X

Kendine dönebilen ve kendinde kalabilen: İşte o sürekli mutlu

En çok aldığım sorulardan birini sizlerle yorumlayalım istiyorum bu yazımda. “Sürekli mutlu olmak mümkün mü?” Ben neden sürekli mutlu olamıyorum? Sürekli mutlu olsam? Sürekli mutlu olan var mı? Mutlu olduğumda hep korkuyorum bozulacak diye düşünüyorum, neden bu derece endişeliyim bilmiyorum, sürekli olarak mutlu olmak istiyorum ama mutlu olduğumda hemen kaybedeceğim diye de korkuyorum…

“Sürekli mutlu olmak mümkün mü?” Ben neden sürekli mutlu olamıyorum?

Bu paragraf ne derece yorucu bir paragraf oldu! Peki, bugün gelin birlikte bakalım sürekli mutlu kimdir? Sürekli mutlu bizden biri midir? Sürekli mutlu kendine bakar mı? Sürekli mutlu isek hayatta hiçbir gayemiz kalmaz mı? Sürekli mutlu olan “ara ara da olsa” mutsuz olmaz mı?

Öncelikle mutluluk tanımımızı çok ama çok derinden incelememiz gerekiyor. Hepimiz kendimize bir kere soralım isterim, “mutluluk nedir?“, yani bizler hangi anlarda “mutluyuz” yani gerçekten mutluyuz öyle bir anlık mutluluk değil, gerçekten en derinlerimize kadar hani her hücremde hissettim dediğimiz kadar çok ama çok mutluyuz?

Ben sizler yerine de cevap vermeye çalışacağım; her akşam sapasağlam ve yorgun da olsam “huzur” içerisinde sevdiğim ve çok teşekkür ederim ki yine çokça şükür bulduğum evime gelmektir benim mutluluğum… Bu öyle yabana atılacak bir mutluluk değildir ve ne yazık ki “her gün geliyoruz işte, bunun mutlu olunacak nesi var?” dediğinizi duyar gibiyim… Ama bir kez o huzuru kaybettiğinizde öyle incinirsiniz, öyle çok sığacak yer bulamazsınız ve öyle çok yara alırsınız ki o yüzden bu hayatta bulabileceğim en güzel mutluluklardan biridir benim için…

Her akşam sapasağlam ve yorgun da olsam “huzur” içerisinde sevdiğim ve çok teşekkür ederim ki yine çokça şükür bulduğum evime gelmektir benim mutluluğum…

Sonra sadece ayakkabılarımı giyerek kilometrelerce koşabilmek bu dünyayı akciğerlerime doldurabilmektir mutluluk, her hücrem ne yaptığımı anlar, ne kadar muhteşem bir şeydir sağlıkla bir kişiye ihtiyaç olmadan yürüyebilmek ve hatta koşabilmek… Evet, kaybettiğinizde o güzel ayaklarınızın ayak basmak hareketini, ne derece zahmetlerle yaptıklarını anlarsınız, insanlar hızlıca yürüyerek geçiverir yanınızdan ve siz bakar da kalırsınız… O yürümek anı için, o dinamik hareketi yapabilmek ve tekrar sağlıkla sadece bir adım atabilmek için dünyaları vereceksinizdir… İşte bu yüzden sadece spor ayakkabılarımı giyip bir yolu yağmur da olsa, kar da olsa koşabilmek özgürlüğü ve o yollarda sadece ve sadece aldığım nefese odaklanıp aldığım, alabildiğim her nefese şükür edebilmektir… Ve mutluluk “eve döndüğüm andır“. Bu yorgunlukla, bana eşlik eden ayaklarıma tek tek benimle oldukları ve bu hayatımda bana her an eşlik ettikleri için teşekkür edebilmektir…

Bu kadarla bitmez bizi “sürekli mutlu” etmeye yetecek olanlar, bir de çok kolay olan vardır… O da öyle bir sihirdir ki sizden çıkar ve yine size döner. Çok ama çok basittir; vermek fiilidir. Bu sevgi vermektir bir anneyseniz, bu para vermektir bir babaysanız örneğin, bu el vermektir yaşlı bir kadına ve yürümesine yardımcı olabilmektir, bu hizmet etmeyi teklif edebilmektir… Bu saf “vermek” fiilidir, her daim fiziksel olarak bir şey veya bir maddiyat vermeniz de gerekmez, bu evrene verebilmenizdir.

Yazı yazmaktır bu yüzden benim en ama en çok mutlu olduğum anlar… Yarın bu evrende olmadığımda sesimin yankılanacağını düşündürür, bir kişinin bile “hayatına dokunabilmektir”, belki cesaret verebilmek, belki sevdiğini söylemesi için yüreklendirmek, belki bir seyahate çıkması için son damla olmak, belki dışarıya dökemediği gözyaşlarını bir cümleyle kalbinden akıtabilmek ve belki de işte bu “verdiğiniz” kelimelerle evreni güzelleştirmektir…

Yazı yazmaktır bu yüzden benim en ama en çok mutlu olduğum anlar…

Bu kadar basit mi?” diyeceksiniz şimdi, cevabım “evet”… Biz her ne kadar görmeyi her türlü reddetsek de, çok daha büyük kazanımlar, olaylar belki bir sevgili, belki bir kız arkadaş, belki çok para beklesek de o “muhteşem” mutluluk anı için, aslında o an her an bizimledir. Bizlerse ısrarla bekleriz, beklemekte “mutluluk yoktur” beklemek onun geleceğinedir…

Oysa sürekli mutlu olmak evet mümkündür, ancak kendimize baktığımızda, bunu yapabildiğimizde işte o zaman sürekli mutlu olabiliriz. Öyle ki aldığımız nefesin muhteşemliğini gördüğümüzde, attığımız adımın olağanüstü tasarımını anladığımızda, belki kalbimizin tek atışının bile ne kadar kıymetli ve “bahşedilmiş olan” olduğunu dinleyebildiğimizde, belki bu evrenin bize sunduğu deniz kokusunu ve bunu “koklayabilmek” gibi büyük bir şeye sahip olduğumuzu görebildiğimizde…

İşte sürekli mutluluk ancak kendimize bakabildiğimizde mümkündür. Ama sıradan bir bakıp da geçmek değildir bu, derinden, gerçekten anlamak için bakmak gerektirir. Bir kez hayatta “mavi” rengi görebildiğimiz her şey için teşekkür etmeyi, bize verilen eller için, güzel dudaklarımız için, yaradılışımızın eşi ve benzeri olmayan tasarımı için ve en ama en önemlisi kalbimiz için, aşık olabildiğimiz için, sevmek yetisiyle donatılmış olduğumuz için ve insan olduğumuz için…

Güzel bir kahve içmeni ve sonra aşkla bir beyaz gülü elinde tutmanı dilerim.

Bugün bu yazımı okuyan sen, hayatında “mutluluk” eksik midir? Kendine dönmeni dilerim, bir yürüyüşe çıkmanı, önce çimleri koklamanı, sonra bulutları izlemeni, sonra güzel bir kahve içmeni ve sonra aşkla bir beyaz gülü elinde tutmanı, onun varlığını “dokunarak” anlayabilmeni…

İşte bu cümle kadar basittir mutlu olmak, mutlu kalabilmek, sürekli dışarıda olacak olanı gelecek bir sevgiliyi, olası bir evliliği, sonraki işi, bundan sonraki tatili, bugün bulamadığın parayı “beklemeden de” sadece bugün olanla mutlu olmak hem de çok ama çok mutlu olmak mümkün…

 

İlginizi çekebilir: Yalnızca kendimizin yazıp yaşayabildiği bir süreç: Hayatta kim olduğumuzun hikayesi

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale