X

‘Koşuyorum durmadan’: Sürekli daha fazlasının peşinde koşmak gerekli mi?

İnsanı bir bilgisayar gibi düşünecek olursak basit ve kompleks kodlara sahiptir. Sürekli olarak küçük ve büyük güncellemeler yapar ve daha gelişmiş halde hayatta kalmaya çalışır. Bu noktada çok eski ilkel zamanlardan beri genetiğimiz ile getirmiş olduğumuz kodlar ve aile kodlarımız varken beraberinde çevresel faktör ve yaşamla birlikte geliştirdiğimiz değişen ve yeni kodlar sürekli olarak sisteme eklenir.

Bu sistem verileri sinir sistemi aracılığıyla toplanır, kaydedilir, geliştirilir, değişir ve beden üzerinde gerekli görülen noktalarda kullanılır. Bu noktalar duygularımız, düşüncelerimiz, davranışlarımız, hareketlerimiz, organlarımız, hücrelerimiz gibi vücut çalışma sistemimizin tamamını kapsar. Eski ve yeni kodlar sürekli olarak sistem işleyişini düzenler.

İlk doğduğumuz anda eski kodlardan getirmiş olduğumuz, fiziksel veya zihinsel bir engelimiz yoksa iç güdüsel olarak hayatta kalma sistemini mükemmel şekilde gerçekleştiririz. Sahip olduğumuz sistemi en iyi şekilde kullanırız. Zamanla çevresel faktörler devreye girdikçe ve vücut üzerindeki kod sayıları artıp, kompleks yapılar eklendikçe sistemde bozulmalar da oluşabilir.

Sinir sistemimizin üzerinde kaldırabileceğinden fazla yük olması, basit haliyle hormonal dengemizi bozar, nefes alış-veriş şeklimizi değiştirir, kaslarımızı gergin ve sert hale getirip bizi savaş veya kaçmaya hazır hale getirir. Bazı durumlarda vücudumuzun bu şekilde çalışmasına ve hayatta kalmaya ihtiyacı vardır. Örneğin; bir kaza anında hayatta kalmaya çalışırken. Ancak uzun süre ortada gerçek bir hayatta kalma durumu yokken bedeni bu halde bırakmak bedenle ilgili her türlü sorun üzerinde negatif etki yaracaktır.

Bugün gelişen teknoloji ve toplum yapılanması, hala birçok eski koda sahip beden işleyişimizi olumsuz etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz toplum düzeni ve uyaranlar, bunu bizi sürekli olarak yarış atı haline getirerek, duygularımızdan uzaklaştırarak, kendi amaçları uğruna bencillik düzeyini her anlamda artırarak, sürekli olarak bize her alanda çok fazla seçenekler sunarak yapmaktadır.

Sürekli olarak daha çok, fazla, yeni ve gereksiz kodlar yüklenmekte ve bunlar da vücut sistemimiz üzerinde gereksiz yüklere sebebiyet vermektedir. Daha çok tüketmeliyim, daha çok gezmeyelim, almalıyım, yemeliyim, daha iyi görünmeliyim, daha çok spor yapmalıyım, fiziğim çok iyi olmalı, daha çok çalışmalıyım, daha başarılı olmalıyım, daha daha daha… Aklınıza gelen pek çok konuda koşuyoruz, durmuyoruz, durmadığımız için bazı şeyleri fark edemiyoruz.

Bu kadar çok oradan oraya niye koşuyoruz? Niye her şeyi yapmalıyım gibi hissediyoruz? Bir süre sonra kodların yükü öyle artıyor ki kendi kendimize sürekli koşacak durumları biz yaratıyoruz. Elbette insan, hem gelişim hem de kendini korumaya odaklı bir sisteme sahip, sistem kendi içinde çözümler yaratırken, sorunlar da yaratabiliyor.

Bu sürecin de içerisinde yukarıdaki bazı şeyleri yapması gerekiyor, bunun dozajını ayarlamak önemli. Bunu yapabilmek için de kişinin kendini tanıması ve aslında pek çok kez durması yardımcı oluyor. Bugün biraz basitleşmeye, üzerimizdeki kodları biraz azaltmaya, biraz kendimizi dengeyle tatmin etmeyi öğretmezsek tükenesiye kadar birbirimizi yemeye devam edeceğiz.

Bugün insanlık dediğimiz kavramın pek çok alanda ve anlamda yozlaştığını, doyamadığımızı, sürekli koştuğumuzu, dünya sisteminin de bizi buna daha fazla adapte etmeye çalıştığını sanırım pek çoğumuz her alanda görüyoruz. Umarım işte, aşkta, hayatta, ilişkilerde doyduğumuz, koşmadan durabildiğimiz birbirimize zarar vermeden gelişmeyi, ilerlemeyi doğru öğrendiğimiz dönemlere hep birlikte ilerleriz. Kendimizi ve insan işleyiş sistemini anlamadıkça bunun zor olacağını unutmayalım lütfen. Yolunuza ışık olması dileğiyle…

İlginizi çekebilir: İçerideki tonumuzu nasıl yakalarız: Vagus siniri ve vagal ton

Mert Bağ: Merhabalar, ben Mert Bağ. Erken yaşlarda ilk olarak voleybol branşını hayatıma kattıktan sonra basketbolla tanıştım ve uzun yıllar basketbol ve voleybol branşlarında çeşitli takımlarda oynadım. 2012 yılında aktif sporculuk hayatımı bırakarak, Marmara Üniversitesi Spor Yöneticiliği bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken pazarlama, iletişim ve psikoloji alanlarında daha çok uzmanlaşmaya çalıştım ve birçok farklı spor branşını da tecrübe etme şansı buldum. Kısa bir süre spor pazarlaması alanında çalıştıktan sonra, 2017 yılından itibaren insan bedeni üzerine egzersiz, nefes, fiziksel ve zihinsel beden travmaları gibi alanlarda yurt içinden ve yurt dışından eğitimler alarak bu alanlarda çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Kendi bedensel travmalarımı çözmek adına çıktığım bu yolculukta çok fazla farklı keşiflerin içerisinden geçtim ve insanı anlamaya dair her bilimsel alanın içerisinde dolanmaya çalışıyorum. O yüzden burada yazmaya, sizlerle paylaşmaya çalışacağım şeylerde kendi geçtiğim yollardan, bu yolda karşılaştığım farklı öğrencilerim ve danışanlarımla tecrübe ettiğimiz deneyimlerden, araştırmış olduğum farklı konulardan bahsetmek olacak. Bir gün psikoloji ile ilgili bir yazıya denk gelmişken, bir sonraki yazıda egzersiz, bir sonrakinde biyolojiden, bir başka yazıda nefesten bahsetmiş olabilirim sizlere, insanın işleyişi ve bağlantılı olduğu veya yoldayken karşılaşmış olduğum ne varsa bütün bu deneyimleri sizlerle paylaşacağım. Bu uzun ince karışık bir adamın insanı, işleyişi ve evreni keşfetmek adına çıkmış olduğu bir serüven, bu serüvenin içerisinde durağımız şu anda burası. Burada olmaktan umarım siz de keyif alırsınız.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale