X

Madrigal ile keyifli bir sohbet: Neogazino ve pandemide müzik

Çok sevilen müzik grubu Madrigal ile albümleri Neogazino ve pandemi sürecinde müzik üretimi üzerine keyifli bir sohbet ettik. Madrigal’i tanıyorsanız daha yakından tanımak için, henüz tanımıyorsanız da tanışmak için sohbetimize katılın…

Bir rock grubu olup, isminizin Madrigal olması. Kim bilir nasıl seçildi bu isim?

Ceyhun: Müzikal bir terim olmasını istedik, Madrigal de esasında müzikal bir terim. Bunun dışında fonetik olarak hoşumuza gitmesine ve yabancı bir kelime olmasına rağmen Türkçede yazıldığı gibi okunabiliyor olmasına dikkat ettik. Bunun dışında Madrigal’i seçmemizin altında özel bir sebep yok.

Zaten 2007 yılında başka bir isimle yola çıkıyorsunuz. Neler değişti geçen zaman içerisinde?

Kaan: Ceyhun’la beraber 2007’den 2014 yılına kadar çok farklı müzisyenlerle beraber çalışma fırsatı bulduk. Fakat Madrigal grubu, 2014 yılından sonra Madrigal’in asıl ekibi Anıl ve Sanlı’nın katılmasıyla oluştu ve o zaman ben “Tamam, bu ekip oldu!” dedim. 2014’ten beri her sene üretmeye, çalmaya devam ettik. Burak da 2019 yılında aramıza katıldı ve grup şu anki halini aldı.
Ceyhun: 2007 senesinde kurduğumuz grup esasında basit bir lise grubundan çok da farklı değildi. 2014’e kadar da amatör olarak, bar sahneleri yaparak yolumuza devam ettik. Hem ekip hem de müzikal rotamız açısından 2007-2014 yılları arasında yaptığımız işle Madrigal’in doğrudan alakası olduğunu (ya da Madrigal’in 2007’de kurulduğunu) söylemek biraz yanlış olur diye düşünüyorum. O günlerden beri çok şey değişti tabii; dinlediğimiz müziklerden yaptığımız işe, hatta kullandığımız enstrümanlara, bakış açımıza kadar her şey zaman içerisinde dönüşüme uğradı. Şunu da söylemem gerek ki müziğe ilk başladığım zamanlarda sahneye çıkmaktan aldığım tadı hiçbir zaman alamadım. Benim için çok değerli zamanlardı.

Sizin için yazılmış en samimi yorum “Bir yandan istiyoruz ki en zirvelere çıksın, bir yandan da sadece ben bileyim istiyoruz” bence. Sizce nedir dinleyicinizin böyle hissetme sebebi?

Kaan: Gerçekten en çok karşılaştığımız yorum bu olabilir. Size özel hissettiren duyguların, şarkıların paylaşıldıkça ruhunun bozulacağını düşünüyor olabilirsiniz, fakat bizim üretmemiz için daha çok kişiye ulaşmaya ihtiyacımız vardı galiba. 

Yeni albümünüzden bahsedelim biraz. Neogazino albümüne ne zamandır hazırlanıyorsunuz? Pandemi esnasında da üretim süreci müzisyenler için zor geçti bir yandan…

Ceyhun: Seni Dert Etmeler’i yayınladığımızdan beri aklımızda bir albüm hazırlama fikri vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Haziran 2020 gibi albüm çalışmalarına başladık, yıl sonuna kadar sözler yazıldı, konsept belirlendi, düzenlemelerle uğraşıldı vs. Aralık 2020-Mart 2021 arasındaki dönemde ise kayıt, mix ve mastering süreçleri tamamlandı. Kayıt ve mixler Erekli-Tunç stüdyolarında, masteringler ise KMC Productions’ta gerçekleşti.
Sanlı: Seni Dert Etmeler’i yayınladıktan sonra aslında Neogazino’nun mental hazırlık sürecine girmiştik. Yani bir albüm yapacağımıza karar vermiştik diyeyim. Somut çalışmalara da bundan 9-10 ay önce başladık. Şarkılar yazıldıktan sonra iki aya yakın bir kayıt sürecine girdik. Daha sonra klipler, albüm kapağı vs. hazırlıkları yapıldı. Görece kısa ama dolu dolu bir süreç oldu bizim için.

Klibin çıkış noktası nasıl oldu?

Sanlı: Albümdeki tüm şarkılara klip çekme fikri yapımcımızdan gelen bir fikirdi. Birbiriyle bağlantılı 7 şarkıya Mali Ergin yönetmenliğinde birbiriyle bağlantılı 7 video klip çektik. Çekim süreci yorucu olduğu kadar eğlenceliydi de bizim için. Güzel bir iş çıktı ortaya. İnsanlara da 7 klip vermiş olacağız böylece.

Sahi sizin kitleniz kim ve kimlere ulaşmak isterdiniz?

Sanlı: Kitlemiz verilere göre ağırlıkla 18-25 yaş arası gençlerden oluşuyor, bunu soruyorsanız. Tabii bunun en büyük sebebi müzik tüketicisinin de ağırlıklı olarak bu yaş grubundan oluşması. Belli bir kitleye veya güruha yönelik işler yapmıyoruz aslında. Hem soundumuzla hem liriklerimizle çok farklı kesimden ve yaştan insanların ortak duygularına hitap edebildiğimizi düşünüyorum.

Ufukta yeni projeler de var mı?

Ceyhun: Herhalde bir süre yazın yapmayı planladığımız konserlere odaklanacağız diye düşünüyorum. Pandemi koşullarına bağlı olarak yaz ayları boyunca Türkiye turnesi gerçekleştirme planımız var. Üretim anlamında ise kısa bir süre de olsa frene basacağız gibi gözüküyor.

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale