X

Kısa sohbetlerin kazandırdığı mutluluk: Kısa karşılaşmalarda size fayda sağlayacak 4 strateji

İnsanlara nasıl konuşacakları öğretilse pek iyi olurdu. Dil sahip olduğumuz en asil araçtır, hem düşünceyi ortaya çıkarmak hem de saklamak için, konuşmak başlı başına bir tür ruhani harekettir ve ‘karşılıklı konuşma’ sanatların en latifidir” der Oscar Wilde. Peki sizin konuşma ile ilgili deneyimleriniz nasıl şekillendi? Gün içerisinde kaç kez havadan sudan da olsa sohbet etme fırsatı bulursunuz, belki istemeyerek de olsa kaç kez birileriyle ayaküstü konuşmak zorunda kalırsınız?

Çoğumuz, incinmemek için tanıdık olmayan insanlarla karşılaştığımızda kendimizi korumaya çalışırız. Bu insanların kişilikleri bize başlangıçta belirsiz görünür. Derin ve anlamlı bir ilişki potansiyeli olsa da, onları daha iyi tanıyana kadar güvenli bir alanda kalmak isteriz. Kısa sohbetler aslında tam da bu korunma içgüdümüze uzatılan bir yardım elidir ve bize daha yavaş, daha makul bir hızda ilişki bağlantıları kurmanın yollarını sunar.

Ayrıca ayaküstü yapılan havadan sudan sohbetlerin, insanları daha mutlu ve yeterli hissettirdiği de pek çok çalışma ile kanıtlanmıştır. Beğenin ya da beğenmeyin, bu sohbetler başarınızın ayrılmaz bir parçası olabilir ve görünüşe göre, yaptığınız konuşma türlerinin kişisel iyiliğiniz üzerindeki etkileri de oldukça büyüktür. 2010 yılında, St.Louis’deki Arizona Üniversitesi ve Washington Üniversitesi’nden bilim insanları, mutlu ve mutsuz insanların sohbet türlerinin farklılık gösterip göstermediğini araştırmış ve Psychological Science dergisinde yayınlanan bu araştırmanın sonuçlara göre de; en mutlu katılımcıların, en mutsuz katılımcılara göre iki katı kadar daha fazla derin sohbetlere ve üçte biri katı kadar da kısa sohbetlere katıldığı ortaya konulmuştur.

İnsan ilişkilerinin normal seyrinde, ayaküstü konuşmalar derin sohbetlerin ön habercileridir. Çoğu insan ciddi bir sohbetin ya da devam eden bir arkadaşlığın köklenmesinden önce, birbirleriyle rahat olma ihtiyacı hisseder. Eğer bu kısa konuşmalardan hoşlanmıyor ve kaçınıyorsanız; pratikte, kendinizi çok sayıda anlamlı sosyal etkileşimden de mahrum bırakmış olursunuz.

Kısa sohbetlerin faydalarına bir göz atacak olursak;

  • İyi bir izlenim bırakmanıza yardımcı olurlar: Ayaküstü yapılan bir konuşma, size pek çok bilgi sağlar ve bulunduğunuz ortamın atmosferini okumanıza da yardımcı olur. İyi bir izlenim bırakmanızı sağlayabilecek her türlü şeyi; belki de diğer kişinin karakterini ya da olası hassasiyetlerini gaf yapmadan test edebilirsiniz bu tür konuşmalarla.
  • Kariyerinizle ilgili size fayda sağlarlar: Bir ortamda henüz tanışmadığınız o kişi, size sandığınız kadar yabancı olmayabilir. Onunla hava durumu hakkında sohbet etmek, iş hayatınızdaki özlemlerinizi paylaşmanıza giden bir yol açabilir ve bu da beklemediğiniz bir kariyer bağlantısını tetikleyecek o fırsatı size sunabilir.
  • Kalıcı ilişkilerinizin başlangıcı belki de o kısa sohbetlerinizle başlar: En yakın arkadaşlarınızı düşünün. Muhtemelen ilişkiniz küçük sohbetlerle başladı, değil mi? Yeni biriyle sohbet ederseniz, kendinize ömür boyu sürecek bir arkadaşlık da kazandırabilirsiniz.
  • Yeni fikirleriniz için ilham kaynağı olabilir: Sohbet etmek, konuşurken yeni düşünceler ve fikirler yaratmanızın yollarını da beraberinde getirir. Kendinizi, yanında çok da rahat hissetmediğiniz biriyle konuşurken, yeni şekillerde düşünmeye zorlarsınız. Gerçekten ilginç ve beklenmedik olan fikirler, bu eğilimle ortaya çıkabilir.
  • Dikkatinizi toplamanıza yardımcı olurlar: Günümüz dünyasında dikkat dağıtan teknolojilerimiz dışında, zihnimiz de sürekli bizi başka yerlere götürür ve o anı yaşamamızı engelleyebilir. Bir süre zihnimizdeki yargılarımızdan ve telefonlarımızdan uzaklaşıp, karşımızdakine odaklanarak onu dinleyebilmek bile dikkatimizi toparlayabilmemize fayda sağlayacaktır.
  • Sorunlarınızı çözmenize yardımcı olurlar: Ayaküstü konuşmalar, beyninizde bazı değişiklikler yapar. Michigan Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından ortaya koyulan çalışmalarda, kısa sohbetlerin gerektirdiği sosyal etkileşimin, özellikle de diğer kişinin yerine geçip onun zihnini okumaya çalışma halinin, problem çözme yeteneğimizi artırabileceği öne sürülmektedir.

Genelde her konuşma, iki katmanlı bir döngüde hayat bulur. İlk katmanda, bilgi veya fikirleri iletiriz. Bu, konuşmanın anlamsal içeriğidir; yani kelimelerin anlamına ilişkin tarafıdır. Diğer katmanda ise, konuşmak sosyal bir davranıştır. Her konuşma bir eylemdir, yalnızca bir şeyi iletmek değil, bir şeyler yapmak anlamına da gelir: Güven vermek, kabul etmek, beslemek, emretmek, reddetmek, hükmetmek, teşvik etmek veya sadece garip bir sessizliği doldurmak gibi. Konuşmanın her iki katmanında da iyi niyetli bir şekilde ustalaşabilmek, daha işlevli bir halde konuşmayı kullanabilmek için, kısa sohbetlerinize katkı sağlayacak dört strateji vardır:

1. Açık uçlu sorular sorun.

Neredeyse herkes az bildiği bir konu hakkında konuşmaktansa kendisi hakkında konuşmayı tercih eder. Açık uçlu sorular ilginç, dinamik bir konuşma alanı oluşturur ve konuştuğunuz kişinin size açılmasını da kolaylaştırır. Bu tür sorularda, cevaplara değil de anlatılacak olan hikayelere odaklanmak, işin en keyifli tarafını oluşturur. Birkaç soru örneği…

  • Bu işi yapmıyor olsaydınız, şu anda muhtemelen ne yapıyor olurdunuz?
  • Mevcut yaşamınızla ilgili sizi en çok ne şaşırtır?
  • Telefonunuzda onsuz yaşayamayacağınız uygulamalar var mı?
  • Hayatınızın geri kalanında yalnızca bir tür film izleyebilseydiniz, bu ne olurdu?
  • Başkalarının sevdiği ancak sizin nefret ettiğiniz kitaplar var mı?
  • Yolculuklarda dinlemem için herhangi bir podcast öneriniz var mı?

2. Aktif bir dinleme pratiği yapın.

Ara sıra susabilmek fikri hoşunuza gitmeyebilir ancak yapabilirseniz çok daha güçlü bağlantılar kurarsınız. Kendinizle ya da çevrenizle meşgul olmadan, sadece konuşan kişiyi dinleyebilmek ve alakalı sorular sorabilmek aslında çok daha kolaydır.

3. Telefonunuzu ortadan kaldırın.

Sosyal ortamlarda rahatsızlık çektiğimizde veya yabancılık hissettiğimizde telefonlarımıza dalma eğilimindeyizdir; ancak hiçbir şey, bu şekilde dikkat dağıtan teknolojik aletler kadar konuşma çabalarınızı sabote edemez. Bu tavırla herkese basit bir “uzak dur” mesajı gönderirsiniz.

4. Coşkunuzu, hevesinizi ortaya koyun.

Tabii ki aşırılıktan kaçınarak. Küçük sohbetler her zaman en kolay eylemler değildir. Ancak, doğru tavır sergilendiğinde, aslında eğlenebilirsiniz. Kiminle tanışacağınızı ya da onların ne paylaşacaklarını asla bilemezsiniz.

Konuşmaların her türünün içeriği, karşı tarafla olan bağlantınızla alakalı gibi görünse de, aslında dönüp dolaşıp kendinize nasıl baktığınız, kendinizi nasıl var ettiğinizi anlattığınız o büyülü alanı tanımlar. Karşınızdakine ön yargısızca, filtresiz bir gözle yaklaştığınızda ve onu dinlediğinizde; Tezer Özlü’nün “Yaşamın Ucuna Yolculuk” adlı kitabında yazdığı gibi, “Özünde her konuşmada kendi kendinizle olursunuz ve bir düşünceyi-sohbeti karşınızdaki ile bölüşmek gene kendi kendinizle de bölüşmek demek” olacaktır. Böyle bir kendini öğrenme şansını her zaman kucaklayın.

Kaynaklar

Frank T. McAndrew Ph.D-Why Small Talk is a Big Deal?
Marty Nemko Ph.D-Small Talk For People Bad At It.
Joe Moran, Ph.D.- The Power of Small Talk
Rob Marchant- The Magical Power of Small Talk
David Roberts- Why Small Talk is so Excruciating?

İlginizi çekebilir: Daydreaming: Gündüz düşlerinin pozitif etkileri

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale