X

Kıskanmamak mümkün mü?

Mutlu olmak, şaşkın olmak ya da kaygılı olmak gibi kıskanmak da içimizde doğal olarak var olan duygulardan biridir. Her ne kadar duygular soyut bir kavram gibi görünse de dışarı yansırken somut bir hal alır. Peki, bütün bu duygular içimizde yer alıyor olmasına rağmen neden bazı duyguları daha fazla bazı duyguları daha az ya da hiç hissetmediğimizi düşünürüz?

Yaşam döngüsüne baktığımızda bir bebek ilk başta çoğu temel duygularını ağlayarak ya da gülerek ifade eder. Üzüntüsünü, korkusunu, heyecanını… Tüm duygular vardır içinde, ancak nasıl yansıtılacağı ile ilgili tecrübe kazanmamıştır. Duygularını ifade edebilecek kadar kelime haznesi oluşmamıştır. Ama yine de bir şekilde hissettiklerini yansıtır. Çünkü insan bebek de olsa yaşlılık döneminde de olsa duygularını paylaştıkça rahatlar, onları karşı tarafa aktarabildikçe hissettikleriyle ilgili bir çözüm yolu ya da karşılık bulur.

Bu durum yaş aldıkça elbette farklı şekilde yansıyabilir dışarıya. Örneğin, çocukluk dönemindeki biri duyguların anlamlarını, çeşitlerini ya da nasıl yansıtacağını tam olarak bilemediği için üzüldüğü zamanlarda korktuğunu söyleyebilir. Dahası, duygusunu sağlıklı bir şekilde yansıtmakta zorluk çeken çocuklarda farklı davranışsal problemlere de rastlanabilir. Örneğin, tırnak yeme, alt ıslatma gibi…

Ergenlik durumunda ise bu durum, duygular açısından daha da boyut değiştirir. Bireyler duygularını çoğunlukla var olandan daha yoğun yaşayarak daha yoğun yansıtmaya başlarlar. Sadece üzüldükleri bir konuda büyümenin vermiş olduğu sancılarla birlikte yoğun öfke belirtileriyle dışarıya yansıtabilirler bu üzüntüyü.

Tüm bu aşamaları sağlıklı bir şekilde geçip yetişkinlik dönemine ulaşan bireyler artık duygularını nasıl ifade edeceği konusunda bilgi sahibi olmuştur. Kaygılandığında, umutsuzluğa kapıldığında, sevindiğinde bu duyguları dışarıya yansıtır.

Hiçbir duygu kalıcı değildir; ancak duygumuzu yansıttığımızda karşı tarafta bıraktığımız etki kalıcıdır. Yine de, bazı duyguları daha yoğun bazı duyguları daha az hissetmemizde genetik, çevresel, kişisel, psikolojik faktörlerin etkisi büyüktür. Duygular, her yaşta değişiklik gösterdiği gibi her kişide de farklı şekilde kendini gösterebilir. Bu yüzden zaman zaman “Öfkemizi nasıl kontrol ederiz?”, “Sevgimizi karşı tarafa nasıl yansıtırız?”, “Kıskanmamak mümkün müdür?” gibi seminerler başlıklarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Duygular üzerine bu kadar yoğunlaşmışken, sahiden de kıskanmamak mümkün müdür?

Kıskançlık da diğer tüm duygular gibi insanların verdiği doğal tepkiler olduğu için tamamen içimizden yok etmek mümkün olmayabilir. Ancak bir kişi, bu duygusunun farkında olarak ve kıskançlık duygusunu yönetmeyi öğrenerek bu duygunun olumsuz etkilerini hem kendisi için hem de karşı taraf için azaltabilir.

Bebeklikten beri içimizde var olan bu kıskançlık duygusu, diğer tüm duygular gibi karşı tarafın sınırlarını ihlal etmediği sürece sağlıklıdır ve yaşanabilir bir duygudur. Örneğin, bebeklik döneminde annesinin başka bir bebekle ilgilendiğini gören bir bebek, ağlayabilir, huzursuz olabilir ve annesinin dikkatini yeniden üzerine çekmeye çalışabilir. Bu durum da kıskançlık duygusunun erken yaşlarda bile var olduğunu bize gösterebilir.

Kıskançlık duygusu, çocukluk döneminde kendisini genellikle kardeşler arasında gösterebilir. Kardeşi dünyaya yeni gelen bir çocuk duygusunu agresif davranışlarla ya da ebeveynlerin ilgisini çekecek davranışlarla yansıtabilir.

Ergenlik döneminde kıskançlık, çoğunlukla partner, dış görünüş gibi sosyal konularla kendisini gösterebilir. Kendisinin sportif olmadığını düşünen bir kişi, yaşıtının çok sportif olduğunu düşünerek kıskançlık duygusunu hissedebilir.

Yetişkinlik döneminde ise kıskançlık konuları daha da genişleyebilir. Romantik ilişkiler, iş hayatı, sosyal ilişkiler… Örneğin, kendisinin terfi almayı hak ettiğini düşünen biri başkasının bu terfiyi aldığını görünce kıskançlık duygusu tetiklenebilir.

Tüm bu örneklerden anlaşılacağı üzere, normal düzeyde hissedilen kıskançlık sağlıklıdır ve olmalıdır da. İnsanın sınırları belli olur ve kişiyi belli düzeyde motive eder. Ancak normalden fazla yaşanan kıskançlık, yanında gerginlik, öfke, üzüntü gibi diğer baskın duygulara da sebebiyet verebilir ve kişi bir noktada kendisini değersiz hissedebilir. Eğer kıskanmamak mümkündür deniyorsa, o noktada kişi muhtemelen kıskanma duygusunu farklı bir duygu ile örtüyordur. Yani, kıskandığının farkında değildir.

Sonuç olarak, kıskanmamak mümkün değildir ancak kıskanma duygumuzu kontrolde tutmak, o duygumuzu karşı tarafa sağlıklı bir şekilde aktarmak bizim elimizdedir.

Sevgilerimle.

İletişim: Instagram @klinikpsikologbetulcavlak & @payepsikolojimerkezi@klinikpsikologbetulcavlak &

İlginizi çekebilir: Merak ederek başlar her şey, en çok da sevmek

Betül Cavlak Akdaş: TED Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlığını Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden onur öğrencisi olarak almıştır. Yüksek lisans tez konusu "Yetişkin Bireylerin Ebeveynleşme Olgusunda Obsesif İnanışların ve Kaygı Düzeylerinin Rolü"dür. İş hayatına özel bir kurumda devam eden Uzman Klinik Psikolog/Yazar Betül Cavlak Akdaş, online olarak terapi yaparak da danışan görmektedir. Ruh sağlığı alanında almış olduğu Bilişsel Davranışçı Terapi, Objektif Testler, MMPI, Aile Danışmanlığı, Sanat Terapisi gibi eğitimlerinin yanında, psikoloji bilimine yazılarıyla da katkı sağlamayı hedefleri arasına almıştır. Daha önce farklı dergilerde de Yazar olarak bulunan Betül Cavlak Akdaş'ın, "Erteleme Davranışı", "Mimari Yapı ve Psikoloji", "Benlik Saygısı" konuları üzerine araştırma projeleri mevcuttur. Ayrıca, Türkiye Buz Pateni Federasyonu bünyesinde İl Hakemliği yapmaktadır.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale