X

Konfor alanı değişmeden hedef olur mu: Hedef olduğunda konfor alanı kaybolur mu?

“Hedefler hiçbir zaman kolay olmamalı, aksine konforsuz olsa dahi sizi çalışmaya zorlamalıdır.” Michael Phelps

Hedeflere koşarız hayat boyu… Öncelikle iyi bir öğrenci olmak hedefi çıkar önümüze… Sınıflarımızı “en iyi” dereceler ile geçmek gereklidir… Sonuna kadar çalışırız küçücük çocuk aklımızla… Zamanında hatırlarız değil mi kendimizden bile büyüktür çantamız… Altında ezildiğimiz, bu kadar çok ödev yapmak istemiyorum dediğimiz zamanlarımız da olmuştur mutlaka… Ama hedef vardır bir kere; bitirmek en iyi şekilde geçmek hedefimiz…

Sonra biraz daha büyürüz ve hedefler değişir… İyi bir üniversite bitirmek hedefimiz gelir. Sonra iyi bir iş bulmak hedefimiz gelir bunun da üzerine. Kime göre neye göre iyi olduğunu pek de bilemediğimiz bir “hedeftir” işte. Hayat bizlere vermiştir bu hedefleri, yaşamak için hayatta kalmak için, ayakta kalmak için bu hedefler yapılması gerekenlerdir… Biraz daha büyüdüğümüzde iyi bir aile kurmak hedefimiz gelir… Evet, bunun için de elimizden geleni yapmaya tüm kalbimizle hazırızdır…

İşte ben bugün bu yazımda bu hedeflerimize biraz daha yakından bakalım istiyorum sizlerle birlikte. Biz her hedefte aslında neyi tercih etmekteyizdir? Hedeflerimiz hakkında ne kadar farkındalığımız bulunuyor? Hayatımızda nereye gitmek üzereyiz? Gemimizin rotası nereye doğrulu? “Bildiğimiz” sularda kıyıdan kıyıdan yol almayı mı tercih ediyoruz yoksa hayalimiz uçsuz bucaksız denizler mi?

Hedef konusunda detayları daha iyi görebilmek için bir hedefin özüne bakalım istiyorum. Öncelikle mevcut durumumuzu değerlendirelim. Bir hedef bizleri A noktasından B noktasına götüren bir istektir aslında. Örneğin kilo vermek hedefimiz… Bugün şu anda memnun olmadığımız ve “değiştirmek” istediğimiz bir kavram dolayısı ile oluşan bir hedeftir. Bugün bulunduğumuz şartları değerlendirmiş ve bu şartlara karşın bir “değişiklik yapmak” bu şartlar hakkında bir “farklılık gerçekleştirmek” üzere karar vermişizdir.

İşte “gerçek” hedeflerimizde bulunması gereken “öz” burada durmaktadır; konfor alanımızı bozmak, konfor alanımıza meydan okumak, konforlu olduğumuz alıştığımız “Nasıl olsa biliyorum, nasıl olsa yapıyorum, nasıl olsa böyle de olur” dediğimiz çemberin dışına bir adım atabilmek… Yabancı sularda yüzmeye gönüllü olmak. Kapkaranlık bir gecede ıssız bir ormanda yürür gibi cesaretle, kalbimizle nereye gideceğimizi sonumuzun ne olacağını bilmesek de yine de yürümeye devam etmek…

Bir de şöyle düşünelim; hedefimiz kilo vermek. Fakat o konfor alanımızdan çıkmaya gerçekten gönüllü değiliz. Bir kilo versem ne olacak diye düşünüyoruz. Biraz daha yesem ne değişecek? Zaten veremiyorum, ben bunu başaramayacağım… Ben kendimi değiştiremem diye yakınıyoruz… Bu bakış açısı birçoğumuzun “Neden hedeflerime ulaşamıyorum?” diye sorguladığımız noktaya hızla sürüklenmemize yol açıyor aslında. “Konfor alanımızı” ne yaparsak yapalım değiştirmeyi başaramıyoruz. Çekiştiriyoruz, kıvranıyoruz ve yapar-mış gibi yapıyoruz ama işte olmuyor… Görülmeyen bir emniyet alanı gibi hayal edebiliriz o can-ım konfor alanımızı… İçerisinde güvendeyiz, içerisinde güçlüyüz, içerisinde kalkanlarımızı indirebiliyoruz, içerisinde “nasıl olsa” diyebiliyoruz ve en önemlisi hiç farkında olmasak da içerisinde yaratıcılığımızı bir kenara bırakabiliyoruz. Yani “belirli bir seviyede” çalışmamız, yaratmamız, emek vermemiz zaten yeterli hale gelmiş oluyor…

İşte bu yüzden, konfor alanımızın dışına adım atabildiğimiz her an aslında buz gibi bir suya girmek gibi, kalbimizi bedenimizi ve ruhumuzu adeta “diriltmeye” yarıyor. Tokat yemiş gibi oluyoruz, kendimize geliyoruz, “ben” diyoruz ve uyanıyoruz… Elektrik çarpmış gibi havaya sıçrıyoruz…  İşte bu bizi hayata karşı hazırlıklı olmaya da yönlendiriyor. O alıştığımızın dışına çıkmak bizi dönüştürüyor. Konfor alanımızın dışına çıkmak bizi yepyeni bir ben haline bakmaya zorluyor… Sınanmış oluyoruz, kendimizi görüp kendi kendimizi deniyoruz…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızda var olan konfor alanlarınıza dikkatle bakmanızı dilerim. Hangi konularda “alıştıklarınızın” dışına çıkmaktan korkuyorsunuz? Hangi alanda risk almak sizin için oldukça zor geliyor? Hangi alanda var olan “siz” bu alanında dışında bir şey yapmaktan veya yeni bir adım atmaktan çekiniyor? Hedef olarak belirledikleriniz sizi bugün olduğunuz yerde biraz olsun “korkutabiliyor mu?” Yeniden düşünmenizi yeniden hissetmenizi baştan ayağa silkelenmenizi sağlayabiliyor mu?

Gelin bugün bir değişiklik yapalım, o muhteşem konfor alanlarımızın, konforlu olan alanlarımızın, konforuna alışık olduğumuz alanlarımızın yani kendimize “konfor” olmuş tüm bu varoluşun dışına küçücük de olsa bir adım atalım… Bu sabah farklı bir şekilde uyanalım, bu akşam farklı bir tat deneyim, bugün yeni bir spor etkinliğine katılalım, bugün tanımadığımız birine merhaba diyelim, bir ihtiyacı olanı sevindirmek üzere beş dakikamızı harcayalım veya sadece hiç yapmadığımız üzere kendi kendimize güneşin ısıttığı bir bankta oturup parktaki çocuk seslerini dinleyelim…

Gelin bugün bir değişiklik yapalım, kendimize bir hedef koyalım…

 

İlginizi çekebilir: Kendine kabul verebilmek: Her şey kendini sevmekle başlar

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale