X

Koşmanın birleştirici gücü: Adım Adım, Hareket Candır, İstanbul Koşu Kuvvetleri ve adidas Running Team ile koşu grupları üstüne

Koşmanın birleştirici gücü

İstanbul’da yaşıyorsanız, hava koşulları ne olursa olsun, en az bir kez sokakta grup halinde koşan insanlara rastlamış ve meraklı gözlerle grubu izleyerek ”bu insanlar ne yapıyor” diye içinizden geçirmişsinizdir. Grup olarak koşma trendi, günümüzde koşu gruplarının ortaya çıkmasına ve bireylerin kişisel aktivitesi olan koşu sporuna koşu gruplarında devam etmesine her geçen gün daha fazla ön ayak oluyor. Bireyler sosyalleşmek, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek ya da yalnızca spor yapmak gibi çok farklı sebeplerden dolayı artık tek başlarına değil, gruplar halinde koşmayı tercih ederek koşu deneyimlerini çok daha eğlenceli ve işe yarar hale getiriyorlar. 

Uplifers olarak koşu gruplarının nasıl ve neden ortaya çıktıklarını, nasıl faaliyet gösterdiklerini ve neler yaptıklarını merak ettik, araştırdık ve İstanbul’da aktif olarak yüzlerce üyeyle koşmaya devam eden koşu gruplarında tüm sorularımızın cevaplarına ulaştık. İşte Adım Adım’ın kurucularından Itır Erhart, Hareket Candır’ın kurucularından Yunus Sezener ve İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin kurucularından Rüya Baraz’la gerçekleştirdiğimiz röportajlar ve koşu gruplarına dair merak ettiğiniz her şey;

Adım Adım – Itır Erhart

1.     Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Adım Adım, Türkiye’nin ilk yardımseverlik koşusu grubu. Tüm koşucular bir yandan koşarken bir yandan da desteklediğimiz sivil toplum kuruluşları için kaynak ve farkındalık yaratıyorlar.

Adım Adım’in hikayesi “Türkiye’de spor aracılığı ile kolektif yardım kültürünü geliştirme” misyonunun etrafında altı arkadaşın bir araya gelmesiyle başladı. Bu altı kişiden yalnızca Renay ve ben yardımseverlik koşusu yapmıştık. Ben ABD’de Lösemi ve Lenfoma Derneği için iki maraton koşmuş ve kaynak yaratmıştım. Renay da İstanbul’da TOFD için koşuyordu.

Focus gruplar, anketler yaptık. Sivil toplum liderleri, STK yöneticileri, federasyonlar ile buluştuk ve yaklaşık 1 yıl süren hazırlık sürecinin sonunda Adım Adım kuruldu. Türkiye’nin ilk yardımseverlik koşusunu da 2008 yılında Öger Runtalya Maratonu’nda gerçekleştirdik.

2.     Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler?

Grubumuz yaklaşık 4000 kişiden oluşuyor. Aramızda 8km’yi yürüyerek bitirenler de var; 250km’lik ultra maratonları tamamlayanlar da.  “Adım Adım Çaylaklar” da var aramızda.  Çaylaklar, daha önce hiç koşmamış olan ve aramıza katılmak isteyen arkadaşlardan oluşuyor. Onlar için özel yürü-koş programları hazırlandı. Memnune Bozoğlu liderliğindeki bu ekip yarışlara hazırlanıyor.

Gruptakilerin ortak özellikleri sporu ve doğayı sevmeleri; toplumsal sorunlara duyarlı olmaları ve bireyler olarak harekete geçerlerse fark yaratacaklarına inanmaları.

3.     Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grup halinde koşmak, birlikte antrenman yapmak çok daha keyifli. Antrenmanlardan sonra yaptığımız kahvaltılar ve piknikler de koşuya ayrı bir keyif katıyor. Adım Adım üyeleri destekledikleri sivil toplum projeleri için koştuklarından, motivasyonlarını hiç kaybetmiyorlar. Biliyorlar ki koşularının sonunda çok sayıda hayata dokunacaklar.

4.     Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

Adım Adım şu anda 8 STK projesini destekliyor.  Türkiye Omurilik Felçliler Derneği (TOFD), Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), TEMA Vakfı, Buğday Derneği, Korunduk Vakfı ve AKUT.

Bir STK seçim sürecimiz var.  Dernek ve vakıflardan başvuru formumuzu doldurarak bize başvurmalarını rica ediyoruz. Bu formda hem dernek/vakıf hem de başvurulan proje ile ilgili sorular var.  Şeffaflık, sürdürülebilirlik, denetim gibi kriterlerimiz var. Bunların yanı sıra, bu yöntemle kaynak yaratılabilmeye uygun, kolay anlatılabilir projeler seçmeye özen gösteriyoruz.  Gelecekte daha çok projeyi desteklemek istiyoruz.

5.     Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Üyelerimizin çoğu İstanbul’da yaşıyor ama Türkiye’nin ve dünyanın pek çok şehrinde yarışlara katılıyoruz. Grup olarak, 600-700 kişi katıldığımız iki yarış var: Vodafone İstanbul Maratonu ve Öger Antalya Maratonu. Bunun dışında İznik Ultra, Bozcaada Yarı Maratonu, Tarsus Yarı Maratonu, Urfa Yarı Maratonu, Berlin Maratonu, Barcelona Maratonu gibi çok sayıda yarışa da daha küçük gruplarla katılıyoruz.

İstanbul’da Belgrad Ormanı’nı çok seviyoruz. Antrenmanlarımızın çoğunu patikalarda, Neşet Suyu Parkuru’nda ve Ayvad Bendi’nde yapıyoruz.
Bebek-Sarıyer rotası da favorilerimiz arasında.

6.     Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Yeni başlayacak olanlar Çaylaklar’a katılsınlar. Yürü-koş antrenmanlarıyla başlasınlar. Bizim web sitesinde de çok sayıda antrenman var.

Bize ulaşmak için tek yapmaları gereken web sitemizi ziyaret etmek: www.adimadim.org

Grubun Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Hareket Candır – Yunus Sezener

1.   Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Grubumuz bir fikirden çok yalnızca hareket ederek; yani aksiyon alarak ortaya çıktı. 2012 senesinin Ekim ayında halihazırda kendi başımıza koşan birkaç arkadaş kendi aramızda konuşurken, ben diğer arkadaşlarıma göre biraz daha düzenli şekilde koştuğum ve birkaç yarı maraton bitirdiğim için; “Haydi bu hafta içi koşmaya başlayalım” diye konuştuk ve aksiyon aldık. Tek yaptığım bir Facebook grubu kurmaktı ve o akşamki 20 arkadaşımı o gruba eklemekti. 31 Ekim 2012 Çarşamba günü Bebek sahilinde, güneşli bir havada, 14 kişi ilk Hareket Candır koşusunu gerçekleştirdik.

2.  Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler?

Aslında Hareket Candır bir koşu grubu olarak başlamış olsa da; daha sonra insanları harekete geçirebilecek her türlü spor alanında değişik aktiviteler yapan bir grup haline geldi. Bunların arasında tenis de var, yüzme de, lasertag oyunu da, bisiklet de. Avantajımız, bu grupta fark yaratmaya çalışan kişiler olarak hepimizin insanları kucaklayan, kimseyi arkada bırakmadan herkese eşit şekilde dokunmaya çalışan kişiler olmamız. Asıl liderimiz de Kasım 2012’de bana gelen ve vizyonunu bu gruba koymak istediğini söyleyen nişanlım Melis Abacıoğlu. Bir grubun lideri nasıl ise biraz o grup da o liderin aynası gibi olur ya… Bu grubun kimseden hiçbir beklentisi yok.

Facebook grubu şu anda 2500 kişi. Tahmini olarak bugüne kadar en az 1800-2000 kişi Hareket Candır’ın en az bir aktivitesine katıldı. Her hafta Hareket Candır ile spor yapan ortalama 80-100 kişi var. Grubun ilk aylarında bu sayı ortalama 20-30 iken, çekirdek kadro ufak ufak büyüdü. Beraberce sosyalleşip, spor yaparken keyif almak isteyen ve bunu yaparken bağış koşuları ile desteğe ihtiyacı olan kişilere yardımını esirgemeyen kişilerle dolu burası.

3.  Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grubun amacı bu soru ile çok örtüşüyor. Bizim amacımız spor yapmaya motive olurken, aynı zamanda etrafımızdaki herkese aynı şekilde ilham vermek. Herkesin koşma amacı farklıdır; bazıları der ki: “Koşuyorum çünkü koşabiliyorum”. Başka birinin başka bir sebebi vardır. Örneğin, ben koşuyorum çünkü özellikle koşmaya yeni başlayan arkadaşlarıma destek vermeye bayılıyorum ve her koşu; kısa bir mesafe olsa bile bir hedef ve ben kendimi zorlayarak her koşunun sonunda hedefime ulaşmanın inanılmaz keyfini yaşıyorum.

4. Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

2013 Mart ayından itibaren önce Mart 2013’te Antalya’daki Runtalya maratonu, daha sonra 2013 İstanbul Avrasya maratonu ve tekrar 2014’te Runtalya maratonunda değişik dernek ve vakıflar için koştuk. Her sene bu iki büyük organizasyona büyük sayıda katılımcı ile katılıyoruz. Yardımseverlik koşusuna Melis ve ben, bunu Türkiye’de ilk olarak başlatan Adım Adım grubu ile başladık. Gerçekten harika insanlarla dolu bir ekip Adım Adım.

Hareket Candır’da bağışlarla ilgili her koşuda yükselen bir grafik var. Biz maddi tarafa hiç dokunmadığımız için koşarken etrafımızdaki dostlarımız, iş arkadaşlarımız, ailemiz veya tanımadığımız verici insanlardan bile gelen bağış destekleri direk olarak vakıf ve derneklerin hesabına bizim adımıza yatırılıyor ve bu bağışlar takip ediliyor. Koşarken bir amaçla koşmak ve size destek olan herkes ile birilerinin hayatına dokunabilmek gerçekten çok büyük bir haz veriyor insana.

5.   Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Hareket Candır’ın hiç bozmadığı bir çizgisi var. Biz her gün koşalım veya spor yapalım demiyoruz. 31 Ekim 2012’den sonraki haftadan itibaren mutlaka her Salı, Perşembe ve Pazar günü toplanıp koştuk. Bugün her hafta değişmeden hafta içi 6:15’te Bebek’te, hafta sonu ise Pazar günü kışın 09:00’da, yazın ise 08:30’da Belgrad ormanında sponsorlarımızın sağladığı t-shirt’ler ile tek vücut olarak koşuyoruz. Bu 3 gün dünyanın neresinde koşulursa koşulsun, Facebook grubumuzda fotoğraflarımız birleştiriliyor ve rengarenk, harika bir görüntü ortaya çıkıyor. Örneğin, her hafta Caddebostan’da da, Oxford’da da koşan bir ekip var. Bu hafta örneğin, İzmir bomba bir şekilde başladı. Hafta sonu Belgrad Ormanı’ndaki koşu sonrasında hep beraber Sarıyer’de açık büfe kahvaltı ediyor ve sonrasında bazen dans ediyor, bazen patlamış mısır yiyerek film izliyor; bazen de spor konusunda uzman tanıdıklarımız ile bir söyleşi yapıyoruz.

Herkesin Hareket Candır’a katılma sebebi farklı. Önemli olan ise herkese kollarımız sonuna kadar açık 🙂 Tabi ki en çok katılım içerideki birinin referansı ile oluyor, ama bugün grubumuzda kalıcı olan ve düzenli spor yapan birçok kişi, hiç çekinmeden bir yerlerden bizi duyan veya internetten bir şekilde bize rastlayan ve bizlerle koşmayı deneyen kişiler. Herkesin tanımadığı, bilmediği bir ortama girmesi kolay olmayabilir ama denemeden olmuyor; değil mi?

6. Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Bu çok önemli bir konu. Grubumuza bir kez katılırlarsa her türlü bilgiyi kendilerine iletebiliriz. Ancak bu işin profesyonellerinden öğrendiklerimiz; özellikle bir check-up ile başlanması. Sadece beğendiğiniz değil ama size uygun olan ayakkabının tercih edilmesi gibi konular çok önemli. İyi ve doğru antrenman ile grubumuzda kimse kendisi için hayal edemediği mucizeleri, biraz sınırlarını zorlayarak gerçekleştirdiler. Bunun yaratılmasına destek olmak da bizim keyfimiz. Grubun en güzel şekilde ilerlemesi için bir yönetim ekibimiz var ve bizim bu grupta kimseden maddi bir beklentimiz yok. Örneğin ben grubun yeni üyeler sorumlusuyum.

Gruba katılmayı düşünseniz cep telefonu numaranızı yazarak bana yunussezener@gmail.com ‘dan ulaşırsanız, 1 gün içinde sizi arar ve her türlü sorunuza cevap veririm. Bizi takip etmek isteyen herkes, elini taşın altına farklı yerlerde koyan birçok arkadaşımız gibi, Ali’nin oluşturduğu internet sayfası www.hareketcandir.com ‘dan bizi takip edebilir. Bence en keyiflisi de Facebook’unuz varsa, arama motoruna Hareket Candır yazarsanız ve grup olana kendinizi eklerseniz, en interaktif şekilde bizlerle olabilirsiniz. Bir gün uzaktan “Harekeeeet” diye bağırırsanız, size: “Candıııır!” diye cevap veren birileri olabilir! Şimdiden aramıza hoş geldiniz 🙂

Grubun Facebook sayfasını buradan takip edebilirsiniz.

İstanbul Koşu Kuvvetleri – Rüya Baraz

1. Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Aslında hepimiz bireysel olarak spor yapıyorduk. Ben kendi kendime koşup değişik fitness programları çalışıyordum. Gözde hem koşuyor hem Muay Thai yapıyordu. Ama hiçbirimiz 4-5 kilometreden fazla koşmamıştık hayatımızda. Arada yurtdışındaki koşu gruplarının fotoğraflarına bakıp iç geçiriyordum keşke benim de böyle arkadaşlıklarım olsa diye.

Sonra bir gün bir arkadaşım arayıp Lastik Pabuç’un Nike Run İstanbul koşusuna hazırlık için birkaç haftalık bir program yapacağını ve onlarla koşacak insan aradıklarını söyledi. Tabi ki hiç düşünmeden kabul ettim ve yaklaşık 3-4 hafta Lastik Pabuç Koşu Teşkilatı olarak koşular düzenleyip her koşudan sonra da sosyal bir etkinlik yaptık.

Gözde’yle daha önce ortak bir arkadaşımız sayesinde tanışıyorduk ama LP Koşu Teşkilatı’nda daha yakından tanışma fırsatı bulduk. Nike Run İstanbul bittikten sonra grup dağıldı, fakat biz bunu devam ettirmek istedik ve kendi grubumuzu, yani İstanbul Koşu Kuvvetleri’ni kurduk.

2. Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler? 

Kurucu olarak aslında 3 kişiyiz. Kurt, Gözde ve ben. Ama artık Gözde’yle devam ediyoruz. Geçen sene koşulara ilk başladığımızda 3-4 kişi ancak oluyorduk. Genelde yakınımızdan arkadaşlarımız geliyordu. Facebook’ta 100-200 takipçimiz vardı.

Şu an 2300 takipçimiz var ve sayı her geçen gün artıyor. Koşmaya her hafta yaklaşık 15-20 kişi geliyor. Bunların bazıları tanıdıklar bazıları ise bizi sosyal medyadan duyup gelenler.

Aslında büyük bir talep var. Özellikle de kızlardan. Sürekli mesajlar yolluyorlar “siz çok profesyonel duruyorsunuz, ya size yetişemezsek” gibi korkuları oluyor insanların; ama aslında ne profesyoneliz ne de yarıda kalma gibi bir durum oluyor. Her koşumuzu başladığımız yerde bitiriyoruz o yüzden herkes rahat hissettiği tempoda koşuyor.

3. Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grup olarak koşmak çok motive edici. Demin bahsettiğim olay mesela. “Ya size yetişemezsem”. Grupla koşarken insan limitini biraz daha zorluyor. Herkes kendi temposuna uygun birini muhakkak buluyor grupta.

Bir de tabi sonunda hep beraber yemek yiyip, bir şeyler içip sohbet etmek, sosyalleşmek, yeni arkadaşlar edinmek bence bunun en değerli parçası. Spor yapmak kadar olayın bu sosyal kısmı da insanları çok çekiyor sanırım.

 4. Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

İKK olarak toplu bir sosyal sorumluluk projesi daha henüz maalesef yapamadık. Konuştuğumuz birkaç STK var ama bağış toplamanın dışında daha değişik planlar var aslında kafamızda.

Ben geçen sene Runtalya’da TEGV için bağış toplamıştım; Gözde de bu tarz yardım koşularına katıldı. Grupta bizimle koşmaya gelen birçok arkadaşımız bu sene Runtalya’da koşarak değişik STK’lara yardımda bulundu.

5. Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Haftalık koşularımızı şimdilik yalnızca İstanbul’da yapıyoruz, fakat şehir dışına çıktığımızda muhakkak gittiğimiz yerlerde koşuyoruz. Eğer gittiğimiz şehirde arkadaşlarımız varsa onları da alıp koşuyoruz. Ben mesela New York’a iş için gittiğimde, yazları Bodrum’da ve hatta Kastamonu’da bile koştum. Bundan sonraki koşacağım en ilginç yer de Filistin. Gelecek ay oraya gidiyorum bir yarışa. Gittiğiniz şehri koşarak keşfetmek çok keyifli bir şey.

Bunun dışında grup olarak şehir dışındaki birçok yarışa gidiyoruz. Şu an önümüzde Bodrum ve Bozcaada var.

En sevdiğimiz rota sanırım Gezi Parkı rotamız. Cihangir’de buluşup, Taksim Meydan’a çıkıp, parkın içinden geçip, Harbiye, Maçka, Akaretler, Beşiktaş Çarşı, Dolmabahçe, Fındıklı ve tekrar yukarı Cihangir’e.

6. Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Ben profesyonel sporcu değilim; bu yüzden “doğru nefes alın”, “şu tempoda koşun” gibi şeyler söylemem yanlış olur. Ama tek verebileceğim öneri insanların korkmamaları. Koşu aslında inanılmaz psikolojik bir olay. Her şey kafanıza bunu yapabileceğinizi koymakla başlıyor. Tabi ki kafanıza koydunuz diye Mo Farah gibi 10 kilometreyi 25-30 dakikada koşmayacaksınız. Azar azar, yavaş yavaş, önce belki bir koşup bir yürüyerek başlayacaksınız, ama bir başladınız mı iki haftada bile ne kadar ilerleme göstereceğinize inanamazsınız. Önemli olan buna inanmak.

Bizimle koşmak için Facebook’tan takip edip belirttiğimiz saatte belirttiğimiz başlangıç noktasında olmaları yeterli. Genelde Perşembe akşamları buluşuyoruz ve eşya bırakacak yer ayarlamış oluyoruz.

En önemlisi de daha önce dediğim gibi “ya arkada kalırsam”dan vazgeçip bir kere denemek. Grupta herkes kendine uygun bir partner buluyor, kimse aynı tempoda koşmuyor. Ve en kötü ihtimal benim gibi shortunun bir kenarına 10 lira sıkıştırıp başlangıç noktasına dönerler 🙂

Grubun Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

adidas Running Team ile adidas Park Run

adidas her hafta sonu farklı bir parkta antrenman koşuları düzenliyor. Özel koşu eğitmenleri eşliğinde gerçekleşen koşulara adidas’ ın kurumsal koşu takımı adidas Running Team’in yanı sıra koşu grupları da katılıyor.

Cumartesi veya Pazar sabahları düzenlenen adidas antrenman koşuları 2km ile 6kmarasında değişen parkurlarda gerçekleşiyor. İstanbul’un çeşitli parklarını başlangıç noktası olarak alan koşular yaklaşık 1 saat sürüyor. Koşu öncesi ve sonrasında eğitmen eşliğinde stretching yapılan “adidas park run” koşularına önümüzdeki günlerde sürpriz isimler de katılıyor olacak.

adidas, her hafta koşu başlangıç noktasında kurulan adidas çadırı içerisinde Energy Boostadidas, her hafta koşu başlangıç noktasında kurulan adidas çadırı içerisinde  modelleri sergileyerek, Energy Boost Energy Boost ile koşmak isteyenlere, bu tecrübeyi yaşama fırsatı sunuyor.

Soldan sağa: Gözde Mimiko Türkkan, Merve Dökmeci ve Eda Günay

Geoffrey Mutai’nin New York Maratonu’nu kazanırken giydiği, yeni yastıklama teknolojisine sahip Boost koşu ayakkabılarını denemek ve adidas Running Team ile koşmak isteyip gelişmeleri ve koşu takvimini takip etmek isteyenler adidas Running Facebook sayfasını buradan takip edebilir.

23 Mart’ta Maçka Parkı’nda düzenlenen koşuda adidas’ın eğlenceli ekibiyle beraber Uplifers olarak biz de yer aldık. Kısa süreli bir ısınmadan sonra yaklaşık 2km süren açık hava koşusuyla Pazar gününe enerjik bir başlangıç yaptık.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Cildimiz bizden ne ister: Almond Shower Oil ile cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım

Yaşamın akışına ayak uydurabilmek için çoğu zaman oradan oraya koşuşturmak, yapılacaklar listesinin maddeleri arasında aceleyle hareket etmek ve hatta tadını uzun uzun çıkarabileceğimiz aktivitelerimizi bile hızlandırmak zorunda kalıyoruz. Ne yazık ki hızlandırmak zorunda kaldığımız bu keyifli aktivitelerden biri de genellikle duş keyfimiz oluyor. Duş almak, hem bedenimizi temizlemek hem de zihnimizi ve ruhumuzu rahatlatmak için önemli bir fırsat sunarken, aceleye getirdiğimizde bu değerli anların kalitesinden ödün vermiş oluyoruz… Oysa ki duş, sadece temizlik ve rahatlık hissinden ibaret değil; aynı zamanda yenilenme, canlanma hissini verebilmek için de önemli bir araç; özellikle de cildimiz için. Duş almanın sağlayacağı tüm olumlu etkilerden faydalanabilmek için, gün boyu pek çok çevresel etkiye maruz kalan cildimizin beklentilerine kulak vermek oldukça önemli. Peki, cildimiz bizden ne ister?



Vücut bakım ritüelinizde ilk sırada, temizlik!

“Cildimiz bizden ne ister?” sorusuna pek çoğumuz gibi cildimizin ilk vereceği cevap temizlik. Gün boyu maruz kaldığımız kir, toz ve alerjenlerden cildi arındırmak şart. Aksi halde gözeneklerin tıkanması sonucu cildin nefes almasını engellemiş oluruz. Bu da farklı cilt problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Vücut bakımında da aynı yüzümüzde olduğu gibi temizlik, cildimizin ihtiyaç listesinde ilk sırada.

L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’L’Occitane Almond Shower Oil’in altın renkli yağ dokusu, duş sırasında su ile birleştiğinde süt kıvamına dönüşerek hafifçe köpüren yapısı ile cildimizi nazikçe temizler ve arındırır. Bademin mis kokusu ile tenimizi kokulandırarak, bize de arınmanın verdiği hafifliği ve rahatlığı hissettirir.

Yoğun nem

Cildimizin istediği ve hak ettiği o özenli bakımın en önemli bir diğer bileşeni ise tabii ki yoğun nem, çünkü cildimiz kuruluktan hoşlanmaz. Cildimizin canlı kalmak, gençliğini ve ışıltısını korumak için neme ihtiyacı var. Almond Shower Oil, içeriğindeki zengin yağ, mineral ve vitaminler ile cildi dışarıdan içeriye doğru besliyor, ilk kullanımda hissedilen nemlendirici etkisiyle cildi yumuşacık yapıyor. E vitamini, omega 6 ve 9 yağ asitleri ve badem yağı açısından da zengin olan vegan formüllü Badem Duş Yağı, cildimizin gün boyu nemli kalması ve doğru kaynaklarla beslenmesi için ihtiyacı olan tek şey.



Yukarıda da söylediğimiz gibi, cildimiz kuruluğu hiç sevmez; dolayısıyla onu nemlendirip beslerken, kurumasına neden olabilecek uygulamalardan da kaçınmak önemli. Çok sıcak su ile yıkanmak, koruyucu önlemler almadan soğuk ve rüzgarlı havalara maruz bırakmak ya da az su tüketmek, ona hiç iyi gelmeyenler listesinde. Ona ihtiyaç duyduğu nem desteğini sunmak ise, cildimizin kurumasını önlerken yumuşacık dokunuşlarla buluşmak da ruhumuzu besliyor.

Güzel kokmak

Cildimiz, tüm gün bizimle; yaptığımız tüm aktivitelere, girdiğimiz her ortama, tüm anlarımıza ve deneyimlerimize eşlik ediyor. Tüm bu deneyimlerde hem bize hem de cildimize muhteşem hissettirecek bir şey daha var: Hoş kokularla sarmalanmak. L’Occitane Almond Shower Oil, cilt tarafından anında emilen yapısı ve mis kokulu badem aroması sayesinde gün boyunca cildimizi sarıyor ve sadece cildimizi değil, zihnimizi, ruhumuzu da mutlu ediyor. Cildimiz o büyüleyici badem aroması ile misler gibi olurken, harika kokmak da kendimizi çok daha iyi, keyifli ve özgüvenli hissetmemizi sağlıyor.



Narin dokunuşlar

Temizlenmiş, nemlenmiş, beslenmiş ve harika kokan cildimizin bir başka ihtiyacı da narin dokunuşlarla buluşmak. Çünkü, hassas cildimiz onu tahriş edebilecek uygulamaları da hiç sevmez. Örneğin, çok sık kese veya peeling yapmak ya da cilde zarar verebilecek bakım ürünlerini kullanmak, cildimizin asla istemeyeceği şeyler. Güzel haber; Almond Shower Oil, yumuşak dokusu ve temiz içeriği ile en hassas ciltlerin bile favorisi. Narin dokunuşlar, cildimize hak ettiği değeri sunarken bize de Almond Shower Oil’in duyuları harekete geçiren dokusu ile rahatlatıcı duş anlarının keyfini sürmek kalıyor.

Duyusal bir deneyim

Cildimiz biraz da şımartılmayı hak etmiyor mu? Elbette. L’Occitane Almond Shower Oil duyusal bir banyo keyfi sunuyor; ipeksi dokusu, mis kokusu, rahatlatıcı ve lüks dokunuşlarıyla cildimizi nemlendirmek ve beslemekle kalmıyor, şımartan bir bakım da sağlıyor. Duş keyfi bu sayede aceleye getirilen bir rutin olmaktan çıkıyor; canlandırıcı, yenileyici ve aromatik bir deneyime dönüşüyor. 

Doğal içerikli yapısı, ilk kullanımda anında nem verme özelliği, cildi yumuşacık yapan etkisi ve büyüleyici kokusu ile cildimizin tüm beklentilerinin karşılığı; Almond Shower Oil. Cildin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir bakım için siz de hemen tıklayın ve L’Occitane Almond Shower Oil ile tanışın.

*Bu yazı L’Occitane katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale