırın. Aileniz, sevgiliniz, arkadaşlarınız ve yaşamınız için minnet duyun.

Tahıl: Beyaz, kahverengi kısa pirinç, mochi
Sebze: Karnabahar, lahana, pazı, Çin lahanası, kereviz, turp (Japon turpu, kırmızı turp), soğan, sarımsak, su teresi, hardal bitikisi, pırasa, mantar, ıspanak, yerelması, pırasa, kıvırcık salata, havuç.
Baklagil: Beyaz fasulye türleri
Meyve: Muz, armut, elma, greyfurt, mandalina, balkabağı
Kuru yemiş: Ceviz, kestane, Trabzon hurması
Balık: Palamut, tekir, barbunya, kılıç, levrek, mercan, sardunya, eşkina, torik, izmarit, mezgit, ringa, uskumru, lüfer
Çeşni ve baharat: Dereotu, rezene, kekik, zencefil kökü, karaturptan yapılan acı soslar, tarçın, karabiber, fesleğen, kuşdili
Pişirme tekniği: Düdüklü tencerede basınçla yavaş pişirme, fırında pişirme

Örnek sonbahar menüsü:

  • Miso çorbası
  • Düdüklü tencerede pişirilmiş kestaneli kahverengi pirinç pilavı
  • Kombu ve tatlı kabak ile pişirilmiş Aduki fasulyesi
  • Kombu ve shiitake mantarları ile haşlanmış sebze, yanında dip sos
  • Japon turpu turşusu
  • Ceviz kremalı kızarmış armut
  • Kukicha Çayı

Kış (Aralık 21 – Mart 21)

Kış “su” zamanıdır. Dünya, Güneş’ten en uzak durumdadır, hava soğuk ve pusludur. Her şey koyu ve soluk renktedir. Doğa gibi biz de tamamen kabuğumuza çekiliriz kış aylarında. Dışarının soğuk ve yin enerjisini, evde sıcak ve yang bir enerji ile dengelemek isteriz. Korku yoğun olarak hissettiğimiz bir duygudur bu dönemde, korunmaya çekiliriz.

Kış döneminin renkleri siyah ve mavidir. Bu dönemden en çok etkilenen organlar da böbrekler ve idrar torbasıdır. Böbreklerin gün içinde yoğun çalışarak kendilerini yenileme saati akşamüstü 17.00 ila 19.00 arası, idrar torbasının ise 15.00 ila 17.00’dir.

Kışın içimizi, dışarıdaki soğukla dengeleyebilmek için sıcak tutmalıyız. Sıcak çorbalar, yağlı balık ve hayvansal besinler, baklagiller bu dönem için idealdir. Deniz yosunları, böbrek ve idrar torbasını beslediği gibi üreme organlarına da ekstra destek sağlayacaktır.

Aşk bu dönemde insanı korkutur. Tutku kaybolmuş gibidir ve baharda yaşadığımız o duyguları tekrar yaşayamayacağımızı düşünürüz. Kış dönemi inanç ve sabrımızı güçlendirmek için en ideal dönemdir. Kış aylarında gece yıldızları izleyin, bol bol meditasyon yapın ya da dua edin. Büyük bir bütünün parçası olduğunuzu hissedecek, belki de uzun süredir yaşamınızda olan bir probleme bu aylarda yeni bir perspektifle bakabileceksiniz.

Tahıl: Arpa, esmer buğday, siyah pirinç
Sebze: Pancar, dulavratotu, kuşkonmaz, kereviz, lahana, brokoli, pırasa, pazı, karaturp, kırmızı turp
Baklagil: Siyah fasulye, koyu renli mercimek
Deniz yosunları: Arame, dulse, hijiki, nori, wakame, kombu
Meyve: Dut, yabanmersini (kırmızı ve mavi), mor ve siyah üzüm, nar
Balık: Lüfer, kefal, hamsi, havyar, istiridye, midye, kalkan, kılıç, mercan
Kuru yemiş: Kestane, siyah susam
Soslar: Tamari, shoyu, miso, tekka, gomasio, umeboshi, turşu
Pişirme tekniği: Turşulama, yağda kızartma

Örnek kış menüsü:

  • Kırık bezelye çorbası
  • Esmer buğday pilavı ve lahana turşusu
  • Kızgın yağda kızartılmış sebze ve tofu yanında rendelenmiş Japon turpu
  • Taze salata
  • Elma
  • Mu çayı

MANA Ruhun DNA’sı kitabını satın almak isterseniz, dijital kopyaya buradan, basılı kopyaya buradan ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Makrobiyotik beslenme 2: Yin ve Yang gıdaları biliyor musunuz?

Muse Yeliz Rüzgar: İzmir doğumlu ve uluslararası tanınırlığı olan Yeliz Rüzgar, Bütünsel Yaşam Koçu ve Enerji terapistidir. Yurt dışı ve yurt içinde ortağı olduğu koçluk ve danışmanlık şirketleri aracılığıyla bireysel olduğu kadar kurumlara da inovasyon, yeni ürünlerin Türkiye' ye ithalatı, motivasyon, satış arttırma, iş-özel yaşam dengesi üzerine danışmanlık vermektedir. 2005 yılından beri Anthony Robbins eğitimlerine katılımının ardından tüm etkinliklerinde gönüllü asistanlık yapmış, Los Angeles ve Türkiye'de "Power Groups" oluşumlarını yönetmiş bir Anthony Robbins lideridir. Yeliz, 13 yaşında ilk ilgi duymaya başladığı bilim ve ruhsal alanların birleştiği konular üzerine, Dünya çapında tanınan Dr. Bernie Siegel, Dr. Bruce Lipton, Dr. David Katz, EFT tekniğini bulan Dr. Craig, NLP tekniğinin kurucu Dr. Richard Bandler, NLP ‘de ‘Time Line – Zaman Çizgisi’ tekniğinin yaratıcısı Tad James gibi isimler ile birlikte kongre ve festivallerde konuk konuşmacı olmuş, ‘Holistik Yaşam’ ile ilgili sunumlar yapmıştır. Halen Sedona Üniversitesinde bu alanda doktora çalışmalarına devam etmektedir. Yeliz, UCLA ve North Carolina Üniversitelerinde psikolojik araştırmalarda da kullanılan AuraVS isimli bio-feedback aracılığı ile yaptığı seanslar ile Dünya çapında binlerce kişinin yaşamlarını dönüştürmeleri, ilişkilerini geliştirmeleri ve yaşam amaçlarına bağlanmalarına yardım etti. Yeliz Los Angeles ve İstanbul ‘da yaşamaktadır. Hayat mottosu: ¨İmkansız diye bir şey yoktur, İste, planla, harekete geç, inan ve sabırlı ol.¨

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale