X

Kaygıyı tetikleyen 11 neden

Kaygınızı neyin tetiklediğini bilmek önemlidir. Sebeplerin farkında olmak kaygınızı daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir. Anksiyete; endişe, korku veya gerginlik duygularına neden olabilen bir zihinsel sağlık durumudur. Bazı kişilerde kaygı, panik ataklara ve göğüs ağrısı gibi fiziksel semptomlara da neden olabilir. Özelliklerde son yıllarda yapılan araştırmalara göre, anksiyete bozuklukları inanılmaz derecede artış gösterdi. Anksiyete ve anksiyete bozukluklarına neyin sebep olduğu birden fazla sebep içerebilir. Genetik ve çevresel nedenler de dahil olmak üzere bir dizi faktörün bir rol oynaması muhtemeldir. Ancak bazı olayların, duyguların veya deneyimlerin kaygı belirtilerinin başlamasına veya daha da kötüleşmesine neden olabileceği açıktır. Bu öğelere tetikleyiciler denir. Anksiyete tetikleyicileri her kişi için farklı olabilir, ancak birçok tetikleyici bu rahatsızlıklara sahip kişiler arasında yaygındır. Çoğu insan birden fazla tetikleyiciye sahip olduğunu fark eder. Ancak bazı kişilerde kaygı atakları hiçbir sebep yokken de tetiklenebilir. Bu nedenle, sahip olabileceğiniz kaygı tetikleyicilerini araştırmanız önemlidir. Tetikleyicilerinizi belirlemek, onları yönetmek için çok önemli bir adımdır.

Anksiyete tetikleyicileri

1. Sağlık sorunları:  Kanser veya kronik bir hastalık gibi üzücü veya zor bir sağlık teşhisi, kaygıyı tetikleyebilir veya daha da kötüleştirebilir. Bu tür tetikleyiciler, yarattığı anlık ve kişisel duygulardan dolayı çok güçlüdür. Proaktif davranarak ve bir doktorla etkileşime geçerek sağlık sorunlarından kaynaklanan kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilirsiniz. Bir terapistle konuşmak da faydalı olabilir çünkü teşhisinizin sarmalayan duygularınızı yönetmeyi öğrenmenize yardımcı olabilirler.

2. İlaçlar: Bazı reçeteli ve reçetesiz (OTC) ilaçlar anksiyete belirtilerini tetikleyebilir. Bunun nedeni, bu ilaçlardaki aktif bileşenlerin kendinizi huzursuz veya kötü hissetmenize neden olabilmesidir. Bu duygular, zihninizde ve vücudunuzda ek kaygı belirtilerine yol açabilecek bir dizi olayı tetikleyebilir.

Kaygıyı tetikleyebilecek ilaçlar şunlardır:

  • Doğum kontrol hapları
  • Öksürük ve tıkanıklık ilaçları
  • Zayıflama ilaçları

Bu ilaçların sizde nasıl hissettirdiği konusunda doktorunuzla konuşun ve kaygınızı tetiklemeyen veya semptomlarınızı kötüleştirmeyen başka bir alternatif düşünün.

3. Kafein: Pek çok insan uyanmak için sabah kahvesiyle güne başlar ancak bu aslında kaygıyı tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, günde yaklaşık beş fincan kahve içmek kaygıyı artırıyor ve panik bozukluğu olan kişilerde panik ataklarını tetikliyor. 2020 yılında 20 yaşındaki 429 yetişkinin katıldığı 2 yıllık bir süre boyunca Avustralya’da yapılan bir araştırmada, enerji içecekleri tüketmek erkeklerde kaygıyı artırırken kadınlarda bu etkiyi yaratmadı. Mümkün olduğunda kafeinsiz içecekler tüketerek kafein alımınızı azaltmaya çalışın.

4. Öğün atlamak: Yemek yemediğinizde kan şekeriniz düşebilir. Bu, titreyen ellere ve guruldayan bir karına yol açabilir. Aynı zamanda kaygıyı da tetikleyebilir. Dengeli yemek yemek birçok nedenden dolayı önemlidir. Size enerji ve önemli besin maddeleri sağlar. Günde üç öğün yemek yemeye zaman ayıramıyorsanız sağlıklı atıştırmalıklar düşük kan şekerini, sinirlilik veya tedirginlik hissini ve kaygıyı önlemenin harika bir yoludur.

Yiyeceklerin ruh halinizi etkileyebileceğini unutmayın.

5. Olumsuz düşünce: Zihniniz vücudunuzun büyük çoğunluğunu kontrol ediyor ve bu kesinlikle kaygı için de geçerli. Üzüldüğünüzde veya hayal kırıklığına uğradığınızda, kendinize söylediğiniz sözler daha büyük kaygı duygularını tetikleyebilir. Kendiniz hakkında düşünürken çok fazla olumsuz kelime kullanma eğilimindeyseniz, kullandığınız cümlelere ve duygularınıza yeniden odaklanmayı öğrenmek faydalı olacaktır. Bir terapistle veya profesyonel bir sağlık koçu ile çalışma size inanılmaz derecede iyi gelebilir.

6. Mali kaygılar: Para biriktirme veya borçlanma endişeleri kaygıyı tetikleyebilir. Beklenmeyen faturalar veya ani para kayıpları da tetikleyicidir. Bu tür tetikleyicileri yönetmeyi öğrenmek, bir mali danışman gibi profesyonel yardım almayı gerektirebilir. Bu süreçte bir yol arkadaşınızın ve yol göstericinizin olduğunu hissetmek kaygılarınızı hafifletebilir. Nasıl tasarruf yapabileceğiniz ve bütçe yönetimi konusunda profesyonel bir koçtan destek alabilirsiniz.

7. Partiler ve sosyal etkinlikler: Yabancılarla dolu bir oda kulağa eğlenceli gelmiyorsa yalnız değilsiniz. Tanımadığınız insanlarla sohbet etmenizi veya etkileşime girmenizi gerektiren olaylar, sosyal kaygı bozukluğuna neden olabilecek kaygı duygularını tetikleyebilir. Endişelerinizi veya huzursuzluğunuzu hafifletmeye yardımcı olmak için bir tanıdığınıza size eşlik etmesini teklif edebilirsiniz. Ancak bu durumu uzun vadede daha yönetilebilir hale getirecek başa çıkma mekanizmalarını bulmak için bir profesyonelle çalışmak daha doğru olabilir.

8. Çatışma: İlişki sorunları, tartışmalar, anlaşmazlıklar; bu çatışmaların tümü kaygıyı tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Çatışma sizi özellikle tetikliyorsa, çatışma çözme stratejilerini öğrenmeniz gerekebilir. Ayrıca bu çatışmaların neden olduğu duyguları nasıl yöneteceğinizi öğrenmek için bir terapistle veya profesyonel bir koç ile çalışmak size iyi gelebilir.

9. Stres: Trafik veya otobüsü kaçırmak gibi günlük stres etkenleri herkesin kaygılanmasına neden olabilir. Ancak uzun vadeli veya kronik stres, diğer sağlık sorunlarının yanı sıra uzun vadeli kaygıya ve semptomların kötüleşmesine de yol açabilir. Stres aynı zamanda öğün atlamak, alkol almak veya yeterince uyuyamamak gibi davranışlara da yol açabilir. Bu faktörler de kaygıyı tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Stresi tedavi etmek ve önlemek çoğu zaman başa çıkma mekanizmalarını öğrenmeyi gerektirir. Bir terapist veya koç, stres kaynaklarınızı tanımayı öğrenmenize ve bunaltıcı veya sorunlu hale geldiklerinde onlarla başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

10. Halka açık etkinlikler veya gösteriler: Topluluk önünde konuşmak, patronunuzun önünde konuşmak, bir yarışmada performans sergilemek ve hatta sadece yüksek sesle okumak bile yaygın bir kaygı tetikleyicisidir. İşiniz veya hobileriniz bunu gerektiriyorsa doktorunuz veya terapistiniz bu ortamlarda daha rahat olmanın yollarını öğrenmek için size destek olabilir. Ayrıca arkadaşlarınızdan ve iş arkadaşlarınızdan alacağınız olumlu destekler de kendinizi daha rahat ve güvende hissetmenize yardımcı olabilir.

11. Kişisel tetikleyiciler: Bu tetikleyicileri tanımlamak zor olabilir. Bunlar bir kokuyla, bir sesle, bir kişiyle ve hatta bir şarkıyla bile tetiklenebilir. Kişisel tetikleyiciler, bilinçli veya bilinçsiz olarak, hayatınızdaki kötü bir anıyı veya travmatik olayı size hatırlatabilir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan bireyler sıklıkla çevresel tetikleyicilerden kaynaklanan kaygı tetikleyicileri yaşarlar. Kişisel tetikleyicileri belirlemek zaman alabilir ancak bunların üstesinden gelmeyi öğrenebilmeniz açısından önemlidir. Bunun için muhakkak, uzman bir terapistten destek almanız gerekir.

Kaynak: PsyD. Karin Gepp, Kimberly Holland

İlginizi çekebilir: Beyin sisiyle mücadele etmenin yolları

Görkem Bakkaloğlu: Yüksek lisans eğitimi İnsan Kaynakları Yönetimi olup, 10 yıllık kurumsal iş hayatında uluslararası şirketlerde eğitim ve gelişim, strateji ve performans yönetimi, yetenek ve kariyer yönetimi konularında uzmanlaşarak, takımlara liderlik etti. Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun Yetkilendirilmiş Koç Eğitim Programı mezunu profesyonel koçtur. 1000 saati aşkın koçluk seansı tecrübesi vardır. Türkiye’nin sürdürülebilirlik alanındaki ilk eğitimlerini tasarlayan eğitmenlerindendir. Türkiye’de sağlık ve futbol sektöründe motivasyon ve performans koçluğunu başlatan ve sistemler kuran ilk profesyonel koçtur. Motivasyon, performans ve sürdürülebilir sağlıklı yaşam temelli eğitim ve koçluk programları ile insanların hayatlarını dönüştürmelerine yardımcı olmaktadır.

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler



Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?



İlgili Makale