X

Kova Çağı’na girdik: 2021 yılında dünyayı neler bekliyor?

2020 yılından sonra, en merak ettiğimiz sorulardan bir tanesi de 2021 yılının nasıl geçeceği ve bizleri yeni yılda nelerin beklediği konusu… Sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeceğim ki, şöyle derin bir nefes alıp arkanıza rahatça yaslanabilin. 2021 yılı, 2020 yılı kadar yorucu geçmeyecek. Ancak değişim ve yeni bir düzene adaptasyon yıllarının içerisinde olduğumuzu unutmamalıyız.

2020’nin önemli bir dönemeç yılı olduğunu ve krizlerle dolu olduğunu astrolojik göstergelerden tahmin etmiştik. Standartta bir yıl içerisinde 4 tutulma olurken, 2020 yılı anomalistik yıl kategorisinde 6 tutulmaya sahipti. Venüs ve Mars her yıl retro yapmazlarken, 2020 yılında retroları vardı. Jüpiter, Satürn, Plüto gibi ağır hareket eden gezegenler Oğlak burcunda Satürn & Plüto, Jüpiter & Plüto ve Jüpiter & Satürn şeklinde kavuşum yaparak bir döngüyü tamamladılar. (Oğlak burcunda benzer gezegen dizilimi MÖ 1894 tarihlerindeydi.) Özetle, birçok önemli gezegen hareketinin kesişişim yılı olması sebebiyle muazzam dönüştürücü, yıkıcı ve tekrar yeni bir form başlatıcı bir yıl yaşadık.

2021 yılına baktığımızda ise bu kadar keskin ve yorucu bir yılın bizi beklemediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Kendi içerisinde hem güzel, hem zorlayıcı bazı zamanları barındırsa da, 2020 yılına göre daha rahat bir yıla giriş yapıyoruz. Ancak şunu özellikle belirtmeliyim ki, önümüzdeki yıllara da baktığımızda şu an içinde bulunduğumuz birkaç yıl, yeni bir döneme geçiş niteliğinde olduğundan, sular pek sakin akmayabilir.

Astrolojide ağır hareket eden gezegenlerin burç geçişlerine çok önem veririz. Hem bireysel hem de kolektif alanda, yaşadığımız dönemin kalitesi ve konu başlıkları hakkında bize net bilgiler verirler. Yeni yıla girmeden çok kısa bir süre önce, iki ağır hareket eden gezegenimiz Jüpiter ve Satürn Kova burcuna geçiş yaptıktan sonra 21 Aralık 2020’de Kova burcunun 0°’sinde kavuşarak hava elementinde yaklaşık 200 yıllık yepyeni bir döngüyü başlatacaklar. Dolasıyla böylesine tarihi bir başlangıç olurken, 2021 yılını yorumlamadan önce, 2020 yılının son ve en önemli gezegen kavuşumunu detaylı incelememiz gerekir.

Jüpiter ve Satürn kavuşumu neden bu kadar önemli?

20 yılda bir, bir burçta kavuşan bu iki önemli gezegen insanlık tarihinin ilk aşamalarından beri gözle görülen son gezegenler olduğundan kavuşumlarına çok önem verilmiş.

Jüpiter ve Satürn’ün kavuşumlarının toplumsal, sosyolojik, ekonomik, felsefi ve dini akımları belirlediğine inanılıyor. Tarihsel göstergelere baktığımızda önemli liderlerin doğduğunu veya ortaya çıktığını, önemli imparatorlukların çöktüğünü ve yenilerinin kurulduğunu, bazı devlet liderlerine suikast girişimlerinin olduğunu görüyoruz.

Geçtiğimiz ortalama 200 yıl içerisinde, toprak elementinde olan kavuşumlar, kapital sistem, para, ev, arazi, inşaat gibi toprak konularını bizler için önemli kılarken, önümüzdeki dönem artık yepyeni bir bilinç ve farkındalık düzeyine geçiş yapıyoruz. Bu yeni döngüyle birlikte öncelik ve önem verdiğimiz konular tamamen değişecek. Merkezinde insan ve teknolojinin olduğu yeni bir dönemden bahsedebiliriz.

Jüpiter, inanç sistemlerini, hukuk sistemlerini ve düşünce akımlarını temsil ederken, Satürn ise toplumsal kuralları, ülkelerin hiyerarşik yapılarını, sistem ve düzenlerini anlatır.

0° ve Kova burcunda olan bu kavuşum, adı üstünde adeta bir başlangıç çizgisi gibi bizi yeni bir eşikten atlatacak ve dünyada yeni bir düzenin oluşacağının habercisi olacaklar (ekonomik, sosyolojik, politik açıdan).

Kova burcu yeni icatlar, sosyal yardım, sivil toplum kuruluşları, gruplar, dernekler, marjinallik, teknoloji, gelecek, uzay ve bilim ile ilgili konuları sembolize eder.

Hümanist olan Kova burcu, insan hakları, toplumsal haklar, hak, adalet, özgürlük konuları ile alakalıdır. Satürn ve Jüpiter’in Kova burcuna geçişi ile birlikte, özellikle Mart 2023’e kadar kalıplaşmış her türlü toplumsal düzeni ve alışkanlığı sorgulayacağımız bir döneme giriş yapıyoruz. Kova enerjisi özgürlükçüdür, devrim sever ve bu yüzden de isyanlarla bağdaştırılır. Satürn’ün bu alandan geçişi, hak, adalet, eşitlik ve özgürlük konularını bize sorgulatacak ve kuşkusuz hayatlarımıza yeni bir düzen getirecek.

Önümüzdeki dönem, dünyada insan ve insan haklarını, devrimleri, rejim değişikliklerini, bağımsızlıkları, hak, adalet, eşitlik ve özgürlük temalarını çokça konuşacağımız bir dönem olacak.

Kısaca hatırlatmak gerekirse, 22 Mart-1 Temmuz arasında, Satürn kısa süreliğine Kova burcuna geçiş yaparak bizlere önümüzdeki 3 yılın fragmanını aslında göstermişti. ABD’de siyahi George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesi sonucu, ABD’de yıllardır göz ardı edilen, ırkçılık konusu tekrar gündeme taşındı ve birçok eyalette insanlar sokaklara döküldü. Daha sonra Satürn retro yaparak, Oğlak burcunda düzeltmesi gereken konulara dönüş yaptı. Şimdi ise 17 Aralık 2020 itibarıyla Satürn Kova burcuna geçiş yaparak, 8 Mart 2023’e kadar bu burçtaki yolculuğuna başladı.

Geçtiğimiz yıllardaki Satürn Kova transitlerine bakarsak, Sovyetler Birliği’nin dağıldığını, Gürcistan, Hırvatistan, Slovenya, Estonya, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Bosna-Hersek’in bağımsızlıklarını ilan ettiğini, Sırbistan ve Karadağ, Yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni ilan ettiğini, Varşova Paktı resmen dağıldığını (1 Temmuz 1991), Nelson Mandela’nın Güney Afrika’da başkan seçildiğini (5 Eylül 1991), Sovyet Gizli Servisi KGB resmen kaldırıldığını (6 Kasım 1991), Schengen Antlaşması’nın yürürlüğe girdiğini (1 Ocak 1992), Bosna Savaşı’nın başladığını (1 Nisan 1992), ABD’nin Irak’a hava akınları ve füze saldırısı başlattığını, ABD-Küba arasında ilişkilerin kesildiğini, İspanya, Katalonya Bölgesi’nin özerkliğini tanıdığını (9 Eylül 1992), Avrupa Birliği’nin kurulduğunu (28 Eylül 1992) görüyoruz.

Dolasıyla, önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği gibi büyük paktların dağılım seslerini duyabilir, yeni oluşumları görebiliriz.

Önce insan hakları!

Dünya genelinde, sosyal eşitliğin, ifade özgürlüğünün, hak, adalet arayışlarının fazlalaşacağı bu dönemde bol bol işçi haklarını, gelir düzeylerindeki adaletsiz dağılımları, dışlanan, kabul görmeyen grupların veya bastırılmış insanların hak arayışlarını göreceğiz. Türkiye ve dünyada devlet sınırları, bağımsızlık konuları, sınıfsal mücadeleler, işçi hakları, isyanlar, ayaklanmalar, bölünmeler, özgürlük savaşları, bireylerin düşünce, konuşma, yazma gibi ifade özgürlüğünü kapsayan konulardaki hak arayışlarında artışlar meydana gelebilir.

Yeni dünyada teknoloji!

Bilgi, eğitim, teknoloji konuları yepyeni bir boyuta geçiyor. İnsan ve teknolojinin birleştiği bir döneme giriş yapıyoruz. Aslında hepimiz tarihe tanıklık ediyoruz. Belki de yıllar sonra bu döneme yeni bir çağ ismini verebilirler. Teknolojinin gelişim ve değişim hızı eskisinden çok daha hızlı olacak. Her şeyin dijitalleştiği, kripto paraların arttığı ve önem kazandığı, uzayda yeni keşiflerin yapıldığı, yapay zekaları konuştuğumuz, datanın çok önem kazandığı, fiziksel ve duygusal temasın azaldığı, her şeyin dijitalleştiği bir döneme giriş yaparken, duygusal olarak da yalnızlaşacağımızı söyleyebiliriz. Her şey dijitalleşirken bir grup insan eski alışkanlıklarını devam ettirmek isterken ve yeni düzene adapte olmakta zorlanırken, bir grup ise teknolojiye çok hızlı adapte olacak. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken eğitim alanında da değişiklikler söz konusu olabilir. Önümüzdeki yıllara hazırlık niteliğinde, online platformdaki eğitim seçeneklerinin artacağını söyleyebiliriz.

Sosyal medya ve internet!

Önümüzdeki dönem dijitalleşmenin artmasıyla birlikte, internet ve sosyal medya kullanımlarında, online ticarette yepyeni kurallar, kısıtlamalar ve kanunlar gelebilir. Siber saldırıların artabileceği bu dönemde kişisel hesaplarımızı ve gizliliğimizi korumak için yeni arayışlara girebilir, datalarımızın güvenliğine yönelik satın alımlarımız ve danışmanlık ihtiyaçlarımız artabilir.

Doğal afet riskleri!

2021’in en önemli göksel olaylarından bir tanesi de Satürn ve Uranüs arasında oluşan gergin açılar olacak. Özellikle, 17 Şubat, 15 Haziran ve 24 Aralık günlerinde Satürn’ün, Boğa burcunda bulunan Uranüs ile yaptığı zorlayıcı açılar, deprem, sel, tsunami, kasırga gibi doğal afet risklerini tetikleyebilir. Hava elementinde başlayan yeni döngünün, özellikle hava şartlarında ani, beklenmedik değişiklikleri ve toprakta afet risklerini barındırdığını söyleyebiliriz. Gelecek yılların en önemli konularından biri de kuraklık konusu olacak. Doğanın dengelerinin bozulmasıyla bağlantılı olarak, tarımın, toprağın, doğanın, doğal yaşamın öneminin artacağı bir döneme giriş yapıyoruz.

Modern tarım dediğimiz, doğal tarım ve teknolojinin birleşmesiyle oluşan yeni formatla, doğanın dengesini bozmadan, bilinçli bir şekilde yeni üretim sistemleri kurmalıyız. Türkiye tarım konusunda çok şanslı bir ülke. Eğer doğru yatırımları ve projeleri hayata geçirirsek, refah seviyemizin tarım kaynaklı yükseleceğini söyleyebiliriz. Su, gelecek yılların en önemli konularından olacak. Doğa ondan aldıklarımızı her zaman geri alır, doğaya iyi davranmamız gerektiğini ve kaynaklarını gelecek nesiller için bilinçli kullanmamız gerektiğini, ağacı ve yeşili her şeyin önünde tutmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Kendini değil, toplumu düşünen kazanır!

Kolektif temaların, toplumun, doğanın, toprağın, insanın ve insan haklarının önem kazandığı bir döneme giriş yapıyoruz. Artık sadece kendimizi değil, toplumu ve gelecek nesilleri düşünmemiz gereken, oldukça kritik bir dönemden ve sınavdan geçeceğiz. Alışkanlıklarımız ve önceliklerimiz değişiyor.

21 Aralık 2020 itibarıyla yepyeni, tarihi bir yolculuğa çıkış yapıyoruz. Çıktığımız bu yolculukta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Uzun ve geri dönüşü olmayan, macera ve keşif dolu bu yolculuğa çıkarken, bavulunuza almayı unutmamanız gereken şeyler:

  • Doğa dostu ol, doğaya iyi davran,
  • Dünyayı koru, gelecek nesilleri düşün,
  • Daha az tüket, daha çok üret,
  • Topluma faydalı olacak şeyler için çaba göster,
  • Gerçek bilginin peşinden koş,
  • Gösterişten uzaklaş, minimalist yaşa,
  • Vizyoner ol, teknolojiyi yakından takip et,
  • Ve anda kal.

Gelecek yılların hayatlarınıza güzellikler getirmesini dilerim. Sevgiler…

İlginizi çekebilir: 30 Kasım İkizler burcunda Ay tutulması: 2020’nin son Ay tutulmasında bizleri neler bekliyor?

Buşra Efe: Merhaba, Ben Buşra Efe. 10 yılı aşkın süredir çok uluslu FMCG ve kozmetik sektörlerinde, kurumsal alanda çalışmaktayım. Mesleki kariyerime ek olarak, hayatımda astroloji alanında uzun bir yolculuğa çıkmış bulunuyorum. Erken yaşlarımdan beri, görünenin ötesindeki görünmeyeni arayarak, yaşadığımız olayların büyük kozmoz ile bağlantısının nedenlerini anlamaya çalıştım. Bu bağlantıları yorumlayabilmek adına da Klasik ve Modern Astroloji, Karma ve Kehanet, Ezoterik ve Kabalistik astroloji alanlarında yoğun eğitimler aldım ve hala kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Astroloji alanında profesyonel olarak, dönemsel öngörüler yazmakta; bu alanda akademik çalışmalar yürütmekte ve kişisel doğum haritası analizi danışmanlıkları vermekteyim. Bana ‘’ busra.efe_’’ Instagram adresinden ulaşabilirsiniz.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale