Kendi içinize bakın: İyilik hayatın neresinde?

“Benim dinim çok basit; benim dinim iyilik.” Dalai Lama

Hayatımız boyunca evham içindeyiz… Bir öğrenciyken okulu bitirmek için, üniversitedeyken iyi bir iş bulabilmek için, mezun olduğumuzda iyi bir eş bulabilmek için ve bir aile kurduğumuzda ise iyi çocuklar yetiştirebilmek için evhamlanıyoruz… Andan sonrayı düşünürken, sonraya odaklanırken, bugünü çoktan unutup gidiveriyoruz… Hal böyle olduğunda bu koşuşturmanın içinde kimiz, nereden geldik, nasıl geldik, ve en önemlisi bugün bu yazımızın da konusu olan “ne için geldik” soruları aklımızın ucundan bile geçmiyor…

Bazılarımız için hayatın amacı başarılı olmak oluyor, bir okul, bir master, bir doktora derken yıllar geçiyor. Diğerlerimiz için hayatın amacı para oluyor, iyi bir iş, yeni bir araba, sonra daha iyi bir iş ve sonra yeni bir ev ve henüz bunlar bize “yetmemeye” başlamışken bizler sonraki işimizi, sonraki arabamızı, sonraki evimizi, sonraki çantamızı, sonraki pahalı saatimizi düşünüyoruz…

Kendi içinize bakın: İyilik hayatın neresinde?

Ben bu yazımda sizlerle birlikte bambaşka bir noktaya gidelim istiyorum. Bu yoğun, dur durak bilmeyen, her an yeni hedeflerle, yeni isteklerle yeni “elde edileceklerle” aklımızın ve kalbimizin dopdolu olduğu bu akışa “İyilik bunun neresinde?” sorusu ile yaklaşalım!

Evet, yanlış okumadınız, iyilik bizim hayatlarımızın hangi noktasında duruyor? Bir araba daha eksik almak ama “o muhteşem eksikliğimizi” belki de 3 gencecik üniversite öğrencimize burs vermek ile doldurmak mümkün müdür? Bugün bir salata için ödediğimiz önemli paraları, belki de karnını 3 gündür doyuramamış olan çocuklarına yemek götürmek üzere dilenmeye mahkum olmuş bir anne ile “paylaşmak” mümkün müdür? Milyarlar harcadığımız düğün törenlerimizde biraz olsun “farkındalık” yaratmak üzere lösemili çocuklar için yardım toplamak mümkün müdür? Onlarca takımızın birazını olsun bu ihtiyaç sahipleri için kullanmayı seçmek mümkün müdür?

İyilik bunun neresinde? Belki de sabah uyandığımızda işe giderken sırf sokakta kuşları besleyebilmek üzere bir simit kadar küçük bir ayrıntıda saklıdır iyilik… Belki de karşıdan karşıya geçerken yürümek için çokça emek veren ayağı incinmiş bir teyzeye yardım elimizi uzatmak kadar yanıbaşımızdadır… Belki de henüz bulunduğumuz şehre ailesinden ve sevdiklerinden koparak kocaman bir üniversite okumak için gelmiş olan gencecik bir kız çocuğuna korkmaması, kendisini ailesinin yanında gibi hissetmesi ve en önemlisi dünyada hala iyi (ama gerçekten iyi) insanlar olduğuna inanması ve biraz olsun inanmaya devam edebilmesi için kol kanat germektir, bir bardak demli çayı ikram etmektir iyilik… İyilik bunun neresinde diyeceksiniz?

İyilik her ay heyecanla beklediğimiz maaşın bize evren tarafından bahşedilmesine teşekkür etmeyi bilip, bunu paylaşabilecek kadar bu teşekkürü daha da büyütmek üzere niyet edebilecek kadar alçak gönüllü olmaktadır belki de… Sadece 25 lira, sadece 20 lira, sadece X lira olması fark etmez iyilik olması için. Ve evet biliyorsak iyiliğin ne kadar “kocaman” olduğunu, bizim ölçülerimizle “ölçüp biçilemeyecek” kadar küçük veya büyüklüğü yoktur aslında gerçek iyiliğin… O yalnızca “iyiliktir” güzelliktir parıl parıldır iyi niyettir…

Kendi içinize bakın: İyilik hayatın neresinde?

İyilik bunun neresinde? İyilik kimseye hesap vermeyi kimseye göre kıyaslamayı gerektirmez. O kadar “kolaydır ki” fakat işte burada bize bir yazı yazdıracak kadar da “zordur ki” gerçekten gönülden kalpten tüm samimiyetimizle iyilik olabilmek… Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınıza “iyilik bunun neresinde?” sorusuyla bakmanızı dilerim…

Kendinize sorun iyilik sizin bu yaşam zamanınızın, size bahşedilmiş olan bu muhteşem yaşamın neresinde? Sabah kalktığınızda paylaştığınız bir gülümsemede mi, balkonda “yaşam” yolunuza eşlik eden küçük menekşeye bir bardak su vermekte mi, sevgili annenizi küçücük bir hediye ile sevindirmekte mi, iyilik bunun iyilik hayatınızın neresinde? Belki cevabınız “bilemiyorum” oldu… Olsun! Geç değil gelin küçük küçük başlayalım, bir çocuğumuza burs verelim, ihtiyacı olan bir kimseyi sevindirelim, bilgimizi, elimizdekileri, bize bahşedilenleri gönlümüzün verdiği ölçüde açmayı paylaşmayı ve paylaşarak çoğaltmayı deneyelim…

İşte iyilik burada… İşte iyilik hayatımızda… İşte iyilik bizlerle birlikte bu evrenin en güzel köşelerinde… İşte iyilik kalplerimizde… İşte iyilik ruhlarımızda… İşte iyilik burada!

 

İlginizi çekebilir: Açık, net ve çelişkisiz olmak: Hayalleri gerçeğe dönüştürmek için reçete

Pınar Özeken (Ulus)
2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini ... Devam