X

Kusurlu olmanın güzelliği: Kintsukuroi

Kırılan şeyler bir araya getirilebilir ve yeni hali eskisinden çok daha güzel olabilir.

Buna kalpler de dahil.

Kintsukuroi, bir Japon sanatı. Bundan yaklaşık 400 yıl kadar önce doğmuş. Kırılan porselen veya seramikleri kimi zaman altın, kimi zaman gümüş veya platin boyalarla birleştirip eşyaya yeni bir form, yeni bir görünüş kazandırma sanatı. Kırığı, çatlağı saklamamak, yok etmeye çalışmamak işin özü. Aksine çatlak boya ile belirgin hale getirilen, başka hiç kimsede bulunmayan bir parçaya sahip oluyorsun ve kırılmış bir kasenin eskisinden çok daha değerli olduğunu görüyorsun. Japonya’da o kadar önemsenen bir sanat ki bu, özel kintsukuroi setleri satılıyor ve bu setlerin bedeli çoğunlukla kırılan eşyaların bedelinden daha fazla oluyor.

Yeryüzünde bir şeylere üzülmemiş, kalbi kırılmamış insan yok. Her kalp kırıklığında bir daha sevmeyeceğimizi sanırız. Sevdiğimiz bir insanı kaybederiz, bir daha gülmeyeceğimizi, mutlu olmayacağımızı sanırız. Biri bize beklemediğimiz bir şey yapar, bir daha kimseye güvenemeyeceğiz sanırız. Hoş olmayan şeyler yaşadığımız insanlarla bir daha eskisi gibi olmayız sanırız. Hepsi olur. Yeniden ve yeniden. Neyse ki unutmak gibi şahane güzel bir huyumuz var ve her seferinde  her duyguyu ilk kez yaşarmışçasına hisseden kalplerimiz.

Kintsukuroi felsefesine baktığımızda görüyoruz ki çatlak ve kırıklar objenin düşmesi veya kırılması sonucu başına gelen olumsuz bir durum değil, nesnenin güzelliğini daha fazla ortaya çıkarmak için başına gelen çok nadide bir durum. Aksi takdirde 20 dolara aldığın porselen bardağı tamir etmek için neden 100 dolar harcayasın?

Terk edilme, reddedilme, başarısızlık, kaybetme…vb korkularımız var. Karşısında da bizi bu duygulardan alıkoyacağını düşündüğümüz koruma mekanizmalarımız, kimimiz insan içine az çıkıyoruz, kimimiz yakın ilişki kurmakta bilerek beceri geliştirmiyoruz, kimimiz yalnız kalmamak için olur olmaz her kişiye sarılma ihtiyacında. Kırılmamak en mühim mesele. Kırılmamak için, kusurlu görünmemek için, kendi kendimizi bir türlü yeterince iyi bulmadığımızdan, başkaları bizim bu kusurlu halimizi fark etmesin diye, mükemmel insan varmış gibi, o kusurları, kırgınlıkları ortaya çıkarmak, paylaşmak yerine habire sahte maskeler takarak daha güzel, daha sevecen, daha güçlü, kusurlarıyla kendini kabul etmiş olmanın verdiği mutluluktan mahrum bırakarak yaşamaya devam ediyoruz. O yüzden de aman biri yanlışlıkla çarpmasın diye kendimizi her seferinde biraz daha arka sıralara atıyoruz, düşmemek için. Kırılmamak için. Tamir etmenin güzelliğini bilmediğimiz için.

Şunu da söylemem lazım, “acı çeken insanlar iyi insanlardır, ancak acı çekmiş  insan diğerlerinin kıymetini bilir, acı güzeldir” gibi acıya olduğundan çok daha ulvi anlamlar yükleyen biri değilim. İnsanların mutlaka aşırı üzücü şeyler yaşaması gerektiğini de düşünmüyorum başkalarını anlamaları için. Hele benzer şeyler yaşamaları gerektiğini hiç düşünmüyorum. Başından sona trajik hayat yaşayıp zerre ders almamışlar da var, her seferinde aynı inanç sistemiyle hareket edip defalarca aynı sonuca ulaşan,  acının altında ezilip kurban rolünden bile isteye çıkmayanlar da. Bu bir seçim nihayetinde. Acı seni değiştirebilir, doğru. Ancak değişimi seçersen. Acının, kırgınlığın dönüşüm gücünden faydalanmayı bilirsen. Mesele çatlakların renk renk olduğunu fark edebilmekte. Eğer istersek tüm o kırıl, topla, birleştir, yapıştır ve renklendir kısmının ne kadar keyifli, eğlenceli olduğunu fark edebiliriz. Hatta bir adım öteye giderek “ya bu iyi ki başıma geldi, şu bana iyi ki böyle yapmış, sayesinde şunları şunları öğrendim, çok iyi oldu bunun böyle olması yoksa şunu şunu şunu öğrenemezdim” dediğimiz nokta, hakkında yüzlerce sayfa yazılmış secret kitaplarının özeti. Bakış açımıza göre hoş olmayan bir şeyle ilgili iyi hissetmek. Anlatırken ne kadar kolay, deneyimlerken yılları alan, uzun upuzun bir değişim süreci.

Tecrübelerimiz bizleri tanımlamaz, kendimize yaşadığımız olaylar sonucu olur olmaz sıfatlar takmanın pek bir yararı yok. Onlardan etkilendiğimiz doğru, onları ya kucaklarız ya inkar eder saklanırız. Ya tamir ederiz, daha iyi potansiyelimize kavuşuruz, ya da her tarafımız kırıla döküle, geçtiğimiz her yerde bir parça bırakarak kendimizi kaybederiz.

Şimdi, kırgınlıklarını boyayıp “vaay harika bir insanım, ne güzel oldu, öğrendim, bir sürü güzel şey deneyimliyorum’’ mu demek istersin, kırılan seni dolabın en kuytu köşesine koyup, onunla ne yapacağını bilmeyen halinle hayatını üstünkörü yaşamak mı?

İlginizi çekebilir: Geçmişi affedin, olumsuz duyguları serbest bırakın

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Sıla Karadoğan: İngiliz Dili Edebiyatı eğitimli, Mutfak Sanatları Akademisi programı sonrası kendi pastanesini açan bir pasta şefi, rafine şekerle vedalaşıp yalnızca kendi sevdiği şeyleri pişiren, okuyan, yazan, theta healing danışmanı, dişi bilgelik çalışmaları öğrencisi, bolluk bereket yaratımı uygulayıcısı, bir de full time bir ofis işi olan, hayatı ve insanları çok seven biriyim.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale